"Voltaire'in hazır cevaplılığı ve sivri dili başına bela olmayı sürdürdü. Genç bir asilzadeyi gücendirmesi onun mahkeme dahi olmadan sürgün edilmesine yol açtı."
.
"Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır. Sokrates bu suçlamalar sonucunda ölüme mahkum edilir." (Kaynak: Vikipedi)
.
(Atsineği), "Sokrates'in yaşadığı dönemde kullandığı lakaptır. O, Atina'yı uyuşuk bir ata ve kendisini de o atı sürekli rahatsız eden sineğe benzetmiştir. Sokrates, bu rahatsız etme mizansenini kendi yöntemiyle, Sokratesçi ironi ile yapıyordu. İnsanlara sürekli sorular soruyor ve onları köşeye sıkıştırıyordu. Asla sorduğu soruların cevabını vermiyor ve insanların cevabı bulmaları için yardımcı oluyordu." (Kaynak: itü sözlük)
.
Gerçekçi yazar Coşkun Büktel ile sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanakları, siyasal ve tiyatral iktidara karşı çıkıp, gerçekleri ve sosyalizmi anlattıkları için, Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği'nin (OYÇED) de elebaşı olduğu 1100(!) kişilik bir güruh tarafından imha edilmek istendi! (Kaynak: LİNÇ KAMPANYASI)
.
.
***
.
.
AT SİNEKLİĞİ VE DÜŞÜNCEYİ İFADE ETME (KONUŞMA-YAZMA) ÖZGÜRLÜĞÜ ÜZERİNE
OYUN YAZARLARI VE ÇEVİRMENLERİ DERNEĞİ’NİN
"AÇIKSÖZLÜ" BİLDİRİSİ
"Söyleyeceklerinize katılmayabilirim ama onu söylemek hakkınızı ölüm pahasına savunurum"
"Söyleyeceklerinize katılmayabilirim ama onu söylemek hakkınızı ölüm pahasına savunurum"
(Voltaire)
Sokrates, kendisini ölüme mahkûm edenlere özetle: “Ben sizden uzun yaşacağım” demişti ve haklı çıktı. Bugün kimse Sokrates’i yargılayan ve ölüme mahkûm edenleri bilmez ama herkes Sokrates’i ve onun düşüncelerini çok iyi bilir.
Sokrates, “at sineği” diyordu, düşünen, üreten bilim, felsefe ve sanat insanlarına. Çünkü bu üçlüdeki insanlar sistemi rahatsız etmek için vardı. Var oluş sebepleri sorgulamak, sorgulatmak üzerineydi. Bunu yapmaya mecburdular. Sokrates de mecburdu, AÇIKSÖZLÜ Haldun da.
İnsanlığın düşünce tarihinde iktidarların bugün için hala düşünceyi ifade etme özgürlüğünü benimseyememiş olduğunu bir kez daha gördük. Bir at sineği olan Haldun AÇIKSÖZLÜ, Laz Marks adlı oyununda tiyatronun diliyle hiciv ve taşlama ustalığını kullanarak kurulu düzen üstüne mizahın gücüyle bir fıkra anlatıyor. Ancak, oyuna dümdüz bakan ve ince eleştiriyi “hakaret” olarak gören gözler, “fıkra” nedeniyle devlet denen Leviathan’ı derhal harekete geçirerek gereğinin yapılmasını arz etmişlerdir.
Doğrudan açık sözlü sanatçıya haddini bildirmek yerine; hukuk eliyle demokratik yöntemlerle oldukça steril bir şekilde AÇIKSÖZLÜ Haldun hakkında şikayetçi olmuş, politik-taşlama yapan at sineğini yargıya havale etmişlerdir. Bu noktada yargıya müdahale olmaması açısından davaya ilişkin bir sözümüz yoktur. Ancak, yargıya at sineğini yollayan zihniyete diyecek sözlerimiz vardır.
Düşünceyi ifade etme özgürlüğü (ifade özgürlüğü ya da konuşma özgürlüğü) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ilan edilen ve içinde bizim de olduğumuz birçok ülke tarafından kabul edilen bir hak ve özgürlüktür.
Bizler düşünceyi ifade etme özgürlüğünün AÇIKSÖZLÜ Haldun hakkında açılan kamu davasıyla zedelendiğini, sanatsal eleştirinin bu kadar kolay bir şekilde ceza davalarına konu yapılmaması gerektiğini düşüyoruz. Yoksa bunun ardı arkası gelmeyecek, başka seslere ve renklere tahammülü olmayanlar onları susturmak ve renksizleştirmek için kamunun elini kullanacaklardır.
OYÇED
OYUN YAZARLARI VE ÇEVİRMENLERİ DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU
(Kaynak: tiyatrom.com)
Sokrates, kendisini ölüme mahkûm edenlere özetle: “Ben sizden uzun yaşacağım” demişti ve haklı çıktı. Bugün kimse Sokrates’i yargılayan ve ölüme mahkûm edenleri bilmez ama herkes Sokrates’i ve onun düşüncelerini çok iyi bilir.
Sokrates, “at sineği” diyordu, düşünen, üreten bilim, felsefe ve sanat insanlarına. Çünkü bu üçlüdeki insanlar sistemi rahatsız etmek için vardı. Var oluş sebepleri sorgulamak, sorgulatmak üzerineydi. Bunu yapmaya mecburdular. Sokrates de mecburdu, AÇIKSÖZLÜ Haldun da.
İnsanlığın düşünce tarihinde iktidarların bugün için hala düşünceyi ifade etme özgürlüğünü benimseyememiş olduğunu bir kez daha gördük. Bir at sineği olan Haldun AÇIKSÖZLÜ, Laz Marks adlı oyununda tiyatronun diliyle hiciv ve taşlama ustalığını kullanarak kurulu düzen üstüne mizahın gücüyle bir fıkra anlatıyor. Ancak, oyuna dümdüz bakan ve ince eleştiriyi “hakaret” olarak gören gözler, “fıkra” nedeniyle devlet denen Leviathan’ı derhal harekete geçirerek gereğinin yapılmasını arz etmişlerdir.
Doğrudan açık sözlü sanatçıya haddini bildirmek yerine; hukuk eliyle demokratik yöntemlerle oldukça steril bir şekilde AÇIKSÖZLÜ Haldun hakkında şikayetçi olmuş, politik-taşlama yapan at sineğini yargıya havale etmişlerdir. Bu noktada yargıya müdahale olmaması açısından davaya ilişkin bir sözümüz yoktur. Ancak, yargıya at sineğini yollayan zihniyete diyecek sözlerimiz vardır.
Düşünceyi ifade etme özgürlüğü (ifade özgürlüğü ya da konuşma özgürlüğü) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ilan edilen ve içinde bizim de olduğumuz birçok ülke tarafından kabul edilen bir hak ve özgürlüktür.
Bizler düşünceyi ifade etme özgürlüğünün AÇIKSÖZLÜ Haldun hakkında açılan kamu davasıyla zedelendiğini, sanatsal eleştirinin bu kadar kolay bir şekilde ceza davalarına konu yapılmaması gerektiğini düşüyoruz. Yoksa bunun ardı arkası gelmeyecek, başka seslere ve renklere tahammülü olmayanlar onları susturmak ve renksizleştirmek için kamunun elini kullanacaklardır.
OYÇED
OYUN YAZARLARI VE ÇEVİRMENLERİ DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU
(Kaynak: tiyatrom.com)
.
.
***
.
.
Ayrıca bakınız:
.
.