26 Mart 2009 Perşembe

27 Mart Dünya Tiyatro Günü bildirilerinin bereketi giderek ve hızla artarken, son bildiriyi, Amatör Tiyatrolar Birliği'nden Özgür Başkaya kaleme aldı!

Güncelleme 27 Mart 2009 Cuma 11:00: Özgür Başkaya'dan bir "düzeltme" aldık; yayınlıyoruz:


Merhaba,

Bildirilerin bereketi konusunda hemfikiriz. 27 Mart'ın gün olarak değiştirilmesi konusunda daha önce önerdiğiniz "günü değiştirme" düşüncesinde de hemfikirdik. Ancak alternatif gün bulma becerisini şahsen ben gösteremediğim için şimdilik kitlelerin bildiği günü değerlendirmeyi uygun görüyorum.

Yukarıda üst manşetle duyurduğunuz haber "bildiri" değildir. Bu, bir basın açıklamasında okunacak yazıdır ve adı üstünde basına yöneliktir. Sizlerle paylaşmış olmak, sade bu açıklamayı takip edemeyecekler için bilgi niteliğindedir.

Tiyatro dostluğuyla
Özgür Başkaya
27 Mart 2009

***

27 Mart 2009 Dünya Tiyatro Günü
Amatör Tiyatrolar Birliği basın açıklaması


Değerli tiyatro emekçileri, tiyatro severler, basın ve medyanın (eğer var iseler ) değerli çalışanları...

Basın açıklamamızı, yandaş medyanın patronlarına karşı, grev yapma yürekliliği gösteren 10 basın emekçisini selamlayıp, alkışlarımızı yollayarak başlatıyoruz...

Bugün hepimizin bildiği üzere 27 Mart... Dünya Tiyatro Günü...

Acıların, sevinçlere maalesef baskın geldiği...

Umudun karamsarlığa doğru gittiği...

Düşünmeyen-sorgulamayan insan modelinin dayatıldığı bir sistemde kutlamaya çabalıyoruz 27 Mart’ı.

Kapitalistler, tarihsel krizlerinden birini, yine işçilere-emekçilere ödetmeye çalışıyorlar. Biz, vahşi kapitalizmin emekçiler üzerindeki ablukasını kabul etmiyoruz... Krizin faturasını ödemeyeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz...

Tiyatro, piyasayı ve onun ilişkilerini reddetmelidir... İnsanın, daha güzel ve yaşanılır bir dünya kurması için çabalayan tiyatro; başka bir dünyanın mümkün olduğu bilinciyle, bu kapitalist-emperyalist sistemi yerden yere vurmak için, oyunlarını devrim ve isyan çığlıklarıyla, yeniden ve yeniden üretmek zorundadır...

Ancak, tüm gördüğümüz gerçeklere rağmen; ekonomik sıkıntılarla, kültürel yozlaşmayla, sistemin ekmeğine yağ sürmeyle, sanatçı-tiyatrocu ahlâkının ayaklar altına alınması süreciyle karşılıyoruz 2009’un 27 Mart’ını...

Hepimizin bildiği üzere sanat; yaşamı güzelleştirmek, derinleştirmek ve onu geniş halk kitlelerinin beğenisine sunmak misyonuna sahiptir.

Tiyatronun, tiyatrocunun tavrı; işçilerin, emekçilerin, "dünyanın lanetlileri"nin yanında olmaktır... Bu realiteyle, sanatçıların, insanî olmayan akıntıya karşı durmaları gerektiğini, Dünya Tiyatro Günü'nde dilimize pelesenk ediyoruz...

Genelde sanatın ve özelde tiyatronun yarınının "amatörlük" olduğu, yani "gönül bağıyla bağlanmak" olduğu bilinciyle Amatör Tiyatrolar Birliği (ATB) olarak; amatörlüğün profesyonelliğe giden yolda bir basamak olmadığını; amatörlüğün insanı alıklaştırıp ahmaklaştıran dizilerde oynamanın bir yolu olmadığını; amatörlüğün reklâmlarda tüketimi körükleyerek dünyayı kirletenlere doğru bir gidişat olmadığını; amatörlüğün, bilakis bir seçim olduğunu bir kez daha altını çizerek yineliyoruz...

Amatör tiyatro doğal bir kaynak; amatör tiyatrocu da buradan çıkan su olsun... İçtikçe gelişen, geliştiren, güzelleştiren... Özgürlüklerin evinde oturan... Sansürün hiçbir oluşumuna izin vermeyen... Yaşama tanıklık eden... Onu değiştirip dönüştüren... Eşitsizliğin üstüne giden... Özgür ve özerk olan... Değiştirdikçe kendi de değişen ve gelişen... İşte tüm bunları oluşturmak gibi tarihsel bir görevimiz olduğunu 27 Mart'ta, tüm tiyatro emekçilerine hatırlatıyoruz...

Tiyatronun; metalaşmış, piyasaya düşmüş bir sanat olmaması gerektiğine inanan bizler; sanatı, tüm alanlarında, emekten, özgürlükten, eşitlikten yana; olması gereken haklı zemine çekmek için elimizden geleni yapmalı ve var gücümüzle çabalamalıyız.

Son zamanlarda, yoğunlukla kullanılan marka-şehir, marka-insan, marka-sanatçı safsatalarına izin vermemeliyiz... Markaların mallarda, eşyalarda olduğunu, damgalandığını; hâlbuki insan ve değerlerinin marka olamayacağı ve damgalanamayacağı gerçeğini, her şeyi satan kapitalist insan düşmanlarının yüzlerine vurmalıyız... İnsansızlıklarını yüzlerine tükürmeliyiz...

.........."Sanat da seçimini yapmalıdır. Sanat, ya körü körüne bir inanışla kaderini bir azınlığa bağlar ve onun aracı olur ya da çoğunluğun tarafına geçerek kaderini ona bağlar. Ya insanları düşlere sürükler ve onları uyutur, bilgisizliği arttırır ya da insanları gerçeklere yöneltip bilgiyi çoğaltır. Ya yıkıcı yanları ağır basan güçlere ya da yapıcı ve ilerici güçlere seslenir... Sanatçı, yalnızca topluma karşı sorumluluk taşımakla kalmaz, toplumu da sorumluluğa çeker."

diyordu Bertolt Brecht...

İşte bu nedenlerle tiyatro devrimcidir... Devrimci olmalıdır...

Seyircisini değiştirip dönüştürmelidir..

Yarınlarımızı oluşturacak olanlara selam olsun...

Yaşasın insan, yaşasın tiyatro!

Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun!!!

Amatör Tiyatrolar Birliği (ATB)
Adına
Özgür Başkaya
27 Mart 2009