Nasıl unuturuz…
Orhan Aydın
5 Ocak 2009
Kafa karışıklığımız mı bizi bu durumlara itiyor, yoksa bilinçli seçimler mi yapıyoruz, anlamış değilim.
Hepimizin üstünde bir kara tül var sanki.
Suskunuz.
Olup bitenlere, dünya ve ülkemizde yaşananlara karşı sesimiz çıkmıyor.
Tüm bilinmezleri, kendimizi yalnızlaştırarak yaşıyor, sonra da önümüze dayatılan sistem kilitlerini açmak için çırpınıyoruz.
Acaba, hangi ülkenin sanat yaratıcıları bu durumdadır?
Acıdır, bellekleri silik bir toplum oluşumuzun tüm izlerini taşıyoruz.
Meslek alanımızın sistem ve bekçileri tarafından yıllarca ayaklar altına alınmasına, ezilip yok edilmesine, insan yaşamından ötelenmesine seyirci kalmayı nasıl becerebiliyoruz?
Çabuk unutuyoruz.
12 Mart faşist darbesini ve sonuçlarını kimler yaşadı bu ülkede?
Hangi insanlık kurşuna dizildi gün karanlıklarında?
Sokak ortalarında gazeteciler katledildi.
Evler, mahalleler, kentler ölüme yatırıldı.
Binlerce insan, “siyasi suçlu” düzmecesi ile tutuklandı.
Binlerle kayıplar, yargısız infazlar ne çabuk unutuldu?
İnsanlığımızı astılar dar ağaçlarına.
Kızıldere'de kurşuna dizilen kimlerin onuru, kimlerin vicdanıydı?
Peki Maraş'ta, Çorum'da ateşe verilenler, hangi kır bahçesinin çiçekleriydi?
Üniversite avlularında kurulan pusular nasıl unutulur?
Nasıl unutursunuz “Balyoz Harekatı’nı” ve sonuçlarını?
Bütün halk; işçisi, emeklisi, memuru, genci, yaşlısı, aydını, sanatçısı, yazarı- çizeri “vatan haini” ilan edildi.
Toplatılan kitapları, yasaklanan yayınları, kapatılan partileri, dernekleri, sendikaları, kültür merkezlerini, yasaklanan oyunları, kapılarına mühür vurulan tiyatroları nasıl unutursunuz?
Nasıl unutursunuz, “sıkıyönetim mahkemeleri’nde” kollarına kelepçeler vurulan umudu?
Zaman kalleş; yenikleştiriyor.
Nasıl oluyor ise oluyor; öfkelerimizi yaşamlarımıza aş ediyoruz.
Ve sonra gün dönüyor, 12 Mart Faşist Generalleri’nin emirlerini uygulayan kukla bir hükümetin Kültür Bakanı, Talat Sait Halman’a ödül veriyoruz!
Bu durumun, ortak aklımıza yönelik bir davranış olarak algılanması elbette kaçınılmazdır.
Belleklerimizi pak tutmalı, 12 Mart Hükümeti ve tüm bakanlarını, generalleriyle birlikte sanık sandalyesine oturtmalıyız.
Bunu vicdanen yapmalıyız.
TAKSAV çatısı altındaki dostlarımız, bu durumun yarattığı sonuçları yeniden düşünmelidirler.
Yeniden düşünmeliyiz.
Ellerimizle yeşerttiğimiz, tiyatromuzun o tartışılmaz gücünü hiç birimiz hafife almamalıyız.
oaydinoaydin@gmail.com
***
Oyun'un notu: ayrıca bakınız; "Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'ın (TAKSAV) 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman’a verdiği 'Emek Ödülü' haber linkleri"