29 Ağustos 2010 Pazar

Demirkanlı, Sosyalist Sanatçı Bulunmaz'dan; Türkçe, Dilbilgisi dersi aldı!

LİNÇÇİ yayıncı Mustafa Demirkanlı'nın kaleme aldığı "Lütfen benim Aşil topuğum(*) olma" ve "yakinda pembe dizi yazmaya baslarsan valla sasirmam:)" başlıklı yazısının (Hilmi Bulunmaz tarafından eleştirildikten sonraki) üçüncü paragrafının 29 Ağustos 2010 saat 15.00'den önceki hâli (Bu saat itibariyle, bu yazıyı "Google önbellek"te görüp okuyabilirsiniz!):

Bu arada, hızını alamayan ikiliden biri diğerini karalamaya başladı. Büktel, Bulunmaz’ı “gayri insani” olarak tanımladı, hızını alamadı “Aşil topuğu” ilan etti. Bu iki tanıma karşı Bulunmaz sesini kıstı oturdu, bir ara karşı çıkar gibi, bir iki satır yazar gibi yaptı, sonra “Bugün yazmaya başladığım ve ne zaman bitireceğimi bilemediğim uzun bir yazı’dan küçücük bir tadımlık sunuyorum...” diyerek ve sonuna “Yakında” deyip, geçiştiriverdi. Lale Oraloğlu’na da küfretme demiştik, Büktel de “gayri insani” bulduğunu açıkladı, hızını alamadı Bulunmaz’ı “Aşil topuğu” yaptı. Yaklaşık on gün geçmesine rağmen, Tuncer Cücenoğlu’na sayfalarca hakaretler yağdıracak zaman bulabilmesine rağmen, yazarımız Rengin Aslan’ın Googel’da aranınca onuncu sırada kendi bloğunun çıktığını araştıracak kadar zamanı olmasına rağmen “gayri insani” ve Büktel’in “Aşil topuğu” olmaya sıra gelince zaman bulamadıya sığınan Bulunmaz’a onun yaptığı gibi “Büktel’in Aşil topuğu” lakabını tabii ki takmayacağız, günde onlarca kez tekrarlamayacağız, arkadaşı bunu uygun görmüş, o da pek karşı çıkmayı düşünmüyor, zaten karşı çıkmak zorunda da değil, bana göre Büktel çok da haksız değil galiba.

(Kaynak: tiyatrodergisi.com.tr)


LİNÇÇİ yayıncı Mustafa Demirkanlı'nın kaleme aldığı "Lütfen benim Aşil topuğum(*) olma" ve "yakinda pembe dizi yazmaya baslarsan valla sasirmam:)" başlıklı yazısındaki üçüncü paragrafın Hilmi Bulunmaz tarafından eleştirilmiş hâli:
.
Bu arada, hızını alamayan ikiliden biri diğerini karalamaya başladı. (Kim kimi, ne zaman, nerede, nasıl karalamış lan oğlum?) Büktel, Bulunmaz’ı "gayri insani" olarak tanımladı, hızını alamadı "Aşil topuğu" ilan etti. (Coşkun Büktel, görüşünü söyledi; eleştirisini yaptı ve er geç yanıtını alacak! Ne zamandan beri, eleştiri, "karalama" olarak kılık değiştirdi be öküz oğul?) Bu iki tanıma karşı Bulunmaz sesini kıstı oturdu (Oooha! Çüüüş!! Höst!!! Lan oğlum, ulan Mustafa, bu lâfı baban mı etti: Hiçbir "birey"in "AŞİL TOPUĞU" olmayı asla kabul etmeyen sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz, sadece "İŞÇİ SINIFININ AŞİL TOPUĞU" olabileceğini yazacak!), bir ara karşı çıkar gibi, bir iki satır yazar gibi yaptı, sonra "Bugün yazmaya başladığım ve ne zaman bitireceğimi bilemediğim uzun bir yazı’dan küçücük bir tadımlık sunuyorum..." (Hani belge, hani kanıt öküz oğul?) diyerek ve sonuna "Yakında" deyip, geçiştiriverdi. Lale Oraloğlu’na da küfretme demiştik, (Hani belge, hani kanıt öküz oğul?) Büktel de "gayri insani" bulduğunu açıkladı, hızını alamadı Bulunmaz’ı "Aşil topuğu" yaptı. Yaklaşık on gün geçmesine rağmen, LİNÇÇİ Tuncer Cücenoğlu'na sayfalarca hakaretler yağdıracak (Hani belge, hani kanıt öküz oğul?) zaman bulabilmesine rağmen, yazarımız Rengin Aslan'ın (Arslan'ın) (Daha "yazarının" adını bile doğru dürüst yazmaktan aciz bir insan, nasıl oluyor da yirmi yılı aşkındır Türkiye tiyatrosunu kirleten, temiz tiyatral değerlerin ırzına geçen ve bir çaputtan hiçbir farkı olmayan, dergi demek için bin şahit gerektiren "bir şey" yayınlayabiliyor? İftira ve yalan makinesi biri, nasıl oluyor da, dergisinde yazı yazma gafletinde, dalaletinde ve hıyanetinde bulunan "yazarının" adını bile yanlış yazabiliyor? İki sözü bir araya getirmekten yoksun bir şabalak, nasıl oluyor da, Prof. Dr. Hasan Anamur, Prof. Dr. Yusuf Eradam, Prof. Dr. Hasan Erkek, Prof. Dr. Hülya Nutku, Prof. Dr. Özdemir Nutku, Prof. Dr. Nurhan Tekerek gibi akademisyenlerin ipini eline geçirebiliyor? Bu şabalak, nasıl oluyor da, zavallı akademisyenleri, "Fareli Köyün Kavalcısı" gibi istediği uçuruma sürükleyebiliyor? Sahi, bu akademisyenlerde hiç mi bilimsel ahlâk yok? Hiç mi insanlığın kırıntısı yok?) Googel'da (Google'da) aranınca onuncu sırada kendi bloğunun çıktığını araştıracak kadar zamanı olmasına (Google'da bu işlemi yapmak için, sadece beş saniye yetiyor!) rağmen "gayri insani" ve Büktel’in "Aşil topuğu" olmaya sıra gelince zaman bulamadıya (Coşkun Büktel'i eleştirmek, sadece beş saniyede çözümlenecek bir iş değil. Coşkun Büktel'i eleştirmek, sadece beş dakikada çözümlenecek bir iş değil. Coşkun Büktel'i eleştirmek, sadece beş saatte çözümlenecek bir iş değil. Coşkun Büktel'i eleştirmek sadece beş günde çözümlenecek bir iş değil!) sığınan Bulunmaz’a onun yaptığı gibi “Büktel’in Aşil topuğu” lakabını tabii ki takmayacağız (Takabilirsin ve ağzının payını alırsın!), günde onlarca kez tekrarlamayacağız (Tekrarlayabilirsin ve ağzının payını alırsın!), arkadaşı bunu uygun görmüş, o da pek karşı çıkmayı düşünmüyor (Yooo! Düşünüyorum ve "tadımlık" olarak sunduğum eleştirimi hazırlıyorum!), düşünüyor da cesareti yetmiyor (Ben, kimsenin, ama hiç kimsenin karşısında yerlere dek eğilip, domalma vaziyetine gelmem! Ben, ne Coşkun Büktel'in, ne Lemi Bilgin'in, ne AKP'li Ertuğrul Günay'ın karşısında domalmam! Ben, arka kapağımı vermek için, reklâm alabilme ihtimalini sevdiğim kişilerin karşısında, Sultanahmet Camii'nin imamının önünde ellerini bağlayan çaresizler gibi asla el pençe divan durup aman dilenmem. Ben, hiçbir konuda dilenmem!!!), kapitalizmin kuralları gereği susmak gerektiğini düşünüyor (Başına kapitalizm kadar taş düşsün! Ulan Mustafa, lan oğlum, benim bedenimin her hücresinde kapitalizme karşı gelme güdüsü var. Ben, "sağcıyla sağcı, solcuyla solcu, futbolcuyla futbolcu, orrrospu çocuğuyla orrrospu çocuğu" olacak tıynette bir insan değilim!), FOX TV (Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için, halkın afyon yutmuş aslan gibi uyumasını ve rüyasında emperyalizmin cici bir şey olduğunu görmesini sağlayan televizyonlardan biri!)-Kuyumculuk (Benim, 1965 yılından beri mesleğim! Malumunuz, "matbaanın babası" Gutenberg de kuyumcuydu! Kuyumcu olup da, insanlığın gelişimine sonsuz zenginlikler katan birçok insan var! Tabii, geri zekâlı Mustafa, kuyumculukla sarraflığı, yani emekçilikle tüccarlığı birbirine karıştıracak kadar beyinsiz biri. İçki masasından kalkıp bir gün kafasını gökyüzüne kaldırabilecek güce erişse, belki bu geri zekâlı da, kuyumculuğun emekçilikle sanatçılık parantezine sığınmış güzel bir meslek olduğunu algılar!)- elmas kalemleri (Elmas kalem işi yapmak için, büyük bir yetenek ve müthiş bir zekâ gerekir. LİNÇÇİ yayıncı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın ipinin ucunda "facebook bataklığı"na ve/ya LİNÇ KAMPANYASI bataklığına inebilecek denli alçalan profesörlerin yapabileceği bir iş değil elmas kalemcilik! Dünyanın en büyük fuarlarına, örnekse Hong Kong, Vicenza, Basel... gibi fuarlara katılabilmek için, beyinsiz Mustafa'nın iğrençliklerine ortak olabilecek denli alçalan profesörlere benzememek gerekir. Bu alanda da devrimci ve evrensel davranışlara sahip olmak gerekir. Ulan Mustafa, senin ipinle LİNÇ kuyusuna inen Prof. Dr. Nurhan Tekerek'in ne denli yazınsal cahil olduğunu anlattığım yazımı bir kez daha oku ki, nasıl zeki ve nasıl becerikli bir insanla karşı karşıya gelmek zorunda kaldığını bir kez daha anla!)-dizi doktorluğu- ("FOX TV-Kuyumculuk- elmas kalemleri-dizi doktorluğu-" lâflarını yan yana dizip, aralarına birer tire koyunca, Coşkun Büktel=Hilmi Bulunmaz anlamıyla okurları kandırmak, onları eşşşşek yerine koymak istiyorsun. Ulan Mustafa, sen bu numaraları her zaman yapıyorsun. Eskidi artık bu numaralar lan oğlum! Lan Mustafa, bırrrak arrrtık bu ayakları!! Yeni numaralar öğren!!! Şapkadan tavşan çıkar, göğsünde yılan besle, tek elinle düz duvara tırman, freni patlamış kamyon kullanıp pazar yerine dal, hiçbir şey yapamıyorsan pösteki say... Doktoruna sorsan, inan olsun, o da aynı önerilerde bulunacaktır. İstersen, hemen bugün doktoruna telefon aç, konuş. Normal doktor bulamazsan, kendine bir "dizi doktoru" bul! Hem sana, "dizi doktoru" çok yakışır. Üzerine tam oturur. Seni güzel, iyi, doğru gösterir. Yani seni bir insan gibi algılamamıza neden olur!) "kapitalizmin göbeğindeyiz yahu, duralım biraz, şart mıdır zaten karşı çıkmak, zorunda da değilim, canım isterse yazarım" (Sen, kapitalizmin göbeğinde, kalçasında, kıçında, başında, işkembesinde, bilmem neresinde olabilirsin; ama ben, kapitalizmin göbeğine, kalçasına, kıçına, başına, işkembesine, bilmem neresine, fiske, şaplak, sille tokat giren biriyim.) bunu bana aynen böyle söylemişti (Bunu sana aynen böyle söylemişsem, ben, su katılmamış bir orrrospu çocuğuyum. Yok, bunu sana aynen böyle söylememişsem, artık senin ne olduğuna kendin karar ver!) , ispatla derse tanıklarım vardı yanımda (Bunu sana aynen böyle söylemiş olduğumu, ahlâklı, namuslu, onurlu, "Halkın Yolu"nda yürümekten asla vazgeçmeyen ve LİNÇÇİ olmayan birinin tanıklığında ispatlarsan, ben, Taksim Meydanı'nda, hem de megafonla "ben bir orrrospu çocuğuyum" diye avaz avaz ve saatlerce bağıracağım. Ancak, sen, ahlâklı, namuslu, onurlu, "Halkın Yolu"nda yürümekten asla vazgeçmeyen ve LİNÇÇİ olmayan bir tanık bulamazsan, ne yapacağına kendin karar ver!), varsa cesareti inkar etsin. (Söylediklerini, ahlâklı, namuslu, onurlu, "Halkın Yolu"nda yürümekten asla vazgeçmeyen ve LİNÇÇİ olmayan tanıklar önünde inkâr eden, süzme orrrospu çocuğudur!) Bana göre Büktel çok da haksız değil galiba. Bulunmaz, aynen Büktel’in Aşil topuğu ama Büktel kabul etti bu durumu, şimdi şikayet etmesin. Aşil topuğu olarak Bulunmaz’ı seçti, bilerek isteyerek… (Lan oğlum, ulan Mustafa, aynı lâfları söyleyerek, Nevizade Sokağı'ndaki meyhanelerde kafayı bulup sadece Türkiye tiyatrosunu değil, dünya tiyatrosunu da değiştirmeye karar veren zom olmuş geri zekâlı tiyatroculara benziyorsun! Mustafa kardeşim benim, beni, onlarca yıldır söylediğimi yinelemek zorunda bıraktırarak, benim de zom olmuş geri zekâlılara benzememi arzu ediyorsan, bu konuda oldukça başarılısın. Bak ulan Mustafa, ben, sadece bilincimle değil, bilinçaltımla da bağımsızlığı, devrimciliği, sosyalizmi "meslek" edinmiş biriyim. Ben, hiç kimsenin Aşil Topuğu olmam. Ben, hiç kimsenin sikiyle gerdeğe girmem. Ben, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nün verdiği sadakayla yaşayan biri olacak kadar alçalmadım. Sen, beni LİNÇÇİ puştlarla, LİNÇÇİ alçaklarla, LİNÇÇİ şerefsizlerle, LİNÇÇİ orrrospu çocuklarıyla karıştırıyorsun herhalde!).
LİNÇÇİ yayıncı Mustafa Demirkanlı'nın kaleme aldığı "Lütfen benim Aşil topuğum(*) olma" ve "yakinda pembe dizi yazmaya baslarsan valla sasirmam:)" başlıklı yazısının (Hilmi Bulunmaz tarafından eleştirildikten sonraki) üçüncü paragrafının şimdiki hâli (29 Ağustos 2010 saat 15.00):
.
Bu arada, hızını alamayan ikiliden biri diğerini karalamaya başladı. Büktel, Bulunmaz’ı “gayri insani” olarak tanımladı, hızını alamadı “Aşil topuğu” ilan etti. Bu iki tanıma karşı Bulunmaz sesini kıstı oturdu, bir ara karşı çıkar gibi, bir iki satır yazar gibi yaptı, sonra “Bugün yazmaya başladığım ve ne zaman bitireceğimi bilemediğim uzun bir yazı’dan küçücük bir tadımlık sunuyorum...” diyerek ve sonuna “Yakında” deyip, geçiştiriverdi. Lale Oraloğlu’na da küfretme demiştik, Büktel de “gayri insani” bulduğunu açıkladı, hızını alamadı Bulunmaz’ı “Aşil topuğu” yaptı. Yaklaşık on gün geçmesine rağmen, Tuncer Cücenoğlu’na sayfalarca hakaretler yağdıracak zaman bulabilmesine rağmen, yazarımız Rengin Arslan’ın Google’da aranınca onuncu sırada kendi bloğunun çıktığını araştıracak kadar zamanı olmasına rağmen “gayri insani” ve Büktel’in “Aşil topuğu” olmaya sıra gelince zaman bulamadıya sığınan Bulunmaz’a onun yaptığı gibi “Büktel’in Aşil topuğu” lakabını tabii ki takmayacağız, günde onlarca kez tekrarlamayacağız, arkadaşı bunu uygun görmüş, o da pek karşı çıkmayı düşünmüyor, düşünüyor da cesareti yetmiyor, kapitalizmin kuralları gereği susmak gerektiğini düşünüyor, FOX TV-Kuyumculuk- elmas kalemleri-dizi doktorluğu- “kapitalizmin göbeğindeyiz yahu, duralım biraz, şart mıdır zaten karşı çıkmak, zorunda da değilim, canım isterse yazarım” bunu bana aynen böyle söylemişti, ispatla derse tanıklarım vardı yanımda, varsa cesareti inkar etsin. Bana göre Büktel çok da haksız değil galiba. Bulunmaz, aynen Büktel’in Aşil topuğu ama Büktel kabul etti bu durumu, şimdi şikayet etmesin. Aşil topuğu olarak Bulunmaz’ı seçti, bilerek isteyerek…
.