13 Şubat 2011 Pazar

SANSÜRCÜ BİRGün Gazetesi'nde LİNÇÇİ bir yazar: Yaşam Kaya!

Oyun'un notu: SANSÜRCÜ gazete(?!) BİRGün'den alıp olduğu gibi aşağıya aktardığımız LİNÇÇİ Yaşam Kaya'nın yazısındaki(?!) şu ifade (LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro'nun mekânı) bize aittir! Ayrıca, yazıda(?!) bulunan LİNÇÇİ ada biz link verip, bu adı kırmızı renkle biz belirginleştirdik.


***


Tencerenin dibinden bile daha kara bir yüreğe sahip LİNÇÇİ Yaşam Kaya, alnındaki LİNÇ lekesine aldırmadan, bu iğrenç lekeye bakmadan, cahilliğinin verdiği cesaretle, hâlâ yazı yazma provaları yapıyor.

Tencerenin dibinden bile daha kara bir SANSÜRCÜ mantığa sahip BİRGün Gazetesi, LİNÇÇİ Yrd. Doç. Dr. Adnan Tönel'e el verdiği gibi, LİNÇÇİ Yaşam Kaya'ya da el verip, onu, toplum içerisine çıkarma niyetinde olduğunu açık açık belli ediyor!

Tencerenin dibinden bile daha kara cahil LİNÇÇİ Yaşam Kaya ve bu LİNÇÇİ kişiye yol veren SANSÜRCÜ gazete BİRGün için şu tiyatral olguların hiçbir haber değeri yok:

1 - Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) tarafından 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a (hem de) "Emek Ödülü" verilmesinin oluşturduğu skandal!

2 - Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin kapitalist reklâmlar tarafından işgal edilmesinin oluşturduğu skandal!

3 - Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın benden, halkımdan, tüyü bitmemiş yetimden aldığı vergileri özel tiyatrolara peşkeş çekerek, Kültür Bakanlığı çanağı tesis etmesinin oluşturduğu skandal!

4 - Tam 1100 alçağın düzenlediği LİNÇ KAMPANYASI sonucu, sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın ömrünün önemli bir kısmını adliye koridorlarında geçirmek zorunda olduğu durumun oluşturduğu skandal!

5 - Ve daha bir sürü nedenin oluşturduğu skandallar!!! (HB)


***


SON SEKİZ YILDIR TİYATRO HAYATI YALNIZLARI OYNUYOR!


LİNÇÇİ Yaşam Kaya
18 Ocak 2011


Türkiye’nin teatral paradigmaları iki binli yılların başlangıcı ile beraber büyük değişimler gösterdi. Tiyatro kültürünün popülerizme doğru kaymasıyla beraber sahne sanatlarında fikirsel bir boşluğun oluştuğunu görüyoruz. Ülke genelinde konservatuar mezunu binlerce tiyatro oyuncusunun işsiz ortalıkta dolaştığını düşünürsek, insanları bilinçlendirecek tiyatro sanatının ne denli kötü şartlar altında hayatta kalma mücadelesi verdiğini anlarız. AKP’nin 2002 yılında iktidara gelişinden itibaren neredeyse tiyatro üzerine hiçbir politika yürütmemesi, sanatçıların iş yaşantılarına yönelik hiçbir somut adımı atmaması, kültürel anlamda dezenformasyona uğrayan topluma bakarak kolaylıkla anlaşılır.

AKP, tiyatronun örgütsel gücünün etkisini biliyor olacak ki, kendi belediye sınırları içinde hiçbir şekilde tiyatro hayatının canlı tutulması için çalışma yürütmüyor. İstanbul Şehir Tiyatroları geçmişinin getirdiği birikimle halen ayakları üzerinde dururken, Türkiye’deki belediyelerin büyük bölümünü elinde tutan iktidar partisi kaç tane şehir tiyatrosu kazandırdı insanlara, cidden merak içindeyim. Kazandırmayı bırakın, iktidara mensup belediyeler hazır elimizdeki kültürel değerleri bugün çürümeye terk ederken, nasıl yeni adımlar atabilirler?

AKM’nin akıbetini hepimiz biliyoruz. İstanbul’ u yöneten zihniyetin merkezi alanlarda bulunan kültür merkezlerini birer ticarethane olarak görme arzusu yüzünden, bugün kongre merkezlerini aratmayacak tiyatro sahneleri ile karşı karşıyayız. İstanbul gibi on beş milyonluk bir şehirde toplasanız 20 tane sahne bulamazsınız. İnsanları tiyatroyla buluşturma söyleminin altında AKP, alttan alta tiyatronun içini oyuyor, sahneleri bir bir merkezi konumlardan uzaklaştırıyor. AKM’nin yıkılması ihtimali sonrasında yerine ne yapılacağı muallâkta bir konu iken, iktidarın niyetinin yeni bir AKM yapmak olmadığını hepimiz biliyoruz. Arazinin değeri kadar, bir ticaret yuvası içine sıkıştırılmış tiyatro sahnesi yapılacağı gün gibi ortada. Ki bunun örneklerini yaşıyoruz. İstanbul Devlet Tiyatrosu, sahne sıkıntısı yüzünden büyük alışveriş mağazalarının sinemadan bozma berbat salonlarını kullanmak zorunda kalıyor. Örneği de hazır iken AKM’yi de –eğer başarırlarsa- böyle bir son bekliyor.

Sekiz senelik AKP iktidarında teatral alanda büyük baskılar ve sansürler de oluştu. Mesela Ankara’da tiyatro oyununda sigara içiliyor diye dünyada eşi benzeri görülmemiş bir uygulama devreye sokuldu. Oyunu oynayan gruba Sağlık Bakanlığı tarafından kapalı alanda sigara içme cezası kesildi. Manisa’da liselerarası tiyatro yarışmasında bir tiyatro oyunu birinci olduğu halde, dini sömüren insanları eleştirdiği için birinciliği elinden alındı. Yine Manisa’da bir üniversite tiyatro topluluğu saçma nedenlerle kapatıldı. İzmir’de Sokak tiyatrosu yapan bir grup polis tarafından gözaltına alınırken, Trabzon Devlet Tiyatrosu ‘Düğün ya da Davul’ oyununda Başbakan’ı hicvettiği için tam kadro soruşturmalık oldu! Farklı bir pencereden tiyatro yapmaya kalkanları da dinci medya hedef tahtası haline dönüştürüyor. İstanbul’daki ‘Yala Ama Yutma’ oyunun başına gelenler gibi!

Son sekiz senedir yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi tiyatroda da müthiş bir akıl tutulmasıdır alıp başını gidiyor. AKP Anadolu’nun dört köşesine kadrosu olmayan Devlet Tiyatrosu sahneleri açarak göz boyamaktan öteye gitmiyor. İçi boşaltılmış sahneler, oyunlar; sansürler, baskılar; işsiz binlerce tiyatro sanatçısı toplumun yaşadığı karanlık günleri daha da derinleştiriyor…

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Korkuyu Beklerken...

Oğuz Atay’a ait bir eser olan ve tiyatro sahnesine aktarılan ‘Korkuyu Beklerken’, başrol oyuncusuna oyun gereği sahnede sigara içtiği gerekçesiyle ceza kesilmesiyle gündeme geldi.Yönetmen ve oyuncular "sahnede sigara içilmesinin oyunun gereği olduğunu, sanata müdahale edilmesinden rahatsız olduklarını" dile getirirken, yetkililer (!)"İnsanların yararına olan sanat etkinliği yapan yapımcıların, insan ve toplum için zararlı bir ürünün kullanımı konusunda ısrar etmesi çelişki oluşturmaktadır" dedi.

+++++++++++++

Yala Ama Yutma

Özen Yula’nın kaleme aldığı ‘Yala Ama Yutma’ adlı oyun, “ahlaksız” bulunarak muhafazakâr kesimlerin tepkisine neden olmuş, Vakit Gazetesi’nde yer alan haberlerde oyunun kaldırılması istenmişti. Bu haberlerin ardından gelen tehdit telefonları üzerine oyun ekibi İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne başvurarak güvenlik talep etmişti. Aynı gün oyunun sergileneceği (LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro'nun mekânı) Kumbaracı50 sahnesi, ‘yangın ve can güvenliği’ açısından mahsurları bulunduğu gerekçesiyle Beyoğlu Belediyesi tarafından mühürlenmişti.

++++++++++++++++

Laz Marks Emice, sahneden çok adliyede!

Yılmaz Okumuş’un yazdığı, Haldun Açıksözlü’nün canlandırdığı, Tuncay Akgün’ün desenini çizdiği Laz Marks oyununa Rize’deki gösteri sırasında, ‘Başbakan Tayyip Erdoğan’a hakaret edildiği’ gerekçesiyle savcılık tarafından dava açıldı. Haldun Açıksözlü, “Başbakanımıza hakaret etmişim. Bunu nereden çıkardılar bilmiyorum ama, bildiğim bir şey varsa o da; kimseye parola yazmadığımdır. Sadece politik stand-up yaptığımı, bu nedenle hiciv ve yergiden yararlandığımı düşünüyorum. Kişisel olarak hakaret etmedim.” dedi.

+++++++++++++

"Tayyip Blues" davalık

Beyoğlu Kumpanya’nın 16 üyesi ‘Tayyip Blues’ adını verdikleri şarkı nedeniyle mahkemelik oldu. Şarkı sözlerinin arasında yer alan “İşportacısın Tayyip” bölümünde kendisine hakaret edildiğini öne süren Başbakan Tayyip Erdoğan, 16 üniversiteli tiyatrocu hakkında şikâyetçi oldu. Şikâyet üzerine soruşturma başlatan Cumhuriyet savcısı 16 kişi hakkında “Başbakan’a hakaret” iddiasıyla 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.

(Kaynak: BİRGün)


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi