13 Şubat 2009 Cuma

12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı'na Emek Ödülü veren TAKSAV'ın neden olduğu tiyatral ve siyasal tartışmaya katkı sunan bir yazıyı YORUMSUZ yayınlıyoruz!

Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) tarafından, hem de "Emek Ödülü"yle onurlandırılan 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman (Talât Sait Halman, the Minister of Culture of Turkey during fascist March 12th stroke, who has been awarded)


Cevap alamadığım cevaba cevabımdır!


Emrah Özlek
13 Şubat 2009


Hilmi bey,

Gördüğünüz gibi, cevap vermek istemiyorlar. Zira, cevapla konunun deşileceğinin farkındalar. Ve bu cevap verme durumu, onların boyunu aşan deşifrasyonlara varacak.

Bir kişi hakkında “tacizci” diye sayfalarca yazı yazmak, "haber" değeri taşıyor(!): Lütfen sorar mısınız; “Esatoğlu tacizci” diye haber ve yorumlar yazarken, hangi belgeyi yazılarına ekleyip de yolladılar bugüne dek? Tacize uğradığını söyleyen kişilerin kendi kalemlerinden dahi çıksa, bu bir iddiadır. Bunu hiç kimse belge sayamaz. Kaldı ki tacize uğradığını söyleyen kişilerin kaleminden çıkıp size ulaşmış bir belge de yok; bildiğim kadarıyla. Onların adına, İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu'nun (İATP) yazdıkları var!

Coşkun Büktel, benim belge sunamadığımı yada sunulan belgeleri çürütemediğimi belirtmiş. Allah aşkına hangi belge?!

Tamam, “Kadının beyanı esastır.” tezini, siz de kabul ettinizse, size ben, dört farklı kız bulsam ve bir ay içerisinde, muhtelif zaman aralıklarıyla, aynı kişiden bahsederek,

.........."Şu ünlü kişi; 'Sana TV'de bir dizi ayarlarım, ama teknemde benimle bir gece geçireceksin!' şeklinde teklifte bulundu."

diye mailler yollatsam, siz bunları, dört kızdan gelince belge sayabilir misiniz?

Sayın Ömer F. Kurhan belge sayacak mı? İki kız arkadaşımı kendisine yollasam, sözlü ifadeyle yukarıdaki yargıyı dile getirseler, belge sayacak mı? Peki siz, onun benzer yaklaşımını nasıl belge sayabilirsiniz? Coşkun Büktel, bunlara nasıl kanaat etmiş?

Kendilerinin, 10 yıldır ortada zorlamayla dolaştırmaya çalıştıkları iddialar dedikodu değil, yorum değil, ulaşılmış, enforme edilmiş gerçekler; ama benim yazdıklarım yada sizin yayınladıklarınız dedikoduymuş. Kaldı ki benim için yazdıklarımda asıl unsur Mehmet Esatoğlu'nun tacizci olup olmadığı değil; İATP'nin toplumsal ve tiyatral duruşudur. Esatoğlu'na yer vermemin tek nedeni, bunların toplumsal duruşu konusunda çok büyük ipuçlarını geçen yıl vermiş olmasındandır. Ve bu açıklama, tacizcilik konusunda neden bu kadar ısrar ettiklerini, neden gündemde hoşlarına gitmeyen bir konu olduğunda, tacizle gündem yarattıklarını açıkça ortaya sermektedir.

İstedikleri platformda, istedikleri şekilde kendileriyle karşılıklı tartışırız. Buyurun, siz organize edin. Mehmet Esatoğlu, Öğrenci Kültür Merkezi (ÖKM) dönem başkanı, İATP sözcüsü ve gerek duyulursa ben de gelirim ve kamera önünde konuşuruz. Dilerlerse, tacize uğramış iki bayanı da getirip yüzleştirsinler Esatoğlu’yla. Yapın bu teklifi bakalım; kabul edecek mi İATP sözcüsü? Madem ki bu taciz konusu tiyatro gündemini 10 yıl kaplayacak denli büyük bir olay, haydi ön ayak olun ve tiyatronun bu büyük sorununu(!) çözelim! Video kaydını yapar yayınlarsınız; gerisi kamuoyu kanaatine kalır. Fakat gördüğünüz gibi, bundan şiddetle kaçınmaktadırlar. Basit bir yazıya dahi, yanıt verememenin sıkıntısını yaşıyorlar. Zira, geri plandaki misyonları deşifre olacaktır; bunları göze alamıyorlar.

Lütfen bu yanıtıma yer veriniz.