12 Ocak 2009 Pazartesi

Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nden gelen "Nâzım Hikmet’e Vatandaşlığının İadesi Sonrasındaki Gelişmeler"le ilgili haberi yayınlıyoruz:


El âlemin ağzı torba değil ki büzelim!


Nâzım’ın vatandaşlığının iadesi ardından yaşanan kimi gelişmeler, ilk açıklamamızdaki temel değerlendirmeyi doğruladı. Bu yeni açıklamamızda gelişmeleri nasıl değerlendirdiğimizi ve öngörülerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Kendisini vatandaşlıktan çıkaran 1951 tarihli Bakanlar Kurulu kararnamesini iptal eden yeni kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasından sonra, Nâzım Hikmet artık “resmen” Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu.

Konuyla ilgili yaptığımız 6 Ocak 2009 tarihli ilk basın açıklamamızda, AKP’nin toplumsal meşruiyet açısından bir sıkışma yaşadığını vurgulamış, toplumsal desteğini tazelemek için muhtelif konulardaki özürcülük kervanına Nâzım’ın adını da karıştırdıklarını belirtmiş; bu uygulamada herhangi bir samimiyet ve “demokratlık” aranamayacağını ifade etmiştik. Bizce AKP, yine tüccarca hesaplar peşindeydi. Peki, tüccarca hesap nedir?

Tüccarca hesap, dokunduğu her şeyden rant elde etme hırsıdır.

Tüccarca hesap, mülk sahiplerinin “babalar gibi satma” dürtüsüdür.

Tüccarca hesap, sattığının arkasındaki emek, alın teri, yaşam kavgası, mücadele ve tarihten “marka değeri” imal etmektir.

AKP’nin Nâzım üzerinden güttüğü tüccarca hesap nedir peki?

Nâzım üzerinden neyin rantını toplamaya, neyi “babalar gibi satmaya” kalkıyorlar?

NHKM olarak bu konuda bir açıklama daha yapmak zorunda hissediyoruz kendimizi.
Zira, daha vatandaşlık gündeminin üzerinden saatler geçtikten sonra, önce Tayyip Erdoğan meclis grup konuşmasında Nâzım’ın itibarını iade ettiklerini belirterek “kimsenin yapamadığını biz yaptık” dedi; iki gün sonra AKP İzmir İl Teşkilatı bir gazetede tam sayfa ilan verdi; ardından Emine Erdoğan, “Gazze’ye Destek İçin İstanbul Buluşması”nda Nâzım’ın “Kız Çocuğu” şiirini okudu.

Tüm bunlar bir “barışma”, “hukuk ayıbını ortadan kaldırma”, “hakkını teslim etme” anlamına gelmekte midir?

Biz “asla” diyoruz!

Tüm bunlar, toplumun kolektif aklı ve vicdanını teslim almaya tahvil edilmektedir. Ülkenin bilimsel, sanatsal, kültürel birikimini ve geleceğini, sermayenin hesaplarına bağlamaktır.

Çünkü Nâzım’ın vatandaşlığından elde edecekleri ranta göz dikenler, barışa, sevgiye, kardeşliğe, adalete, eşitliğe, özgürlüğe, iyiye, güzele, doğruya yer bırakılmayan bir memleketi geri dönülmez bir uçuruma götürmektedirler.

Bilimi, sanatı, kültürel yaşamı sermayenin kucağına iten; bilime, sanata ve kültüre, sadece tüketim ve zevk peşinde koşan bencil bir insanlık yaratmak ve bu insanlık kavrayışını yeniden-üretmek için üretim alanı tanıyan bir zihniyetin icraatlarıdır.

Sadece tüketen ve zevk peşinde koşan bir insanlığın yaratılması, insanlığın küçültülmesidir.
Nâzım “Büyük İnsanlık”ın şairidir.

Nâzım’a kıskançlıkla sahip çıkıyoruz, çünkü Büyük İnsanlık’a sahip çıkıyoruz.

Dünyanın ve memleketimizin aydınlık geleceğinin, insanlığın küçültülmesiyle değil, büyütülmesiyle kurulacağını biliyoruz.

Toplumsal yaşamı, komşu ülkelerle ilişkilerini, insanlığa dair hesaplarını çıkar, fırsatçılık, sadaka, ulufe dağıtımı, alım-satım çerçevesinde şekillendiren, sıtmayı gösterip vereme razı eden icraatlara önderlik eden bir iktidarı ve “först leydi”leri, Nâzım’ın yakasından düşmeye çağırıyoruz.

El âlemin ağzı torba değil elbette… Yasakçılığı da savunacak değiliz.

Ama biliyoruz ki Nâzım, bu çıkar hesaplarına, rantiyeliğe, içten pazarlıkçılığa, emekçilerin sırtındaki först leydi şovlarına büyük gelir!

İlan ederiz ki, “Barış” deyip her fırsatta savaş çığırtkanlığı yapanların, “Dayanışma” deyip sadakaya mahkûm bir toplum yaratanların, “İlerleme” deyip toplumu TV ekranlarına ve alış veriş merkezlerine hapsedenlerin, “Demokratik toplum” deyip toplumu cemaatlere bölenlerin, bir de “Nâzım” deyip Nâzım’ın onurunu, inadını, umutlarını, kavgasını pazara çıkarmalarına izin vermeyeceğiz, sessiz kalmayacağız.

Evet, Nâzım bütün insanlığındır!

O insanlık ki, eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve barış için verdiği mücadeleyle büyüyecektir!

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi
Yönetim Kurulu