22 Nisan 2011 Cuma

LİNÇÇİ Mustafa Demirkanlı Kültür ve Sanat Sendikası'na vuruyor!

LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi ile LİNÇÇİ www.tiyatrodergisi.com.tr yayınlarının yöneticisi(?!) LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, her zaman olduğu gibi, yine güçlüden yana, yine iktidardan yana kalem oynatıyor.

Hilmi Bulunmaz

***

Sümeyye Erdoğan ya da Herhangi Biri ve de Sendika…

Geçtiğimiz Cuma akşamı Sümeyye Erdoğan arkadaşlarıyla bilet alıp “Genç Osman” oyununu izlemek üzere Devlet Tiyatroları’na gitmiş…

İddialara göre Sümeyye Hanım sakız çiğniyormuş, oyuncu Tolga Tuncer de oyun esnasında çeşitli tavır ve mimiklerle bu davranışı protesto etmiş, Sümeyye Hanım ve arkadaşları oyunu terk etmiş, o sırada oyunu izlemeye gelen 150 civarında Polis Koleji öğrencisi de salonu terk etmiş.

Sümeyye Hanım, yazdığı mektupta sakız çiğnemenin bahane olduğunu, başının kapalı olmasından dolay bu muameleye maruz kaldığını iddia etmiş.

“Öte yandan sendikalardan oyunculara destek geldi. Kültür ve Sanat Sendikası Genel Başkanı Yavuz Demirkaya, ‘Biz de sendika olarak gerekeni yapacağız. Oyuncuların arkasındayız’ görüşünü dile getirdi.” (Cumhuriyet)

Olay basında Sümeyye Hanım merkezli olarak tartışılıyor, ben meseleye “ya da herhangi biri” olarak bakacağım.

Sümeyye Hanım ya da herhangi biri diyelim ki sakız çiğneyerek ya da bir başka hareketle, oyuncunun dikkatini dağıtmış, varsayalım ki böyle… O tiyatronun Sahne Amiri var, oyuncu rahatsızlığını iletir ve müdahale edilmesi gereken bir durum varsa Sahne Amiri müdahale eder.

Sümeyye Hanım’ı ya da herhangi birini bir kenara bırakarak olaya bakmaya çalışalım. Bir kişi, diyelim ki oyuncuyu rahatsız etmiş, peki o oyuncu sahnede oyun ötesi tavır ve davranışlarla geri kalan 600 kişiyi rahatsız etme hakkını nereden alıyor? Sahne üstünden oyunu bırakarak en hafif deyimiyle densizlik yapmanın neresi savunulabilinir ki? Yıllar önce tiyatronun sivil örgütlerine “mesleğin örgütü olun, meslektaş örgütü olmaktan vazgeçin” başlıklı bir yazı yazmıştım. Aynı örnek, aynı sorumsuz davranışla bu olayda da karşılaşıyoruz: “Kültür ve Sanat Sendikası Genel Başkanı Yavuz Demirkaya, “Biz de sendika olarak gerekeni yapacağız. Oyuncuların arkasındayız”diyebilmekte… mesleğe saygının, seyirciye saygının kalmadığı yerde Sendika’nın görevi ne ki? Neyi onaylıyor? Anlamak mümkün değil...

Oyuncu, sahnede oyunu bırakacak, aklına estiği gibi seyirciyle diyaloğa girecek, oyunu katledecek, 600 kişiyi rahatsız edecek, Sendika ise meseleye siyasi olarak bakacak, sadece adının Sümeyye Erdoğan olduğu için oyuncunun arkasında olacak, diğer 600 izleyiciyi ise en hafif deyimiyle adam yerine koymayacak, yok bu kadar ucuz değil oyunculuk...

İster Devlet Tiyatrosu’nda ol, istersen özel bir tiyatroda, kimse zamanını ayırıp, parasını ödeyerek oyun izlemek için geldiği salonda senin kişisel kaprislerini yaşamak zorunda değil.

Önce Tolga Tuncer, yaptığı densizliğe maruz kalan geri kalan seyircileri de düşünerek, Sümeyye Erdoğan’dan adı bu olmasaydı da yani “ya da herhangi biri olsaydı da” derhal özür dilemeli…

Sendika ise popülizm adına mesleğe nasıl zarar verdiğinin muhasebesini yapıp, açıklamasını geri almalı ya da neyi, neden ve nasıl savunduğunu açıklamalı…

Haber-yorum: Mustafa Demirkanlı

...............................................................Haber Giriş Tarihi: 12 Nisan 2011

(Kaynak: tiyatrodergisi.com.tr)