4 Mart 2012 Pazar

Coşkun Büktel ilginç tartışmalara neden olabilecek ilginç bir yazı yazdı!


AnasayfaPolemikİncelemeBüktel HakkındaLinklerİletişim


 
Rosenbergler konusunda Hadi Uluengin'e
katılmadığım nokta:
 
ORHAN ALKAYA'NIN İFLASI SOZYALİZM YA DA KOMÜNİZMİN İFLASI DEĞİLDİR.
 

                  Coşkun Büktel




Alain Decaux'nun "Rosenbergler Ölmemeli" adlı oyununun sahnelenmesini tüm dünyada yasakladığını açıklayan Hadi Uluengin, "Rosenbergler"in İBBŞT tarafından yazar onayı alınmaksızın sahnelenmesini -gecikerek de olsa- önlemekle tiyatromuza çok yararlı bir hizmette bulunmuş oldu. İBBŞT adlı yüz yıllık bir kurumun korsan tiyatro yaptığı böylece ortaya çıkmış, tiyatromuz bu korkunç ayıptan bir an önce kurtulmak fırsatını bulmuş oldu. Ne var ki, biz Türk tiyatrocuları olarak, yüz yıllık İBBŞT'nin korsan tiyatro yapmasının önüne geçilmesine ve bu ayıbın daha uzun süre devam etmesinin engellenmesine ne kadar sevinsek de; İBBŞT'nin bugünkü yöneticileri ve özellikle oyunun yönetmeni(?!) (hayatında benim oyun sayabileceğim bir tek oyun yönetmiş olmayan) intihalci şair Orhan Alkaya, bu konuda çok kötü bir sınav verdiler.

Hadi Uluengin'in Türk tiyatrosunu, Rosenbergler'in, yazarı tarafından oynanmasına izin verilmeyen bir oyun olduğu konusunda uyaran ilk yazısına karşı, Orhan Alkaya (yaratıcılıktan nasipsizliğini yalnızca başlığıyla bile yeterince kanıtlayan) "Hadi Ordan, Engin Sen de..." başlıklı bir yazı yazarak, Uluengin'e bir sürü hakaretler sıraladı ve oyunun daha 2000 yılında Lyon Festivali'nde sahnelendiğini ve ödül aldığını söyledi. Uluengin, bugün yazdığı ikinci bir yazıyla Orhan Alkaya'nın yalan söylediğini (veya okuduğunu anlamadığını) oyunun Lyon Festivali'nde 2000 yılında değil, 1979 yılında sahnelenip ödül aldığını, 2000'in ise, ödül alan tiyatro grubunun adı olduğunu açıkladı. (Bu konuda internette var olan tek orijinal sayfayı daha önce ben de incelemiştim. Sayfayı ben de Uluengin'in anladığı gibi anlamış ve işin aslını Hilmi Bulunmaz ve Feridun Çetinkaya'ya söylemiştim. Ama ben okuduğumu doğru anladığım halde o konuda susmayı tercih ettim. Çünkü sayfa Fransızca'ydı ve Fransızca'ma güvenerek yanlış bir açıklamada bulunmak, facebook listemdeki 300 kişiyi dezenforme etmiş olmak istemiyordum. Ama Alkaya, büyük ihtimalle, metni, bile isteye, kasten yanlış anladı ve bu yanlış bilgiyi televizyon kameralarıyla ve sosyal medya aracılığıyla, milyonlarca insana kasten ulaştırdı. Milyonlarca insanı yanlış bilgiyle bile bile zehirledi. Kasıt olmasa, bu konuda Alkaya'nın da, en azından metni doğru anlamış olan Büktel kadar kuşkuya düşmesi ve susması gerekecekti.)

İBBŞT genel sanat yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu, Alkaya'nın "Hadi Ordan" diyerek Hadi Uluengin'le alay(!) etmesinden 24 saat kadar sonra, Uluengin'i onaylayan bir açıklama yaparak oyunu kaldırdıklarını ilan etmekle, bir bakıma, kendi bireysel saygınlığını korudu. Ama her bakıma değil: Şamlıoğlu'nun kaldırdığını ilan ettiği korsan oyun, korsan olduğu anlaşıldıktan ve kaldırıldığı ilan edildikten sonra da haftanın son gününe kadar temsil edilmeye devam etti. İnsan İBBŞT gibi yüz yıllık saygın bir kurumda, o yüzyıllık saygınlığı çöpe atmayı göze alarak, korsan olduğunu bile bile, temsil verebilir mi? Alkaya verdi. Yaratıcılığa zerre kadar saygı duymayan intihalci şair Orhan Alkaya, zaten İBBŞT'yi babasının çiftliği sayacak kadar şımarmak hastalığına yakalandığı için, bugüne dek, ben yaptım oldu mantığıyla aklına gelen her acaipliği tiyatral fikir sanarak sahneye zaten taşımış ve eleştirilere her zaman ya hakaretle ya sessizlikle cevap vermiş ya da "beni ilgilendirmiyor" demişti. Yeneteksiz, intihalci, korsan ve de çok kibirli bir tipolojinin somut örneği olarak gördüğümüz Alkaya'nın, (tiyatromuzun bu dönemini belirleyen kirli ve karanlık menfaat düzeninin enteresan bir göstergesi ve ayrıca yalan makinası Mustafa Demirkanlı'nın kankası olması nedeniyle) ilgiye değer bir karakter olduğunu düşünüyor, vukuatlarını o nedenle teşhir ediyoruz.

Bütün bu anlattığım nedenlerle, Hadi Uluengin, Orhan Alkaya'nın korsanlığı mazur göstermeye çalışan açıklamalarına karşı, çok haklı bir noktada duruyor. Ama bizce, Uluengin'in ilki kadar haklı olmadığı bir başka nokta var. O noktayı açıklamaya çalışalım:

Son dönemde Rusya'da ortaya çıkan bazı yeni belgelere ulaşmasının ardından, Rosenbergler hakkında bildiklerinin sahiciliği konusunda kuşkuya düşen ve sonunda yanıldığına karar vererek 1968'de komünist saiklerle yazdığı "Rosenbergler Ölmemeli" oyununu tedavülden kaldırmaya karar veren ulusarası tarihçi Alain Decaux'nun yanında yer almakla, Hadi Uluengin safını doğru seçmiş... Kendisinden izin almadan oyununu gaspedip korsan olarak sahneleyen Alkaya türü vandallara karşı, Alain Decaux, elbette ki, çok haklı bir yerde duruyor. Vandalizm, korsanlık ve emek düşmanlığına karşı çıkmak, ideoloji farkı gözetmeksizin her insan evladının hakkı ve görevidir. Ama bu durum, Decaux'nun, Rosenbergler hakkında kesinlikle yanılmadığını kanıtlayan bir veri değildir. Öyle bile olsa, şu an'a dek, ne biz, ne de Uluengin, Rosenberg'lerin yüzde yüz casus olduğuna ilişkin bir veri ortaya koyabilmiş değiliz. Çünkü bizler bir kere ne tarihçi ne de hukukçuyuz... Rosenbergler yargılamasını enine boyuna incelemiş de değiliz. Tek bildiğimiz, ortada (zaten idam içerdiği için Uluengin'in de bizim de kafadan karşı olduğumuz) bir mahkeme kararının bulunduğu... Bu kararın, hiç sevmediğimiz senatör McCarthy'nin antikomünist terör estirdiği karanlık yıllarda alınmış olduğu... Bu karara karşı, Sartre, Picasso ve şu an adını hatırlayamadığım pek çok ünlünün kampanya başlattığı... Nâzım Hikmet'in Rosenbergleri savunan bir şiir yazdığı... Tarihçi Alain Decaux'nun da (metninden bildiğimiz kadarıyla) sol bakış açısından olayı dramatize eden bir senaryo/oyun metni yazdığı... Ama sonradan, Rusya'da Rosenberglerin atom casusu olduklarını kesinleştiren yeni belgelerin bulunduğuna dair bazı gazete haberlerinin ortaya çıktığı... (Bu haberlerin kaynağı ve belgeleri belirsiz yerli versiyonlarına ben kesinlikle itibar etmemiştim.) En sonunda da (herhalde o belgeler nedeniyle olsa gerek) Alain Decaux'nun bu oyunun sahnelenmesini bütün dünyada yasakladığı haberi...

Alain Decaux, Rosenbergler hakkında oyun yazacak kadar heyecanlı bir solcu ve uluslararası bir tarihçi olduğu için, yeni bulunan belgelerin onu böylesine ikna etmesi, beni şüphesiz ki, bir hayli etkiledi. Ama yüzde yüz değil. Evet, tarihsel belgeler konusunda, örneğin "bana" kül yutturmanız kolay olabilir; ama Decaux'nun donanımına sahip solcu bir tarihçiyi, tarihsel belgeler konusunda yanıltıp onu (yıllar süren bir emek ve araştırma ürünü olan) oyununu ve ondan kazanacağı gelirleri çöpe atmaya ikna etmeniz hiç kolay değil... Decaux ikna olduysa, çok büyük ihtimalle, Rosenberglerin casus olduğuna ilişkin yeni belgeler çok güçlü demektir. Ama yine de, bu durum, (en azından Decaux'nun bu konuda ne dediğini henüz öğrenemediğimiz şu aşamada) size, antikomünizm yapma fırsatı vermez/vermemeliydi. İşte Hadi Uluengin'le anlaşamadığımız nokta, bu... Uluengin, Decaux'nun açıklamasını kesin veri sayarak, antikomünizm yapıyor. Evet, kendini sosyalist tanıtan Orhan Alkaya'nın bu konuda yaptığı vandalizmi sergilemekle, Uluengin Orhan Alkaya kafasını mahkum etmiş oluyor. Ama Orhan Alkaya'nın iflası, sosyalizmin iflası anlamına gelmez.

Ayrıca, Decaux'nun yanılmasına ben de pek fazla şans tanımıyorum ama yine de, Hadi Uluengin'in yaptığı gibi Decaux'nun açıklamasını kesin veri sayamıyorum. Çünkü, ne kadar küçük ihtimal saysam da, ihmal edilebilecek kadar da küçük saymadığım başka bazı ihtimaller var: Ya Decaux, Türkiye'deki dönek aydınlar modasına uyarak solculuktan "dönmüşse" ve solcu oyununu sırf bu yüzden reddetmişse?... Ya uluslararası hayati bir tehdit aldığı için dönmek ve oyununu çöpe atmak zorunda kalmışsa?... Ya aynı şey kendisine tehditle değil de rüşvetle yaptırıldıysa?... Evet, bunlar küçük ihtimaller ama ben bu ihtimalleri Hadi Uluengin gibi göz ardı etmekten yana değilim.

Ama sonuçta, kesin olarak ve her durumda arkasında durabileceğimiz gerçek şu: Decaux hangi nedenle reddetmiş olursa olsun, yaratıcılığa saygılı, vicdan ve akıl sahibi hiçbir insan, Decaux'nun iradesini çiğneyerek, Decaux'nun oyununu gaspetme ve korsan olarak temsil etme hakkını kendinde göremez.

Bu konuda Uluengin'le anlaşıyoruz ki, en önemli konu da zaten, bu!


COŞKUN BÜKTEL / 3 Mart 2012


BONUS:




  • HADİ ULUENGİN'İN 2. YAZISINDAN:
     
    İMDİİ, olgu doğrulanmadan önce bize hakaret yağdıran oyun yönetmeni “ispatlasın, oyun 2000 yılında da ödül aldı” diye bildiri yayınladı. Gazete ve ekrana açıklamalar yaptı.
     
    Pes! Katakulli içinde katakulli diye buna denir. Bu ikinci tahrifatla daha çok batıyorlar
     
    İnsaf yahu, piyes o tarihte değil Rosenberg’lerin casusluğu henüz açığa çıkmadığı için yazarının da izin vermekte beis görmediği ta 1979 yılı Lyon Festivali’nde sahnelenmiştir.

    “2000” ibaresi ise gösteriyi sunan “Theatre 2000” kumpanyasının adıdır.
    11 saat önce · ·  1
  • Orhan Alkaya'nın tek tutamağı, oyunun 2000 yılında oynanmış olduğuydu. Ben bu bilginin yalnızca Fransızca bir kaynakta bulunduğunu görmüş, başka kaynaklarla desteklenmeyen çürük bir bilgi olduğunu yazmıştım. Ama Fransızca'ya hakim olmadığım için, kaynakla ilgili çevirimden tam emin olamamıştım. Hadi Uluengin, gerekeni yapmış ve oyunun 2000 yılında oynandığı yönünde Orhan Alkaya'nın verdiği bilgiyi kesin biçimde yalanlamış. Alkaya'nın böyle çürük kanıtlar ortaya koymasının bir başka örneği de, benim intihal suçlamama karşı, Artaud örneğini verip, çaldığı şeyi benden çalmadığını Artaud'dan alıntı yaptığını söylemesiydi. Ama hem kaynak göster dediğimde gösterememişti; hem de zaten alıntı yapmış olsa, alıntı yaptığını belli etmiş olması gerekirdi ki, belli etmemişti. Şairler, alıntı yaptıklarını alıntıyı tırnak içine alarak belirtirler. Alkaya çalıntı değil de alıntı yapmış olsa, şairlerin bu alıntı belirtme ahlakına uymuş olurdu. Alkaya hem intihalci, hem kibirli, tuhaf bir model. E, ne de olsa, Mustafa Demirkanlı'yla yıllar süren bir yemiş içmişlikleri var. Alkaya'nın "Rosenbergler 2000'de sahnelenmiş" yalanına, Mustafa Demirkanlı da sahip çıkmış, o yalanı Demirkanlı da savunmuştu. (Zaten Demirkanlı'nın savunduğu bir şeyin yalan, sahte veya kirli olmaması düşünülemez.) Şimdi insanların yüzüne nasıl bakacaklar?! Yani Orhan Alkaya nasıl bakacak? Lafın gelişi söylüyorum, tabii; utanacaklarını sandığımdan değil... "Demirkanlı neyse de, bir şair(!) nasıl utanmaz olabilir yahu?" diye düşünebilirsiniz. Adam şair değil de, "intihalci şair"se, utanmaz olması hiç zor değildir...



  • TWITTER
     
    CİHAT DUMAN: Sevgili @Zatracenie . İyi bir Fransızcan olduğunu ve Fransa'da yaşadığını biliyorum. Alain Decaux ile bağlantı kurabilir misin? Eğer kurabilirsen ona bir iş teklifim var. İBBŞT'ye eserini çaldıkları için 500.000 Euro dava açabilirim. Yeter ki vekalet göndersin.

    COŞKUN BÜKTEL: 500 bin Euro Orhan Alkaya ve Ayşenil Şamlıoğlu'nun cebinden değil, benim, senin, tüyü bitmedik yetimin cebinden çıkıcak, di mi? Olsun, hiç değilse, eser hırsızlığına karşı ülkemizde de bir duyarlık bulunduğunu kanıtlamış, korsanların yaptığı haksızlığı bir ölçüde "telafi etmiş" oluruz. Bu ülkede herkesin vandal ve gaspçı olduğu sanılmamalı. Acaba 500 bin Euro'luk dev kazıktan benim payıma düşen kıymığın çapı ve boyu ne kadardır dersiniz? Hesaplamak mümkün mü?

    CİHAT DUMAN: hesaplamak biraz zor ama "hesap sormak" gayet kolay. ikinci şıkka bakacaz.


    ***


    FACEBOOK


     


  •  

    İNTERNETTEKİ BİR "KİŞİSEL" SİTEDE BULDUĞU ŞU İFADEYE DAYANARAK

    «Les Rosenberg ne doivent pas mourir» de Alain Decaux (David Greenglass)
    au Théâtre 2000 à Lyon - Prix du Festival Théâtre de Vichy
    Mise en Scène Janine BERDIN
     

     
    YAŞAM KAYA, DÜN AKŞAM ŞU TWEET'İ YAZMIŞ:

    Hadi Uluengin yalan söylüyorsun. 'Rosenbergler Ölmemeli' 2000 yılında oynamıştır! Al bu da sana kapak olsun! 
    http://www.agencesartistiques.com/artiste.cfm/329691-Lionel-ROBERT.html


     
    OYSA HADİ ULUENGİN DÜNKÜ YAZISINDA ŞÖYLE DEMİŞTİ:

    İMDİİ, olgu doğrulanmadan önce bize hakaret yağdıran oyun yönetmeni “ispatlasın, oyun 2000 yılında da ödül aldı” diye bildiri yayınladı. Gazete ve ekrana açıklamalar yaptı.

    Pes! Katakulli içinde katakulli diye buna denir. Bu ikinci tahrifatla daha çok batıyorlar

    İnsaf yahu, piyes o tarihte değil Rosenberg’lerin casusluğu henüz açığa çıkmadığı için yazarının da izin vermekte beis görmediği ta 1979 yılı Lyon Festivali’nde sahnelenmiştir.

    “2000” ibaresi ise gösteriyi sunan “Theatre 2000” kumpanyasının adıdır.


     
    SİZCE KİME KAPAK OLMUŞ?
     
    · ·  · 32 dakika önce

  • ***

     
    YAŞAM KAYA: Bir oyun sansüre uğruyorsa elbette savunurum. Rosenbergler ya da Tohum oyunu fark etmez. Kişisel hırsların seni esir almış..FERİDUN ÇETİNKAYA: İBŞT yazar izni olmadığı için kaldırdık,başka gerekçe/baskı yok diyor.Siz "sansür" demagojisiyle korsanı savunuyorsunuz
  • ***
    MUSTAFA DEMİRKANLI: Cihat Duman isimli avukat durumdan vazife çıkartıp para kazanmanın peşinde, işidir yapacak tabii, senin ne işin var? Var tabii, tek derdin" düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığı. Azıcık akıllı ol, vicdanlı ol, edepli ol. Bana işimi öğretmeye kalkacağına, önce objektif olmaya çalış. ONK Ajans'ın 15 Haziran'dan beri hareketsizliği, istenmesine rağmen -bulamadığı gerekçesi ile- Fransız Ajans'la yazışmaları gösterememesi seni hiç mi ilgilendirmiyor? Hiç mi kuşku duymuyorsun? Kusur başka, korsanlık başka şeylerdir ama sen/siz en çok işinize geleni seçersiniz, anında karalamaktır amacınız... Düne kadar yere göğe sığdıramadığınız Melh Anık,dün de meselelere kendi penceresinden bakıyordu, bugün de öyle, olması gereken yani, ama bugün baktığı yer, gördüğü sakıncalar işinize gelmediği için tahammül edemediniz. Herkes sizin gibi düşünmeli... en küçük aykırılığa tahammülünüz yok, Hitler bile bu kadar katı değildi. Erbil Göktaş'a da aynısını yaptınız, azıcık utanmadan, senin gibi bir adamı kapak bile yaptı, yine olmadı... Hayatında olduğun olacağın en üst sunumu gördün, sonra kalktın eften püften şeylerle adamı sansürcü ilan ettiniz, vicdanınız sızlamadan, utanmadan... Sen git, o avukata destek ol, şimdi senin en yakın müttefikin o olacak gibi görünüyor... İkinci şıkka bakın... birlikte...


    ***

    ORHAN ALKAYA: Rosenbergler bir ekip yarattı. Bizi izlemeye devam edebilirsiniz. Pek Yakında...
     
    COŞKUN BÜKTEL: Alkaya, korsan bir oyun için aylarca çalıştırıp emeğini har vurup harman savurduğu ekip yüzüne tükürmesin diye "ayak" yapıyor.
    · ·  · 28 Şubat, 21:50
      • Coşkun Büktel Alkaya, ekibinin kendinden bile daha nahif bir zekâ ortalamasına sahip olduğundan emin herhalde...

    ***

    COŞKUN BÜKTEL: Öyle anlaşılıyor ki, insanların çoğu tiyatroyla hiç ilgilenmiyor; ilgilenenlerin ise tümü, İBBŞT'den bir şeyler (reklam, kadro, salon, davetiye, vb) umuyor; o nedenle şöyle düşünüyorlar: Benim Coşkun Büktel'den menfaatim var mı? Yok. Benim iftiraya uğrayan ONK AJANS'tan menfaatim var mı? Yok. Benim oyunu gaspedilen Alain Decaux'dan menfaatim var mı? Yok. Peki benim Şehir Tiyatroları'ndan bir menfaatim veya menfaat beklentim var mı? Var ya da olabilir. Öyleyse bu korsanlık olayında kimin haklı olduğuna inanmalıyım? Şehir Tiyatroları'nın. Peki Şehir tiyatrolarını Coşkun Büktel'e karşı savunabilir miyim? İmkansız! Ağzıma sıçar. Olay apaçık olduğu için zaten kimse gıkını çıkaramıyor. Öyleyse ne yapmalıyım. Sessiz kalarak, Şehir Tiyatrosu'nu en azından pasif biçimde desteklemeliyim. Bence işte bu kalite (kalitesizlik) yüzünden, insanların çoğu tiyatroyla hiç ilgilenmiyor.

    · ·  · 28 Şubat, 20:21

    ***
  •  
    OYÇED (Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği) oyun yazarlığının haysiyetini mi, yoksa yalnızca kendi üyelerinden oluşan bir çetenin menfaatlerini mi savunur?
    · ·  · 28 Şubat, 20:09

  • OYÇED, Özdemir Nutku oyun yazarı Coşkun Büktel'in Theope oyununa iftira attığında da, sessiz kalmış; hatta, Özdemir Nutku'yu OYÇED'e başkan seçerek, iftiracıyı ödüllendirmişti. Bu tıynette bir yazar örgütünün, güçlü suçlularca bir oyunun gaspedilmesine sessiz kalması rastlantı sayılabilir mi?
    · ·  · 28 Şubat, 19:57
      • Coşkun Büktel OYÇED, oyun yazarlığının haysiyetini mi, yoksa yalnızca kendi üyelerinden oluşan bir çetenin menfaatlerini mi savunur?


  • ***
     
    GÜNLERDİR OYUNU ÖDENEKLİ KORSANLARCA GASPEDİLEN BİR YAZARIN HAKLARINI SAVUNUYORUZ. PEKİ OYÇED (Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği) NEREDE? BİZ MİYİZ OYÇED, OYÇED Mİ OYÇED?
    · ·  · 28 Şubat, 19:51

      • Coşkun Büktel OYÇED, Özdemir Nutku oyun yazarı Coşkun Büktel'in Theope oyununa iftira attığında da, sessiz kalmış; hatta, Özdemir Nutku'yu OYÇED'e başkan seçerek, iftiracıyı ödüllendirmişti. Bu tıynette bir yazar örgütünün, güçlü suçlularca bir oyunun gaspedilmesine sessiz kalması rastlantı sayılabilir mi?
        28 Şubat, 19:56 · ·  1

    ***

    KORSAN YÖNETMEN ORHAN ALKAYA HAKİKATLE İLGİLENMİYOR. ASLINDA CEVAP VEREMEDİĞİ HİÇBİR ŞEYLE HİÇ KİMSEYLE İLGİLENMİYOR. BAKINIZ: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1080087&CategoryID=41

    ***


    BÜKTEL'İN SON TWEET'LERİ:

    HAKİKATLE İLGİLENMİYORSUN. PEKİ ULUSLARARASI Bİ TARİHÇİ OLAN YAZARININ BU OYUNU YASAKLAMIŞ OLMASIYLA İLGİLENİYOR MUSUN?

    HAYIR, ONUNLA DA İLGİLENMİYORSUN! FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASINI ÇİĞNEMİŞ OLMANLA DA İLGİLENMİYORSUN! 

    BEN OYUNU GASPEDER KORSAN OLARAK OYNARIM, BEDELİ NEYSE TÜRK HALKININ CEBİNDEN ÖDETİRİM OLUR BİTER DİYORSUN.

    90 YILLIK İBBŞT'NİN KORSAN TİYATRO OLMASIYLA DA İLGİLENMİYORSUN!

    HELE ŞİİRİNİ İNTİHAL ETTİĞİN BÜKTEL'İN SUÇLAMALARIYLA HİÇ İLGİLENMİYORSUN.

    O KADAR AHMAKÇA KİBİRLİSİN Kİ ŞİİRİMİ İNTİHAL EDEREK BELKİ BANA ŞEREF VERDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORSUN! DAHA NE İSTEYEBİLİRİM Kİ, Dİ Mİ?

    ALKAYA GİBİ BOŞ VE SOYUT KONUŞMUŞ DURUMA DÜŞMEYELİM: İNTİHAL BELGESİNE BU SAYFADA ULAŞABİLİRSİNİZ:
    http://www.coskunbuktel.com/orhanalkayadosyasi.htm

    · ·  · 28 Şubat, 19:03

    ***

    Coşkun Büktel: KEŞKE GEVELEDİĞİ VE ŞAİRANE SANDIĞI (BİR ÖNCEKİ BAŞLIKTA AKTARDIĞIM) O ABUK "LAFLARLA" İNSANLARIN KAFASINI BULANDIRMAYA ÇALIŞMAKTAN MEDET UMMAK YERİNE; BİZİM İNTİHALCİ ŞAİR VE KORSAN YÖNETMEN ORHAN ALKAYA, BİR AN ÖNCE, KENDİSİNİ UYARAN VE KARŞILIĞINDA "HADİ ORDAN!" DİYE HAKARET ETTİĞİ HADİ ULUENGİN BAŞTA OLMAK ÜZERE, KORSANLIK SUÇUNU ÜSTLERİNE ATARAK İFTİRA ETTİKLERİ ONK AJANS'TAN VE OYUNUNU GASPETTİKLERİ ALAIN DECAUX'DAN, "AÇIKÇA, MERTÇE, TÜRKÇE, NETÇE" KONUŞARAK, ÖZÜR DİLESE...

    ***
    KORSAN YÖNETMEN ORHAN ALKAYA'NIN SON 3 TWEET'İ:
     
    kalıyorum, ilk günkü insan olma halini arayıp bulmaya
    23h
     
    Ateşi ve ihaneti görmüştük. Şimdi ahmaklığın telafisi mümkün gücünü de görüyoruz. Telafi edeceğiz.
     
    23h
    Sabırla yaptık en güzel şarabımızı, bekleyerek, biriktirerek.

    İSTANBUL DÜŞERKEN, AYAĞININ ALTINDAN ZEMİNİN KAYDIĞINI FARK ETMEYEREK, MELEKLERİN VARLIĞI YA DA YOKLUĞU ÜSTÜNE SOYUT TARTIŞMA YÜRÜTEN BİZANSLILAR KADAR SOYUT DEĞİL Mİ?
    BİZ SOMUT GERÇEKLERİ KAFALARINA VURA VURA UYARMAYA DEVAM EDECEĞİZ BU ZEKÂ ÖZÜRLÜ, KİBİRLİ KORSANLARI!

    · ·  · 28 Şubat, 16:48
      • Coşkun Büktel ARŞİV: Hırsızın kibrinden daha nefret uyandırıcı bir şey tanımıyorum.
        28 Şubat, 16:55 · 
      • ‎"Telafi edeceklermiş"... Telafiyi umarım halkın sırtından değil, kendi ceplerinden ederler. Alain Decaux'nun tazminatını ve korsan prodüksiyona harcanan paraları kasdediyorum...
         

    ***
    MELİH ANIK TWEET'LERİ: “ONKAjans, İBBŞT'yi yalanlamış: 'Sözleşmeyi göstersinler 53 yıllık ajansı kapatırız'. Sözleşme her zaman yazılı olmaz, söz de bir sözleşmedir”  (...) Anladığım kadarıyla, olaya nereden bakıldığı ve amaç bu noktada yargıları da değiştiriyor. (...) O kadar "twit"ten sonra yazılı "sözleşme" üzerinde ısrarcı olmak da bir tercihtir tabii. (...)

    COŞKUN BÜKTEL: Sayın Anık, alaturkalıktan uzak iki ciddi kurum arasındaki sözleşmeler "her zaman yazılı olur". "Yazılı sözleşmede ısrarcı olmak", (sizin gayet öznelce iddia ettiğiniz gibi) bir "tercih" değil, böyle ciddi kurumlar arası ilişkilerde yasal bir "zorunluluktur". Lütfen konuyu saptırmayın! Linççilere kabul ettirmeye çalıştığımız, "insan hakları", "emek" ve "demokrasi" sözcüklerinin yalnızca "laftan" ibaret olmadığı gerçeğini size de mi kabul ettirmek zorundayız? Kimbilir hangi nedenle korsanları (ya da en azından korsan temsil vermeyi umursamayanları) savunma ihtiyacıyla nesnel gerçekliği ve nesnel kanıtları kabul etmeyişiniz, nesnel gerçeklerin nesnelliğini yok etmez. Siz kimbilir hangi nedenle karşı çıkıyorsunuz diye, nesnel gerçekliğin öznelliği kanıtlanmış olmaz. Bu çabanız ancak sizin kendinizin (tahmin etsek bile kesin bilemeyeceğimiz) bireysel nedenleriniz yüzünden "öznel" olduğunuzu kanıtlar.


    GÜNCEL NOT 4 Mart 2012: Melih Anık, yukarıda aktardığım tweetlerinin ilkinde şöyle diyor:  


    “ONKAjans, İBBŞT'yi yalanlamış: 'Sözleşmeyi göstersinler 53 yıllık ajansı kapatırız'.
     Sözleşme her zaman yazılı olmaz, söz de bir sözleşmedir”

    Ben bu tweet'in Anık tarafından bir ilke olarak ifade edilen ikinci bölümündeki "Sözleşme her zaman yazılı olmaz, söz de bir sözleşmedir” cümlesine karşı olduğum için, yalnızca o ilkeye karşı çıktığım için, okurlara ifadeyi net olarak aktarmayı tercih etmiş, ifadenin birinci bölümünde verilen üstü sarı boyalı bilgiyi ise zaten twitter ve facebook'ta defalarca tekrar edip üstüne defalarca yorum yaptığım için; burada neyi cevapladığımın net olarak görülmesi amacıyla, burada tekrarlamaktan kaçınmış ve söz konusu tweet'in yalnızca, cevap verdiğim ikinci bölümündeki ilkeyi alıntılamıştım. Sarı boyalı birinci bölüme gerek görmemiştim, çünkü onu çok sık tekrarladığım için, okurlar aktardığım ilkenin bağlamından zaten haberliydiler. Ama okurlara daha kolay algılanabilen daha net bir metin aktarmak amacıyla yaptığım bu kısaltma sayın Anık'ı güya rahatsız etmiş. Sayın Anık,  nedense, (sansür kelimesini kullanmasa bile) tweet'ten sarı boyalı birinci bölümü çıkarmamın, "anlamı değiştirdiğini" söylemiş. Ama nasıl, ne yönde değiştirdiğini açıklamamış. Suçlayıp geçmiş. Sayın Anık bu suçlamada bulunduğu için, ifadeyi yukarıda ekledim ve ne eklediğim belli olsun diye sarıya da boyadım. Bana göre ben, benim verdiğim cevap açısından, alıntı yaparken sarı eki çıkarmam anlamı kıl kadar bile değiştirmiyor. Bu o kadar açık ki; şu sıralar eser gaspına mazeret üretmekle meşgul sayın Anık'ın bana bu bahaneyle sansürü çağrıştıran bir suçlama yöneltip düzeltme istemesini; bana karşı haklı çıkabileceği bir kırıntı bulmak umuduyla sinekten yağ çıkarma gayreti olarak yorumluyorum. CB

    · ·  · 28 Şubat, 14:54

    ***
    BEN DEMİYORUM, 53 YILLIK ONK AJANS'IN SAHİBİ OSMAN NECMİ KARACA DİYOR: Şehir Tiyatroları bu tutumlarıyla FSEK’nu ihlal etmiştir ve suçlu durumdadır. Suçu Ajans’ımız üzerine yıkmak istemesi de Şehir Tiyatroları’nın bir ayıbıdır.

    (Büktel'in notu: Karaca'nın değindiği FSEK'in açılımı: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu.)
    · ·  · 28 Şubat, 14:07
      • Coşkun Büktel Şu an yerinde olmak isteyeceğim en son insan, korsan yönetmen, intihalci şair Orhan Alkaya...

    ***


  • BEN DEMİYORUM, 53 YILLIK ONK AJANS'IN SAHİBİ OSMAN NECMİ KARACA DİYOR: Şehir Tiyatroları bu tutumlarıyla FSEK’nu ihlal etmiştir ve suçlu durumdadır. Suçu Ajans’ımız üzerine yıkmak istemesi de Şehir Tiyatroları’nın bir ayıbıdır.

    (Büktel'in notu: Karaca'nın değindiği FSEK'in açılımı: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu.)
    · ·  · 28 Şubat, 14:07


  • ONK AJANS SAHİBİ OSMAN NECMİ KARACA'NIN BASIN AÇIKLAMASINDAN: “Rosenberg’ler Ölmemeli” ile ilgili olarak Şehir Tiyaroları’nın Ajans’ımıza başvuru yaptığı doğrudur, ancak kendilerine sözleşme yapacağız diye bir garanti verilmiş değildir ve ortada yapılmış bir sözleşme de yoktur. Hak sahibinden olumlu izin gelmeden Ajans’ımızın sözleşme yapması kesinlikle mümkün değildir. Şehir Tiyatroları elinde yazılı bir izin ya da sözleşme olmadan söz konusu oyunu sahnelemeye kalkmıştır. Şehir Tiyatroları bu tutumlarıyla FSEK’nu ihlal etmiştir ve suçlu durumdadır. Suçu Ajans’ımız üzerine yıkmak istemesi de Şehir Tiyatroları’nın bir ayıbıdır.
    KAYNAK: 
    http://www.tiyatroyun.blogspot.com/2012/02/sayn-hilmi-bey-rosenbergler-olmemeli.html

    · ·  · 28 Şubat, 13:59

  • MİSYONUM: VANDALLARA, KORSANLARA, LİNÇÇİLERE, "İNSAN HAKLARI" "EMEK" VE "DEMOKRASİ" SÖZCÜKLERİNİN "LAFTAN" İBARET OLMADIĞINI KABUL ETTİRMEK.
    · ·  · 28 Şubat, 13:47


  • ***

    Şöyle bir avuntum var: Bana küfreden takma isimli sapıklara bile engel koymadığımdan, sayfalarıma herkes ama "herkes" rahatça girebiliyor, listemde olsun olmasın yorum ekleyebiliyor. Bu nedenle, benimle ilişkili görünmekten çekindikleri için listeme dahil olmayan ama örneğin Mustafa Demirkanlı gibi beni yine de yakından izleyen yüzlerce (belki de binlerce) izleyecim olabilir diye düşünüyorum. Sonuçta, tiyatroya ilişkin "resmi açıklamalar" dışında bilgi alınabilecek başka kaç sayfa var ki? Belki de kendimi darı ambarında sanıyorum. Belki de listemde olmaktan çekinmeyenler dışında herkes ama "herkes" resmi açıklamalarla yetiniyor ve resmi açıklamaların perde arkasını kimse ama "hiç kimse" merak etmiyor.

    · ·  · 28 Şubat, 12:44

    ***



  • ARŞİV: Hırsızın kibrinden daha nefret uyandırıcı bir şey tanımıyorum.

    · ·  · 28 Şubat, 12:17

  • FERİDUN ÇETİNKAYA: Oyunu sözleşme imzalanmadan oynayan Şehir Tiyatrosu "sözleşme süreci başlatılmıştır" demagojsiyle de kamuoyunu adeta eşek yerine koymuştur.
    · ·  · 28 Şubat, 12:07


  • ***

    Ayşenil Şamlıoğlu'nun beş gün önce "kaldırdık" dediği "Rosenbergler Ölmemeli" daha iki gün önceki Pazar günü bile korsan olarak sahnelenmeye devam etti. Oysa Ayşenil Şamlıoğlu, beş gün önce yaptığı açıklamada "yazarın iradesini çiğneyemeyecekleri için" oyunu kaldırdıklarını söylemiş, yazarın iradesinin çiğnenmesinin (bu korsanlığın) suçunu ise ONK AJANS'a atmış ve ONK AJANS'a yönelik hukuksal girişimin başlatılacağını ilan etmişti. TEB başkanı Üstün Akmen de, "yangına körükle giderek", ONK AJANS'a tazminat davası açılması gerektiğini söylemişti.

    Oysa bugün, ONK AJANS sahibi Osman Necmi Karaca, çıkıyor ve "Sözleşmeyi göstersinler 53 yıllık ajansı kapatırız" diyerek Ayşenil Şamlıoğlu'nu gayet net bir dille yalanlıyor. Yani Osman Necmi Karaca, bizim 53 yıllık ajansımız, sizin çadır tiyatrosu kadar ilkel ve korsan 100 yıllık İBBŞT'nize benzemez, bizde korsanlık ve usulsüzlük olmaz; madem korsanlığı bizim yaptığımızı iddia ediyorsunuz, hodri meydan, gösterin sözleşmeyi kapatayım ajansı, diyor.

    Peki ONK'un bu tepkisine Ayşenil Şamlıoğlu'nun cevabı ne oldu? Milliyet'in yazdığına göre, "Şehir Tiyatroları ise, ONK AJANS'a cevap vermeyeceğini söyledi."

    Daha önce de yazmıştım: "Hırsızın kibrinden daha nefret uyandırıcı bir şey tanımıyorum."

    Bunlar, Theope yazarı Coşkun Büktel'e cevap vermeye tenezzül etmedikleri gibi, 53 yıllık ONK AJANS'ın tepkisine de cevap vermiyorlar. Yazarın oyunu yasakladığını ortaya çıkaran Hadi Uluengin, Hürriyet yazarı olduğu için, kitlesini hesaba katarak ona cevap verdiler ve Uluengin'e "Hadi Ordan" diyerek bir sürü hakaretler etmekle yetindiler: (Bakınız: 
    http://www.coskunbuktel.com/orhanalkayadosyasi.htm) Bunların cinsi böyle. Hayatları boyunca devlet tarafından beslenmişler, şımarmışlar, halkın tiyatro kurumlarını kendi çiftlikleri sanmak hastalığına yakalanmışlar, fena halde ahlak yozlaşmasına uğramışlar; o nedenle, suçüstü yakalandıklarında bile, burunlarından kıl aldırmıyor, yasaları ve hatta kendi yaptıkları açıklamaları dahi çiğneyerek "kaldırdıkları" oyunu korsan sahnelemeye devam ediyor, eleştirilere ise cevap vermeye bile tenezzül etmiyorlar(!) Tiyatromuzda, yasaları açıkça ihlal eden korsanların ve 53 yıllık bir ajansa iftira eden hayasızların, bu denli mağrur ve kibirli olabildiği bir başka dönem hatırlamıyorum.

    Anasayfa

    ***
    BİZ SÖYLEMİYORUZ, MİLLİYET GAZETESİ SÖYLÜYOR:

    ONK AJANS'IN SAHİBİ OSMAN NECMİ KARACA: ‘Sözleşmeyi göstersinler 53 yıllık ajansı kapatırız’

    KAYNAK: 
    http://gundem.milliyet.com.tr/-sozlesmeyi-gostersinler-53-yillik-ajansi-kapatiriz-/gundem/gundemdetay/28.02.2012/1508582/default.htm
    gundem.milliyet.com.tr
    İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda (İBBŞT) ocak ayından beri sahnelenmekte olan “Rosenbergler Ölmemeli” adlı oyunla ilgili tartışmalar sürüyor. Basında yer alan haberlerde oyunun tarihi gerçeği çarpıttığı ve Fransa’da sahnelenmesinin yazarı tarafından yasaklandığı yolundaki tepkile...

    · ·  · 28 Şubat, 10:53

    ***

    Ayşenil Şamlıoğlu'nun beş gün önce "kaldırdık" dediği "Rosenbergler Ölmemeli" daha iki gün önceki Pazar günü bile korsan olarak sahnelemeye devam etti. Oysa Ayşenil Şamlıoğlu, beş gün önce yaptığı açıklamada "yazarın iradesini çiğneyemeyecekleri için" oyunu kaldırdıklarını söylemiş, yazarın iradesinin çiğnenmesinin (bu korsanlığın) suçunu ise ONK AJANS'a atmış ve ONK AJANS'a yönelik hukuksal girişimin başlatılacağını ilan etmişti. TEB başkanı Üstün Akmen de, "yangına körükle giderek", ONK AJANS'a tazminat davası açılması gerektiğini söylemişti.

    Oysa bugün, ONK AJANS sahibi Osman Necmi Karaca, çıkıyor ve "Sözleşmeyi göstersinler 53 yıllık ajansı kapatırız" diyerek Ayşenil Şamlıoğlu'nu gayet net bir dille yalanlıyor. Yani Osman Necmi Karaca, bizim 53 yıllık ajansımız, sizin çadır tiyatrosu kadar ilkel ve korsan 100 yıllık İBBŞT'nize benzemez, bizde korsanlık ve usulsüzlük olmaz; madem korsanlığı bizim yaptığımızı iddia ediyorsunuz, hodri meydan, gösterin sözleşmeyi kapatayım ajansı, diyor.

    Peki ONK'un bu tepkisine Ayşenil Şamlıoğlu'nun cevabı ne oldu? Milliyet'in yazdığına göre, "Şehir Tiyatroları ise, ONK AJANS'a cevap vermeyeceğini söyledi."

    Daha önce de yazmıştım: "Hırsızın kibrinden daha nefret uyandırıcı bir şey tanımıyorum."

    Bunlar, Theope yazarı Coşkun Büktel'e cevap vermeye tenezzül etmedikleri gibi, 53 yıllık ONK AJANS'ın tepkisine de cevap vermiyorlar. Yazarın oyunu yasakladığını ortaya çıkaran Hadi Uluengin, Hürriyet yazarı olduğu için, kitlesini hesaba katarak ona cevap verdiler ve Uluengin'e "Hadi Ordan" diyerek bir sürü hakaretler etmekle yetindiler: (Bakınız: 
    http://www.coskunbuktel.com/orhanalkayadosyasi.htm) Bunların cinsi böyle. Hayatları boyunca devlet tarafından beslenmişler, şımarmışlar, halkın tiyatro kurumlarını kendi çiftlikleri sanmak hastalığına yakalanmışlar, fena halde ahlak yozlaşmasına uğramışlar; o nedenle, suçüstü yakalandıklarında bile, burunlarından kıl aldırmıyor, yasaları ve hatta kendi yaptıkları açıklamaları dahi çiğneyerek "kaldırdıkları" oyunu korsan sahnelemeye devam ediyor, eleştirilere ise cevap vermeye bile tenezzül etmiyorlar(!) Tiyatromuzda, yasaları açıkça ihlal eden korsanların ve 53 yıllık bir ajansa iftira eden hayasızların, bu denli mağrur ve kibirli olabildiği bir başka dönem hatırlamıyorum.
    28 Şubat, 11:42 · 

    ***

    BİZ SÖYLEMİYORUZ, MUSTAFA DEMİRKANLI'NIN SİTESİ SÖYLÜYOR:

    AYŞENİL ŞAMLIOĞLU TARAFINDAN, "ONK Ajans'a yönelik hukuksal girişimin başlatılacağı da ifade edildi."

    "Rosenbergler Ölmemeli"nin telif haklarının kendilerinde olup olmadığı sorulmuş ve olumlu yanıt alındıktan sonra provalara başlanmış. Sözleşme ise Kasım ayında gerçekleştirilmiş. Basın'da çıkan açıklamalardan sonra ONK Ajans'tan bu durum
    un gerçekliği hakkında bilgi istenmiş, bu aşamada ONK Ajans Fransa'daki ajansı arayarak iddiaların doğru olduğunu, yazarın oyunun sahnelenmesine izin vermediği bilgisini öğrenmiştir.
    Ayşenil Şamlıoğlu, yasal sorumluluk ONK Ajans'a ait olmasına rağmen, yazarın bu görüşünü öğrendikten sonra, yazarın iradesine saygı göstermek gerekliliğinden dolayı, oyunu kaldırma kararı aldıklarını açıkladı. ONK Ajans'a yönelik hukuksal girişimin başlatılacağı da ifade edildi.

    KAYNAK: 
    http://tiyatroyun.blogspot.com/2012/02/blog-post_25.html

    ***

    Bilenler bilir: Benden yaşlı 2-3 dostum dışında kimseye arkadaş olma talebi göndermem. Bana gelen talepleri de, sanal olmadıkları sürece mutlaka onaylarım. Ve onayladığım insanları, bana ne yaparlarsa yapsınlar asla listemden çıkarmam. (Sanal olduğunu sonradan anladıklarım hariç.) Arkadaş listemden bugüne dek yüzlerce insan, kendi iradeleriyle çıkmıştır. Sırf Özdemir Nutku'yu ve onun linççi çevresini kızdırmaktan çekinen pek çok kişinin, kendilerini yakın hissettikleri halde, bana yaklaşamadıklarının ya da kendiliklerinden dahil oldukları halde daha sonra listemden çıktıklarının farkındayım. Ama çıkanların kimler olduklarını hiç merak etmedim. Listemden haklı bir nedenle değil de, kendilerini utandıran bir nedenle çıktıkları, gizlice kaçmalarından belli. Ben (asla yapmam ama) birini listemden çıkaracak olsam, önce bunun gerekçesini onun yüzüne söylerdim. Ben insanları listemden çıkarmak gibi kolay ve ancak kendimi aşağılayacak bir yöntemle cezalandırmam. Eleştirerek cezalandırırım. Ama ne yazık ki, Büktel'i eleştirerek cezalandırmayı kimse göze alamıyor. Çaktırmadan sıvışmayı tercih ediyorlar. Tarih taksiratlarını affetsin!

    · ·  · 28 Şubat, 04:10

    ***




  • Sevgili kardeşlerim, İBBŞT'nin korsan sahnelediği oyunun yazarı Alain Decaux, yarın mahkemeye verip İBBŞT'yi bilmem kaç milyon TL tazminata mahkum ettirdiğinde, bu tazminatı Alkaya veya Şamlıoğlu ödemeyecek. O tazminat, tüyü bitmedik yetimin hakkı olan vergilerle ödenecek. Ülkemiz maddi manevi devasa bir kazık yemiş olacak. Bu kazık, Alkaya ve Şamlıoğlu'nu acıtmayacak, ama tüm duyarlı insanların p...Devamını Gör

    · ·  · 27 Şubat, 21:54


  • Bu ülke inanılır gibi değil!... İnsanlar, bir yazarın iradesini çiğneyerek eserini apaçık biçimde, göstere göstere gaspeden ve insan haklarıyla ilgili yasaların tümünü çiğneyen korsanları eleştirdiğim için beni desteklemeye çekinirken; korsanların maşaları, düşecekleri ahlaki çukurun derinliğinden hiç çekinmeksizin, benimle alay etmeye yeltenebiliyorlar:
    YELİZ BORAĞAN: Ne komiksiniz.. Kendiniz ya
    zıp, kendiniz okuyor, kendi kendinize yorum yapıyorsunuz.. Bu nasıl bir kin, nasıl bir hırstır.. Atalar ne demiş "keskin sirke küpüne zarar".. Aman sağlığınıza dikkat edin.. Bu kadar sinir kalbinize zarar verir..
    KAYNAK: 
    http://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=138914536231983&id=100000243596367


    · ·  · 27 Şubat, 15:54


  • İBBŞT genel sanat yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu, yazar Alain Decaux'nun, "Rosenbergler Ölmemeli" oyununun oynanmasını tüm dünyada yasakladığını ve yazarın iradesini çiğneyemeyeceklerinden, oyunu "kaldırdıklarını" açıklayalı aradan günler geçti. Ama İBBŞT, bu açıklamaya rağmen, yazarından izin alınmaksızın korsan olarak oynamakta oldukları açığa çıkan oyunu, korsan olarak oynamaya halen devam ediyor. Hilmi Bulunmaz, dün akşam oyunu seyretmiş ve video görüntüleriyle de belgelemiş. Demek ki, AKP iktidarında, kimileri gayet meşkûk (şüpheli, kesin olmayan) delillerle yasaları çiğnediği varsayılarak ve yargısız olarak yıllarca hapis yatarken; kimileri ise, bir yazarın iradesini çiğneyip, telif hakkı yasalarımızı açıkça ilan ederek çiğnemekte bile beis görmeyebiliyor. Sahi, AKP'nin A'sı ne demekti? AYRINTILAR İÇİN: http://www.coskunbuktel.com/orhanalkayadosyasi.htm

    · ·  · 27 Şubat, 14:49

  • ORHAN ALKAYA DOSYASI!
    Bu sayfamızda, Orhan Alkaya'nın özellikle son vukuatı "Rosenbergler Ölmemeli"yi tüm yönleriyle 
    http://www.coskunbuktel.com/orhanalkayadosyasi.htminceliyor; Alkaya'nın çeşitli vukuatlarını özetliyor; facebook notlarımızı aktarıyor ve Alkaya hakkındaki daha ayrıntılı yazılarımıza linkler veriyoruz.

    · ·  · 27 Şubat, 14:31


  • ***
    Uluslararası ünlü bir tarihçi olan Alain Decaux yanıldığına inandığı için kendi eserini yalan sayarak, oyunu kaldırdı.

    BAKINIZ: 
    http://www.facebook.com/photo.php?fbid=370506206300829&set=a.179782142039904.42083.100000243596367&type=1

    Ama Orhan Alkaya, yazarın yalan dediklerini, telif ödemeden, korsan olarak, hem de İBBŞT çatısı altında, seyircilere sunuyor.

    ETİK SORU ŞUDUR: Seyircinin "yalan da olsa söyle, hoşuma gidiyor" yaklaşımı (EĞER YAKLAŞIM GERÇEKTEN BUYSA) Alkaya'nın ve İBBŞT'nin dezenformasyon ve gaspını (korsanlığını) haklı kılar mı?



    ORHAN ALKAYA (5 SAAT ÖNCE): Rosenbergler Ölmemeli'de İdare Amiri'nin yaratıcı formülü: Özel misafirlere orta blokta sandalye koymuş. Reji masası seyirci dolu.

    COŞKUN BÜKTEL: Adam, Hürriyet yazarı Hadi Uluengin sayesinde duyanın geldiği korsan oyunuyla açıkça, bağıra bağıra övünerek, oyunu hâlâ oynadıklarını ilan ediyor! Bu arada, tiyatronun Genel sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu, "bu oyunun eser sahibi tarafından hiçbir yerde sahnelenmesine izin verilmediği tarafımıza bildirilmiştir. Bunun üzerine İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği, Mart 2012 programında yer alan 'Rosenbergler Ölmemeli' adlı oyunu kaldırma kararını almıştır." demiş, Alkaya'nın umurunda mı? Değil. Patronu oyunu kaldırdık diyor; Alkaya ise, siz ona aldırmayın biz korsan morsan oynamaya devam ediyoruz, diyor. Zekâya bak! Halkın İstanbul Şehir Tiyatrosu'nu resmen, açıkça, bağıra bağıra, korsan tiyatro yapmışlar. Uluslararası şöhrete sahip bir tarihçi olan yazar Alain Decaux yanıldığına inandığı için kendi emeğini hiçe sayıp oyunu kaldırmış ama bunlar yazarın oyunu hakkındaki kararına saygı duymayı reddedip, oyunu korsan olarak sahneliyorlar. Uluslararası, açık bir gasp olayı, bir devlet kurumu tarafından ve Alkaya tarafından inatla sürdürülmeye çalışılıyor. Yüzsüzlüğe bak! Alkaya, ıradesini yok sayarak, "üstüne basarak", yazarı açıkça çiğniyor. Vandalizmin vardığı boyutlara bak!
    Ekleyen: Coşkun Büktel

    · ·  · 26 Şubat, 06:25

    ***


    ORHAN ALKAYA (5 SAAT ÖNCE): Rosenbergler Ölmemeli'de İdare Amiri'nin yaratıcı formülü: Özel misafirlere orta blokta sandalye koymuş. Reji masası seyirci dolu.

    COŞKUN BÜKTEL: Adam, Hürriyet yazarı Hadi Uluengin sayesinde duyanın geldiği korsan oyunuyla açıkça, bağıra bağıra övünerek, oyunu hâlâ oynadıklarını ilan ediyor! Bu arada, tiyatronun Genel sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu, "bu oyunun eser...Devamını Gör





    · ·  · 26 Şubat, 04:57

    ***

    HADİ ULUENGİN'İN AŞAĞIDA LİNKİNİ VERDİĞİMİZ YAZISINI "HADİ ORDAN, ENGİN SEN DE..." BAŞLIKLI BİR YAZIYLA CEVAPLAYIP, HADİ ULUENGİN'İ "“bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmakla” SUÇLAYAN ORHAN ALKAYA, SONUNDA HADİ ULUENGİN'İN VERDİĞİ BİLGİLER VE FİKİRLER DOĞRULTUSUNDA, "ROSENBERGLER ÖLMEMELİ" OYUNUNU GERİ ÇEKMEK ZORUNDA KALDI!

    Hadi Uluengin'in Hürriyet'teki yazısı:
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19945546.asp 
    Orhan Alkaya'nın "Hadi Ordan, Engin Sen de" cevabı: 
    http://tiyatroyun.blogspot.com/2012/02/hadi-ordan-engin-sen-de.html 

    Ayşenil Şamlıoğlu'nun oyunun çekilmesi konusunda açıklaması: 
    http://www.tiyatroyun.blogspot.com/2012/02/blog-post_25.html

    ***




  • KADİR TOPBAŞ MÜSTAKİL MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ'Nİ YIKMAK İÇİN KENDİSİNİ İBBŞT'YE GENEL SANAT YÖNETMENİ YAPINCA MÜSTAKİL MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ'NE İLK KAZMAYI VURAN "KAZMACIBAŞI" LAKÂPLI ORHAN ALKAYA, TAM BİR PİŞKİNLİK ŞAMPİYONU... BUGÜN KALKMIŞ, YIKMAK KELİMESİNİ TELAFFUZ ETMEKTEN HİÇ UTANMAKSIZIN DİYOR Kİ:
    "Zaten ortada çok az kültür merkezi ve sanat alanı varken, bu yıkıcı zihniyetler sanat merk...Devamını Gör

    haber.sol.org.tr
    Geçtiğimiz hafta Hadi Uluengin ve İskender Pala’nın, İBB Şehir Tiyatrolarını açıkça hedef alan yazıları ve sanata yönelik son yıllarda artan saldırıları, tiyatro sanatçısı ve şair Orhan Alkaya ile konuştuk. Alkaya, “Bu yıkıcı zihniyete karşı direnmek ve inatla mücadele etmekten başka yapacak bir şey...

    · ·  · 24 Şubat, 23:01


  • ‎"KAZMACIBAŞI" ORHAN ALKAYA HAKKINDA HER ŞEYİ BİLMEK İSTEYENLERİN MECBURİ ADRESİ: http://www.coskunbuktel.com/buktelalkayabuyikimlahatirlanacak.htm
    ‎(Bakınız: Büktel, "İSTİŞAN BİLDİRİSİNE KATKI"... Bu yazının 2. dipnotunda, Kadir Topbaş vaatlerinin asılsızlığı, iki kere iki dört gibi belgeleniyor.)

    · ·  · 24 Şubat, 22:59

  • Orhan Alkaya sayesinde adı değişti:
    İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KORSAN TİYATROSU
    Müstakil Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nu yıkan adam, "Kazmacıbaşı" lâkaplı Orhan Alkaya'nın yönettiği "Rosenbergler Ölmemeli", gayet "alaturka" bir anlayışla copyright'ı alınmadan, programa konulup korsan olarak sahnelendiği için, bilmem kaç temsil sonra, programdan çıkarılmak zorunda kaldı.
    · ·  · 24 Şubat, 21:57

  • Şu sıra yerinde olmayı en son isteyeceğim kişi, müstakil Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ni yıkan adam olmak şöhretine, bugün de, copyright'ı alınmamış bir oyunu sahneleyip programa koyarak, Şehir Tiyatrosu'nun bir çadır tiyatrosu kadar ilkel olduğunu kanıtlayan adam olmak şöhretini ekleyen Kazmacıbaşı lakaplı Orhan Alkaya. BKZ:http://www.coskunbuktel.com/buktelalkayabuyikimlahatirlanacak.htm

    · ·  · 24 Şubat, 21:10
      • Coşkun Büktel Alkaya'nın yönettiği "Rosenbergler Ölmemeli", gayet "alaturka" bir anlayışla copyright'ı alınmadan, programa konulup korsan olarak sahnelendiği için, bilmem kaç temsil sonra, programdan çıkarılmak zorunda kaldı.
        24 Şubat, 21:45 · 
      • Hüsamettin Oğuz Rosenbergler bir dezenformasyonla "ölmemeli" haline getirilmiş... Casusluk, bildiğin casusluk yapmışlar...
        24 Şubat, 22:03 · 
      • Coşkun Büktel Evet, Hüsam, anladığım kadarıyla, yazar, Rosenbergler'in gerçekten casus olduğuna dair, Gorbaçov sonrası Rusya'sında ortaya çıkan yeni belgeleri görünce, sanırım yanlış bir oyun yazdığına karar vererek, oyununun oynanmasını tüm dünyaya yasaklamış. Ama bizim alaturka kafaların umurunda mı? Aldırma, burası Türkiye, biz yaparız olur, demişler. Ama birileri gerçeği açıklayarak taş koymuş. Alkayagiller, o taş koyanlara karşı cevap veremedikleri için, bari gövde gösterelim, diyerek, 100 kişi bir araya gelip, "sanata saldırıyorlar" yaygarası yapmışlar. Kusturacak ölçüde iğrenç yaratıklar bunlar. Eleştirilere eleştiriyle cevap verme iktidarında olmadıkları için, ancak bu tür sahtekârca fırıldaklarla, yalan, iftira, saptırma ve dezenformasyonla var olabiliyorlar.
        24 Şubat, 22:44 · 
      • Taner Ay Hatırladığım kadarıyla Rosenberglerin "SSCB'ye çalışmış casuslar" olduklarını ifşa eden Kruşçev'di..Yazar,bu ifşa üzerine oyunun sahnelenmesini yasaklamış,baskı vb. haklarını da çekmişti...
        24 Şubat, 23:13 · 
      • Coşkun Büktel O konuda benim bilgilerimin de net olmadığını kabul ediyorum. Ama beni asıl ilgilendiren konu net: İBBŞT, Orhan Alkaya yönetiminde, copywright'ını almadıkları bir oyunu korsan olarak defalarca temsil etmiş. Yani Orhan Alkaya (ve Ayşenil Şamlıoğlu) sayesinde, İBBŞT, adeta, İBBKT (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatrosu) olmuş.
        25 Şubat, 06:24 · 
      • Taner Ay İfşa için Kruşçev'in Anıları'na bir bakacağım.Bizde Milliyet Yayınları'ndan 2 cilt olarak çıkmıştı...Eğer yazarının yasakladığı bir eserse,bunun "haklarının satın alınması" gibi bir durum hukuken ne ölçüde gerçekleşir,bunu da ayrıca araştırmak gerek.Eğer Rosenbergler "SSCB'ye çalışmış casuslar" ise,haklarının satın alınmasından ziyade daha vahim bir sorun ortaya çıkıyor.Bu eser Rosenberglerin yüceltilmesi ve propaganda için yazılmıştı.Yazıldıktan sonra "gerçek" ortaya çıkınca,eserin tarihî değeri olmuyor ve bu eseri kullanmak elbette tarihî bir hata oluyor.Orhan'ın bu oyunu copywright almamak gibi bazı art niyetlerle sahneye koyduğunu düşünmüyorum.Nostaljik,adeta çocuksu bir heyecanla bu oyunu sahnelemek istediğini biliyorum.Ama, bu tür bir propaganda eseri sahneye koyulurken,artık bir tarihî değerinin olup olmadığının ve zamanın ortaya çıkarttığı hakikatın titizlikle araştırılması gerekirdi.
        25 Şubat, 13:39 · 
      • Coşkun Büktel Ayşenil Şamlıoğlu'nun oyunun çekilmesi konusunda açıklaması: http://www.tiyatroyun.blogspot.com/2012/02/blog-post_25.html
        25 Şubat, 17:55 · 


  • ÖNEMLİ LİNK:

    "ORHAN ALKAYA DOSYASI"

    BONUS:
    ORHAN ALKAYA'NIN, İNTİHALCİLİĞİ
    Alkaya'nın bir başka özelliği de intihalci bir şair olması. Onun bir Büktel şiirinden yaptığı intihali ibretle okumak için de, lütfen şu başlığı tıklayınız: BEN ALKAYA'YI ÇAKMA HİLMİ YAVUZ SANIRDIM, MEĞER O BİRAZ DA ÇAKMA COŞKUN BÜKTEL'MİŞ.

    ALKAYA'NIN YALANLARINI DESTEKLEYEN

    YAŞAM KAYA kimdir?
    MUSTAFA DEMİRKANLI kimdir?