19 Kasım 2010 Cuma

Bulunmaz'ın güçsüz olduğu dumanlı havalarda LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen Timur, Bulunmaz'ın güçlü olduğu dönemde kaçacak "TİYATROSUZ HAVA SAHASI" arıyor

Güncelleme: Benim bu yazım yayınlanır yayınlanmaz, yukarıda gördüğünüz banner'la tanıtılan LİNÇÇİ Timur'a ait "site" (www.tiyatrom.com/aetimur/index.htm) , kedi pisliğini örter gibi, köpek kemiğini gizler gibi, ânında, birdenbire, hemen, apar topar kaldırılıp çöplüğe atıldı!

LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Ahmet Ertuğrul Timur tarafından kurulmasına karşın, şu ânda, LİNÇÇİ Orhan Aydın, Nevzat Süs, LİNÇÇİ Orçun Masatçı, LİNÇÇİ Cansu Fırıncı, Gülay Çıtak, LİNÇÇİ Sabiha Topallar, Deren Soykan, Duygu Usanmaz'ın egemenliğine geçen www.tiyatrohaber.net adlı sitenin en afilli, en belirgin, en göz kamaştırıcı, en iç gıcıklayıcı, en leb-i derya, en panaromik, en vitrin, en yakışıklı yerine, âdeta bir zafer anıtı duygusu verecek bir biçimde yerleştirilmiş bulunan ve üzerinde "A. Ertuğrul Timur'dan 'TİYATROSUZ HAVA SAHASI'" yazan banner, benim yazımın yayınlanmasının üzerinden bir saniye bile geçmeden buhar olup arş-ı âlâya (mekansız mekana) karıştı!!! (HB)


***


"İçinde gizli bir ses: 'Doğru yola girmeyi, iyi insan olmayı daha önce defalarca denedin, hep de başarısızlığa uğradın!' diyordu. 'Yeni bir girişim neye yarar ki. Zaten bu durumda olan yalnız sen değilsin ki, herkes senin gibi!'"

Lev Tolstoy, Diriliş, çeviren; Nesrin Altınova, Sosyal Yayınlar, sf. 143, prg. 4


***


Hilmi Bulunmaz
19 Kasım 2010


Kirli donlarını yıkamak yerine, çöpe atan müsrif insanlar vardır. LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) da, tıpkı, kirli donlarını çöpe atan bu müsrif insanlara benziyor. Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid), bir Internet sitesi kuruyor ve bu siteyi kurar kurmaz hemen kirletiyor. Kurduğu sitesini temiz tutacağına, kirlenmesine izin vermeyeceğine, Türkiye tiyatrosunu ceset hâline getiren, hızla çürüten ve şimşek hızıyla küflendiren soysuzların egemenliğine terk ettiği için, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) kurmuş olduğu bütün siteler, ister istemez, tarihin çöplüğüne gömülüveriyor.

LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) şimdiye dek kurduğu, kurar kurmaz hızla kirlettiği ve bazılarını şimşek hızıyla çöpe attığı Internet sitelerinden aklımızda kalanları sıralayalım:

www.tiyatrom.com
www.medyanoz.net
www.genctiyatro.com
www.tiyatrohaber.net
www.fasistler.blogspot.com
www.aetimur.blogspot.com
www.ozgursanat.blogspot.com
www.geocities.com/genctiyatro
www.kanalizasyondan.blogspot.com
www.temiztiyatro.net (1100 LİNÇÇİ yoldaşıyla birlikte)

LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid), tiyatronun "t"sinden, oyunculuğun "o"sundan hiç anlamamasına karşın, acaba neden sürekli olarak site kuruyor? Bu soruya net bir yanıt vermek olası değil!

LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) kurduğu siteleri çabucak kirletmesinin en büyük nedeni, kaşarlanmış tiyatro esnafıyla kucak kucağa oturmasıdır. Örnekse, tam yirmi yıldır Türkiye tiyatrosunun şah damarına konuşlanmış bir Kırım Kongo Kenesi gibi, bu tiyatronun kanını emen LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'yla kanka olması, onun müridi rolüyle Internet sahnesine çıkması, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) en büyük şansızlığı.

Yalanlarının, sadece küçücük bir kısmını belgelediğim yalan makinesi ve tabii ki LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, tiyatronun "t"sinden, oyunculuğun "o"sundan anlamamakla birlikte, bir de (LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur gibi) proleter bir ruha sahip olmadığı için, son derecede kötücül bir emek karşıtı varlık olarak nefes tüketiyor. İnsanlığın ruh durumunu Lut Gölü'nün en derin yerine taşımak için, sanki özel bir görevli gibi hareket eden küfürbaz ve tabii ki LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'yla birlikte LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid), bu kampanyayla karşısına aldığı iki kişiyi (Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz) ahı gitmiş vahı kalmış düşkünler olarak görmüş olmalı ki, bu kampanya sürecinde, bu iki kişiye elindeki tüm olanakları kullanarak, amansız bir saldırıda bulundu.

Coşkun Büktel'in, hakikât kavramını sıradan bir sözcükmüş gibi ezberleyen sıradan bir yazar olmadığını, hakikât kavramına, son derecede önem verdiğini kavrayamayan LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid), Hilmi Bulunmaz'ın da sosyalizmi, boş zamanlarını tüketme aracı olarak kullandığını sandı.

Ancak, bu saldırılar karşısında, ne Coşkun Büktel hakikâtten ödün verdi ve ne de Hilmi Bulunmaz sosyalizmden...

Ben, daha önce, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı için söylediğim bir sözü, bir de LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) için güncelleyeyim:

Ben, bana ve benim savunduğum değerlere saldıranları, sıçtığı yere kadar kovalarım!...

LİNÇ KAMPANYASI sürecinde verdiğimiz sert mücadele sonucunda, LİNÇ KAMPANYASI sürecini unutturmak düşüncesiyle, kendisine bir "TİYATROSUZ HAVA SAHASI" bulduğunu sanan LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid), çok büyük bir yanılgı içerisinde. Nasıl ki, "Alamanyalı" olan Türkiyeli köylüler, ayaklarında ülkelerinin alışkanlıklarını da Almanya'ya sürüklemişlerse, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) da, "TİYATROSUZ HAVA SAHASI" coğrafyasına iltica etmiş bile olsa, ayaklarının altındaki LİNÇÇİ alışkanlığıyla birlikte hareket ediyor.

Ben, bu işçi LİNÇÇİ kardeşimin "TİYATROSUZ HAVA SAHASI" coğrafyasını sürekli olarak ihlal edeceğim; bunu aklından asla çıkarmasın!

LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid), değil mi ki, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı ve 1100 yoldaşıyla birlikte, Coşkun Büktel ve beni, Internet ortamında LİNÇ etmek istedi; o değil mi ki, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı ve 1100 yoldaşıyla birlikte, benim, şu anda sayısını bile unuttuğum çokluktaki "noter onaylı ihtarname", "savcılığa şikâyet" ve "mahkemeye dava edilme" ile karşı karşıya kalmama neden oldu... Yineliyorum, ben, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'u (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) sıçtığı yere kadar kovalayacağım!

Evet, şimdi kovalamacaya başlayalım...

***

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Bayram tatilinde bir hayli yol alırım sanıyordum ama gerek eve iş getirmek zorunda kalmam ve bu film montajlarının bir hayli zaman alması gerek doğuma hazırlanan ve yatması gereken eşimle ilgilenmem ve bu nedenle bizim gidemediğimiz bize gelen bayram ziyaretçileri nedeniyle istediğim hızla ilerleyemedim."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Senin sayıklamalara benzeyen sözlerinden herhangi bir şey anlamak çok zor olsa da, ben, yine de, değerlendirmeye başlayayım.

Canım kardeşim işçi LİNÇÇİ, senin içerisinde bulunduğun yoğun ve yorgun durumu, ben, her gün yaşıyorum. Ben, tüm yoğunluklarıma, tüm yorgunluklarıma karşın, yazı yazmayı asla bırakmıyorum. Çünkü, benim söyleyecek sözlerim, dayanışma içerisinde olacağım halkım var.

Ben, benim, halkın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmak için, Kültür Bakanlığı çanağına karşı çıkmak zorundayım.

Ben, tiyatrocuların birer Oblomov gibi yan gelip yatmamaları için, Efes Pilsen tezgâhtarlığına karşı çıkmak zorundayım.

Ben, tiyatro esnafının, sınıf atlama düşleri görmesini engellemek için, Lions Ödülleri düzeneğine karşı çıkmak zorundayım.

Ben, yirmi yıldır Türkiye tiyatrosunun şah damarındaki kanı bir Kırım Kongo Kenesi gibi emen LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'ya karşı çıkmak zorundayım.

Ben, "Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." deme cüreti gösteren LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Nihat Haluk Bilginer'e karşı çıkmak zorundayım.

Ben, 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a "Emek Ödülü" veren Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'a (TAKSAV) karşı çıkmak zorundayım.

Ben, ABD dışında ilk kez olarak kurulan bir Amerikan okulu olan Robert Kolej'in (Boğaziçi Üniversitesi), Amerikan Emperyalizmi'nin "bilimsel izdüşümü" olduğunun üzerini örtenlere karşı çıkmak zorundayım.

Ben, Coşkun Büktel'e iftira atan LİNÇÇİ Prof. Dr. Özdemir Nutku'ya karşı çıkmak zorundayım.

Ben, Erbil Göktaş'a reklâm vermeyi kesen "Ayşenil Şamlıoğlu'nun Şehir Tiyatrosu"na karşı çıkmak zorundayım.

Ben, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu'na ait reklâm kulelerine sahip çıkmayanlara karşı çıkmak zorundayım.

Ben, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin vergilerinin bir kısmını, LİNÇÇİ tiyatro dergilerine boca eden Lemi Bilgin'e ve onun hemen arkasındaki Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay'a karşı çıkmak zorundayım.

Ben, hiçbir alınteri dökmeden, Vikipedi / Özgür Ansiklopedi, Howard Zinn, LİNÇÇİ Üstün Akmen ve (olasıdır ki) başkalarının emeğinin üzerine konarak, (ç)alıntı yazının altına imza atma kurnazlığı gösteren Başak Sakızlıoğlu ve onun yayıncısı Erbil Göktaş'a karşı çıkmak zorundayım.

Ben, Deniz Gezmiş'in ve Baader Meinhof'un hesabını soran Zeliha Berksoy'a hesap sorma terbiyesizliğinde bulunan LİNÇÇİ Metin Göksel'e karşı çıkmak zorundayım.

Ben, alnındaki LİNÇ lekesine bakmadan beni savcılığa şikâyet etmekle kalmayıp, bir de utanmadan 25.000,00 TL elde etmek için, beni mahkemeye veren LİNÇÇİ Ömer Faruk Kurhan'a karşı çıkmak zorundayım.

Ben, Ömer Faruk Kurhan gibi bir LİNÇÇİ kişiyi dramaturjik kılavuz olarak işe alan Nedim Saban'a karşı çıkmak zorundayım.

Ben, ağza alınmayacak küfürleri üzerimize boca eden LİNÇÇİ Yücel Erten'e karşı çıkmak zorundayım.

Ben, LİNÇÇİ Tuncer Cücenoğlu'nun Che Guevara'yı hiç anlamaması karşın, onu bir meta olarak piyasaya sürmesine karşı çıkmak zorundayım.

Ben, beş kişilik yönetim kurulundaki dört kişinin LİNÇÇİ olduğu Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'ne karşı çıkmak zorundayım.

Bu liste uzar gider...

Ben, bu uzayıp giden listedeki kişi, kuruluş ve kurumlara karşı çıkarken, bir yandan ekmeğimi kazanıyor, bir yandan iki çocuk büyütüyor, bir yandan bütün fazişan baskılara karşın Bulunmaz Tiyatro'nun bayrağını yere düşürmüyor, bir yandan Bulunmaz Yayıncılık adına dergi ve kitaplar yayınlıyor, bir yandan sanatsal etkinliklerde buluyorken...

...özellikle, o zamanlar henüz on beş yaşında olan kızımın ölümcül bir rahatsızlık yaşadığı süreçte, senin de içinde bulunduğun bir "facebook bataklığı"nda açılan kampanyayla (BİRİNCİ LİNÇ KAMPANYASI) Internet ortamında imha edilmek isteniyordum.

Şimdi senin paşa gönlün öyle istedi ve "TİYATROSUZ HAVA SAHASI" sanal coğrafyaya iltica ettin diye, seni sıçtığın yere kadar kovalamaktan vazgeçecek değilim. Senin, şu an içinde bulunduğum "zor" durum nedeniyle, herhangi bir üzüntü duyduğmu asla söyleyemem. Çünkü, sen, benim zor durumumda hiçbir üzüntü duymamakla birlikte, yüzlerce yoldaşınla bana ve benim savunduğum değerlere barbarlar gibi, birer vandallar gibi aralıksız saldırıyordunuz. Ben, bana acımayana asla acımam. Senin, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsoru olduğunu unutmadım, unutmuyorum, unutmayacağım; unutturmadım, unutturmuyorum, unutturmayacağım. Sen de unutma bunu!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor:

"Ama yine de bir şeyler aklamaya başladım."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Bana bak canım işçi LİNÇÇİ kardeşim, bu tümceden de hiçbir halt anlamış değilim. Neyi aklamaya başladın? Sen önce, alnındaki LİNÇ lekesini sil ve ondan sonra kendini aklamaya çalış. Daha sonra belki bir şeyleri kurtarmaya fırsat bulursun!

Ben, kızım Cemre Eylül Bulunmaz'ın ölümcül sorunlarıyla cebelleşip, kızımın başına kötü bir şey gelebileceğini varsayarak, intihar yöntemleri üzerine kafa yorarken, sen ve LİNÇÇİ yoldaşların, elimin kolumun bağlı olduğu, değil bir tek harf yazarken, yaşamak için bir soluk alırken bile zorlandığım zamanlarda, bana karşı, elinizden gelen tüm kötülükleri yaptınız.

Şimdi...

"TİYATROSUZ HAVA SAHASI" elde etmek istiyorsun, öyle mi? Vallahi biraz zor!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Ve bugün en azından bir süre geri plana geçmişe yönelik anı, eski çalışma, mizahi çalışmalar, makale türü yazılar eklerken bu ana sayfada bu alanı bir blog mantığıyla sürdürmem gerektiğine karar verdim."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Ben de, senin "TİYATROSUZ HAVA SAHASI" dediğin yeri ihlal etmeye karar verdim.

Ahmet Etruğrul Timur diyor ki:

"Böylece her gün bu alana hem güncel konularda kısa yada uzun bir şeyler ekleyebilirim hem de geri planda kalacak çalışmalardan hazır olanları duyurabilirim."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Ben de, her gün senin "TİYATROSUZ HAVA SAHASI" için hazırladığın yazıları değerlendirme şansına sahip olurum. Bazılarını da kıyasıya eleştiririm.

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Bir hayli birikim başladıktan sonra da artık her şey yerini almaya başlar."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Senin birikimlerinin birçoğunu sitelerime ithal edip, hemen ardından, yazılarına "kulp takmak" için, yavaş yavaş çalışmaya başlarım. Tabii ki, "noter onaylı ihtarname", "savcılığa şikâyet" ve "mahkemeye verme" saldırılarından arta kalan zamanlarımda... Ancak, bu hukuk süreci biter yada yavaşlarsa, vay senin hâline... Senin yerinde olmak istemezdim...

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Her geçen gün tiyatrodan bir hayli soğuduğumu daha fazla hissediyorum."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Yok öyle yağma! İftiranı at, yalanını söyle, "noter onaylı ihtarname" gelmesine temel hazırla, "savcılığa şikâyet" edilmesi için LİNÇ kültürü oluştur, "mahkemeye verilmem" için altyapıya katkıda bulun, sonra da, "tiyatrodan soğudum" ayaklarına yat. Bırak bu ayakları. Bu ayaklar koktu!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Düşünsenize kendilerine yavşak dedirten ve üç beş itiraz dışında pek de tepki gelmeyen bir camiadan soğumamak mümkün mü?"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Bana bak LİNÇÇİ birader, bir kere sen tiyatronun "t"sinden, oyunculuğun "o"sundan anlamayan osuruktan bir yayıncısın. Sen, ne hakla, bir milimini bile bilmediğin, bir milimetrekaresini bile öğrenmek istemediğin, bir milimetre küpünü bile tasavvur edemediğin "yüce" bir sanat adına nasıl ahkam kesersin?

Sus, sesini kes ve otur oturduğun yerde. Bir daha sesini çıkarma. Senin o LİNÇ kokan ağzına biber sürerim.

Ben, sana hesap verecek değilim, ama okurlarımı bir kez daha aydınlatmak için belirtiyorum; "Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." lâfını söyleyebilme cesaretinde bulunan Nihat Haluk Bilginer'e, gerçek anlamda, yüreklice, sertçe karşı çıkan en önemli adam benim. Ancak, sen, genlerindeki alışkanlıkla, beni sansür etmek için, bu konuyu işlemeye yeltendiğin yazında(?!) adımdan hiç bahsetmiyorsun. Yumurtasız omlet yapıyorsun! Benim, senin referansına asla ihtiyacım yok. LİNÇ edilmek istenen bir insan, kendisini LİNÇ etmek isteyen bir kişiden hiçbir şey beklemez. Ancak, benim, bu konuda bir tek derdim var: Senin sansürcü zihniyetini bir kez daha mahkûm etmek. Nihat Haluk Bilginer'e karşı çıkabilmek için, öncelikle LİNÇÇİ olmamak gerekir. LİNÇÇİ alçaklar, Nihat Haluk Bilginer gibi bir insanın gölgesinden bile korkarlar. Adam, uyanık bir esnaf; kendisi LİNÇ KAMPANYASI için asla imza vermezken, patronu olduğu Oyun Atölyesi adına LİNÇ KAMPANYASI için imza verebiliyor; kendisi LİNÇ KAMPANYASI için imza vermezken, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'ni yöneten Kemal Aydoğan'ın imza atmasını sağlayabiliyor; kendisi LİNÇ KAMPANYASI için imza vermezken, LİNÇÇİ "Boğaziçi tayfası"nı LİNÇÇİ Oyun Atölyesi şemsiyesi altına alabiliyor!!!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Herhalde her biri kendini Haluk Bilginer'in "Tiyatrocuların çoğu yavşaktır" cümlesindeki çoğu kişinin dışında kalan kesimde görüyor olmalı."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Canım kardeşim işçi LİNÇİ, yine, her zamanki taktiğini uyguluyorsun; öznesiz tümce kurarken, sen de tıpkı Nihat Haluk Bilginer'in ruh durumuyla hareket ediyorsun. Ad vermeyip, ortaya karışık yapınca, dikensiz gül bahçesinde rahat rahat gezinti yapıyorsun. Hani, Ulvi Alacakaptan TODER'in başkanıyken kükremiş sel gibiydin, sürekli öten bülbül gibiydin... Şimdi, ne oldu sana, ne oldu yavrum... Neden şimdi TODER'den, TOMEB'den, LİNÇÇİ TOBAV'dan, LİNÇÇİ TİYAP'tan, OYÇED'ten... hesap soramıyorsun. Şimdi bu "örgütler"e hesap sormak boyunu mu aşıyor? Sesin mi kesildi? TERAKKİ VAKFI mı seni engelliyor? Türkiye Tiyatrolar Birliği mi susmanı istedi? Orhan Aydıngiller mi susmanı istiyorlar?

Sen, daha söylenen sözleri doğru dürüst anlayabilecek bir zekâya sahip değilken, elifi gördüğünde mertek sanırken, "Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." lâfını "Tiyatrocuların çoğunluğu yavşaktır" diye okurken, ekmeğe mama derken, nasıl olur da, tiyatro sanatı üzerine ahkâm kesersin. Adama "dur" derler. Hiç kimse "dur" demese, ben "dur" derim. Hooop! Yavaş gel!!!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Tıpkı herkesin Aziz Nesin'in yüzde altmışının dışında kalanlara dahil gördüğü gibi."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Aziz Nesin'i yakından tanıyan ve onun bazı oyunlarını yöneten biri olarak, sana, bir kez daha "dur" diyorum. Bir LİNÇÇİ kişinin Aziz Nesin gibi sosyalist bir insanı ağzına alırken, onlarca kez düşünmesi, yüzlerce kez yutkunması, binlerce kez gözünün seğirmesi gerekir. Sen kim, Aziz Nesin kim... Hooop! Yavaş gel!!!

Bu arada, yine kurnazca bir hareketle öznesiz tümce kurmayı sürdürüyorsun. Canım kardeşim işçi LİNÇÇİ, sen bu yazma-çizme işlerini bırakana dek, senin yakanı asla bırakmayacağım. Seni, sıçtığın yere kadar kovalayacağım. Dua et ki, bana gönderilen noter onaylı ihtarnamelerin, savcılığa şikâyetlerin, mahkemeye vermelerin sayısı artsın. Eğer senin duan kabul olursa, benim üzerime gökten, noter onaylı ihtarnameler, savcılığa şikâyetler, mahkemeye vermeler yağar!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Bu nedenle de halka ulaşmayı başaramayan her başarısız açıyor ağzını yumuyor gözünü ve Aziz Nesin zaten söylemişti, bu halkın yüzde altmışı aptal demişti diyor."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Tıpkı senin gibi... Tıpkı LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı gibi... Tıpkı LİNÇÇİ Ömer Faruk Kurhan gibi... Tıpkı LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek gibi... Tıpkı LİNÇÇİ Kemal Aydoğan gibi... Tıpkı LİNÇÇİ Metin Göksel gibi... Tıpkı LİNÇÇİ Cüneyt Yalaz gibi... Tıpkı LİNÇÇİ T. Murat Demirbaş gibi... Tıpkı LİNÇÇİ Prof. Dr. Hasan Anamur gibi... Tıpkı LİNÇÇİ Orhan Aydın gibi... Tıpkı 1100 kişilik LİNÇ KAMPANYASI imzacıları gibi...

Senin halk dediğin kim?! 1100 kişiden oluşan alçaklar ordusu mu?!!!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Be hey şaşkın madem sen zekisin,"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Bu "şaşkın sen" kim?

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"madem sen uyanıksın"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Bu "uyanık sen" kim?

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"neden bu aptalları yönlendirmeyi beceremiyorsun?"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek ve Başak Sakızlıoğlu'na verdiğim gibi, sana da matematik dersi vermek zorundayım:

60-40=20

Bu ne demek?

100'de 60, 100'de 40'tan, 100'de 20 fazla demek!

Matematik, böyle hesapları yapabilmemiz için icat edilmiş bir bilim dalıdır.

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Bazen bir tek uyanık kişi dahi milyonları çekip çevirip arkasına katabilirken nasıl oluyor da güya zeki"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Kim bu "zeki"?

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"yüzde kırk gibi büyük bir kesim yüzde altmışı çekip çeviremiyor, yönlendiremiyor?"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Şimdi, dersimiz sosyoloji, ekonomi, sosyo-ekonomi, ekonomi-politik:

Çünkü, Türkiye komprador kapitalistler tarafından yönetiliyor. Çünkü, Türkiye'de mali olgarşi, kültürel oligarşi, sanatsal oligarşi, tiyatral oligarşi var. Diğerlerine aklın ermese de, tiyatral oligarşiyi öğrenmek için, 1100 kişilik LİNÇ KAMPANYASI listesine şöyle bir göz atabilirsin!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Nasıl oluyor da bu zekiler"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Kim bu "zekiler"?...

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"toplamda bir Recep'in"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Bu "Recep" kim? Otellere girer girmez karşınıza çıkan "reception"ın kısaltılmış hâli olarak ezberlediğimiz "recep" mi? Yoksa, "Gemilerde Talim Var" türküsündeki "Recep" mi? Sakın bu "Recep", Faşist İtalya ve Nazi Almanyası'na gülücükler ve öpücükler gönderen faşist Başbakan "Recep Peker" olmasın? Haaa anladım; senin sözünü ettiğin "Recep", "Recep İvedik" olmalı!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"başarabildiğini başaramıyor?"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Ben de çok salak biriyim canım! Tümceleri yarım yamalak okuyup, onları değerlendirme telaşına kapılacağıma, tümcenin tamamını okusaydım, senin bahsettiğin "Recep" kimmiş hemen anlardım. Senin bahsettiğim "Recep", Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Canım kardeşim işçi LİNÇÇİ, neden "açıkça, mertçe, Türkçe" Recep Tayyip Erdoğan demiyorsun da, lâfı evirip çevirip, eğip büküp, kıvırıp, kendine kıvırma payı bırakıp, kısaca "Recep" diyorsun. Yoksa, sen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la al takke ver külah yapacak kadar birbirinize çok mu yakınsınız? Hani, senin deyiminle, ben Fethullahçı imişim ya, sakın sen de "Recepçi" falan olmayasın! Vah benim canım işçi LİNÇÇİ kardeşim vah! Bu da mı gelecekti başına?!

Bana bak "Ertu", sen, hangi kişinin, Amerika'yı ziyaret etmeden, öyle birdenbire, elini kolunu sallaya sallaya başbakan olduğuna tanık oldun ki? Bu ülkeyi, sadece, senin kısaca "Recep" dediğin, benim uzunca Recep Tayyip Erdoğan dediğim kişi tek başına mı yönetiyor? Vah benim canım işçi LİNÇÇİ kardeşim vah!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Yoksa zekiler"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Kim bu "zekiler"?

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"aptallardan"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Kim bu "aptallar"?

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"daha mı aptal?"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Sen ve 1100 LİNÇÇİ yoldaşın, elinize birer tane ayna alın ve kendinize bakın. Aptal kimmiş hemen görüverin!

Anmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Boşver kafa yorma zaten bu halk aptaldır"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Ne o? Bayram diye aynacılar kapalı mı?

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"de geç"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Ne oldu? "Yeşil" mi yandı?!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Ne diyorduk?"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

LİNÇ diyordunuz! Hınk diyordunuz!! Uzunca Recep Tayyip Erdoğan değil, kısaca "Recep" diyordunuz!!! YAVŞAK diyordunuz!!!...

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Adam çıktı 'Tiyatrocuların çoğunluğu yavşaktır' dedi"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

"Ertu", sen yalan söylüyorsun! Nihat Haluk Bilginer çıktı; "Tiyatrocuların çoğunluğu yavşaktır" demedi, "Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." dedi.

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"ve tek tük"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Hani özne? Ben, sana, bunca yıldır Türkçe ve Dilbilgisi dersleri vermeme karşın, neden bir türlü özne kullanmayı öğrenmek istemiyorsun? Neeedeee?!!! Aaaa, yeter artık, bıktırdın ama!!!...

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"itiraz dışında itiraz bile gelmedi."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Nihat Haluk Bilginer, İngiltere'de yetişmiş, televizyon dizisinde oynarken, her hafta bir sıfır araba alacak kadar para kazanıyor, magazin basını arkasında olan bir adam olarak, derhal itiraz edenlere noter onaylı ihtarname gönderir, itiraz edeni savcılığa şikâyet eder, itiraz edeni anasından doğduğuna pişman etmek için hemen mahkemeye verir. Nihat Haluk Bilginer gibi bir egemene karşı çıkabilmek için, mangal gibi bir yüreğe sahip olmak gerekir. Koskoca yetmiş iki milyonluk Türkiye Cumhuriyeti'nde sadece bir tek Hilmi Bulunmaz'da var böyle mangal gibi yürek.

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Eğer birisi çıkıp şoförlerin çoğu yavşaktır deseydi,"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Ne haddine! Türkiye tiyatrosunda şoförlerde bulunan ahlak kadar bir ahlak olsaydı, tam 1100 kişi bir araya gelip LİNÇ KAMPANYASI düzenleyebilir miydi?

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Eğer birisi çıkıp da kapıcıların çoğu yavşaktır deseydi"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Kapıcılardaki ahlak da tiyato esnafındaki ahlaktan çok çok yüksek...

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"neler olurdu bu ülkede varın siz düşünün."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Vallahi, canım işçi LİNÇÇİ kardeşim, senin ağzına böyle sözler hiç yakışmıyor. Sen, yaklaşık doksan yıllık Cumhuriyet tarihinde, hiç 1100 kişinin bir araya gelerek bir LİNÇ KAMPANYASI başlattığına tanık oldun mu? Bu tür sosyolojik irdelemeleri, hiçbir LİNÇÇİ asla yapamaz. Hiçbir LİNÇÇİ kişinin böyle bir hakkı asla olamaz!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Bunun çok daha hafifi için kapıcılar derneğinin açtığı davaları"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Kapıcılar mağdur oldukları için dava açtılar. Ancak, tiyatro dünyasındaki alçak LİNÇÇİLER, mağdura karşı dava açtılar. Sus ve otur oturduğun yerde. Ağzına biber sürerim.

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"yapılan protestoları hatırlayın."

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Sen de LİNÇ KAMPANYASI sürecini hatırla!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Tiyatroculara yavşak demek iş mi,"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Oysa, LİNÇ KAMPANYASI için imza veren 1100 kişi için YAVŞAK demek gayet doğal bir hak.

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"eğer cesareti varsa Haluk Bilginer şoförlerin çoğu yavşaktır desin bakın yarın salonunun önünde yüzlerce taksi protestoya geliyor mu gelmiyor mu?"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Senin cesaretin olsaydı, Nihat Haluk Bilginer'e YAVŞAK deme cesareti gösteren ve bu nedenle, noter onaylı ihtarname gönderilen, savcılığa şikâyet edilen, mahkemeye verilen Hilmi Bulunmaz'ın adını yazına(?!) eklerdin; "Recep" deyip geçiştirmez, "açıkça, mertçe, Türkçe" Recep Tayyip Erdoğan derdin; kedi çükü kadar kısa bir yazında(?!), bir sürü öznesiz tümce kurmazdın!

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Beni kastetti yada kastetmedi diye düşünmeksizin mesleki haysiyetleriyle davranıyorlar mı davranmıyorlar mı?"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Şoförlerdeki mesleki haysiyetin kırıntısı LİNÇÇİ tiyatrocularda bulunmadığından, Nihat Haluk Bilginer'e "açıkça, mertçe, Türkçe" YAVŞAK diyebilme cesaretine sahip tek kişi Hilmi Bulunmaz; noter onaylı ihtarname aldı, savcılığa şikâyet edildi, mahkemeye verildi. Haklısın "Etu", bizdeki LİNÇÇİ tiyatrocular, şoförler kadar haysiyetli değiller.

Ahmet Ertuğrul Timur diyor ki:

"Her neyse ruh ve ahlak sağlığımı koruyabilmek için hızla mesleki haysiyetini kaybetmiş bu camiadan hızla uzaklaşmam gerekiyordu bu sayfalar iyi oldu :)"

Ahmet Ertuğrul Timur'u değerlendirelim:

Vallahi, canım işçi kardeşim, daha önce de söyledim; seni sıçtığın yere kadar kovalayacağım! Sen hiç merak etme!! Kurtuluşun yok!!!


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid), "topu taca atan" sitesi "TİYATROSUZ HAVA SAHASI" izlenilmeli!

Timur, "Oyuncuların çoğu yavşaktır" sözüne karşı çıktığı için Haluk Bilginer tarafından mahkemeye verilen Hilmi Bulunmaz'sız bir "yavşak" yazısı yazdı