(Mustafa Demirkanlı) "Acaba ne dememizi bekliyor? Açtığınız davalardan vazgeçin, biz de sizleri teşhir eden sert muhalefetimizden vazgeçelim mi dememizi bekliyor? O yüzden mi, biz sanki ona 'mahkemeye gitme!' demişiz gibi, 'niye mahkemeye gittin?' diye sormuşuz gibi; bize uzun uzun niye mahkemeye gittiğini anlatmaya kalkıyor. Demirkanlı yıllardır beni mahkemeye vereceğini, mahkemeye gideceğini söyler. Ben de ona yıllardır 'gitmezsen namertsin!' derim. (İşte bu konuda son gönderdiği mesajın ve o mesaja verdiğim cevabın belgesi: www.coskunbuktel.com/bukteldemirkanlimesajlar.htm) E, durum buyken, bana niye mahkemeye gittiğini niçin anlatıyor? Ben ona zâten git demiyor muyum! 'Gitmezsen, namertsin!' demiyor muyum? Denebilir ki, o size değil, Melih Anık'a anlatıyor! O zaman Anık'la muhatap olsun! Anık'a mektup yazsın! Biz onun mahkemeye gitmesinden bir an bile yakınmış değiliz ki. Yalnızca bunun
HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ BİR SERİ KATİLİN KURBANLARINI MAHKEMEYE VERMESİ KADAR ABUK BİR HUKUK BAŞVURUSU olduğunu belirterek eleştiriyoruz, o kadar.
Ne dersiniz? Demirkanlı'nın (okurları Büktel ve Bulunmaz aleyhinde tek yanlı 'doldurmaya', karşı tarafın görüşlerini okurlardan saklayıp, sansür edip, sansür mağduru olduklarından bile habersiz 'tek yanlı doldurulmuş' talihsiz okurlarını dezenforme etmeye yönelik) apaçık hilekârlıklarını, yalanlarını ve iftiralarını midesi kaldırabilecek; 'ne varmış bunda canım, ben de her gün ayak üstü kırk tane kıtır atıyorum, olur böyle şeyler' diyerek mazur görebilecek insan kalmış mıdır bu tiyatro camiasında hâlâ? Eğer kalmışsa, hepsinden tüm samimiyetimle iğreniyorum."
COŞKUN BÜKTEL / 23 Kasım 2010
(Kaynak: coskunbuktel.com)
***
Ayrıca bakınız: Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için LİNÇ KAMPANYASI başlatan Demirkanlı, dezenformasyona devam ediyor hâlâ!