12 Aralık 2011 Pazartesi

LİNÇÇİ G&M (Gülhan Avşar & Mustafa Şükrü) Demirkanlı, rüzgâr tersine esmeye başlayınca (Hilmi Bulunmaz, BERAAT kararı alınca), camı pencereyi dağıttı!

LİNÇÇİ G&M (Gülhan Avşar & Mustafa Şükrü) Demirkanlı yönetimindeki LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sanal kuyruğu LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesi, her zaman yaptığı gibi, yine kendine özgü, mezhebine uygun bir habere imza atarak, "H. Hilmi Bulunmaz'ın Suç Duyurusuna Takipsizlik Kararı..." başlıklı sözüm ona bir haber yayınladı!

LİNÇÇİ G&M Demirkanlı yönetimindeki LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sanal kuyruğu LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesindeki sözüm ona haberi değerlendirelim...

LİNÇÇİ G&M Demirkanlı diyor ki:

Tiyatro insanlarına küfür ve hakaretleri ilke edinmiş, var olmasını buna bağlamış olan H. Hilmi Bulunmaz; Haluk Bilginer, Kemal Aydoğan ve Oyun Atölyesi'nin Avukatı Süleyman Anıl hakkında kendisine yönelik tehditte bulunduğuna yönelik yapmış olduğu suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. Bulunmaz'ın ve tanığının verdiği ifadelerdeki çelişkiler zaten takipsizlik kararı verileceği konusunda yeterli bilgi veriyordu.

LİNÇÇİ G&M Demirkanlı'yı değerlendirelim:

Sen, tiyatro sanatını zerre kadar bile sevmediğin, bu sanatı icra edenlere zerre kadar bile saygı-sevgi gösterme zahmetinde bulunmadığın için, zâten tabiatın gereği, varlık nedenin olarak, küfür ve hakaret ediyorsun. Tiyatro insanlarına küfür ve hakareti ilke edinen kişi ben değil, sensin.

(Örnekse bakınız: "Tiyatro kamuoyunu küfürsüz bir yayıncılık için duyarlılığa çağırıp, küfürbaz Demirkanlı'nın sadece iki yazısından bazı küfürleri teşhir ediyoruz! -HB-")

Sen, tabiatını, var olmanı, sadece küfre değil, aynı zamanda, küfre bağlı olarak, velinimetin Lemi Bilgin ile Ayşenil Şamlıoğlu'na borçlusun.

Sen, Lemi Bilgin ile Ayşenil Şamlıoğlu gibi düzeysiz tiyatro esnafının düşünsel tetikçisi olarak soluk almanın ötesinde, herhangi bir başka işle kendini kanıtlayabilecek biri değilsin. Senin tabiatın, senin varlık nedenin buna uygun değil.

Sen, hukuksal olana, yasal olana, haksızlıkları koruyan yasalara, dört elle sarılıyorsun.

Sen, dört kolluya binene kadar, haksızlıkları koruyan yasaların ipiyle kuyuya inmeye devam edeceksin. Buna mecbursun. Senin içinde bulunduğu çaresizlik girdabı, seni sürekli olarak, gayya kuyusunun dibine çekiyor.

Ben, bana noter onaylı ihtarname gönderene, noter onaylı ihtarname göndereceğimi defalarca söyledim.

Ben, beni savcılığa şikâyet edeni savcılığa şikâyet edeceğimi sürekli olarak vurguladım.

Ben, beni mahkemeye vereni mahkemeye vereceğimi bangır bangır bağırdım.

Ben, burjuva hukukundan, haksızlıkları korumak için var olan kapitalist yasalardan hiçbir umudum olmadığını, "Mısır'daki Sağır Sultan" tarafından bile duyabilecek yükseklikte dillendirdim.

Ben, sadece ve sadece "orantılı güç" gösterisi yapmak için yargıya gidiyorum.

Ben, tanığım Mesut Alptekin'le benim ifadelerimizde hiçbir çelişki olduğu kanısında değilim.

Ben, savcılığa suç duyurusunda bulunurken, benim haklarımın korunacağını düşünerek değil, avukat Süleyman Anıl'ın duruşmaya gelememesini hedeflemiştim ve LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin sahibi, LİNÇÇİ Kemal Aydoğan'ın patronu Nihat Haluk Bilginer'in avukatı Süleyman Anıl, şikâyetimden sonraki ilk duruşmaya gelemeyip, yerine İbrahim Demirci'yi göndermek zorunda kaldı.

LİNÇÇİ G&M Demirkanlı diyor ki:

Hakaretleri üzerine açılan davaları "Hukuksal Linç Kampanyası" olarak tanımlayan, ancak hakaret etmekten vazgeçmeyen H. Hilmi Bulunmaz avukatlardan sonra savcı ve yargıçları da hedef almaya başladı.

LİNÇÇİ G&M Demirkanlı'yı değerlendirelim:

Ben, hakaret etmek isteği içerisinde olan biri değilim.

Ben, incitici de olsa, sadece eleştiri hakkımı kullandım

Ben, eleştiri hakkımı kullandığım için, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi yargıcının verdiği kararla BERAAT ettim.

(Bakınız: "LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Ömer F. Kurhan'ın sanık sandalyesine oturtup cezalandırmak istediği Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, BERAAT etti!")

Ben, hiçbir zaman için, hiçbir yerde, hiçbir gerçek kişiye, bana küfür etmedikçe, asla ve kesinlikle küfür etmedim. Ancak, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, bana, yani gerçek bir kişiye, ben kendisine küfür etmemişken, hem de "ANA AVRAT KÜFRETTİ"...

Ben, İnternet canavarı, sanal kişi, orospu çocuğu Burak Caney'in başlattığı BİRİNCİ LİNÇ KAMPANYASI, ardından gelen LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı yapımı İKİNCİ LİNÇ KAMPANYASI ve şimdi devam eden ÜÇÜNCÜ LİNÇ KAMPANYASI (HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI) sonrası, tabii ki, en temel hakkım olan özgürce sanat yapma hakkımı savunmak için, incitici de olsa, eleştiri hakkımı kullanmak zorundaydım ve bu hakkımı sonuna dek kullandım, kullanıyorum ve tabii ki kullanmayı sürdüreceğim.

Ben, nasıl ki, orospu çocuğu Burak Caney'i, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı eleştirdiğim gibi, avukatları, savcıları ve yargıçları da eleştirme hakkına sahibim.

Ben, bu hakkımı, ("Hayır" oyu vermiş olsam da!) 1982 Anayasası'nın 26. Maddesi içeriğindeki "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" kavramından alıyorum.

LİNÇÇİ G&M Demirkanlı diyor ki:

Bugün görüştüğümüz Haluk Bilginer şahsın cezai ehliyetinin olup olmadığının tespitini talep edeceklerini ifade etti, Av. Burhan Gün de bu konuda talepte bulunacakları ifade etti.

LİNÇÇİ G&M Demirkanlı'yı değerlendirelim:

Şimdi gelelim zurnanın "zırt" dediği yere. 20 Temmuz 2011 tarihinde LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin sahibi, LİNÇÇİ Kemal Aydoğan'ın patronu Nihat Haluk Bilginer, avukatı Süleyman Anıl kanalıyla, benim "cezai ehliyetimin olup olmadığını" yargıçtan talep etti ve yargıç, hiç düşünmeden, bir salise bile ikirciklenmeden, âdeta refleks hâlinde, LİNÇÇİ kişilerin avukatı Süleyman Anıl'a âdeta tokat atar gibi şu sözleri söyleyip, derhal "DURUŞMA TUTANAĞI" içeriğine ekledi:

"Katılan vekilinin sanığın aklî dengesi konusunda rapor alınması talebinin dosya içeriğine göre reddine"

(Kaynak: "Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı 'açılışı'nı LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin avukatı Süleyman Anıl'la birlikte yaptı!!!")

Bu durumda:


a - LİNÇÇİ G&M Demirkanlı, her zaman yaptığı gibi, yine yalan söylüyor; değil Nihat Haluk Bilginer'le konuşmak, Bilginer'i rüyasında bile görmedi.

b - Nihat Haluk Bilginer, hafızasını yitirdi ve böylelikle, 20 Temmuz 2011 günü İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi Duruşma Salonu'nda yapılan duruşmadaki yargıcın, avukat Süleyman Anıl'ın suratına tokat atar gibi söylediği sözleri unutuverdi.

c - LİNÇÇİ kişilerin avukatı Burhan Gün, aldığı avukatlık parasını hak etmek için, LİNÇÇİ G&M Demirkanlı'ya yalan söyleyip, yanlış bilgi verdi.

d - Bunların hiçbiri olmamasına karşın, LİNÇÇİ G&M Demirkanlı, yine de zırvalama hakkını tepe tepe kullandı.

Fazla lâfa gerek yok... Kış kış başka kapıya!