15 Eylül 2010 Çarşamba

Yavuz hırsız ev sahibini bastırır; yada LİNÇÇİLER, LİNÇÇİ sıfatını kullanmanın dayanılmaz hafifliğine sığınarak LİNÇÇİ sıfatından sıyırmak istiyorlar!

Oyun'un notu: "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır: Suçlu kişi, şarlatan ve edepsiz ise, zarar verdiği kimseyi susturur, dahası suçlu çıkarır." (Kaynak: VikiSözlük)

Aşağıdaki yazıda bulunan "linççi" sözcüğü, bize, kırmızı götlü şempanzeyi çağrıştırdığı için, biz de, bu sözcüğü, kırmızı götlü şempanzenin götünün rengine boyama gereksinimi duyduk. Özgün metinde, "linççi" sözcüğü, kırmızı götlü şempanzenin götündeki kırmızı renginde dizilip yayınlamamıştır. Yazının, kırmızı götlü şempanzenin götüne asla benzemeyen ve kapkara harflerle dizilmiş özgün metnini okumak için, lütfen, LİNÇÇİ Mimesis sitesindeki ilgili sayfanın aşağıdaki linkini tıklayınız!


***


Sanatçılara Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği


Yıllar önce o karanlık gecede sadece fikirlerini açıkladığı için Ahmet Kaya’ya acımasızca tabak çanak fırlatılması Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçti. Ahmet Kaya ürettiği müzik ve yaşam tarzıyla politik, sınıfsal, etnik, dini birçok sınırı aşarak Türkiye’nin sanatçısı olmayı başarmış önemli bir figürdü kuşkusuz. Ama fikirlerini kamusal alanda açıklayarak ifade özgürlüğünü kullandığı için karşılaştığı linççi tepki nedeniyle yaşamının geri kalanını çok sevdiği ülkesinin dışında geçirmek zorunda kaldı. Ağzından salyalar damlayan o “seçkin” kalabalığa göre sanatçı devletine sadık olmalı, onun çizdiği sınırların dışına çıkmamalıydı. Zaman zaman yaramazlık yapma hakkını kullanabilse bile iş kırmızı çizgilere geldiğinde durmayı bilmeliydi. Yoksa haddini bildirenler mutlaka çıkardı. Eğer muhalif çocuk rolünü fazla abartırsanız bir gece üzerinize tabak çanak yağabileceği gibi işlek bir caddede enseye sıkılan bir kurşun da cezanızı kesebilirdi. Bu yüzden “Orhan Pamuk akıllı olsun”du.

Bu ülkenin birer vatandaşı olarak politik fikirlerini açıkladıkları için histerik saldırılara maruz kalan iki kadın sanatçının başına gelenler bu linççi kültürün son örneği oldu. Üstelik her iki sanatçı da tıpkı Ahmet Kaya gibi yapıtları ile tüm Türkiye’yi kucaklamayı başarmış iki önemli figürdü: Adalet Ağaoğlu ve Sezen Aksu bu ülkede yaşayan her bireyin hayatında önemli izler bırakmış önemli birer kişiliktirler. Adalet Ağaoğlu’nun fikirlerini paylaşmak için katıldığı bir toplantıda yumurtalı bir saldırıya uğraması bu ülke adına utanç verici bir durum olmuştur. Türkiye’de 12 Eylül rejiminin sona ermesi gerektiği tartışmalarının sürdürüldüğü bir ortamda Ankara’da hala Evren adlı bir yerleşim yerinin olması kimseyi rahatsız etmezken Sezen Aksu’nun adının verildiği sokakta yaşayan bazı kişilerin sokak adının değiştirilmesi için yaptıkları başvuru ve sokak tabelasının izinsizce indirilmesi farklı fikirlere duyulan tahammülsüzlüğün bir diğer göstergesi olmuştur.

Bu ülkede korumasız oldukları için en kolay saldırılabilecek grup olan sanatçıların fikirlerini rahatça ifade edebilmeleri Türkiye’nin medenileşme serüveninde geldiği noktayı görmemizi sağlayacaktır. Bunun yolu da toplum olarak demokrasinin vazgeçilmez bir değeri olan çoğulculuğu iyi bir biçimde içselleştirebilmemizden geçiyor.

(Kaynak: Mimesis)


***


Ayrıca bakınız:

Benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Kültür Bakanlığı'nın çanağını yalamaya mahkûm Oyun Atölyesi, yediği çanağa sıçıyor!

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi