1 Haziran 2010 Salı

Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için LİNÇPERVERLİK yapan Ümit Kireççi, yazı yazmaktan bile aciz bir zavallı!

OYUN'un notu: Aşağıdaki yazıyı, LİNÇÇİ İsmail Can Törtop'un sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrodunyasi.com sitesinden alıp olduğu gibi yayınladık. Ancak, yazıda bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları kırmızı renkle biz belirginleştirdik. Ayrıca, yazıdaki bariz yazım yanlışlarını kırmızı renkle belirtip, doğrularını yeşil harflerle biz yazdık. Bunun yanı sıra, LİNÇÇİ Ümit Kireççi'nin okunamaz hamlıktaki yazısını, biraz olsun olgunlaştırıp okunur hâle getirmek için yaptığımız müdahaleleri de kahverengi harflerle yine biz yazdık!


***


Şişli Terakki Gençlik Tiyatroları Festivali'nin ardından…


LİNÇÇİ Ümit Kireççi
1 Haziran 2010



Terakki Vakfı 15. Gençlik Tiyatroları Festivali - 2010'un ardından söylemem gereken şeyler olduğunun farkına vardım bu sabah. (Franz Kafka'ya göre de "Gregor Samsa bir sabah kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulur." Ümit kardeşim benim; daha yazının ilk tümcesinde, adam gibi bir yazı yazamayacağının ipucunu hemen veriyorsun. Ne o?! Yazı yazmak, LİNÇ imzası atmak kadar kolay değil mi? Yazı yazmak, sana çok mu zor geldi? Yazı yazmaya söz vermek, LİNÇ imzası vermeye benzemiyor mu?! Ah, Ümit kardeşim benim; tamtakır beyninin içerisine örümcek yuvası yapmış ve hiçbir anlam içermeyen sözcüklerle klavyenin başına oturmakla hiçbir anlam içermeyecek bir yazı döşeneceğin daha şimdiden belli. Nereden mi belli? Azıcık sabırlı ol; Ümit kardeşim benim. Biraz sonra yavaş yavaş kahverengileşecek yazı yüzeyiyle birlikte LİNÇ bataklığındaki sığınağında kıvranmaya başlayacaksın. Lütfen, sabırlı ol; Ümit kardeşim benim!) Gerçi sahneye ödül almaya çıktığımda söylemem gerekiyordu bu sözleri. (Eee, söyleseydin o zaman! O sözleri, o zaman, yani tam yerinde ve tam zamanında söyleseydin, "Terakkiperver ve Terakkisever" LİNÇÇİ "TEKNİSYEN" Ahmet Ertuğrul Timur'la "Terakkiperver ve Terakkisever" LİNÇÇİ "SANAT DANIŞMANI" Orhan Kurtuldu, seni LİNÇ mi edeceklerdi? Yoksa gözlerini bağlayıp, dilini dağlayıp seni Filistin askısına mı alacaklardı? Niye o kadar insanın karşısında söylemedin de, şimdi tutmuş LİNÇ ülkesinin alçak imzacılarından biri olan İsmail Can Törtop'un sitesinde mırın kırın ediyorsun? Taş yerinde ağırdır, söz yerinde söylenir; Ümit kardeşim benim!) Bir sözleri… ("Bir sözleri..."nin ne anlama geldiğini kavrayamayacak kadar dangalak olduğum için, bu iki sözcükten oluşan tümcenin ve hemen ardından gelen üç noktanın yorumunu yapamayacağımdan çok üzgünüm!) Söylemedim, söyleyemedim (Zâten şimdi de hiçbir şey söyleyemiyorsun LİNÇ imzacısı Ümit kardeşim benim!), belki şimdi telafi olur yazacaklarım. (Asla telafi olamaz. Bir insanın, yazı yazabilmesi, tiyatro yapabilmesi, şiir okuyabilmesi, âşık olabilmesi, faşizme karşı çıkabilmesi, yani kısaca ve özetle insan olabilmesi için, kesinlikle LİNÇ imzacısı olmaması gerekir. LİNÇ imzacısı birinden insanlık beklemek, büyük bir hayaldir. LİNÇ imzacısı birinden, olsa olsa büyük bir alçaklık beklenebilir!)

Kadıköy Anadolu Lisesi Tiyatro Topluluğuyla (Topluluğu'yla) bu sene almanca (Almanca) yazan (Geçen sene Fransızca, İtalyanca yada Romanşça mı yazıyordu?) İsviçreli yazar Friedrich Dürrenmat'ın (Dürrenmatt'ın) "V. Frank" oyununu çalışma imkanı buldum. (Daha oyununu çalıştığın, yani ekmeğini yediğin adamın adını bile doğru dürüst yazmasını bilmeden, nasıl oluyor da eline kalem alıp LİNÇ imzası atabiliyorsun Ümit kardeşim benim?) Brecht'in "Üç Kuruşluk Opera"sının devamı olarak kaleme alınan oyun günümüzde de halen devam eden banka-devlet-global ölçekli (Anlaşılmamayı kendine ilke edinen "Mimesis Dili"yle yazmaya özenen bir züppe olduğun için, sözcükleri üst üste boca ediyorsun. Oysa, aralarına sadece birer işaret koyarak birbirinden ayırdığın sözcüklerin her biri için uzun uzun düşünce geliştirebilirdin. Ancak, senin gibi beyni tamtakır olan birinden böyle bir iş beklemek, yazın tam ortasında çölde kar yağmasını beklemekle eş anlamlıdır. Belki yazın tam ortasında çölde kar yağabilir ve/ya bu karların oluşturduğu hendekten deve atlatılabilir. Ancak, senin gibi bir LİNÇÇİ, bu sözcüklerin hakkını vererek asla düşünce geliştiremez! Asla, asla, asla!!!) dolandırıcılık sistemini eleştiriyor. (Doğru, benim tanıdığım yazar Dürrenmatt'ın "dolandırıcılık sistemini" eleştirme gücü var. Ancak, senin tanıdığın yazar Dürrenmat'ın böyle bir gücü yok. Çünkü, Dürrenmat diye bir yazar yok, belki de böyle bir isim yok; Ümit kardeşim benim!) Kara mizah ve epik olarak. (Peki, "Kara mizah ve epik" üzerine söyleyebileceğin üç-beş sözcük yok mu dağarcığında? Ne?!!! Senin dağarcığın da mı yok? Vah benim LİNÇÇİ kardeşim. Vah benim Ümit kardeşim! İyisi mi sen, hiçbir şey anlamadığım bu tiyatro evreninden uzaklaş. Balık tut, iskambil oyna, kaldırımları say. Ne yaparsan yap da, bu tiyatro işini bırak. Tamam mı Ümit kardeşim benim!)

Yaklaşık olarak aralıklarla 4 ay süren (Aralıklarla, yaklaşık olarak 4 ay süren) oyun provaları sonucunda; çok sıcak bakmasam da (Ümit kardeşim benim; "çok sıcak" değil de "az sıcak" mı bakıyorsun yarışmalara? Eğer "çok sıcak" ile "az sıcak" arasında bir karar veremiyorsan, sana bir "ara sıcak" önerebilirim. Soğuk ve sıcak yemek servisi arasında ikram edilen hafif sıcak yiyecekler seni kendine getirebilir; Ümit kardeşim benim!), yarışmalara girdi oyunumuz. (Kapitalizmi ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek için tiyatro yapan senin gibi zavallı, pespaye ve LİNÇ imzacısı alçaklar, tabii ki yarışmalara girecekler. Çünkü sizin gibi dangalakların "Ödül Papazları"na ihtiyacı vardır. Onlar sizi vaftiz edecekler ve siz de kendinizi bir halt sanacaksınız. Sizin varlığınızın garantisi "Ödül Papazları"dır.) İstanbul İli Milli Eğitim Liseler arası tiyatro yarışmasında (Liselerarası Tiyatro Yarışması'nda) ikinci olduk önce. Ardından Profilo Kültür Merkezi Liselerarası Tiyatro Festivali’nde "Övgüye Değer Oyuncu Ödülüyle (Ödülü'yle)" “Dumankaya Özel Ödülü”nü aldık. Derken günü geldi, oyunumuzu sergiledik ve Terakki Vakfı Gençlik Tiyatroları Festivali’nden de "Övgüye Değer Oyuncu Ödülüyle", iki adet "En İyi Oyuncu Ödülü" ile "En İyi Tiyatro Topluluğu Ödülü" olmak suretiyle toplamda "dört" ödül aldık.

Bu yukarıda saydığım ödüller olmasa benim "sizler iyisiniz, harika oyun çıkardınız" demem genç oyuncu arkadaşlarıma hiçbir şey ifade etmeyecekti biliyorum. (Bu ödülleri almanıza karşın, ben, sizin için "sizler iyisiniz, harika oyun çıkardınız" deme lüksüne sahip değilim. Oyununuzu izlemememe karşın, bu lükse sahip olmadığımı, 5 Ocak 1921 tarihinden bu yana adı çift "tt" ile yazılan ve "Dürrenmatt" olarak varlık gösteren "5. Frank"ın yazarını, LİNÇ imzası attığın elinle tek "t" ile "Dürrenmat" olarak yazmana dayanarak öne sürebiliyorum.) Bu bakımdan belki de iyi oldu yarışmalara katılmaları bilemiyorum… (Ümit kardeşim benim; öğrencilerinin yarışmalara katılmaları iyi mi oldu? Bu soruya yanıt verebilmek için, onları sahnede görmemiz gerekirdi. Öğrencilerini bilmeyiz ama, LİNÇ imzası atan elinden çıkma Türkçe karşıtı yazını okuyunca, senin bu yarışmalar nedeniyle yazı yazmanın, en azından senin için, hiç de iyi olmadığını çok net görebiliyoruz.) Ama umarım kazanamadıkları ödüllerin de öneminin farkındadırlar. Hiç veya daha az ödül alamamış yaşıtlarının da iyi olduklarını hatırlarlar bu şekilde. (Eee, "ödül almak yada ödül almamak" arasında hiçbir fark yoksa, neden deminden beri gevezelik ediyorusun; Ümit kardeşim benim!)

Gelelim Terakki (Vakfı 15. Gençlik Tiyatroları Festivali) maceramıza… İlk evvela sahne gerisinde görevlerini yerine getiren emekçi dostlara teşekkür etmek isterim. Dekor-aksesuar uyumsuzluklarında ellerine çekiç, iğne-iplik alarak hemen işe koşan ve hiç yüksünmeden eksik tamamlayan bu kişilere o sahnede oyun oynayan her okulun ve oyuncunun ve hocanın minnet duyması gerekir diye düşünüyorum. Gençlik, tiyatro ve onlara destek vermeyi bu kadar içselleştirmiş teknik kadro belki de dünyada çok azdır. Her döktüğünüz ter damlası için dostlar teşekkür ederim.

Bununla birlikte sahnede konuşmamı engelleyen duygusallığım olmasaydı (Sende bir gram, bir santimetre, bir santilitre duygusallık olsaydı LİNÇ imzası atma alçaklığında bulunmazdın!) söyleyeceklerime geldi sıra… (Anlat anlat heyecanlı olsun!!!) Muhtemelen öğrencilerimin heyecanına kapılıp makaraları koyverecektim sahnede konuşsaydım. ("Makaraları koyvermek" = "Kendini tutamayarak kahkahayla gülmeye başlamak." olduğuna göre, öğrencilerin heyecanına kapılıp makaralar neden koyverilir ki? Bunu anlayan beri gelsin! LİNÇÇİ Ümit Kireççi, şöyle bir tümce oluştursaydı, ne demek istediğini hemen anlayabilirdik: "Öğrencilerim, ayaklarımın altına sürdükleri tuzu, yaşlı bir keçinin tırtıklı diliyle yalattırmaya yeltendikleri için, az daha makaraları koyverecektim.") Şimdi sakin kafayla daha rahat toparlıyorum söyleyeceklerimi ("sakin kafayla" böyle toparlıyorsan, demek ki dağınık kafayla toparladıklarını Mimesisçe bilenler bile anlayamayacak.):

Gece benim için çok anlamlıydı çünkü onur ödülü “Altan Erkekli”ye verildi. (Altan Erkekli'ye "onur ödülü" verenlerin ellerinde LİNÇ lekesi varsa, bu leke yüzünden Altan Erkekli'nin de onuru lekelenmiştir mutlaka.) A.Ü. D.T.C.F. Tiyatro-Dramatik Yazarlık öğrencisiyken görürdüm (Altan Erkekli) hocamızı hep. Tanışmak bir türlü kısmet olmamıştı o zamanlar ama oyunculuk bölümünde olan arkadaşlarımın “Altan hocanın (Hoca'nın) dersini hayatta kaçırmaaaam”lı sohbetlerini ve heyecanlarını hatırladım o gece. Hepsi birbirinden heyecanlı bir salon dolusu genç tiyatrocu Altan Hoca’yı yakından görüyor, sahneye çıkışıyla ellerini patlatırcasına alkışlıyor ve tezahürat yapıyor… (Biz, bu tezahüratın gerçek nedenini, Altan Erkekli'nin asla LİNÇÇİ olmamasına bağlıyoruz.) Okul günlerime döndüm bir süre için. Yine 20’li yaşlarımdaydım. (Sanırım o zaman LİNÇÇİ olacak kadar alçalmamıştın.)

Yine törende benim için önemli başka bir olay gerçekleşiyor: Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu adına bir yetkili çıkıyor sahneye. Aklım hemen 1992 yılına gidiyor. Altındağ Belediye Tiyatrosunca (Tiyatrosu'nca) sergilenen Can Yücel yorumlu "Bahar Noktası" oyunu. ("Bahar Noktası", LİNÇÇİ Yaşam Kaya'nın "cahili olduğu William Shakespeare"e ait "Bir Yaz Gecesi Rüyası" adlı oyunun Can Yücel tarafından yapılmış çevirisidir.) Uyduruk bir trafik kazasında ("Uyduruk" sözcüğüyle, bu trafik kazasının bir cinayet işlenmek üzere kurgulandığını mı anlatmak istiyorsun? Kuş dilinden bile daha anlaşılmaz ve "uyduruk" bir dil olan "Mimesis Dili"yle konuşmayı bırak da, adam gibi bir söylem geliştir; Ümit kardeşim benim!) hayatını kaybeden ve tiyatro dünyamıza eşi Benian’la sayısız oyuncu kazandırmış olan Savaş Dönmez canlanıyor gözlerimin önünde. Onlar sayesinde Karadeniz turnesine çıkmış, sahne gerisinde kocaman “Tiyatro Mabettir” yazan Ordu’da oyun sergilemiştim harika bir ekibin parçası olarak. Sevgili Savaş Dönmez’i bu bahaneyle rahmetle anmak isterim. Mekanın cennet olsun Savaş Dönmez.

Son olarak o geceyi bana özel kılan şeyi de söyleyeyim de bitsin: Öğrencilerimin ve tüm genç oyuncuların coşkusu. (Coşku, çok yalın, çok kolay anlaşılır, hiçbir entelektüel birikim gerektirmeyen basit diyebileceğimiz bir duygu hâlidir. Bu denli sıradan bir ruh hâlinin, senin gibi bir LİNÇÇİ kişiye özellik duygusu aşılamasını çok insanî buluyorum. Ancak, keşke bu duygunu yakınında bulunan LİNÇÇİ arkadaşlarınla paylaşmanın ötesine taşırmasaydın. Keşke, bu ruh hâlini bir yazıya dönüştürüp düşünce kirliliği oluşturmasaydın. Hem kendine, hem okurlara ve hem de tiyatro kamuoyuna büyük kötülük yapmışsın; bu saçma sapan yazıyı kaleme alarak. Ah, benim Ümit kardeşim ah!) Yalan yok, çok heyecanlandım ödül gecesinde ama bunun nedeni yarışmış olmaktan çok öğrencilerimin heyecanını en küçük hücrelerimde bile paylaşmış olmam. (Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz misali, LİNÇÇİ Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'nin (LİNÇÇİ TEB) belirsiz ve insancıl boyut taşımayan ölçütleri, hiçbir bilimsel ve estetik ölçüte uymayınca, LİNÇÇİ TEB'li ağabeylerine öykünen senin gibi dangalakların da elinde nesnel ve estetik bir terazi olamıyor. "Yalan yok" belki, ama duygularında bile hiçbir gerçek yok. Çok heyecanlanmanın, çok büyük coşku duymanın hiçbir ilerletici yanı yok. Öğrencilerinin heyecanını en küçük hücrelerinde nasıl paylaştığının formülünü verirsen, eh ben de birkaç öğrenciye sahip olduğum için, belki bu formülden ben de yararlanabilirim.) Bu duyguyu bana yaşattığı için Terakki Vakfı’na teşekkür etmek istiyorum. (Bence, sen Terakki Vakfı'na, senin gibi bir LİNÇÇİyi meşrulaştırdığı için teşekkür etmen gerekir!) LİNÇÇİ Orhan Kurtuldu harika ve ustaca (Bırak bu soyut ve tanımlanması güç sözcükleri de sadede gel!) sunumuyla ödüllerin açıklanmaları arasında (açıklanması sırasında) öyle (bir) gerilim yarattı (Nasıl bir "gerilim yarattı"?) ve yeri geldiğinde salonu öyle (bir) coşturdu (Nasıl "coşturdu"?) ki (bu coşkuya) kayıtsız kalmak mümkün değildi. Teşekkürler LİNÇÇİ Orhan kurtuldu (Kurtuldu) ve yapıcı eleştirileriyle bize yol gösteren LİNÇÇİ Cüneyt Yalaz. (Bu "yapıcı eleştiriler"den birkaç örnek sunsaydın dünya mı batardı? Yoksa, böyle bir durumda, tıpkı senin gibi, LİNÇÇİ Cüneyt Yalaz'ın da tamtakır ve içerisinde örümceklerin yuva yaptığı bir beyne sahip olduğu mu ortaya çıkardı?) Dilerim 16. ve 106. Festivalleriniz de aynı başarıya ulaşır.

Özel ortamlar (Hangi "özel ortamlar"? Size para kazandırmakla birlikte, sizin LİNÇÇİ olmanızı sağlayan "özel ortamlar" mı?), son derece başarılı organizasyonlar (Bir organizasyonun son derece başarılı olmasının ölçütü / kıstası / kriteri / ilkesi / mısdakı nedir? LİNÇÇİ kişilerin düzenlediği bir organizyon olması mı?) ve her biri birbirinden değerli jüri üyeleri... (Kim bu "her biri birbirinden değerli jüri üyeleri"? Bu "birbirinden değerli jüri üyeleri"nin tümü LİNÇÇİ mi? Yoksa "jüri üyeleri"nin sadece birkaç tanesi mi LİNÇÇİ? Bu "jüri üyeleri" içerisinde LİNÇÇİ Orhan Kurtuldu ve LİNÇÇİ Cüneyt Yalaz da var mı? Varsa, bu LİNÇÇİ kişiler, babalarının hayrına mı jüri üyeliği yapıyorlar? Babalarının hayrına yapmıyorlarsa, yaptıkları bu iş karşılığında öpücük mü, para mı alıyorlar?) Bu festivallerin artması dileğiyle... (Sizin gibi LİNÇÇİ alçaklar katıldıktan sonra, bu festivallerin sayısı ne kadar artarsa artsın, bu tür festivallerin Türkiye tiyatrosuna, Türkiye eğitimine, Terakki Vakfı'na hiçbir yararı olmaz. Ancak, sizin gibi gizli işsiz ve açık LİNÇÇİ kişilerin cep harçlıkları artar!)

LİNÇÇİ Ümit Kireççi

(Kaynak: tiyatrodunyasi.com)


***


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi