27 Nisan 2010 Salı

Bir filmdeki Amerikalı bir karakterin özürlü saptamasını yazısının temeline koyan Kemal Oruç, LİNÇÇİ Tuncer Cücenoğlu'nu kutsayıp arındırmak istiyor!

LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu'nu kendisine "bir ağabey, bir dost olarak" atayan Kemal Oruç


***


"yanımda yatan yabancı
her söz zehir gibi acı
bütün dertlerin en gücü
geçmiyor günler geçmiyor"

Sabahattin Ali


***


Snop* aydınlar, içinde bulunmak zorunda kaldıkları, ekmeğini yiyip suyunu içtikleri halkı küçümseyip hiçimsemek için, o halkın belleğinin zayıf olduğunu sürekli olarak dile getirmeyi bir marifet sayarak, hiç de böyle bir hakka sahip olmadıkları hâlde, halka caka satarlar. Hattâ bu züppe aydınlar, zaman zaman hızlarını alamayıp o denli ileri giderler ki, yabancı snop aydınlardan da "alıntı/çalıntı" yaparak, içinde bulunmak zorunda kaldıkları, ekmeğini yiyip suyunu içtikleri halkın, yabancı halka benzemesi için mesai harcayıp, harcadıkları bu mesai için, âdeta halkın yüzüne tükürerek, ayrıca caka satarlar.

Oysa...

Dünyanın bütün halkları aşağı yukarı aynı belleğe sahiptir.

Ne var ki...

Bazı halklar, sınıf savaşımına katılan aydınların azlığı nedeniyle, siyasal ve ideolojik kavgalarını el yordamıyla yapmak zorunda kalırlar.

Türkiye'de, sınıfsal savaşıma katılan aydın sayısı yeterli olmadığı kanısındayım. Sınıfsal savaşıma katılan aydınların sayısının yeterli olup olmadığı konusunda ikircikli düşünüp konuşsam da, tiyatro dünyasındaki aydınların hemen hemen tamamının snop olduğunu ve bu züppe aydınların, halka tepeden baktıklarını anlamak için elimizde çok önemli, çok somut bir ölçüt var:

"Özdemir Nutku skandalı"

Bu skandal konusunda geliştirilen yada bir türlü geliştirilemeyen toplumsal refleks durumu, tiyatro dünyasındaki aydınların snopluğunun, züppeliğinin tescilidir!

Daha yerinde bir deyişle...

İftiradan yana olmak yada iftiradan yana olmamak ikilemindeki karar verememe hâlleri, tiyatro dünyasında hüküm süren aydınların vicdan sabıkasıdır.

Snop aydınlardan biri, Türkiye'nin en tanınmış tiyatro profesörü LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Özdemir Nutku, Coşkun Büktel'in başyapıtı Theope'yi küçümseyip hiçimsemek için, otuz kişilik resmî bir Devlet Tiyatroları toplantısında, göz göre göre, taammüden iftira atmayı bir marifet saymıştır!

Snop aydınlardan bir başkası, resmî tiyatral ideolojiyi tesis eden kurumlarda oyunları sık sık oynanan yazarlardan biri LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu, bu iftiraya göz yumup kafa sallamakla birlikte, bu iftirayı tahkim etmek için, âdeta cansiparane bir biçimde bedenini siper etmiştir!

Ve...

Sanki bu iftira zincirine eklemlenmek ister gibi, sanki kendisi de snop aydın olmayı hayal eder gibi, Coşkun Büktel'in kaleme aldığı ve LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu'nun nasıl bir yazar(?) olduğunu ortaya koyan "Çığ aslında nedir, neyi sarsıyor?" yazısını çürütmeye yeltenmeden, oyun yazma özürlü ve LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu'nu kendisine "bir ağabey, bir dost olarak" atayan Kemal Oruç da, ne "Özdemir Nutku iftirası"nı ve ne de bu iftirayı ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek için örgütlenen LİNÇ KAMPANYASINI asla görmeyip kıytırık konulara musallat oluyor!

Yani...

Oturup LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu'na güzelleme yazıp, methiye düzüyor!!

Oysa...

Oturup LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu'na güzelleme yazıp, methiye düzmeden önce dersine iyi çalışmalı ve "Çığ aslında nedir, neyi sarsıyor?" yazısını çürütüp, bu yazıyı kaleme alan Coşkun Büktel'e haddini bildirmeli, Büktel'in ağzının payını vermeli, Büktel'i insan içine çıkamaz duruma getirmeli!

Oysa...

Bir snop aydın olmanın ötesine geçmeye hiçbir zaman gayret etmemiş LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu'nun, hiçbir zaman bir snop aydın olmaya asla gayret göstermemiş ve "Sinop" zindanlarında çürütülmek istendikten sonra, henüz kırk bir yaşındayken Kırklareli'nde faşist bir katil tarafından öldürülüp, bir anlamda LİNÇ edilmiş Sabahattin Ali'nin aynı bağlamda değerlendirilmesi doğru değildir.

Hiçbir zaman, hiçbir kimseyi LİNÇ etmek istememiş bir "Sinop aydını"yla, "1100 kişilik bir LİNÇ ordusuyla birlikte", gerçekçi yazar Coşkun Büktel'le sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen "snop aydın" ve LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu'nun adını bir arada anmanın anlamsızlığını kavrayamayan ve "Çığ aslında nedir, neyi sarsıyor?" yazısını çürütüp, bu yazıyı kaleme alan Coşkun Büktel'e haddini bildirmeyen, Büktel'in ağzının payını vermeyen, Büktel'i insan içine çıkamaz duruma getirmeyen, yani işin kolayına ve toyluğuna kaçıp, sanırım tiyatral işlerinin daha rahat yürüyebilmesi için, kendisine LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu'nu "bir ağabey, bir dost olarak" atayan Kemal Oruç'a ne denebilir?

Ne diyelim?

Hayırlısı olsun!!!


* Seçkin görünmek için, bazı çevrelerdeki düşünceleri benimseyen, hayranlık duyan ve onlar gibi davranmaya özenen (kimse), züppe.


***


Hamiş: Benim cep telefon numaram; 0532 / 642 88 57 ve oğlum Cemal Bulunmaz'ın cep telefon numarası; 0532 / 325 57 58'dir. Her iki cep telefonu numaralarında bulunan 57 rakamı, Sinop ilimizin plaka numarasıdır. Sinop'la hiçbir kan bağımız bulunmamasına karşın, 57 rakamını cep telefonlarımızda bulundurmamız bir rastlantı sonucu değil, Sabahattin Ali'nin cezaevinde yattığı Sinop ilimizi unutmamamız içindir. Tiyatromuzun kapı numarasının 57 olması bir rastlantı olmakla birlikte, tiyatro çalışmalarımızı sürdürmek için satın almak istediğim binanın kapı numarasının 57 olduğunu görmem nedeniyle, satın alacağım kişiyle "fazla" pazarlık etmedim. Hattâ sürekli olarak reklamlarımı verdiğim Pera Ajans'ın sahibi Recep Övet'in Sinoplu olması, verdiğim bu reklamlarda bir etmendir. Ayrıca bu ajansta çalışıp, her cuma günü tahsilata gelen emekçi Suvat Kaçak ile saatlerce sohbet etmemiz, benim snop aydın olmamamdan ve Suat'ın Sinoplu olmasından kaynaklanır. (HB)


***


LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) TUNCER CÜCENOĞLU… SABAHATTİN ALİ… AYDINLIĞA HİZMET…


Kemal Oruç
kemal.oruc@yahoo.com
24 Nisan 2010


“Vali” adlı filmde Amerikalı karakter şunu söylüyor: “Siz Türklerin en sevdiğim özelliği ne, biliyor musunuz? Çok çabuk unutuyorsunuz."

Geçmişini bilmeyen, bildiğini çabuk unutan, toplumsal belleği zayıf bir ülkeyiz. Biz geçmişimizi ne kadar çabuk unutursak, gelecekte de bizi o kadar çabuk unutacaklar. Aydınlanmak, unutulmamak, sömürülmemek ve onurlu bir şekilde var olabilmek için öncelikle geçmişimizi çok iyi bilmek ve geçmişimizdeki değerleri geleceğe aktarabilmek zorundayız.

İşte bu toplumsal görevi en iyi şekilde yerine getiren aydınlarımızdandır LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu

Bir yazar olarak değerlendirirsem, ülkemizdeki en verimli oyun yazarı olduğunu söyleyebilirim. Yazdığı onlarca oyun hem ülkemizde hem de yabancı dillere çevrilerek birçok farklı ülkede sahnelenmiş ve çeşitli ödüller almıştır.

Bir aydın olarak değerlendirirsem, LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Cücenoğlu'nun halktan hiç kopmadan yazdığını, toplumcu gerçekçi biçemiyle halkının sorunlarını somut bir dille, hiç çekinmeden, okurlara ve seyircilere ilettiğini söyleyebilirim.

Bir ağabey, bir dost olarak değerlendirirsem de, her an güler yüzlü, sohbetini hiç kimseden esirgemeyen, çevresindekilere her konuda yardım etmeye çalışan iyi bir model olduğunu söyleyebilirim.

Davet edildiği söyleşileri ve atölye çalışmalarını hiç tereddütsüz kabul etmiş, oyun yazma konusunda gençleri bilgilendirmekten hiç vazgeçmemiştir.

İşte bu değerli yazarımızın bizleri aydınlatan oyunlarından biri var ki, bir solukta okudum ve hiç beklemeden, çevremdeki herkese, bu belgesel oyunu okumalarını tavsiye ettim.

LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Cücenoğlu, belgesel nitelik taşıyan “Sabahattin Ali’yi Kim Öldürdü” adlı oyununda, büyük yazar ve aydın Sabahattin Ali’nin doğumundan katledilişine kadar olan hayatını somut bir şekilde işlemiş.

Diyalog ustası LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Cücenoğlu, bu oyununda daha çok monologlara başvurmuş ve anlatımı daha da güçlü kılmıştır. Böylece oyunu izleyen seyirci Sabahattin Ali’nin hayatını, olayların içinde kaybolmadan, çok daha somut bir şekilde takip edebilecektir.

Belgelere dayanarak yazılan bu oyunda, sistemin nasıl da acımasızca işlediğini, halkını aydınlatmaya çalışan bir yazarın, hayatı boyunca gördüğü işkenceleri ve nasıl katledildiğini okuyacak/ izleyeceksiniz. Asıl önemli olan, yanlış işleyen sistemin gerçek yanını görmüş olacaksınız.

Her şeyin hızlandığı günümüzde, her şeyi çabucak unutması için, belleği zayıf gençler yetişmekte ve sahte tarih dersleriyle de yanlış bilgiler gençlerimize empoze edilmektedir.

Bugün, bırakın lise öğrencilerini, üniversite öğrencileri bile Sabahattin Ali’nin, Abdi İpekçi’nin, Uğur Mumcu’nun, Bahriye Üçok’un, Ahmet Taner Kışlalı’nın nasıl katledildiğini; Maraş ve Sivas katliamını; 6,7 Eylül ve 1978 olaylarını; darbelerin nasıl gerçekleştiğini, ülkemizden ve değerlerimizden neler alıp götürdüğünü bilmez!

LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Tuncer Cücenoğlu bu oyunuyla aydınlık görevini yerine getirmiş; gençlere ve gerçek tarihimizden bihaber yetişkinlere bir aydınlanma aracı sunarak yanlış işleyen sistemin çarklarına bir darbe daha indirmiştir.Bu oyunu okumak da, izlemek de, sahnelemek de aydınlığa büyük bir hizmet olacaktır. Günleriniz aydın olsun sevgili düşünce dostları!

(Kaynak: tiyatrom.com)


***


Oyun'un notu: Yukarıdaki haber metnini, LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) sahibi olduğu LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) tiyatrom.com sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, haber metninde bulunan LİNÇÇİ (İngilizce: LYNCHER) adlara biz link verip, bu adları biz kırmızı renkle belirginleştirdik.

Ayrıca bakınız:

"Çığ aslında nedir, neyi sarsıyor?"

Dün akşam Mitos-Boyut'u aradığımda, başıma acayip bir şey geldi!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi