25 Mart 2009 Çarşamba

Kültür Bakanlığı çanağı yalayıp Efes Pilsen tezgâhtarlığı yaparak burjuvaziye hizmet eden tiyatroların emekçilere verebilecekleri hiçbir değer yoktur!

Burjuvazi, Kültür Bakanlığı çanağı yalatıp, Efes Pilsen tezgâhtarlığı yaptırdığı tiyatroları, emekçilerin özdeğerlerinden uzaklaştırmak için kullanıyor. Bertolt Brecht, Nâzım Hikmet, Karl Marx gibi emekçilerin evrenini savunan yazarları bile, Kültür Bakanlığı çanağına bandıran sözde ilerici tiyatrolar, kitleleri, kapitalist üretim ilişkilerinin bukağısına tutsak etmek istiyorlar. Kapitalistlerin verdiği sadakayla emekçilerin dünyasını bulanıklaştırmak isteyen tiyatro esnafına karşı, yapılabilecek en önemli eylemliliklerden biri de, emekçilerin tiyatral savaşıma katılmalarıdır. Bu anlamda, özellikle sendikaların tiyatral eylemliliklerini duyurmak için yeni bir sürece girdik. Haber bekliyoruz; haber vereceğiz.

Aşağıdaki haberi Evrensel gazetesinden aktarıyoruz. (HB)


Bir sendika tiyatrosu: Tiyatro 657


Servet Ertaş
15 Şubat 2008



Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şubesi’nde Eğitim ve Kültür Sekreterliği bünyesinde kurulan komisyonlarca çeşitli kültür sanat etkinlikleri düzenleniyor. Bunlardan biri de 2007 yılında büro emekçileri tarafından oluşturulan “Tiyatro 657” adlı tiyatro grubu.

Neden Ayak Bacak Fabrikası’nı seçtiniz?

Mehmet Kuru: Birincisi ülkemizde Sendika Tiyatrolarının kurucusunun Sermet Çağan olmasıdır. İkinci ve önemli neden ise, bu oyun yazıldığı dönemi anlattığı kadar, günümüz Türkiye’sini ve halkımızın içinde bulunduğu durumu da aynen yansıtıyor olması. Şimdiye kadar pek çok kez sahnelenmiş ve çok büyük seyirci kitlesine ulaşmış olan Ayak Bacak Fabrikası, yeni başlayan amatör bir tiyatro topluluğu için zor ve riskli. Ancak, böyle büyük ve anlamlı bir oyunla başlamak bizler için ayrı bir motivasyon kaynağı oldu.

Karşılaştığınız sıkıntılar neler oldu?

Grubumuz kurulduğundan bugüne pek çok sorunla boğuşarak, zorluklara, olanaksızlıklara direnerek ayakta kaldı. Tiyatro grubu üyelerimiz arasındaki arkadaşlık ve dostluk bağı, tüm zorluklara karşı direnmemizde büyük bir etken oldu.

Pek çok amatör tiyatro topluluğu gibi, bizim de yaşadığımız sorunların en başlıcası, yer sorunu oldu. Kurulduğumuzda sendika büromuzda çalışmaya başladık. Ancak bir süre sonra komşu bürolardan rahatsız olanlar oldu. Havaların ısınmasıyla birlikte bir süre Narlıdere Belediyesinin Açıkhava sahnesinde çalıştık, burası mesafe açısından çok uzaktı. Sonra Üçyol’daki park içinde çalışmalarımızı sürdürdük. Burada halkla iç içe çalışmak hem zor, hem de keyifli oldu. Çalışmalarımızda seyircimiz hiç eksik olmuyordu. Hatta çalışma günlerimizi takip eden özel seyircilerimiz bile oluştu. Havaların soğumasıyla birlikte kapalı bir mekana ihtiyaç duyduk. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi’ne çalışmalarımız için birkaç kez yer isteminde bulunmamıza rağmen, ne yazık ki bu taleplerimize olumlu bir yanıt bulamadık. Şimdilerde örgütlü iş yerlerimizden biri olan SSK Sağlık İşleri Toplantı Salonunda çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. İnsandan başlayıp insana ulaşan, “halkın sanatı ve yaşamın perdeye yansıması” olan tiyatroyu yaşatmak adına, bizler de amatör yürüyüşümüzü devam ettireceğiz. Tüm halkımızı yakın bir zamanda İzmir’de sahnelenecek olan oyunumuza bekliyoruz. (İzmir/EVRENSEL)

(Kaynak: evrensel.net)