Rosenbergler’in Akıbeti
Bilinidği gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda, geçtiğimiz Ocak ayında gösterime giren ve yönetmenliğini Orhan Alkaya’nın üstlendiği Rosenbergler Ölmemeli adlı oyun, hakkında kaleme alınan çeşitli eleştiri yazıları ve politik içeriği nedeniyle izleyici ile buluştuğu ilk günden itibaren kamuoyunun gündeminde kalmaya devam ediyor.
Tüm bu tartışmalar oyunun prömiyerinden yaklaşık bir ay sonra Hadi Uluengin’in Hürriyet Gazetesinde kaleme aldığı Rosenbergler Gerçeği adlı yazı ile başladı. Yazara göre yeni bulunan bazı belgeler, bazı devlet sırlarını SSCB’ye sattıkları gerekçesiyle idama mahkûm edilen ve yıllarca suçsuz yere ceza aldıkları savunulan Rosenberg çiftinin o kadar da masun olmadığını ortaya koyunca, oyunun yazarı Alain Decaux oyununun sahnelenmesine yasak getirmişti. Bu duruma rağmen Türkiye’de oyunun gördüğü ilgi “solcu-ulusalcı tahakküm”ün bir sonucuydu.
Yönetmen Orhan Alkaya’nın cevabı gecikmedi. T24 adlı bağımsız internet gazetesinde kaleme aldığı “Hadi Oradan Engin Sen de…” başlıklı yazısında Alkaya, Rosenberglerin casus olup olmadıklarıyla ilgilenmediğini, kendisi için önemli olanın işlemedikleri bir “suç” ile itham edilerek idama mahkûm olmaları olduğunu vurguladı. Decaux’un oyunu yasakladığı iddiasıyla ilgili de bir araştırma yaptıklarını ve böyle bir durumun söz konusu olmadığını, Uluengin’in iddiasını kanıtlaması gerektiğini de belirtti.
Öte yandan, 23 Şubat Cuma günü, İBBŞT kulislerinde fısıltılar dolanmaya başladı; söz konusu oyunun Mart gösterimleri iptal edilmiş ve oyun gösterimden kaldırılmıştı. İptalin gerekçesiyle ilgili herhangi bir bilgi verilmezken, bir önceki gün gerçekleşen İŞTİSAN basın açıklaması hasebiyle oyunun bir engellemeye maruz kalıp kalmadığı sorusu akılları kurcalamaya başladı. Nihayet İBBŞT bir açıklama yaptı ve Alain Decaux’nun temsilciliğini yapmakta olan Fransa’daki SACD Ajansı’nın verdiği bilgi doğrultusunda bu oyunun eser sahibi tarafından hiçbir yerde sahnelenmesine izin verilmediğinin öğrenildiği bildirildi.
Uluengin’in iddiasının bu şekilde kanıtlanması tartışmayı sonlandırmadı. Bu sefer ihmalin ya da hatanın kimden kaynaklandığı tartışması başladı. Telif konusundaki duyarlılığı iyi bilenen İBBŞT oyun yazarının onayı olmadan bir prodüksiyona sahnelemeye girişmiş olabilir miydi? Yoksa Türkiye’nin en köklü telif şirketi olan ONK Ajans telifi kendisinde olmayan bir oyun için sözleşme mi yapmıştı? İBBŞT’nin açıklamasıyla gözler ONK Ajans’a çevrilirken, ajans kurucusu Osman Necmi Karaca, Haber Türk gazetesine yaptığı açıklamada “Rosenbergler Ölmemeli” oyunu için bir İBBŞT ile bir sözleşme yapmadıklarını belirtti. Sözleşme yapılmadan oyunun çalışılmaya başladığını belirten Karaca, olaydan sorumlu olanın İBBŞT olduğunun altını çizdi.
Tartışmanın bir diğer boyutu ise oyunun “telif hakları” gerekçesiyle kaldırılmasından ziyade Rosenberglerin Rus ajanı olduklarının kanıtlanmasına odaklanıyordu. Uluengin, Rosenberglerin Rus ajanı olmasının “suçlu” olduklarının kanıtı sayarken, Alkaya da atom bombasının sırrını çalmakla suçlandıklarını fakat bunu asla yapmadıkları halde sahte deliller gösterilerek adaletsiz bir şekilde yargılandıklarını vurguluyordu. Radikal yazarı Bahar Çuhadar ise oyunun Türkiye’de yargıya olan güvenin zedelendiği, uzun tutukluluk süreleri ve sözde delillerle bitmek bilmeyen davaların gündemi kapladığı bir dönemde sahnelenmesinin önemine dikkat çekti. Çuhadar, yazısında telif nedeniyle kaldırılan oyunun yerine, aynı sorunları Türkiye konjonktüründen ele alan yeni bir oyun yazılmasını ve sahnelenmesini öneriyordu.
Gelinen noktada tartışmanın birkaç boyutu olduğunu düşünüyor ve eğer bu tartışmadan Türkiye tiyatrosuna dönük bazı kazanımlar çıkmasını arzuluyorsak karşılıklı husumet ve önyargı içeren atışmalardan ziyade olayı çok boyutlu bir biçimde ele alan, aklıselim bir yaklaşıma ihtiyacımız olduğunu savunuyoruz. Bu bağlamda ödenekli bir kamu kurumunun tiyatroda telif haklarını hiçe sayan bir tavır sergilediği bizzat kendisi tarafından kabul edildiğine göre, kurum yetkilileri bu konuda kamuoyuna çok daha ciddi bir açıklama yapmalı ve Türkiye’nin en eski tiyatro kurumlarından birisini bu hale düşürenler açığa çıkarılarak gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. İkinci olarak yazarın Türkiye’deki temsilcisi olduğu iddia edilen ONK Ajans yazarın oyunla ilgili yaklaşımı konusunda neden bu kadar uzun süre sessiz kaldığını açıkça ortaya koymalı ve süreçte yitirdiği kamuoyu güvenini yeniden kazanabilmek için daha şeffaf bir tutum benimsemelidir. Üçüncü olarak İBBŞT ve ONK Ajans’ın tüm açıklamalarına rağmen bu işte aslında repertuvardan memnun kalmayan mevcut iktidarın gizli bir müdahalesi olduğu şüphesini taşıyanların da, konuyu şu an için “kapanmış” gibi görünen Rosenbergler Ölmemeli vakasına endekslemekle yetinmeyip ödenekli kurum tiyatroları ile iktidarlar arasındaki ilişkinin niteliği konusunda kapsamlı bir tartışmaya dönüştürmeleri en doğrusu olacaktır. Aksi taktirde düzeyi sürekli irtifa kaybeden bu tartışmadan en çok Türkiye tiyatrosu zarar görecektir.
(Kaynak: Mimesis)
***
Ayrıca bakınız:
Avukat, oyuncu, radyocu, romancı, senarist, yönetmen Cihat Duman, Fransız tarih yazarı Alain Decaux'un kaleme aldığı ve "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" (İBBKT) eski Genel Sanat Yönetmeni Balıkçı Kazmacıbaşı Korsan Orhan Alkaya'nın sahnelediği "Rosenbergler Ölmemeli" oyununu, Alain Decaux tarafından "yasaklanmış" olmasını zerre kadar olsun ipine bile takmayarak bir korsan mantığıyla tepe tepe kullanan Ayşenil Şamlıoğlu yönetimindeki İBBKT hakkında 500.000 Euro dava açılmasının peşinde!
Bilinidği gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda, geçtiğimiz Ocak ayında gösterime giren ve yönetmenliğini Orhan Alkaya’nın üstlendiği Rosenbergler Ölmemeli adlı oyun, hakkında kaleme alınan çeşitli eleştiri yazıları ve politik içeriği nedeniyle izleyici ile buluştuğu ilk günden itibaren kamuoyunun gündeminde kalmaya devam ediyor.
Tüm bu tartışmalar oyunun prömiyerinden yaklaşık bir ay sonra Hadi Uluengin’in Hürriyet Gazetesinde kaleme aldığı Rosenbergler Gerçeği adlı yazı ile başladı. Yazara göre yeni bulunan bazı belgeler, bazı devlet sırlarını SSCB’ye sattıkları gerekçesiyle idama mahkûm edilen ve yıllarca suçsuz yere ceza aldıkları savunulan Rosenberg çiftinin o kadar da masun olmadığını ortaya koyunca, oyunun yazarı Alain Decaux oyununun sahnelenmesine yasak getirmişti. Bu duruma rağmen Türkiye’de oyunun gördüğü ilgi “solcu-ulusalcı tahakküm”ün bir sonucuydu.
Yönetmen Orhan Alkaya’nın cevabı gecikmedi. T24 adlı bağımsız internet gazetesinde kaleme aldığı “Hadi Oradan Engin Sen de…” başlıklı yazısında Alkaya, Rosenberglerin casus olup olmadıklarıyla ilgilenmediğini, kendisi için önemli olanın işlemedikleri bir “suç” ile itham edilerek idama mahkûm olmaları olduğunu vurguladı. Decaux’un oyunu yasakladığı iddiasıyla ilgili de bir araştırma yaptıklarını ve böyle bir durumun söz konusu olmadığını, Uluengin’in iddiasını kanıtlaması gerektiğini de belirtti.
Öte yandan, 23 Şubat Cuma günü, İBBŞT kulislerinde fısıltılar dolanmaya başladı; söz konusu oyunun Mart gösterimleri iptal edilmiş ve oyun gösterimden kaldırılmıştı. İptalin gerekçesiyle ilgili herhangi bir bilgi verilmezken, bir önceki gün gerçekleşen İŞTİSAN basın açıklaması hasebiyle oyunun bir engellemeye maruz kalıp kalmadığı sorusu akılları kurcalamaya başladı. Nihayet İBBŞT bir açıklama yaptı ve Alain Decaux’nun temsilciliğini yapmakta olan Fransa’daki SACD Ajansı’nın verdiği bilgi doğrultusunda bu oyunun eser sahibi tarafından hiçbir yerde sahnelenmesine izin verilmediğinin öğrenildiği bildirildi.
Uluengin’in iddiasının bu şekilde kanıtlanması tartışmayı sonlandırmadı. Bu sefer ihmalin ya da hatanın kimden kaynaklandığı tartışması başladı. Telif konusundaki duyarlılığı iyi bilenen İBBŞT oyun yazarının onayı olmadan bir prodüksiyona sahnelemeye girişmiş olabilir miydi? Yoksa Türkiye’nin en köklü telif şirketi olan ONK Ajans telifi kendisinde olmayan bir oyun için sözleşme mi yapmıştı? İBBŞT’nin açıklamasıyla gözler ONK Ajans’a çevrilirken, ajans kurucusu Osman Necmi Karaca, Haber Türk gazetesine yaptığı açıklamada “Rosenbergler Ölmemeli” oyunu için bir İBBŞT ile bir sözleşme yapmadıklarını belirtti. Sözleşme yapılmadan oyunun çalışılmaya başladığını belirten Karaca, olaydan sorumlu olanın İBBŞT olduğunun altını çizdi.
Tartışmanın bir diğer boyutu ise oyunun “telif hakları” gerekçesiyle kaldırılmasından ziyade Rosenberglerin Rus ajanı olduklarının kanıtlanmasına odaklanıyordu. Uluengin, Rosenberglerin Rus ajanı olmasının “suçlu” olduklarının kanıtı sayarken, Alkaya da atom bombasının sırrını çalmakla suçlandıklarını fakat bunu asla yapmadıkları halde sahte deliller gösterilerek adaletsiz bir şekilde yargılandıklarını vurguluyordu. Radikal yazarı Bahar Çuhadar ise oyunun Türkiye’de yargıya olan güvenin zedelendiği, uzun tutukluluk süreleri ve sözde delillerle bitmek bilmeyen davaların gündemi kapladığı bir dönemde sahnelenmesinin önemine dikkat çekti. Çuhadar, yazısında telif nedeniyle kaldırılan oyunun yerine, aynı sorunları Türkiye konjonktüründen ele alan yeni bir oyun yazılmasını ve sahnelenmesini öneriyordu.
Gelinen noktada tartışmanın birkaç boyutu olduğunu düşünüyor ve eğer bu tartışmadan Türkiye tiyatrosuna dönük bazı kazanımlar çıkmasını arzuluyorsak karşılıklı husumet ve önyargı içeren atışmalardan ziyade olayı çok boyutlu bir biçimde ele alan, aklıselim bir yaklaşıma ihtiyacımız olduğunu savunuyoruz. Bu bağlamda ödenekli bir kamu kurumunun tiyatroda telif haklarını hiçe sayan bir tavır sergilediği bizzat kendisi tarafından kabul edildiğine göre, kurum yetkilileri bu konuda kamuoyuna çok daha ciddi bir açıklama yapmalı ve Türkiye’nin en eski tiyatro kurumlarından birisini bu hale düşürenler açığa çıkarılarak gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. İkinci olarak yazarın Türkiye’deki temsilcisi olduğu iddia edilen ONK Ajans yazarın oyunla ilgili yaklaşımı konusunda neden bu kadar uzun süre sessiz kaldığını açıkça ortaya koymalı ve süreçte yitirdiği kamuoyu güvenini yeniden kazanabilmek için daha şeffaf bir tutum benimsemelidir. Üçüncü olarak İBBŞT ve ONK Ajans’ın tüm açıklamalarına rağmen bu işte aslında repertuvardan memnun kalmayan mevcut iktidarın gizli bir müdahalesi olduğu şüphesini taşıyanların da, konuyu şu an için “kapanmış” gibi görünen Rosenbergler Ölmemeli vakasına endekslemekle yetinmeyip ödenekli kurum tiyatroları ile iktidarlar arasındaki ilişkinin niteliği konusunda kapsamlı bir tartışmaya dönüştürmeleri en doğrusu olacaktır. Aksi taktirde düzeyi sürekli irtifa kaybeden bu tartışmadan en çok Türkiye tiyatrosu zarar görecektir.
(Kaynak: Mimesis)
***
Ayrıca bakınız:
Avukat, oyuncu, radyocu, romancı, senarist, yönetmen Cihat Duman, Fransız tarih yazarı Alain Decaux'un kaleme aldığı ve "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" (İBBKT) eski Genel Sanat Yönetmeni Balıkçı Kazmacıbaşı Korsan Orhan Alkaya'nın sahnelediği "Rosenbergler Ölmemeli" oyununu, Alain Decaux tarafından "yasaklanmış" olmasını zerre kadar olsun ipine bile takmayarak bir korsan mantığıyla tepe tepe kullanan Ayşenil Şamlıoğlu yönetimindeki İBBKT hakkında 500.000 Euro dava açılmasının peşinde!