21 Temmuz 2010 Çarşamba

SANSÜRCÜ, İFTİRACI, LİNÇÇİ A. E. TİMUR (NAM-I DİĞER 3. ABDÜLHAMİD), "TİYATRO MAHALLESİNİN NAMUSUNU KORUYAN ABİ" POZLARINDA YAZILAR YAZMAYA YELTENİYOR!

Oyun'un notu: Aşağıdaki yazıyı, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrom.com sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, yazıda bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları kırmızı renkle biz belirginleştirdik. Ayrıca, yazıdaki bariz yazım yanlışlarını kırmızı renkle belirtip, doğrularını yeşil harflerle biz yazdık!

Yazının hiçbir müdahaleye uğramamış, "tertemiz" ve özgün hâlini okumak isteyenler, aşağıda verdiğimiz linki tıklayabilirler...


***


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, aşağıda yayınladığımız yazısında bir tek önemli söz söylüyor:

"Siz siz olun toplu mail yollarken biraz daha düşünün ve biraz daha araştırın. Hele ki tiyatrocusunuz, sanatçısınız sizin isminizi de listede görünce daha çok güvenip katılacak yüzlerce insan olabileceğini hiç unutmayınız."


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur'un çok beğendiğimiz ve sizin de beğenmenizi arzu ettiğimiz yukarıdaki paragrafını, LİNÇ KAMPANYASINA uyarlamak istiyoruz:

Koskoca LİNÇÇİ profesörler, koskoca LİNÇÇİ doçentler (Özdemir Nutku, Hülya Nutku, Nurhan Tekerek, Hasan Anamur, Hasan Erkek, Yusuf Eradam, Adnan Tönel), koskoca LİNÇÇİ tiyatrocular (Genco Erkal, Yücel Erten, Tamer Levent, Kenan Işık, Mehmet Ali Kaptanlar, Kerem Kurdoğlu, Mehmet Ergen, Orhan Kurtuldu, Orhan Aydın, Osman Wöber, Naşit Özcan, Mehmet Nurkut İlhan, Tuncay Özinel, Ömer Faruk Kurhan, Fırat Güllü, Arif Akkaya, Atsız Karaduman, Gökhan Akçura, Gılman Kahyaoğlu Peremeci, Savaş Aykılıç, Bülent Sezgin, Kaan Erkam, Kemal Kocatürk), koskoca LİNÇÇİ yazarlar (Tuncer Cücenoğlu, Üstün Akmen, Ayşe Kilimci, Haluk Işık, Ragıp Ertuğrul, Beki Haleva, Metin Boran, Nalân Özübek, Erhan Tığlı, Nihal Kuyumcu), koskoca LİNÇÇİ yayıncılar (Mustafa Şükrü Demirkanlı, Gülhan Avşar, T. Murat Demirbaş, Hasan Anamur, Cüneyt Yalaz, Ahmet Ertuğrul Timur, İsmail Can Törtop, Yaşam Kaya), hiç olmazsa bundan sonra LİNÇ KAMPANYASI düzenlendiğinde, siz siz olun, birbirinize toplu mail yollarken biraz daha düşünün ve biraz daha araştırın. Hele ki tiyatrocusunuz, sanatçısınız sizin isminizi de listede görünce daha çok güvenip katılacak yüzlerce LİNÇÇİ insan olabileceğini hiç unutmayınız.


***


ŞİMDİ DE TİYATRO DÜNYASI YALANA ALET EDİLİYOR!


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur
aetimur@gmail.com
22 Temmuz 2010


"12 Eylül'cülerin yargılanmasının yolu açılıyor da 12 eylülden (Eylül'den) sonra toplumsalcılıktan uzaklaşan bizlerin hepimizin yargılanmasının yolu da açılıyor mu?..."

Mayıs, haziran yoğun dönemlerimizdi. ardından (Ardından) rahatlama geldi ama bu kez de yazmaya değer bir yazı içimden gelmedi. Böylece bir hayli zamandır tiyatrom'a yazmadım yazmak da gündemimde yoktu. Fakat az önce bir dolandırıcılık emailinin bu defa da tiyatroculara musallat olduğunu ve tiyatro camiası içerisinde hızla yayıldığını, kişilerle sınırlı kalmayıp tiyatro ve yazar derneklerinin seferber edildiğini gördüm ve bir uyarı yazısı yazmayı görev saydım.

Sanıyorum Türkiye'de internet kullanma şansı bulan ilk bir kaç (birkaç) yüz kişiden biriyim. Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde görevli olmam nedeniyle bir adet internet bağlantılı bilgisayar odama kurulmuştu ama ne internet!... Çift telefon hattı bağlanırdı o zaman. bir (Bir) telefon hattı gelen verileri, diğeri giden verileri taşırdı. Henüz Türkiye'yi saran serverlar, ağlar olmadığı için sadece ODTÜ'ye bağlıydık. ODTÜ üzerinden bağlanmaya çalışırdık. Maalesef neredeyse hiç bir (hiçbir) zaman da bağlanamaz sürekli hatlarımızı kontrol etmesi için ODTÜ'yü arar dururduk. O zamanlar ne google (Google) vardı ne facebook nede (ne de) anında yazıştığımız MSN. Hatta internet sitesi diye bir kavram bile duymamıştık ki. Sonra malum çok hızla yayıldı. Türknokta net, superonline 52 K (kağnı) hızlı telefonlu modemlerle.

Türkiye'nin ilk internet kullanan bir kaç yüz kişisinden biri olduğum gibi gene ülkenin ilk bilişim suçu işleyenlerinden biri de olacaktım bir kaç (birkaç) yıl sonra. Suçum bana gelen OYAK sigorta aleyhinde yazılmış bir maili mail kutumdaki tüm adreslere yollayarak şirket itibarını karalamakmış. Gelen resmi tebligatın ardından OYAK avukatı arayıp bir de gözdağı vermişti silahlı kuvvetler (Silahlı Kuvvetler) iştiraki olan bir kuruluşu nasıl karalarmışım... Yani silahlı kuvvetler (Silahlı Kuvvetler) ticaret yapıyorsa yaptığı ticareti eleştirme hakkı da doğuyor elbette. silahlı (Silahlı) Kuvvetler bakkal dükkanı açıp kurtlu peynir satarsa ve biz de buna tanık olmuşsak söyleriz. Silahlı Kuvvetler sigortacılık yapmış ama kaza sonrası ödemesi gereken parayı ödememişse de birileri bunu yazardı elbette. Tabi ben tanık olmamış sadece bana ulaşan bir iddia maili yaymıştım.

Buradan bir ders çıkarmıştım ki mail yollamak ciddi bir iş, hele ki toplu mail yollamak çok ciddi bir iş hatta çok ciddi bir suç olabilirmiş. Neyse ki o tarihlerde henüz bilişim yasaları, yönetmelikleri çıkmamıştı da dava kapandı gitti. Hakkımda ikinci dava girişimi ise yıllar sonra Yeni Tiyatro Dergisi yayıncısı Erbil Göktaş tarafından açılmaya çalışılacak (LİNÇÇİ Ömer F. kurhan (Kurhan) ve LİNÇÇİ Mustafa Demirkanlı ile birlikte) neyse ki savcı ciddiye almayıp gülüp geçecek ve bu da öylece kapanacaktı.

Bu nostaljik girişten sonra konumuza gelirsek, işte taa o zamanlardan beri internet üzerinden çeşitli türlü mailler alırım elbette. Hatta bir zamanlar kapılara bırakılan bu duayı şu sayıda çoğaltıp şu kadar kişiye dağıtmazsan evin barkın yanar, yaparsan bahtın açılır türü saçma sapan mailler de gelir. İleri teknolojiyi geri zihniyetlerin emrine veren bir garip durumdur. En çok gelen mail türlerinden birisi "Efendim Amerika bilmem hangi üniversitede bilmem hangi hocaya yazmış da bilmem kaç yüz tane tekerlekli sandalye dağıtacakmış, çevrenizde ihtiyacı olanları bildirin" şeklinde olanı. Bu yaklaşık on yıldır halka halka yollanır durur ve bir iki ayda bir de yeniden yeni bir halkayla bana da bir kez daha gelir. Bu ülkenin sakatlar derneği yok, üniversitelerin kayıtlı hastaları yok da maillerle tekerlekli araba dağıtacak özürlü arıyoruz!.

Yine benzer örnekte mailler vardır. Şöyle hastadır, böyle acınacak haldedir ama sizden para pul istemiyoruz!... sadece (Sadece) bu maili lütfen bütüüünnn listenize yollayınız. Efendim bu maile sayaç eklendi eğer yüz bin kişiye giderse bir şirket bu hastaya yüzbin (yüz bin) dolar verecektir!

Pes yani. Neresinden baksanız yalan akıyor. Bu şirket yardım yapacaksa, bu iyiliği yapacaksa neden yüz bin kişiye bağlamıştır bu sevabı, bu iyiliği? Reklam için mi? Yok hayır çünkü şirket adı bile yoktur sadece "bir şirket"dir.

İşte bu maillerden bir tanesi yine bu akşam geldi. Eskiden üşenmeden uyarırdım yollayanları ve yollananları ama bir süredir sadece siliyordum. Ama bu defa ki (defaki) tiyatrocu ve yazar dostlarımızdan geliyordu. kimler (Kimler) yoktu ki içlerinde... Tiyatro dünyası seferber olmuş adeta. Bununla da yetinilmemiş lütfen PEN vesaire dernekleri seferber edin çağrısı yapılmış. Ve hızla da yayılmaya devam ediyor. Muhtemelen bütün tiyatro camiasına ulaşacak. Bu durumda uyarmak görev olmuştur.

İnanmayınız!

Artık elinizin altında google (Google) denilen bir arama motoru var (hükümet henüz onu tam olarak kapatmamışken) sadece 1 dakika ayırmanız yeterli. o (O) Maili (maili / mail'i) yazdığı iddia edilen "Gamze Bilgiç" adlı kişi hakikaten var mıdır, varsa kimdir nedir bir dakika ayırıp aratmanız yeterli. Bakın ben 1 dakikada neler buldum

Bu mail ilk 2008 de (2008'de) yayılmaya başlamış ve iki yıldır halka halka dolaşıyor. Bu kız 2008 de (2008'de) bu durumda ve muhtaçsa şimdiye muhtemelen zaten ölürdü!

4-5 sitede ve forumda bu maile yer verilip dalga geçilmiş, maille değil "bu tür mailere (maillere) inananlar var" diye yollayıp duranlarla dalga geçilmiş

Bazıları ciddiyetle teknik açıklamaya girişmiş ve böyle bir şeyin neden mümkün olamıyacağını, yollandıkça kontür (kontör) atıp hesap olamayacağını anlatmaya çalışmış.

Ve google da (Google'da) bu konuda bulduğum sayfalardan birisi.... Sıkı durun.... Bir gazetenin köşe yazarı!!!

YAZAR ARDA USKAN HAZIRA KONMUŞ SAHTE MAİLLE KÖŞESİNİ DOLDURMUŞ!!!

Yani olur ama bu kadarı Türkiye'de olur. Arda Uskan adlı Takvim Gazetesi köşe yazarı bu sahte maille köşesini doldurmakla kalmamış ne kadar duyarlı ve insancıl olduğunu da göstermiş.

http://takvim.com.tr/Yazarlar/arda_uskan/2010/06/19/kanserli_bir_genc_kizin_cigligi_ve_dusundurdukleri

***

Merhaba, ben Ankara'dan Gamze. Yaşım 17... Babamı iki yaşındayken kaybettim. Babamdan kalan emekli maaşımızla geçiniyoruz.

Bundan iki yıl önce kan kanserine yakalandım. Yeşil kartlı olduğum için birçok sağlık giderim karşılanırken, bazı ilaçların yeşil kart kapsamına girmemesi ve diğer sağlık giderleri, annemi zor durumda bıraktı.

Doktorlar, iyi bir tedavi ile kurtulma şansımın bulunduğunu belirttiler. Bazı internet kuruluşları ile yapmış olduğum yazışmalar sonucunda, eğer benim yazmış olduğum e-mail, 100 bin rakamına ulaşırsa yardım yapacaklarını belirttiler. Sizden para pul istemiyorum, tek ricam bu maili tanıdığınız herkese göndermeniz.

Size gelen bu maile sayaç eklenmiştir.

Her mail gönderilişinde barkot sayacındaki sayılar, gönderdiğiniz mail sayısına göre değişecektir. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Gamze Bilgiç. gamze.bilgic06@gmail.com "

***

Köşe yazarı Arda Uskan'a da sanatçı Atilla Atasoy iletmiş. Hadi sanatçılar, tiyatrocular bu emaili aldı duyarlılıklarıyla listelerine yollayıp durdu. Ama ya bir köşe yazarı? , bir (Bir) gazeteci? Üstelik de bir dönem bir TV kanalında haber editörlüğü de yapmış biri!

Yahu insan önce bir hafiften araştırmaz mı? Orada verilen mail adresine önce bir mail yazıp "Böyle bir mail aldım gerçekliği nedir? Sizinle nasıl bağlantı kurulabilir? Telefonunuz adresiniz nedir?" diye sorup sağlıklı bir bilgi almaz mı? Hadi buna üşendin Google da (Google'da) bu kız kim diye bir aranmaz mı? Bunu da yapmadın gazetende mutlaka Bilgi-İşlemci vardır onlara "Yahu arkadaşlar böyle bir mail aldım sayaç mayaç para şu bu diyor bu nedir mümkün müdür?" diye sormaz mı? Bu kadar kolay mı köşe yazarlığı, gazetecilik? Gelen maili döşen, altına üstüne üç beş acındırma cümlesi de sen ilave et o günkü yazıyı kurtar. Kendin araştırmasız bir yalana kandığın gibi gazetenin okuru binlerce insanın da bu yalana kanmasına, kandırılmasına alet ol.

BİREYCİLİK.. YARDIMDA BİLE BİREYCİLİK...

Kömür falan dağıtan AKP'nin sadaka kültürü aşıladığı, ümmetçiliği aşıladığı söyleniyor. Peki AKP öyle de ya sizler?

Keşke yazarlarımız, sanatçılarımız böyle doğruluğu şüpheli bireysel hastalıklarla, bireysel sorunlarla ilgilenip köşe ayırdıkları kadar çok somut ve yüzlerce işçiyi ölüme götüren kot taşlama işçilerinin hastalıkları ve sorunlarına da eğilmeyi akıl edebilseler. Keşke özelleştirmelerden sonra madenci kazalarının neredeyse Güneydoğu'dan gelen ölüm haberleriyle yarışır sayılara geldiğini irdelemeyi düşünebilseler. Kedilere yuva aradıkları zamanı yine ayırsalar ama bir o kadarını da bu toplumsal ızdıraplara ayırsalar. Ama nedense bireylerin acılarıyla ilgilenmek toplumsal sorunlarla ilgilenmekten daha fazla seyirci, okuyucu, ve taraftar buluyor. 12 Eylül'cülerin yargılanmasının yolu açılıyor da 12 eylülden (Eylül'den) sonra toplumsalcılıktan uzaklaşan bizlerin hepimizin yargılanmasının yolu da açılıyor mu?... Emek-Hak-sağlık (Sağlık)-Eşitlik mücadelesi ve bu mücadelenin propagandisti aydınlar, yazarlar, sanatçılar nerede, pitbulluna yuva arayan, sözde yardıma muhtaç bireyler için vicdan rahatlatanlar nerede? Sahi nereye savruldu bizim bilinçlerimiz ve vicdanlarımız?

PEKİ NEDEN YAPILIR BU YALAN MAİLLER?

Eminim sizin de her gün mail kutunuza en az günde bir kaç (birkaç) tane reklam (spam) mail geliyordur. Bu adamlar bu mailleri nereden bulup toplayıp da yolluyor?

İşte bu yalan mailler sayesinde. Bir şekilde ya bir yardım talebi ya bir skandal haber maili ile size arkadaşınız üzerinden ulaşıyor ve sizden de yalvar yakar bütüüünn listenize bunu yollamanızı istiyorlar. Düşünün siz listenizdeki 100 kişiye yolluyorsunuz onların her biri listesindeki yüzlerce kişiye ve o yüzlerce kişi de yüzlerce kişiye. Ve maillerin altında yüzlerce mail adresi toplanarak dolaşıyor. Siz bir haberi duyurduğunuzu yada bir iyilik yaptığınızı zannederek bütün arkadaşlarınızın mailini bu fırsatçılara peşkeş çekiyorsunuz.

Benzerleri facebook'da da var. Çok fazla ilgi çekecek sizi en duyarlı yerinizden yakalayacak (kimini şehit edebiyatını, kimini erotizm, kimini profilinize kim bakmış türü gizemle) gruplar kuruluyor ve bu grubun çoğalması, sistemin çalışması vs için lütfen tüm listenizi bu gruba davet edin uyarılarıyla grup davetleri alıyorsunuz. Ve ne zaman ki bu çok üyeli grupların sayfasına girseniz göreceğiniz manzara en cafcaflı, en çok reklamlı, en hamasi milliyetçi propagandaların buralarda olduğunu görüyorsunuz.

Ne çok alet ediliyoruz. İyi niyetlerimiz ne çok sömürülüyor.

Siz siz olun toplu mail yollarken biraz daha düşünün ve biraz daha araştırın. Hele ki tiyatrocusunuz, sanatçısınız sizin isminizi de listede görünce daha çok güvenip katılacak yüzlerce insan olabileceğini hiç unutmayınız.

Ve küçük bir teknik ayrıntı : İlle de toplu mail yollamanız gerekiyorsa arkadaşlarınızın mail adreslerini topluca "kime" yada "CC" satırına değil "BCC" satırına sıralayınız. Böylece hem bu mail herkese ulaşacak hem de herkese tek tek gitmiş gibi hiç kimse diğerinin mail adresini görmeyecektir.

(Kaynak: tiyatrom.com)


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi