14 Ağustos 2010 Cumartesi

GENÇ BİR OYUNCUNUN ANI DEFTERİ / 13

Bir sen eksiktin ayışığı!


Oğuzcan Önver
12 Ağustos 2010


Can Yücel öleli tam on bir yıl oldu; yani olmuş! Ben, Can Baba öldüğü zaman, altı yaşındaydım; yani yaşındaymışım! Ben, o yaştayken daha ne şiir okurdum, ne de şiir yazardım. Şimdiyse, Can Yücel şiirleriyle ve kendi yazdığım şiirlerle yaşamımı sürdürüyorum. Bir yerde, ben de, Can Yücel terbiyesi almış sayılırım ve bu yüzden, benim için de, Can Baba'nın dediği gibi:

"Küfür, burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur... Küfür, işçi sınıfının ağzında bir çiçektir!"

Can Yücel öldüğünden beri, kaç tane onun ayarında şair yetiştirmiş ülkemiz? Evet, ısrarla soruyorum; kaç tane?! Bu ülkenin, Can Yücel ayarında bir şair yetiştirmesine engel mi olunmuş acaba?

Son röportajında Can Yücel'e; ''Neden hep underground dergiler, yayınlar? 'Piyasa olmak'tan hep kaçındınız.'' diyorlar. O da cevabı yapıştırıyor:

Yok be anam; baştan beri hiç yazdırmıyorlar ki. Benim yazdıklarım, hep Dev-Yol'un Demokrat Gazetesi'ne, İşçi Partisi'nin yayınına falandı. Yasaklı ne kadar organ varsa, orada yazdım. Geçenlerde çok sevdiğim bir gazeteci dostum ölmüş. Cumhuriyet Gazetesi'ne bir yazı yazdım. İlhan Selçuk ilgilenmiş. Sevmiş de yazıyı; bana telefon ediyor: "Yahu," diyor "Bizim gazeteye yazman için birimizin ölmesi mi lâzım?" Ben de ağzımı açıp bir şey söylemedim hani; "Bize 'yaz' dediniz de yazmadık mı?" diye.

Bu sözler, bazı şeyleri açıklıyor galiba. Yazıyı Can Baba'nın bir şiirleriyle bitiriyorum:

üç harf yanyana kaç şekilde gelir bilir misin?
aşk dersin...
sen dersin...
ben dersin...
sen, ben biter; biz dersin...
gün gelir git dersin...
peki dur kelimesinden haberdar değil misin?
dur demeyi bilmez misin?
git demek kolay, dur diyebilecek kadar yürekli misin?

(Kaynak: Yazan Yöneten)