Güncelleme 13 Temmuz 2010: Yukarıdaki fotoğrafta açıkça görüldüğü gibi, LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesinden alarak olduğu gibi yayınladığımız dünkü haber başlığında, doğru olarak "Bakanlık" sözcüğü yazılacağı yerde, yanlış olarak "Bakanlı" sözcüğü yazılmıştı.
Bizim uyarıda bulunduğumuz dünkü yayınımızdan sonra bugün, LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesi yöneticisi LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, her zamanki refleksini gösterip hiçbir açıklama yapmadan, okurlarından asla özür dilemeyip okurlarını eşek yerine koyarak, yanlış yazdığı "Bakanlı" sözcüğünü, doğru olarak "Bakanlık" sözcüğüne dönüştürdü.
Biz, her ne denli, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın "okurlarını eşek yerine koyma" eylemini öngörüp LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesinin "dil katliamı"nı fotoğrafla belgelesek de, bu LİNÇÇİ site tarafından "yalancı" durumuna düşürülmek istenmiş bulunuyoruz.
LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın "dil katliamı" nedeniyle okurlarından özür dilemeyip okurlarını eşek yerine koymasına gönlümüz asla elvermediği ve basın etiği içerisinde "dil katliamı"na gereken önemi vermemiz gerektiğini bildiğimizden (bu yanlışlık nedeniyle bizim hiçbir sorumluluğumuz bulunmamasına karşın), LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesi gibi zavallı bir yayın organının okurlarının bile tiyatro yayıncılığından soğumasını doğru bulmadığımızdan ve bu sitenin doğru yayıncılık yapmasını hâlâ arzuladığımız için, LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr okurlarından, tiyatro estetiği adına, tiyatro etiği adına, tiyatro yayıncılığı adına, binlerce kez özür diliyoruz. (HB)
"Kararmasın yeter ki
Sol memenin altındaki cevahir!" Nâzım Hikmet
***
Oyun'un notu: Aşağıdaki yazıyı, Sayın LİNÇÇİ Gülhan Avşar'ın sahibi, Sayın LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, Sayın LİNÇÇİ Ayşe Nalân Özübek'in Yazı İşleri Müdürü olduğu ve AKP'li Sayın Ertuğrul Günay'ın yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı emrinde çalışan Sayın Lemi Bilgin'in yönettiği Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nün verdiği reklamlarla beslenen LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin yan kuruluşu, gölgesi gibi hareket eden LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık! Ancak, yazıda bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları kırmızı renkle biz belirginleştirdik! Ayrıca, yazıdaki bariz yazım yanlışlarını kırmızı renkle belirtip, doğrularını yeşil harflerle biz yazdık!!
Yazının hiçbir müdahaleye uğramamış, "tertemiz" ve özgün hâlini okumak isteyenler, aşağıda verdiğimiz linki tıklayabilirler...
***
LİNÇÇİ TOBAV Bakanlı (Bakanlık) Bünyesinde Hazırlıkları Süren “PERFORMANSA DAYALI” Çalışmalara Yönelik Görüşlerini Açıklıyor
Devlet Tiyatroları, çalışanlarının grevli toplu sözleşmeli haklardan yararlanmaması ve aslında tanımları yapılmamış mesleklerin şimdilik yaramazlık yapmalarını önlemek için 1970 yılında geçici olarak 657 sayılı yasaya bağlanmıştı. Ancak, söz konusu durum 657 sayılı yasanın 1 nci (1 inci) maddesinin dip notunda (dipnotunda) açıkça belirtilmiş olmasına karşın, DT mensupları "kendi özel kanunlarını yapmak ve kendi meslek tanımlarını oluşturmak" için güçlü bir istek gösterememiş, belki de uzun süre konunun farkına bile varılmamıştı. LİNÇÇİ TOBAV, DT’nin özerk bir yapısı olması gerektiğini gerçekleştirmiş olduğu kurultaylarda ve yapmış olduğu çalışmalarda defalarca 657’ye bağlı tiyatro olamayacağını ısrarla gündeme ve dile getirmişti. En son "Kamu yönetimi reform tasarısında" yine DT’nin memur statüsünde değerlendirilmesine karşı, kapsamlı bir çalışma dosyası hazırlayarak, Başbakanlığa, Kültür Bakanlığı’na ve yasa komisyonu başkanlığına göndermişti. LİNÇÇİ TOBAV'ın endişesi yine bu mesleği tanımayanların, bu kuruma hariçten elbise biçmeye çalışması idi. Ancak, pek çok DT mensubu, LİNÇÇİ TOBAV'n (TOBAV'ın) bu hassasiyetini anlayamadı. Hatta memur olmayı tercih edenler bile oldu. Oysa, DT’nin 5441 sayılı kuruluş kanunu, DT mensuplarını sözleşmeli personel statüsünde tanımlamaktaydı. 657’ye bağlanmak mesleğin ruhu ile bağdaşmıyordu. Aradan geçen 40 yıl içerisinde, 30 yıllık geçmişi ile LİNÇÇİ TOBAV'ın bu konudaki çalışmaları ve hassasiyeti sürdü. Bu anlamda kurumun yapısına ve tiyatro mesleğinin yapılışına uygun bir yasa çıkarmak için önemli örnek çalışmalar da yaptı. Bu çalışmalarda, kurum mensuplarının ve TİYATRO sanatının zarar görmemesi önemle dikkate alınmaktaydı. Bu çalışmalara karşı çıkanlar ve engellemeye çalışanlar da oldu. LİNÇÇİ TOBAV, yine konuya verdiği önemle "bir yasa çalışması yapıldığı duyumu" üzerine zaman zaman Bakanlık yetkilileriyle görüşmeler yapmış, Bakanlığın en üst yetkililerinden böyle bir yasa çalışmasının sivil toplum kuruluşlarının bilgisinden habersiz yapılmayacağı sözünü almıştı. Ancak Haziran 2010 teşvik ödemesinin geç yapılması, sınav açılma ve açılmama endişeleri, önümüzdeki sezon bölgelerde nasıl perde açılacağı soruları ve sorunları, böyle bir çalışmanın çelişkilerle dolu bir süreç yaşadığının göstergesi olmuştur.
-Kurumda çok çalışmış olup daha sonra bunu bahane ederek kendi kendine karar alarak çalışmak istemeyenler olduğu gibi, çalışmak isteyip de çalışamayanlar da vardır.
-Yönetmenlerin oyunlarında rol vermediği oyuncular da vardır.
-Büyük kentlerde oyuncu yılda 1 oyunda oynarken, bölgelerde 2, 3 hatta 4 oyunda oynayanlar olmuştur,
-Bu durumda sergilenen oyun ve sahne adetleri de belli olduğuna göre; Oyunlarda rol almayan oyuncuların istedikleri çoklukta oyunlarda oynama hakkı da doğacaktır. Rol oynatılmadığı zaman, kazancını arttırma hakkı engellenmiş de olacaktır.
-Rejisör kadrosunda olanlara, yaptıkları her reji için ilave ödeme yapılması, yılda üç, dört, beş, altı reji yapmak isteyen reji kadrosu mensuplarının bu taleplerine cevap verilmesi gerekecektir.
-Tiyatroculuk mesleğinin 5846 sayılı fikir ve sanat eserlerinin komşu haklarına tabi oldukları düşünülerek, performansa dayalı ücretlendirmede, 5846 sayılı kanunun canlı performans kriterleri uygulanmalı, hatta oyun icracılarına ve yaratıcı kadrosuna, gişe gelirinden pay ödenmesi söz konusu olmalıdır.
Tiyatroda çalışan tüm kadroların, İLO ve İSO tanımlarında olduğu gibi tiyatro çalışanı olarak tek tek meslek tanımları yapılmalı, burada, A, B, C gibi kadrolar olması yerine, meslek tanımına uygun ücretlendirmeler yapılmalı ve tıpkı hala (hâlâ) yürürlükte olup ta (da) uygulanmayan maddede ki (maddedeki) gibi ücret artışlarının ölçütleri belirlenmelidir.
Bu ayrıntılar, üzerinde sadece hukukçuların ve bakanlık mensubu bürokratların yanlış yapmadan gerçekleştirmesi mümkün olmayan bir durumdur. Çünkü bu mesleklerin yapısını, özelliklerini, sorunlarını meslek mensupları kadar iyi bilmeleri söz konusu değildir.
Kaldı ki, bu nedenle DT 1970 yılında hiç uygun olmadığı halde geçici olarak 657’ye bağlanmış ve sorunlara evrensel gelişmiş ölçülerde yaklaşılması 40 yıl ertelenmiştir. Şimdi tiyatroyu memurluktan kurtararak esas özerk kimliğine kavuşturulması söz konusu olmalıdır. Ücretlendirme de bu yeni yapı üzerine kurulmalıdır. Tıpkı LİNÇÇİ TOBAV'ın daha önce duyurduğu gibi 5441 sayılı yasanın esaslarına halel getirmeyecek çalışmalar yapılması zorunludur. Aksi takdirde TC Devlet Tiyatroları (Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları) sisteminin yara alması söz konusu olacaktır. Ancak, 5441’in esaslarına uygun bir özel yasa hazırlanacaksa, o zaman meslek tanımları, oyun seçimleri, rol dağılımı, rejisör seçimi gibi konularda da "prodüksiyon" esasının göz önünde bulundurulduğu bir yeni (yeni bir) yapılanmanın oluşturulması zorunludur. Aksi takdirde rolleri belirleme konusunda keyfi yaklaşımların önü açılmış ve uygulamanın zaaflarından yararlanılmasına olanak sağlayan durumların ortaya çıkması söz konusu olacaktır.
Devlet Tiyatroları’nın, tüm dünyadaki örneklerinde olduğu gibi, özerk bir tiyatroya dönüşmesi, ancak bu düzenleme yapılırken devlet sübvansiyonundan hiç bir (hiçbir) şekilde vazgeçilmemesi, müktesep hak sahiplerinin haklarına halel gelmemesi söz konusu olmalıdır. Bütün bu gerçekler, ülkemiz insanının kültürel gelişmesine doğrudan katkıda bulunmakta olan ve yaygın eğitimi sanatsallaştıran Devlet Tiyatroları’nın bu güne kadar yapmış olduğu hizmetlerinde olduğu gibi, yapması gerekenler engellenmiş olabilir.
Konunun hassasiyetine dikkati çekerek, ilgili ve yetkili kurum, kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşlarının konuya gereken önemi göstermeleri gerektiğini, vakit çok geç olmadan duyurmayı ödev bilmekteyiz.
Saygılarımızla,
LİNÇÇİ TOBAV Yönetim Kurulu
............................Haber Giriş Tarihi: 12 Temmuz 2010
(Kaynak: tiyatrodergisi.com.tr)
***
Ayrıca bakınız:
LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!
Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!
Linç imzacıları listesi