Coşkun Büktel’in, "İHBARCILIĞI" VE "LİNÇÇİLİĞİ"
ÜZERİNE!!!
(COŞKUN BÜKTEL VE HİLMİ BULUNMAZ’A…)
Erbil Göktaş
(COŞKUN BÜKTEL VE HİLMİ BULUNMAZ’A…)
Erbil Göktaş
Yeni Tiyatro Dergisi
Genel Yayın Yönetmeni
ÇİRKİNSİN, KÖTÜSÜN, YALANCISIN VE ÜSTELİK İHBARCISIN COŞKUN BÜKTEL!!! Çirkinsin, kötüsün, yalancısın, üstüne üstlük bir de şimdi İHBARCI oldun; sitende aklın sıra beni çalıştığım kuruma İHBAR EDİYORSUN!!! Ve sen Hilmi, BU İHBARLARI, BU GAMMAZCILIKLARI sitende yayınlıyorsun; yayınla tabii… Bu bana benim HAKKIMDA YAPILAN İLK İHBAR DEĞİL, daha önceleri de çok defalar HAKSIZ YERE, HER YERE İHBAR EDİLDİM; HİÇ KİMSE SANMASIN Kİ BUNLARIN HESABI SORULMAYACAK, BUNLAR YAZILMAYACAK, YAZILACAK TABİİ Kİ, YAZILIYOR DA!... Bu Büktel’inki son değil yani… BENİ LİNÇ etmek istemesi de çok SAÇMA ama Büktel’in SAÇMALIKLARINA binlerce kez tanık olmadık mı?... Bana “Faşist” diyor ya; 12 Eylül 1980 öncesi, LUMPENLİK” yapanlar, şimdi karşımıza “böyle(?)” çıkmıyorlar mı, sinir olursun ya!... Kim inanır senin SANSÜR yalanlarına PİS İHBARCI!!! Tabii ki karşıma Albert Camus'u çıkaracaksın, Walt Whitman'ı çıkaracaksın, Bernard Shaw'ı çıkaracaksın; senin gibi KÖTÜ NİYETLİ, değerbilmez İHBARCILARIN tek seçeneği KONUYU ORAYA SAPTIRMAK!... Çünkü SÖZÜN TIKANDIĞI noktadasın!... Ayrıca senin ne zekan, ne de TÜRKÇEN BENİ HAKSIZ çıkaramaz; O YETERSİZ, KISITLI TÜRKÇE'NLE SADECE SALDIRMASINI BİLİRSİN SEN!... BİR DE SIKIŞTIĞIN YERDE “KÜFÜR ETMESİNİ”… ŞİMDİ BUNA “İHBARCILIĞIN” VE LİNÇÇİLİĞİN” DE EKLENDİ. Çünkü beni “her açıdan” LİNÇ ETMEYE ÇALIŞIYORSUN!... Üstelik ben senin “linç” edilmemen için KARŞI DURMUŞKEN; BÜTÜN BİR TÜRK TİYATROSU’NU KARŞIMA ALMIŞKEN; çok sevdiğim insanları, hocalarımı incitmişken, sen benim "LİNÇ" kampanyasına katıldığım ya da desteklediğim yalanını söyleyebilecek kadar bile UTANMAZMIŞSIN!... Hadi şimdi tekrar DEFOL!... Anlamıyor musun, sana, "yakamdan düş" diyorum, utanmaz adam!... İHBARCI YALANCI!... Bu SAATTEN SONRA JEAN GENET OLSAN KAÇ YAZAR?... TEKRAR DEFOLUP GİDERSİN SADECE!!! Benim senin gibi YALANCI İHBARCILARLA İŞİM OLAMAZ ARTIK!!! Kaç defadır "defol git" diyorum, anlamıyorsun; başka türlü söyleyince de "akademik seviye" diyorsun!... Sen ağzına geleni söyleyeceksin, hak etmediğim İFTİRALARI BANA ATACAKSIN, beni küfürlerinle küçük düşürmeye çalışacaksın, ben SANA AYNI SERTLİKTE YANIT VEREMEYECEĞİM, ÖYLE Mİ? VE SEN, ÇALIŞTIĞIM KURUMA BENİ İHBAR EDİP, “SUSTURUN ŞU ADAMI”, DEMEK İSTERCESİNE, YENİ BİR SANSÜRE KENDİN İMZA ATACAKSIN!!! AMA HERKES ŞUNU ÇOK İYİ BİLSİN, BEN KENDİ ALANIMDA, KENDİ ALANIMI YANİ TİYATROYU, SENİN GİBİ DİKTATÖRLERDEN KORUMA SAVAŞI VERİYORUM.
Ya işte böyle Coşkun Büktel, "AKADEMİK SEVİYE" bir gün gelip HERKESE GEREKLİ OLABİLİYORMUŞ demek ki!... Beni bile LİNÇ ETMEKTEN çekinmediniz, KİM İNANIR ARTIK senin sözlerine?... KÖTÜLÜK VE YALAN DİKTATÖRÜ SEN DE!...
YA SEN HİLMİ BULUNMAZ?... Hilmi Bulunmaz; ayağının tozuyla, kalkıp geldiğin Avrupalardan "dökülerek" gelmişsin; "döktüreceğim" derken, iyice dökülmüşsün; diyorsun ki;
"Açık açık imza vererek LİNÇ KAMPANYASI sürecini asla ve kesinlikle destekleme şerefsizliğinde bulunmayan Erbil Göktaş, tam tamına 1100 kişilik kişiliksiz kişinin bir araya gelip başlattıkları ve başını "McCarthy Çocuğu" Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın çektiği LİNÇ KAMPANYASI sürecinde bir FAHRÎ LİNÇÇİ olacak kadar bile aşağılık bir düzeysizliğe savrulmamıştı.” Burada herhalde “tecahül-ü arifane” yapmaya yani “bildiğini bilmezden gelip” Büktel’lere “arka çıkmaya” çalışıyorsun. Eğer öyleyse…
Bu "aşağılık" lafları ne yapacaklarını Coşkun Büktel'e ve Feridun Çetinkaya'ya söylemiştim. Sen de "merak" ediyorsan, Büktel'in sitesini inceleyebilirsin. Orada söylediklerimin çoğu senin için de geçerlidir. Aşağıdaki yazıyı Büktel için yazmıştım ancak senin yukardaki ifadelerini okuyunca birazcık genişlettim; umarım beni "tamamen" genişletmek zorunda bırakmazsın; seni de "sağduyuya", "solduyuya", "nerenle" düşünüyorsan "oranla "hak yememeye" ve bana karşı da başlattığınız "linç"ten vazgeçmeye davet ediyorum. Bu “linç” kültürünün (!) “çok yönlü” incelenmesi gereken bir “olgu” haline geldiğini ayrımsıyorum; umarım o zaman kimin “fahri”, kimin “fahriye” olduğu daha net çıkar ortaya.
Şimdi senin bu laflarını, senin deyiminle "facebook bataklığı"nda paylaşmış Coşkun Büktel'e gelelim:
Coşkun Büktel, battıkça batıyorsun; kahrolası öfkenin, travmatik nefretinin ve yıllardır içine gömdüğün cenazelerin kurbanı oluyorsun. Bunlar bir şey değil de iyice kötücülleşiyorsun da... Evet, çok kötüsün!... İşin daha da kötüsü, "VİCDAN"ın da kalmamış; 2009 yılının Nisan ayının son günlerini anımsa bakayım; anımsayamadın mı?... Dinle öyleyse; sen de dinle Hilmi;
1) Hilmi Bulunmaz'la Coşkun Büktel’e karşı düzenlenen "imza kampanyası"na İMZA VERMEDİĞİ GİBİ, ilk KARŞI ÇIKIŞ YAZISI'nı yazan kimdi?...
2) Bu “kampanya” sürecinde Büktel ve Bulunmaz'la birlikte Erbil Göktaş’a da “saldıranlara” karşı, Büktel ve Bulunmaz’ın yanı sıra, irili ufaklı, 20 yazıyı kim yazdı?...
3) Bu kampanyanın sona ermesi ve "belki" "BARIŞ SAĞLANIR UMUDUYLA kampanyanın başat aktörlerini SAVCILIĞA" kim şikayet etti?... (Barış sağlanmadı ama kampanya sona erdi.) Evet Büktel, sende "vicdan" olmadığı için Erbil Göktaş, diyemeyeceksin tabii ki... Bıraksaydım keşke, o 1100 kişi 11.100 kişiye ulaşsaydı da, özellikle seni o çukurun (ne çukuru olduğunu merak edenler Büktel'in facebook'una girsinler) içine gömselerdi; bizim de hayatımızda Coşkun Büktel diye birisi olmasaydı; yazacaklarını o zamana kadar yazmıştın zaten, o günden bugüne "tiyatro" İÇİN DİŞE DOKUNUR BİR ŞEY YAZMADIĞIN İÇİN, kimsenin bundan kaybedeceği bir şey olmazdı... Hilmi Bulunmaz, sana gelince; ayağının tozuyla Avrupalardan geliyorsun, başında “Basel’in Çanları”… üzerinde Paris’in “sidik ve parfüm” kokularıyla "Fahri Linçci" lafını üretiyorsun. Hilmi, sen ya hiç "fahri" görmemişsin, ya dayak yememişsin; ya da sen de Büktel ve diğerleri gibi, “vicdan”ını ameliyatla aldırmışsın; bu işi kapitalistler, İsviçre’de çok güzel yapıyorlar, ben de üç kez gittim, gözledim, biliyorum. Sen de o günleri anımsamayıp böyle diyorsan, sana da yazıklar olsun; ne olup bittiğini anlamadan, Avrupalardan, Avrupa havalarıyla "öksürüp üfürüp" duruyorsun işte... evet gelmiş olabilirsin ülkene, ama daha ayılamamışsın; İsviçredeyken, gelince, Büktel okuyup üflemiş herhalde sana, çok kötü etkisinde kalmışsın… Hilmi, bir de sen hiç “fahri” görmemişsin, Büktel’in de "gutlek" görmediği ve "gutlek" sözünde "büyük ünlü" uyumu olduğunu sanmaları gibi; “facebook’taki, bir hayranıyla… Coşkun Büktel Allah bilir "zibidi"nin "gülünç olacak derecede kısa ve dar giyinmiş olan kimse” anlamında kullanıldığını da bilmiyordur; “yersiz ve zamansız davranışları olan kimse” anlamında da kullanılabileceğini... 2. Abdülhamit’in ağzından konuşup “editöryal hak” diyen başta bana “zibidi” demeye getirmiş ya; yine Allah bilir bunu da, "küfür" falan sandığı için "aceleden" kullanmıştır(!)... Evet Büktel, kabul et ki, Türkçe'nin zenginliğini göremediğin için, öfken ve nefretin ve içindeki "ölüler" buna engel olduğu için "kelime uydurmaya" kalkıyor beceremiyorsun; küfür etmeye kalkıyor, kendi üstünü başını sıvıyorsun!... Sözcük hazinen çok geniş değil; bu “sınırlılık” içinde Hilmi seni nasıl oluyor da “Everest’in tepelerinde” gezdiriyor, anlamıyorum. Bir zamanlar yeltenmiş olabilirsin; Sisifos Efsanesi'ne o kadar çok benziyorsun ki!... 2. Abdülhamit'i bana karşı konuşturuyorsun ya, tamam kabul, ben de sana karşı konuştursam nasıl olur?... 2. Abdülhamit, seni görse ne derdi biliyor musun?... "Şu dar giymiş kötü çocuğa söyleyin, pantolonu en olmayacak yerden yırtılmış, diktirsin!... Ağzı da yırtılmış, ‘sansür sansür’ diye bağırıyor, benim canımı sıkmasın, diktirsin!...”
Evet Hilmi ya, bırakın bu “kötülük”leri artık!... İnsanlara “LİNÇÇİ” deyip siz şimdiye kadar “herkesi” kılıçtan geçirip “LİNÇ” ettiniz; şimdi sıra “FAHRİ”lere mi geldi?... Korkarım bu gidişle sıra “Fahriye Abla”ya da gelecek!... Yeter artık!... Evet ya, "Ölüleri (nizi) Gömün" artık!... GÖMMEZSENİZ DE, BEN DE SİZLERİ, İHBARCI, FAHRİ İHBARCI, LİNÇÇİ, FAHRİ LİNÇÇİ VE DE BENİ İHBAR EDEREK ENGELLEMEYE ÇALIŞTIĞINIZ İÇİN, AYNI ZAMANDA SANSÜRCÜ VE BİLİM DÜŞMANI İLAN EDECEĞİM VE BUNU BEN DE HER YERDE HER ZAMAN, KANIMIN SON DAMLASINA KADAR TEŞHİR EDECEĞİM… BUNU SİZ İSTEDİNİZ!...
***
Ayrıca bakınız:
Akademisyen, oyun yazarı, şair ve Yeni Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Erbil Göktaş'la Türkiye dramatik yazarlığının "Everest"i "Theope" adlı oyunun yazarı Coşkun Büktel'in facebook bataklığı içerisinde süren sert "tartışmaları", facebook bataklığı dışına taşıp, Büktel'in sitesi coskunbuktel.com'a da sızdığı için, bu sert "tartışmaları" tiyatro kamuoyunun dikkatine sunuyoruz!
ÇİRKİNSİN, KÖTÜSÜN, YALANCISIN VE ÜSTELİK İHBARCISIN COŞKUN BÜKTEL!!! Çirkinsin, kötüsün, yalancısın, üstüne üstlük bir de şimdi İHBARCI oldun; sitende aklın sıra beni çalıştığım kuruma İHBAR EDİYORSUN!!! Ve sen Hilmi, BU İHBARLARI, BU GAMMAZCILIKLARI sitende yayınlıyorsun; yayınla tabii… Bu bana benim HAKKIMDA YAPILAN İLK İHBAR DEĞİL, daha önceleri de çok defalar HAKSIZ YERE, HER YERE İHBAR EDİLDİM; HİÇ KİMSE SANMASIN Kİ BUNLARIN HESABI SORULMAYACAK, BUNLAR YAZILMAYACAK, YAZILACAK TABİİ Kİ, YAZILIYOR DA!... Bu Büktel’inki son değil yani… BENİ LİNÇ etmek istemesi de çok SAÇMA ama Büktel’in SAÇMALIKLARINA binlerce kez tanık olmadık mı?... Bana “Faşist” diyor ya; 12 Eylül 1980 öncesi, LUMPENLİK” yapanlar, şimdi karşımıza “böyle(?)” çıkmıyorlar mı, sinir olursun ya!... Kim inanır senin SANSÜR yalanlarına PİS İHBARCI!!! Tabii ki karşıma Albert Camus'u çıkaracaksın, Walt Whitman'ı çıkaracaksın, Bernard Shaw'ı çıkaracaksın; senin gibi KÖTÜ NİYETLİ, değerbilmez İHBARCILARIN tek seçeneği KONUYU ORAYA SAPTIRMAK!... Çünkü SÖZÜN TIKANDIĞI noktadasın!... Ayrıca senin ne zekan, ne de TÜRKÇEN BENİ HAKSIZ çıkaramaz; O YETERSİZ, KISITLI TÜRKÇE'NLE SADECE SALDIRMASINI BİLİRSİN SEN!... BİR DE SIKIŞTIĞIN YERDE “KÜFÜR ETMESİNİ”… ŞİMDİ BUNA “İHBARCILIĞIN” VE LİNÇÇİLİĞİN” DE EKLENDİ. Çünkü beni “her açıdan” LİNÇ ETMEYE ÇALIŞIYORSUN!... Üstelik ben senin “linç” edilmemen için KARŞI DURMUŞKEN; BÜTÜN BİR TÜRK TİYATROSU’NU KARŞIMA ALMIŞKEN; çok sevdiğim insanları, hocalarımı incitmişken, sen benim "LİNÇ" kampanyasına katıldığım ya da desteklediğim yalanını söyleyebilecek kadar bile UTANMAZMIŞSIN!... Hadi şimdi tekrar DEFOL!... Anlamıyor musun, sana, "yakamdan düş" diyorum, utanmaz adam!... İHBARCI YALANCI!... Bu SAATTEN SONRA JEAN GENET OLSAN KAÇ YAZAR?... TEKRAR DEFOLUP GİDERSİN SADECE!!! Benim senin gibi YALANCI İHBARCILARLA İŞİM OLAMAZ ARTIK!!! Kaç defadır "defol git" diyorum, anlamıyorsun; başka türlü söyleyince de "akademik seviye" diyorsun!... Sen ağzına geleni söyleyeceksin, hak etmediğim İFTİRALARI BANA ATACAKSIN, beni küfürlerinle küçük düşürmeye çalışacaksın, ben SANA AYNI SERTLİKTE YANIT VEREMEYECEĞİM, ÖYLE Mİ? VE SEN, ÇALIŞTIĞIM KURUMA BENİ İHBAR EDİP, “SUSTURUN ŞU ADAMI”, DEMEK İSTERCESİNE, YENİ BİR SANSÜRE KENDİN İMZA ATACAKSIN!!! AMA HERKES ŞUNU ÇOK İYİ BİLSİN, BEN KENDİ ALANIMDA, KENDİ ALANIMI YANİ TİYATROYU, SENİN GİBİ DİKTATÖRLERDEN KORUMA SAVAŞI VERİYORUM.
Ya işte böyle Coşkun Büktel, "AKADEMİK SEVİYE" bir gün gelip HERKESE GEREKLİ OLABİLİYORMUŞ demek ki!... Beni bile LİNÇ ETMEKTEN çekinmediniz, KİM İNANIR ARTIK senin sözlerine?... KÖTÜLÜK VE YALAN DİKTATÖRÜ SEN DE!...
YA SEN HİLMİ BULUNMAZ?... Hilmi Bulunmaz; ayağının tozuyla, kalkıp geldiğin Avrupalardan "dökülerek" gelmişsin; "döktüreceğim" derken, iyice dökülmüşsün; diyorsun ki;
"Açık açık imza vererek LİNÇ KAMPANYASI sürecini asla ve kesinlikle destekleme şerefsizliğinde bulunmayan Erbil Göktaş, tam tamına 1100 kişilik kişiliksiz kişinin bir araya gelip başlattıkları ve başını "McCarthy Çocuğu" Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın çektiği LİNÇ KAMPANYASI sürecinde bir FAHRÎ LİNÇÇİ olacak kadar bile aşağılık bir düzeysizliğe savrulmamıştı.” Burada herhalde “tecahül-ü arifane” yapmaya yani “bildiğini bilmezden gelip” Büktel’lere “arka çıkmaya” çalışıyorsun. Eğer öyleyse…
Bu "aşağılık" lafları ne yapacaklarını Coşkun Büktel'e ve Feridun Çetinkaya'ya söylemiştim. Sen de "merak" ediyorsan, Büktel'in sitesini inceleyebilirsin. Orada söylediklerimin çoğu senin için de geçerlidir. Aşağıdaki yazıyı Büktel için yazmıştım ancak senin yukardaki ifadelerini okuyunca birazcık genişlettim; umarım beni "tamamen" genişletmek zorunda bırakmazsın; seni de "sağduyuya", "solduyuya", "nerenle" düşünüyorsan "oranla "hak yememeye" ve bana karşı da başlattığınız "linç"ten vazgeçmeye davet ediyorum. Bu “linç” kültürünün (!) “çok yönlü” incelenmesi gereken bir “olgu” haline geldiğini ayrımsıyorum; umarım o zaman kimin “fahri”, kimin “fahriye” olduğu daha net çıkar ortaya.
Şimdi senin bu laflarını, senin deyiminle "facebook bataklığı"nda paylaşmış Coşkun Büktel'e gelelim:
Coşkun Büktel, battıkça batıyorsun; kahrolası öfkenin, travmatik nefretinin ve yıllardır içine gömdüğün cenazelerin kurbanı oluyorsun. Bunlar bir şey değil de iyice kötücülleşiyorsun da... Evet, çok kötüsün!... İşin daha da kötüsü, "VİCDAN"ın da kalmamış; 2009 yılının Nisan ayının son günlerini anımsa bakayım; anımsayamadın mı?... Dinle öyleyse; sen de dinle Hilmi;
1) Hilmi Bulunmaz'la Coşkun Büktel’e karşı düzenlenen "imza kampanyası"na İMZA VERMEDİĞİ GİBİ, ilk KARŞI ÇIKIŞ YAZISI'nı yazan kimdi?...
2) Bu “kampanya” sürecinde Büktel ve Bulunmaz'la birlikte Erbil Göktaş’a da “saldıranlara” karşı, Büktel ve Bulunmaz’ın yanı sıra, irili ufaklı, 20 yazıyı kim yazdı?...
3) Bu kampanyanın sona ermesi ve "belki" "BARIŞ SAĞLANIR UMUDUYLA kampanyanın başat aktörlerini SAVCILIĞA" kim şikayet etti?... (Barış sağlanmadı ama kampanya sona erdi.) Evet Büktel, sende "vicdan" olmadığı için Erbil Göktaş, diyemeyeceksin tabii ki... Bıraksaydım keşke, o 1100 kişi 11.100 kişiye ulaşsaydı da, özellikle seni o çukurun (ne çukuru olduğunu merak edenler Büktel'in facebook'una girsinler) içine gömselerdi; bizim de hayatımızda Coşkun Büktel diye birisi olmasaydı; yazacaklarını o zamana kadar yazmıştın zaten, o günden bugüne "tiyatro" İÇİN DİŞE DOKUNUR BİR ŞEY YAZMADIĞIN İÇİN, kimsenin bundan kaybedeceği bir şey olmazdı... Hilmi Bulunmaz, sana gelince; ayağının tozuyla Avrupalardan geliyorsun, başında “Basel’in Çanları”… üzerinde Paris’in “sidik ve parfüm” kokularıyla "Fahri Linçci" lafını üretiyorsun. Hilmi, sen ya hiç "fahri" görmemişsin, ya dayak yememişsin; ya da sen de Büktel ve diğerleri gibi, “vicdan”ını ameliyatla aldırmışsın; bu işi kapitalistler, İsviçre’de çok güzel yapıyorlar, ben de üç kez gittim, gözledim, biliyorum. Sen de o günleri anımsamayıp böyle diyorsan, sana da yazıklar olsun; ne olup bittiğini anlamadan, Avrupalardan, Avrupa havalarıyla "öksürüp üfürüp" duruyorsun işte... evet gelmiş olabilirsin ülkene, ama daha ayılamamışsın; İsviçredeyken, gelince, Büktel okuyup üflemiş herhalde sana, çok kötü etkisinde kalmışsın… Hilmi, bir de sen hiç “fahri” görmemişsin, Büktel’in de "gutlek" görmediği ve "gutlek" sözünde "büyük ünlü" uyumu olduğunu sanmaları gibi; “facebook’taki, bir hayranıyla… Coşkun Büktel Allah bilir "zibidi"nin "gülünç olacak derecede kısa ve dar giyinmiş olan kimse” anlamında kullanıldığını da bilmiyordur; “yersiz ve zamansız davranışları olan kimse” anlamında da kullanılabileceğini... 2. Abdülhamit’in ağzından konuşup “editöryal hak” diyen başta bana “zibidi” demeye getirmiş ya; yine Allah bilir bunu da, "küfür" falan sandığı için "aceleden" kullanmıştır(!)... Evet Büktel, kabul et ki, Türkçe'nin zenginliğini göremediğin için, öfken ve nefretin ve içindeki "ölüler" buna engel olduğu için "kelime uydurmaya" kalkıyor beceremiyorsun; küfür etmeye kalkıyor, kendi üstünü başını sıvıyorsun!... Sözcük hazinen çok geniş değil; bu “sınırlılık” içinde Hilmi seni nasıl oluyor da “Everest’in tepelerinde” gezdiriyor, anlamıyorum. Bir zamanlar yeltenmiş olabilirsin; Sisifos Efsanesi'ne o kadar çok benziyorsun ki!... 2. Abdülhamit'i bana karşı konuşturuyorsun ya, tamam kabul, ben de sana karşı konuştursam nasıl olur?... 2. Abdülhamit, seni görse ne derdi biliyor musun?... "Şu dar giymiş kötü çocuğa söyleyin, pantolonu en olmayacak yerden yırtılmış, diktirsin!... Ağzı da yırtılmış, ‘sansür sansür’ diye bağırıyor, benim canımı sıkmasın, diktirsin!...”
Evet Hilmi ya, bırakın bu “kötülük”leri artık!... İnsanlara “LİNÇÇİ” deyip siz şimdiye kadar “herkesi” kılıçtan geçirip “LİNÇ” ettiniz; şimdi sıra “FAHRİ”lere mi geldi?... Korkarım bu gidişle sıra “Fahriye Abla”ya da gelecek!... Yeter artık!... Evet ya, "Ölüleri (nizi) Gömün" artık!... GÖMMEZSENİZ DE, BEN DE SİZLERİ, İHBARCI, FAHRİ İHBARCI, LİNÇÇİ, FAHRİ LİNÇÇİ VE DE BENİ İHBAR EDEREK ENGELLEMEYE ÇALIŞTIĞINIZ İÇİN, AYNI ZAMANDA SANSÜRCÜ VE BİLİM DÜŞMANI İLAN EDECEĞİM VE BUNU BEN DE HER YERDE HER ZAMAN, KANIMIN SON DAMLASINA KADAR TEŞHİR EDECEĞİM… BUNU SİZ İSTEDİNİZ!...
***
Ayrıca bakınız:
Akademisyen, oyun yazarı, şair ve Yeni Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Erbil Göktaş'la Türkiye dramatik yazarlığının "Everest"i "Theope" adlı oyunun yazarı Coşkun Büktel'in facebook bataklığı içerisinde süren sert "tartışmaları", facebook bataklığı dışına taşıp, Büktel'in sitesi coskunbuktel.com'a da sızdığı için, bu sert "tartışmaları" tiyatro kamuoyunun dikkatine sunuyoruz!