22 Temmuz 2011 Cuma

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ı avukatı Burhan Gün kanalıyla savcılığa şikâyet etmesine karşın duruşmalara gelmeyen LİNÇÇİ Nurhan Tekerek üfürüyor!

Oyun'un notu: İlköğretim öğrencilerinin bile çok net bildiği bir sözcük var: "birtakım"... İlköğretim öğrencilerinin bile çok net bir biçimde bildiği "birtakım" sözcüğünü, LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek bilmiyor ve bir sözcük olan "birtakım"ı iki sözcük sanıp "bir takım" olarak yazıyor. Tabii ki, LİNÇ kültürü geliştirmek için çaba harcayan bir profesörün, dil bilinci konusunda kendisini yetiştirememesini son derecede doğal buluyoruz!


***


Şurası çok net; Türk tiyatrosu, tepeden tırnağa cehalet bataklığında yüzüyor. Türk tiyatro esnafının sahneye koyduğu pespaye oyunları gören yeni yetme bir oyuncu adayından, en ünlü tiyatro profesörü LİNÇÇİ Özdemir Nutku'ye dek, hemen her tiyatrocu, bu cehalet bataklığındaki yerini seve seve almaya hevesleniyor!

Şurası çok net; Türk tiyatrosu, o kadar hızla, hem de şimşek hızıyla çürüyüp küfleniyor ki, "Türk tiyatrosu" kavramını düşünmeye başlar başlamaz, aklımıza cesetlerden kurulu yapay bir dünya geliyor!!

Şurası çok net; Türk tiyatrosu, tiyatroyu sanat hâline getirmekten yoksun akademisyenlere, dergi çıkarmasını bilmeyen dergicilere, oyun oynamasını bilmeyen oyunculara, yazı yazmasını bilmeyen yazarlara sahip olmanın "haklı" düzeysizliği ile barışık bir durumda yaşamayı hâlâ ve inatla sürdürüyor!!!

Şurası çok net; Türk tiyatrosu, LİNÇ KAMPANYASI ile başlayan süreçte, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın sert, hem de çok sert mücadelesi sonucu, büyük bir kırılma yaşamaya başladı. Artık, bundan böyle, Türk tiyatrosu, LİNÇ KAMPANYASI sürecinden önceki duruma hiçbir zaman için asla dönemez!!!...

Şurası çok net; Türk tiyatrosu, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'a gönderilen noter onaylı ihtarname, Bulunmaz'ın savcılıklara şikâyet edilmesi ve onu mahkemeye vermelerle ilgileniyor. Bütün bu kuşatmalarla yetinmeyen LİNÇÇİ tiyatro esnafı, şimdi de, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Nihat Haluk Bilginer ve LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin kötücül yönetmeni LİNÇÇİ Kemal Aydoğan'ın parasıyla duruşmalara girip Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ı iki yıl hapse mahkûm ettirmek isteyen avukat Süleyman Anıl maharetiyle tehdit aşamasına gelinmesini sağladı. Hukuk kavramından ve hukuk kurumundan zerre kadar nasiplenmemiş Süleyman Anıl, LİNÇ KAMPANYASI imzacılarından aldığı tinsel destek ve LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Nihat Haluk Bilginer'den aldığı parasal destek sayesinde, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'a şu sözleri edebilme cesaretini, hiç utanıp sıkılmadan gösterebiliyor;

"Seni şubeye çektiririm!!!"

Şurası çok net; Türk tiyatrosu, LİNÇ kültürünün gelişmesi için imza verip, "akademik" destek sunan LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek, hiç utanıp sıkılmadan, "ezilen halk" çingenelere yönelik yazı kaleme alma pişkinliği içerisine yuvarlanabiliyor!

Şurası çok net; Türk tiyatrosu, bana, halkıma, tüyü bitmemiş yetime karşı toplumsal ve hukuksal suç işlemelerine karşın, kendilerine karşı daha ılımlı olmak gerektiği kanısında. Oysa ben, hiçbirine karşı hoşgörülü değilim. Onların tümünün ağzına biber süreceğim gibi, LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek'in de ağzına biber süreceğim!!!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


ROMLAR ya da ROMANLAR

Prof.Dr.Nurhan Tekerek

Dünyada Ortak Bir “Öteki” Olarak Görülen:

ROMLAR ya da ROMANLAR

Prof. Dr. Nurhan Tekerek
nurhant@uludag.edu.tr

Giriş

Günümüzde küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan etnik kimlikler ve bu kimliklerin kabul görme ve “öteki” kavramını öteleyerek var olma çabalarının en önemlilerinden biri de Romanlara ait olanı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de dağınık bölgelerde yaşayan Romlar veya Romanların tarihsel geçmişine bakıldığında göçebe yaşayan bu topluluğun yaşamlarının, varsayımlara göre Hindistan’dan Amerika’ya uzanan serüvenlerinin, gerek Avrupalı, gerek Asyalı kimi toplulukların, gerekse kendi feodal yapılarından kaynaklanan söz sahibi beylerin (ya da Çeribaşıların) bir takım (birtakım) dayatmaları ya da anlaşmaları dolayısıyla acı dolu bir serüvene dönüştüğü bir takım (birtakım) kaynaklarda belirtilmektedir. Ezgilerinde yoğun olarak duyumsanan lirizmi besleyen belki de bu acı dolu serüvendir. Bu serüvene inat, delişmen ve kendine özgü hayatlarının renkliliği, alaca karanlık geçmişlerinin karakteristik bir yansımasıdır belki de.

Skopje’de (Üsküp), bir kenar mahalle Şutka’da (Suoto Orizari) amatör tiyatro yapan (Roma Tiyatrosu) Rom arkadaşlarımla tanıştıktan sonra (2002) çingeneleri merak etmeye başladım. Bu merakım, mahalle aralarında duyduğum ve büyüklerimin uslu olmam için anlattığı ürkütücü çingene hikayeleriyle gizemli ve büyüsel çocukluk anılarımla kaynaştığında önce Üsküp’e gittim arkadaşlarımı görmeye. Mahallelerinde kaldım bir süre. Döndüğümde de araştırmaya başladım çingeneleri. Kimdir bizim deyişimizle Çingene ya da Roman? Nereden gelmişler? Neden her toplumda toplumun en alt kesimini oluştururlar ve neden her toplumda ötelenmişlerdir? Neden izole yaşamaktadırlar? Şimdilerde kimliklerini artık nispeten ifade eden bu topluluk, uzun yıllar neden hep “öteki” olarak görülmüş ve kendileri de izole yaşamayı tercih etmişlerdir?

Aşağıdaki çeviri, ülkemizde, bir bölümü eğlence yaşamının popüler bir unsuru olarak görülen, bir başka bölümü de yaşamın kıyısında bata çıka varolmaya çalışan Romlar’ın tarihsel yolculuğuna aralanan küçük bir penceredir...

(...)

(Kaynak: tiyatrohaber.net)