Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, sadece kendisinin değil, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin de hesabını sormak için, yalan makinesi ve LİNÇÇİMustafa Şükrü Demirkanlı'yı, 5 Temmuz 2011 tarihinde Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikâyet etmek zorunda kalmıştı! (Fotoğraf: Mesut Alptekin)
LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı - Bu sert ve tavizsiz dili gün geldi ki en yakınındakileri de bezdirdi. Toprak Karaoğlu, Ozan Akgül gibi öğrencileri ile karşı karşıya geldi, yayıncılıkta desteklediği ve dostluklarını her zaman vurguladığı Erbil Göktaş’ın akademik ve yayıncı kimliğini zedeler hale geldi, en sonunda Bulunmaz’ın pitbul hışmından çekinen Coşkun Büktel’i dahi rahatsız edecek boyutlara ulaştı.
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz - Toprak Karaoğlu ile Ozan Akgül, Sosyalist OYUN Dergisi'nin alameti farikası LENİN'in fotoğrafını ve sözlerini dergiden çıkararak, onun fotoğrafını ve sözlerini söküp atarak, benim değer yargılarıma göre, toplumsal, siyasal, sanatsal, tiyatral ve yazınsal suç işlediler ve ben de, yaptırım olarak, onları kapının önüne koyup cezalandırdım.
Erbil Göktaş'ın yada bir başka akademisyenin akademik kimliği beni pek ilgilendirmiyor. Benim sanatsal anlayışıma göre, akademik mekân ve akademik zaman, sanatçılığı yüceltmediği gibi, iğdiş ediyor. Dolayısıyla, benim, Erbil Göktaş'ın yada bir başka akademisyenin kimliğini zedeler hâle gelmem, kişisel değil, toplumsal ve sınıfsal bir karşı çıkıştır.
Ayrıca, sen ve seninle birlikte 1100 alçak LİNÇÇİ, ne kadar çaba harcarsanız harcayın, Erbil Göktaş'ı bir birey, bir fert, bir kişi, bir özne, bir şahıs, bir zât olarak sevdiğimi bile dile getirebilirim. Ancak, dediğim gibi, ben olay ve olgulara kişisel bakmadığım gibi, kişilere de kişisel olarak bakmıyorum. Tıpkı Coşkun Büktel yada bir başkasına nasıl sosyalist perspektifle yaklaşmaya özen gösteriyorsam, bütün insanlara ve toplumsal olaylara da, sosyalist ideolojinin çizdiği "sınırlar" içerisinde yaklaşıyorum.
Yazının tamamını okumak için, lütfen, tıklayınız!