Foto: "İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu"nun "bir komplo ile kuruldu"ğunu dile getiren ve "sürekli aleyhime yazı yazıp arkamdan konuştular. Yalanlar uydurdular." diyerek, "tehditkâr bileyci" ve tiyatro suyunun bulandırıcısı Ömer F. Kurhan'ın "Big Brother" (Büyük Birader) olduğu bu linççi platformu suçlayıp, LİNÇ ÇAĞRICISI tiyatral faşistlere boyun eğmeyen Amatör Tiyatrolar Çevresi'nden (ATÇ) Mehmet Esatoğlu.
Yayınladığımız tarihte (13 Eylül 2007), değerini pek anlayamadığımız "Mehmet Esatoğlu ile Söyleşi..." yi, bugün daha derinden anlayabiliyoruz.
Şu sözlerin değerini anlayabilmek için günümüzü beklemek gerekmiş:
"İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu (...) bir komplo ile kuruldu. (...) Suya sabuna bulaşmadan bazı seminerler, atölyeler ve şenlikler yaptılar. (...) Şimdi (...) üç-beş topluluk “girişim” adı altında tekkeyi yaşatmaya çalışıyorlar. Bu arada (...) sürekli aleyhime yazı yazıp arkamdan konuştular. Yalanlar uydurdular."
Aşağıda tadımlık olarak sunduğumuz yazının tamamını okumak isteyenler, Barışarock'ta neler oldu?... 8'in üzerine tıklayabilirler. (HB)
Mehmet Esatoğlu ile Söyleşi...
Gölge Tiyatro
(…)
1996 yılında İstanbul’da gerçekleşen Habitat Zirvesi’nde ABD Başkanı Bill Clinton kitle örgütleri için yeni bir yol çizdi. Neydi bu yol? Kitle örgütleri yani dernekler, sendikalar, vakıflar, kooperatifler var olan sisteme muhalefet alanları olmayacak aksine sistemin eksik ve gediğini toparlayan bu yönde çalışmalar yapan kuruluşlar olacaklar, sistem de bu kuruluşlara gereken desteği verecek. O günden itibaren ülkemizde tüm kitle örgütlerinde bir yol ayrımı ortaya çıktı. Bu iki eğilim bir süre kendi içinde çatıştı. ATÇ içinde de bu tartışmanın yansımaları oldu. İçimizde bazı topluluklar ATÇ’yi sisteme ve onun yoz kültürüne karşı çıkan duruşundan uzaklaştırmaya çalıştılar. Onlara göre ATÇ yalnızca tiyatro eğitim seminerleri ve atölyeler yapan bir “sivil toplum kuruluşu” olacaktı. Ben bu eğilimlere karşı “Sisteme Başkaldıran Amatör Tiyatro” başlıklı bir yazı yazdım. Bu yazıdan sonra aramızdaki yol ayrımı keskinleşti. BGST bünyesinde yer alan Tiyatro Boğaziçi bu yeni eğilimin başını çekiyordu. Bu nedenle 1999 -2000 sezonunda aramızda ATÇ geleneğine uymayan sert tartışmalar yaşandı. Bu tartışmalar sırasında kimi grupları bana karşı kışkırtmaya çalıştılar. Başaramadılar.
(…)
İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu (İATP) böyle bir komplo ile kuruldu. Bill Clinton’ın 1996’da formüle ettiği yolda ilerlemeye koyuldu. Suya sabuna bulaşmadan bazı seminerler, atölyeler ve şenlikler yaptılar. Bir süre sonra da dağıldı. Şimdi 7 yıl geçtikten sonra üç-beş topluluk “girişim” adı altında tekkeyi yaşatmaya çalışıyorlar. Bu arada 7 yıl boyunca sürekli aleyhime yazı yazıp arkamdan konuştular. Yalanlar uydurdular.
(…)
(Bakınız: Barışarock'ta neler oldu?... 8)
OYUN'un notu: Orijinal metinde "renksiz" olan bazı sözcükleri bir kırmızılaştırdık.
Yayınladığımız tarihte (13 Eylül 2007), değerini pek anlayamadığımız "Mehmet Esatoğlu ile Söyleşi..." yi, bugün daha derinden anlayabiliyoruz.
Şu sözlerin değerini anlayabilmek için günümüzü beklemek gerekmiş:
"İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu (...) bir komplo ile kuruldu. (...) Suya sabuna bulaşmadan bazı seminerler, atölyeler ve şenlikler yaptılar. (...) Şimdi (...) üç-beş topluluk “girişim” adı altında tekkeyi yaşatmaya çalışıyorlar. Bu arada (...) sürekli aleyhime yazı yazıp arkamdan konuştular. Yalanlar uydurdular."
Aşağıda tadımlık olarak sunduğumuz yazının tamamını okumak isteyenler, Barışarock'ta neler oldu?... 8'in üzerine tıklayabilirler. (HB)
Mehmet Esatoğlu ile Söyleşi...
Gölge Tiyatro
(…)
1996 yılında İstanbul’da gerçekleşen Habitat Zirvesi’nde ABD Başkanı Bill Clinton kitle örgütleri için yeni bir yol çizdi. Neydi bu yol? Kitle örgütleri yani dernekler, sendikalar, vakıflar, kooperatifler var olan sisteme muhalefet alanları olmayacak aksine sistemin eksik ve gediğini toparlayan bu yönde çalışmalar yapan kuruluşlar olacaklar, sistem de bu kuruluşlara gereken desteği verecek. O günden itibaren ülkemizde tüm kitle örgütlerinde bir yol ayrımı ortaya çıktı. Bu iki eğilim bir süre kendi içinde çatıştı. ATÇ içinde de bu tartışmanın yansımaları oldu. İçimizde bazı topluluklar ATÇ’yi sisteme ve onun yoz kültürüne karşı çıkan duruşundan uzaklaştırmaya çalıştılar. Onlara göre ATÇ yalnızca tiyatro eğitim seminerleri ve atölyeler yapan bir “sivil toplum kuruluşu” olacaktı. Ben bu eğilimlere karşı “Sisteme Başkaldıran Amatör Tiyatro” başlıklı bir yazı yazdım. Bu yazıdan sonra aramızdaki yol ayrımı keskinleşti. BGST bünyesinde yer alan Tiyatro Boğaziçi bu yeni eğilimin başını çekiyordu. Bu nedenle 1999 -2000 sezonunda aramızda ATÇ geleneğine uymayan sert tartışmalar yaşandı. Bu tartışmalar sırasında kimi grupları bana karşı kışkırtmaya çalıştılar. Başaramadılar.
(…)
İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu (İATP) böyle bir komplo ile kuruldu. Bill Clinton’ın 1996’da formüle ettiği yolda ilerlemeye koyuldu. Suya sabuna bulaşmadan bazı seminerler, atölyeler ve şenlikler yaptılar. Bir süre sonra da dağıldı. Şimdi 7 yıl geçtikten sonra üç-beş topluluk “girişim” adı altında tekkeyi yaşatmaya çalışıyorlar. Bu arada 7 yıl boyunca sürekli aleyhime yazı yazıp arkamdan konuştular. Yalanlar uydurdular.
(…)
(Bakınız: Barışarock'ta neler oldu?... 8)
OYUN'un notu: Orijinal metinde "renksiz" olan bazı sözcükleri bir kırmızılaştırdık.