21 Mayıs 2010 Cuma

Düşünemeyen, konuşamayan, anlatamayan, davranamayan, yazamayan. toplumsal ilişki geliştiremeyen LİNÇÇİ Cüneyt İngiz, ancak LİNÇÇİ sitelere sığınıyor!

OYUN'un notu: Aşağıdaki yazıyı, LİNÇÇİ İsmail Can Törtop'un sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrodunyasi.com sitesinden alıp olduğu gibi yayınladık. Ancak, yazıda bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları kırmızı renkle biz belirginleştirdik. Ayrıca, yazıdaki bariz yazım yanlışlarını kırmızı renkle belirtip, doğrularını yeşil harflerle biz yazdık!


***


Kadınlar Savaş ve Komedi Üzerine


LİNÇÇİ Cüneyt İngiz
20 Mayıs 2010



Savaş; İnsanın (insanın) hırsları, arzu ve şehvetleri uğruna, yakıp yıkıp yok etme mücadelesi. Erkek egemen dünya yasaları gereği sevişmeyi ve savaşmayı amaç edinen bir kısım erkeğin, kadınları, çocukları düşünmeden, bir avuç toprak uğruna sürekli birbirine saldırması. Asan, kesen, yakan, yıkan, bombalayan erkek, yıkayan, ütüleyen, temizleyen, susan, içine atan, sinesine çeken kadın. Erkeğin bir hücumla yok ettiklerini sessizce yerine koymaya çalışan kadın. Psikolojik (=ruhsal) ve ruhsal (=psikolojik) savaşın en derin çiziklerini alan, aldığı yaraları içine saran kadın.

Şehir Tiyatrolarının (Tiyatroları'nın) bu yıl 26.sını düzenlendiği “Genç Günler Tiyatro Festivali” kapsamındaki oyunlarından “Kadınlar Savaş ve Komedi” adlı oyunundan ortaya çıkanlardı bunlar. Selin Türkmen ve Berna Adıgüzel’in sahneye taşıdığı oyun, kadının savaş içinde yaşadıklarını, savaşın bütün acımasızlığına rağmen, duygularının sesini dinlemesini, aşkı uğruna, sevdikleri uğruna delirme noktasına gelecek kadar savaşı ruhuna taşımasını anlatıyor.

Festivalin başarılı oyunlarından bir tanesi olma nedeniyle, umarız ki yeni sezonda repertuara alınarak daha çok seyirciyle buluşması sağlanabilir. Bu şekilde yıkıma giden dünyanın etkilerini kadınlar üzerinden görerek belki biraz olsun kendimize çekidüzen (çeki düzen) verip, etrafımıza daha dikkatli davranabiliriz.

Ortak reji çalışmasıyla sahneye taşınan oyun, savaşın içindeki kadını, bütün acıları ve sıkıntılarıyla bize gösteriyor. Kadının ne hale geldiğini anlarken bir yandan da, ne kadar erkekleştiğini, erkek gibi düşünmeye başladığındaysa nasıl yokolmaya (yok olmaya) doğru gittiğini görüyoruz. Duygularını savaşın sert ve haşin rüzgarlarına (rüzgârlarına) kaptıran kadının, duygularını ele geçiren zalim savaşın ve hırsın etkisinde, yanmaya mahkum oluşunu beraberce acı çekerek seyrediyoruz.

Berna Adıgüzel, içine kapalı, duygularını dışadönük (dışa dönük) sözler yerine, içsel seslerinin etkisinde ifadeleriyle göstererek seyir zevkini arttırıyor. Oyunculuk becerisini oldukça yüksek bir seviyeye hızla çıkaran Berna Adıgüzel, geleceğe dair umut dolu sinyaller veriyor. Rolünün bütün kıvrımlarını, köşelerini, dehlizlerini iyi etüd (etüt) ederek biz seyirciye her bir köşesini açık ve net bir şekilde gösteriyor. Bu sayede algımızı ve hayranlığımızı üst seviyeye taşıyor.

Selin Türkmen ise rol arkadaşının aksine, dışavurumcu, duygularını alabildiğine söze ve bedenine dayandırarak, başka bir kompozisyon çiziyor. Sözleriyle, haşinliğini, durumun getirdiği acımasızlığını ortaya döküyor. Susmak yerine içinde yaşadığı acıları haykıran kadının, özünde çektiği acıları farklı bir yoldan gösteriyor. Bunu yaparken de başarısını perçinliyor. Bir önceki oyunları olan Hizmetçiler ile başlayan kadının acıları ve hüzünlerini, bu oyunla adım adım ilerletiyor ve geleceğe dair çok güzel işaretler veriyor.

Oyun metninin ortak reji çalışması olması ise, iki oyuncunun oyunlarına sahip çıkmak, değer vermek adına azimlerini gösteriyor. Nakış gibi işledikleri oyun metnini sahneye taşımadan önce çok iyi ezberlemiş, her yönüyle ele almışlar. Böylece seyircinin de algısını ve hazzını doruklara taşıma fırsatını da veriyorlar. Şehir Tiyatroları yönetiminin dikkatini çekmeleri ve oyunlarının en kısa zamanda repertuara alınması, seyirciye bu hazzı yaşatmalarını diliyoruz.

Belirtmesi (Belirtilmesi) gereken en önemli nokta Şehir Tiyatroları’nda Genç Günler organizasyonunu son yıllarda başarıyla seyirciye taşıyan LİNÇÇİ Arif Akkaya ve ekibinin seyirci yönünden gerekli değeri görmemesi oldukça üzücü. Çok güzel organize edilen Genç Günler programı, yeterince duyurulmamasının ve İstanbul Tiyatro Festivali'nin (Festivali'yle) de çakışması nedeniyle, ücretsiz olduğu halde yeteri kadar ilgi görmemesi şaşırtıcı ve dahi hüzün verici. Oysa ki bu sene yurtdışından katılımların da alındığı bu festivalin tıklım tıklım salonlara oynaması gerekirdi.

Bilet fiyatlarından şikayet eden İstanbul seyircinin, ücretsiz festivale ilgi göstermemesi, aslında biraz da kendi duyarsızlığını ve ilgisizliğini gösteriyor. Belki de bir daha seyredemeyeceği oyunlara gereken ilgisi (ilgiyi) göstermek çok önemli. Bu yıl olmasa da en azından önümüzdeki yıl.

Şehir Tiyatroları Genç Tiyatro idarecisi LİNÇÇİ Arif Akkaya ve ekibini bu başarılı organizasyondan dolayı kutluyor. Her yıl bir adım daha ileri giden, başarıya koşan bu organizasyonu daha da ileri taşımalarını alkışlıyorum.

(Kaynak: tiyatrodunyasi.com)


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi