19 Mayıs 2010 Çarşamba

LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Ahmet Ertuğrul Timur, alnındaki LİNÇ lekesine aldırmadan, vâkıf olmadığı "Deniz Baykal Skandalı" hakkında yazıyor!

Oyun'un notu: Aşağıdaki yazıyı, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrom.com sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, yazıda bulunan LİNÇÇİ ada biz link verip, bu adı kırmızı renkle biz belirginleştirdik. Ayrıca, yazıdaki bariz yazım yanlışlarını kırmızı renkle belirtip, doğrularını yeşil harflerle biz yazdık!


***


Deniz Baykal !


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur
aetimur@gmail.com
19 Mayıs 2010


ÖN NOT 1 : Mayıs başından haziran 15'e dek çalıştığım kurumda işlerin en yoğun olduğu dönemdir. Geçtiğimiz haftalarda da cumartesi pazar dahil sabah 08.00-akşam 22.00 (arası) çalıştım. Önümüzdeki hafta boyunca ise sabah 08.00 gece 24.00 (arası) çalışacağım. Bu nedenle de yayınımızda aksamalar olabiliyor. Birikmiş bir hayli girilecek haber, yazı var. Bu yazı da, daha olayın yaşandığı ilk günlerde yazmayı düşündüğüm, bir kez de başlayıp devam ettiremediğim gecikmiş bir yazıdır.

ÖN NOT 2 : Tiyatrom okur çoğunluğunun (Tiyatral nedenlerle olsa dahi) siyasal boyutlu yazılardan hoşnutsuz olduğunu biliyorum. Bazı (hatta belki çoğu) okurlarımız hoşnutsuz olsa da bugün gündemdeki siyasal konuda yazacağım, üstelik de tiyatroyla direk (direkt) hiç bir (hiçbir) alakası olmamasına karşın. Eh ne yapalım ikinci ve siyasal bir site daha açıp sürdürecek eforum da zamanım da yok ve benim de düşüncelerimi insanlara özgürce ulaştırabileceğim tek yayınım bu olduğuna göre buradan yazmak zorundayım. Artık site sahibi olmamın getirdiği emrivaki yi (emrivakiyi) salt "tiyatro" beklentisinde olan okurlarım mazur görsünler.

ÖN NOT 3 : Bu yazıyı yazmayı düşündüğümde çok ağır bir başlık düşünmüştüm fakat zor şartlarda çalışıp kazandığım geçim kaynağımı tazminat olarak ödemek istemiyorum açıkçası. Okurlarım yazının başlığına içinden geçen o en ağır başlığı atarak okuyabilirler.

Zora yada istismara dayalı cinsellikler içermedikçe kişilerin ilişkilerini, ahlakını sorgulamak, magazinsel (magazinel) yada ahlaksal konulara girmek tarzım değildir. "Evli birileri başkasıyla ilişki yaşar mı yaşamaz mı, yaşarsa ne yapmalı?" bu benim sorunum değildir.

Eğer bu durum var ise ve eşler de bunu hazmedebiliyorlarsa afiyet olsun...

Eğer böyle bir durum varsa ve bu kişiler dini (dinî) inançları olan kişilerse hesabını cennet-cehennem sorgulamasında versin...

Eğer böyle bir durum varsa ve bu kişiler toplum önderi konumunda kişilerse ve toplum da bu yaşananı kabullenmiyorsa toplum onları silkelesin

der geçerim.

Fakat Baykal olayında herkesin atladığı bir yan vardır. Bana göre en önemli yan budur, toplumsal infial yaratması gereken yan budur ama nedense bu konu adeta (âdeta) hiç gündeme getirilmemektedir.

Nedir bu?

Bu 70 yaşını geçmiş bir adamın azmışlığı değildir

Bu evli bir adamın yada kadının eşini aldatması da değildir

Bunlar magazincilerin ilgi alanına girer.

Asıl tepki gösterilecek olan bu parti liderinin, bu toplum önderinin(!) cinsel ihtiyacını gideren bir kadını meclise milletvekili olarak sokmasıdır!

Dünyanın en eski mesleği denilen fahişelik mesleğinin erbaplarına ödenecek bedel vizite parası kadardır. Bu yasak aşkın kadın kahramanı bu mesleğin erbabı kişilerden değilse yasak aşkın karşılıkları değişkendir. Zamparanın mal varlığı ve kadının süksesine göre kürklere otomobillere, villalara, sağlanacak iş olanaklarına mal olabilir. Bunlar da onların tercihidir.

Ama hiç bir (hiçbir) yasak aşkın bedeli olarak "milletvekilliği" peşkeş çekilemez!

Baykal ve o hanım arasında geçen ilişki aşk olsaydı sanıyorum aşkın baş döndüren gücüyle çoktan evliliklerini bitirip yeni bir birlikteliğin temeli atılıp çoktan aşkları ilan edilmiş olurdu. Gerçek bir aşkın karşısında hangi engel bu başbaşalığın karşısına dikilebilirdi? O halde bir aşk olmadığı açıktır. Aşk yoksa bu durumda kuru kuruya bir cinsellik ve salt bir ihtiyaç gidermeye dayalı ilişki olduğunu düşünmemek elde değil.

Hanımefendi(!) Baykal'ın özel kalem müdürüyken bir çok (birçok) eski CHP'li seçimde kaybedip elenirken aradan sıyrılıp seçilme garantili bir yerden lider tercihi ile aday yapılıp meclise girebiliyorsa bu tercihin bir bedel ödeme ihtimalini de düşünmemek elde değil.

Bu durumda nerede kaldı Yüce (yüce)(!) meclis? Nerede kaldı kutsal meclis?

Nüfusumuzun 80 milyon olduğunu varsayarsak (nüfusumuzu) 550 milletvekiline böldüğümüzde kabaca diyebiliriz ki her bir milletvekili mecliste 14 milyonun üzerinde vatandaşımızı temsil ediyor. Emekçisi, köylüsü, öğrencisi, çoluğu çocuğu ile 14 milyon kişinin meclisteki iradesi bir cinsel ihtiyaç gidermenin karşılığına mı peşkeş çekilmiştir?!

Baykal bey yada herhangi bir lider eğer yükselen libidosuna , testesteronlarına (testosteronlarına) gem vuramıyorsa gitsin istediği kişiyle istediği şekilde yaşasın bu onun kendi ahlakını (ahlâkını) yada ahlaksızlığını (ahlâksızlığını) gösterir. Ama her kim ki bunu gidermenin bedeli olarak, karşılığı olarak kamu malını, kamusal yetkisini kullanıyorsa o kişiye lanet (lânet) olsun ve defolsun gitsin!

Eğer bu yazıyı yoğunluğum izin verse ve ilk yaşandığında yazabilmiş olsaydım belki burada bu cümleyle bitecekti. Fakat bu olayın peşinden yaşananlar olayın kendisini de aştı ve bazı CHP'lilerin ne kadar basitleşebildiklerini, iğrençleşebildiklerini gördükçe şaşakaldım, tiksindim.

Açlık grevi yapıyorlarmış!

Lanet (Lânet) olasıcalar ne için bu açlık grevi? "Böyle bir ilişki yoktur" diyemeyen bir genel başkanının ahlaksızlığına (ahlâksızlığına) sahip çıkmak için mi?!

Bre reziller, kepaze insanlar, Açlık (açlık) grevinin bir onuru bir haysiyeti var, Açlık (açlık) grevi denilen eylemlerin en keskinini lekelemek ne haddinize!

- Toplumsal çıkarlar için mi bu açlık grevi?

- Hayır!

- Tecrit, baskı, zulüm görenler için mi?

- Hayır!

- Ne için?

- Yasak aşkını yalanlayamayan bir adamın "şeyinin keyfi" için!

Rezillik, rezillik, rezillik!

Bununla da kalmadı...

Bu reziller, bu kepazeler, bu akıl yoksunu mahluklar (mahlûklar), kendini insan sanan bu akıl fukarası zavallılar Deniz Gezmiş'le Deniz Baykal'ı özdeşleştirmeye kalktılar!

Küfür etme alışkanlığım olsaydı sanırım hayatımın en ağır küfürlerini bunlara ederdim ve belki biraz olsun rahatlayabilirdim.

Ulan densizler! Ulan akılsızlar! Ulan düşünce yoksunları! Deniz Gezmiş şeyinin keyfine mi asıldı?! Siz nasıl onun Türkiye Halkları için verdiği ve dar ağacına çıktığı ana dek şerefle bunu yinelediği mücadelesi ile bu rezilliğiyle istifaya mecbur kalmış bir burjuva politikacısını özdeşleştirebilirsiniz?

Nerde (Nerede) 68'liler derneği (Derneği), nerde sosyalistler nerde deniz (Deniz) Gezmiş'in mücadelesini yaşatanlar? Bu Deniz Gezmiş adını bu rezil olaya bulaştıranlar tek tek tespit edilmeli mahkum edilmelidir!

Kadınlık onurunu koruması gerekenler, bir yetkinin, konumun istismarı ile kurulmuş ilişkiye en başta lanet (lânet) okuması gerekenler, sözde sosyal demokratlar, sözde aydınlar mazeret olarak karşı taraftakilerin üç eşlileri bile var diyebildiler. Sanki o üç eşliler eşlerini yada sevgililerini, kumalarını millete vekil olarak meclise sokmuşlar gibi.

Bırakın bu skandalı liderliği boyunca CHP'ye hiç bir (hiçbir) artı katamadığı gibi baraj altında kalmasına neden olan, Sosyal (sosyal) demokrat yada ortanın solu gibi söylemleri unutturup MHP yakınlaşması, ulusalcılık hatta din istismarcılığına dek varan oportünist bir lideri hala (hâlâ) savunabilmek azıcık mantığı olan kimsenin yapacağı şey olmasa gerek. Bu yaşananlar CHP'nin sadece lideriyle değil lider şakşakçılarıyla da iflasıdır.

Bu Baykal sorunu değildir. Bu en sağdakinden soldakine burjuva meclisinin bir kez daha deşifre olmasıdır. Çocuklarını, akrabalarını zengin eden siyasiler, egolarından başka hiç bir (hiçbir) şeyi yada kimseyi temsil etmeyen bakanlar, menfaat odaklarının kuklası olmuş politikacılar ve şimdi de şeyinin keyfine meclisi alet edenler... Tıpkı "seni artiz yapacağım" vaadiyle yatağa atılan yeşilçam (Yeşilçam) figüranı yosmalar gibi seni vekil yapacağım, kıyak emekliliğin de olacak vaadiyle kurulmuş ilişkiler...

Haa, bu arada bu videonun çekilmesi ve yayınlanması etik midir, etik dışı mıdır tartışmasına girecek değilim ama bildiğim şudur ki eğer bu videodaki Tayyip Erdoğan olsaydı sadece yüzlerce internet sitesiyle sınırlı kalınmaz birer kopyası çıkarılıp seçim meydanlarında dev ekranlardan yayınlanırdı. İster yakınları için, çıkar ve rant için, ister cinsel egoları için meclisi ve konumunu kullananlar sağdan sola ortadadır.

Nazım (Nâzım) Hikmet'in sözlerine kulak vererek ve bu sahte kahramanları, sahte liderleri bütün kirlilikleriyle görüp aşabilmek umuduyla.

Annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
anlamak gideni ve gelmekte olanı.


***


Nesrin Baytok kimdir ?


CHP Lideri Deniz Baykal ile Ankara Milletvekili Nesrin Baytok'a ait olduğu iddia edilen özel görüntüler siyasi arenaya bomba gibi düştü. Deniz Baykal ile görüntülendiği iddia edilen Nesrin Baytok, partinin kapısından 1990'da kitap satıcısı olarak girdi. Sonra hep Baykal'ın yanında oldu. Özel Kalem Müdürlüğü'nün ardından milletvekili seçildi

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Ankara Milletvekili Nesrin Baytok'a ait olduğu iddia edilen özel görüntüler siyasi arenaya bomba gibi düştü. Milletvekilliği öncesinde Baykal'ın özel kalem müdürlüğünü yürüten ve "sırdaşı" olarak bilinen Baytok, CHP lideriyle hep yakın çalıştı.

Baykal'ın güvenini kazanan Baytok, genel başkanın onayıyla Temmuz 2007'de Ankara Milletvekili olarak parlamentoya girdi. Şok görüntülerle patlak veren tartışmalarda en çok merak edilen konulardan birini, Baykal ile Baytok'un geçmişe uzanan mesai arkadaşlıkları oluşturdu. Baytok'un 20 yıl önce, o dönem Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) olan partinin Genel Merkezi'nin kapısından girip, Genel Başkan katına tırmanması, oradan parlamentoya uzanıp bugün en çok tartışılan kadın siyasetçi olmasına kadar uzanan öyküsü şöyle: nHalen (Hâlen) Ankara Milletvekili olan Nesrin Baytok'un yükseliş öyküsü 1989-1990 yıllarında başladı. O tarihte SHP Genel Merkezi'ne gelen genç kadın kitap pazarlaması yapıyordu. İlk olarak, o sırada partinin etkili isimlerinden olan Erol Çevikçe ile tanıştı ve bir süre sonra Genel Merkez'de işe başladı.

DEDİKODU YAYILDI

- ODTÜ Maden Mühendisliği mezunu olan Baytok, 1991-1992 döneminde Baykal tarafından keşfedildi. SHP Genel Sekreteri Baykal'ın özel kaleminde görev aldı. Baykal, merhum Erdal İnönü'ye karşı liderlik yarışını kaybettiğinde, Ankara Köroğlu Caddesi'nde kurduğu "Gölge Genel Merkez"de Baytok'a da iş verdi.

- 12 Eylül darbesinin ardından yürütülen hukuk mücadelesi sonuçlandığında CHP, Hazine'den mallarını geri almayı başardı. 1992 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin açılması ile birlikte Nesrin Baytok, CHP'deki konumunu güçlendirdi.

- Tarsuslu olan Baytok, iddialara göre Kafkas kökeni sayesinde CHP'nin ağır toplarından Önder Sav'ın da desteğini aldı.

- Baytok ile Baykal arasında yakınlaşma olduğu dedikoduları parti çevrelerinde yıllar önce yayıldı. Aralarında eski Genel Sekreter Adnan Keskin'in de bulunduğu bazı önde gelen isimler, Genel Başkan Deniz Baykal'a dostça uyarılarda bulunmayı ihmal etmedi.

- Dedikodular, Deniz Baykal'ın eşi Olcay Baykal'ın da kulağına gitti. Aile içinde gerilim yaratan bu konunun dışarıya sızmamasına özen gösterildi.

- Nesrin Baytok partide neredeyse karar verici konuma geldiğinde, mühendis olan eşi Can Baytok henüz işsizdi. İlk olarak bir şirket kuruldu ve partinin kırtasiye ve bilgisayar sarf malzemesi temini işine girildi.

- Bir süre sonra CHP'li Bakırköy, Kadıköy, Şişli ve Mersin Belediyeleri ile İzmir Belediyesi'ne bağlı şirketlerin yazılım, güvenlik kamerası, fiber optik kablo işlerini de Can Baytok üstlendi ve ailenin mali durumu düzeldi.

VEKİLLİK TARTIŞMASI

- Baytok ile ilgili kritik süreç Temmuz 2007 seçimlerinden önce gündeme geldi. Baykal, sürpriz bir biçimde Nesrin Baytok'u Mersin'den milletvekili adayı yapmak istedi. İddialara göre Nesrin Hanım, Mersin'i beğenmedi ve Ankara'dan aday olmak istediğini söyledi.

- Baytok'un vekilliğine CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın şiddetle karşı çıktığı, Baykal'ın ise "Nesrin Hanım'ı Ankara'dan aday gösterelim. Bunun dışında Ankara listesini sen yap" diyerek Önder Sav'ı ikna ettiği öne sürüldü.

- 22 Temmuz 2007'de Ankara Milletvekili seçilen Nesrin Baytok'la ilgili ikinci kriz parti yönetiminde çıktı. Baytok'un Genel Başkan Yardımcılığı beklediği kulislere yayıldı. Ancak Baykal'ın partinin etkili isimlerinden gelen uyarılar karşısında Baytok'a Genel Başkan Yardımcılığı teklif etmediği, bunun yerine Bilim Yönetim Kültür Platformu Başkanlığı'na getirdiği kaydedildi.

http://www.beyazgazete.com/haber/2010/05/09/nesrin-baytok-kimdir.html

(Kaynak: tiyatrom.com)


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi