Temel Demirer, uzun, hem de çok uzun makaleler yazan biri. Çok uzun yazmasına karşın, okurken, hiç de sıkılmıyorum. Ne var ki günümüz okuru, uzun, özellikle çok uzun makalelerden hoşlanmıyor.
Temel Demirer, neredeyse her gün, bize yazı gönderiyor. Okuyup geçiyoruz. Çok azını yayınlıyoruz. Beğenmediğimizden değil; okurlarımızın okumayacağını varsaydığımızdan. Kimbilir, belki yanılıyoruz.
Temer Demirer'e geçenlerde bir e-posta gönderip, daha kısa ve kültürü kapsayan yazılar yollarsa sevineceğimizi belirtmiştik. Demirer, bugün isteğimize uyan bir yazı gönderdi ve hemen yayınlıyoruz:
Pir Sultan'lar alanlardaydı...
Temel Demirer
9 Kasım 2008
“Her şey mümkündür,
ön şartları yerine getirilirse!”
(Van Braun.)
“Zorunlu din dersinin kaldırılması, diyanetin lağvedilmesi, cem evlerinin yasal statüye kavuşturulması, Madımak Oteli’nin müze olması, eşit yurttaşlık hakkı için” Alevi Örgütleri ve diğer yapılar tarafından düzenlenen (9 Kasım 2008) Ankara Yürüyüşü’ne dair bir çok şey söylenebilir; bence yürüyüşün temel özelliği kitlesel bir itiraz hareketi olmasıydı…
Bugün herkes “Hayır”larıyla alanlardaydı…
Alan çok renkliydi; zaten çok kültürcü talepleri öne çıkaran bu eylemden başka türlü olması beklenemezdi… Tıpkı H. Pinter’ın “Her doğruda yanlışlar, her yanlışta doğrular var!” deyişindeki üzere…
Yani tren garından Sıhhiye alanına yönelen görkemli kalabalıkta Cumhuriyetçilerden ellerinde kızıl bayraklarıyla sosyalistlere dek, hemen herkes vardı; bu da bir yerde Aleviler ile itiraz edenlerin çeşitlilik içinde birliğini yansıtan bir durumdu…
Bunların yanında halkın doğrudan katıldığı yürüyüşün bir diğer özelliği eylemin halkçı özelliğiydi; altı özenle çizilmesi gereken bu nitelik, bir yerde havanın döndüğünün de işaretiydi…
Evet hava döndü; daha da dönecek…
Halk muhalefeti ya da birleşik itirazı büyüyor ve daha da büyüyecek; bugün bunun sinyalini verdi…
Neo-liberaller için sıkıntılı bir dönem eşikte; sıkıntı kaynağı sadece küresel kapitalist kriz değil; onun hareketlendirdiği, daha da hareketlendireceği emek eksenli halk muhalefeti!
AKP ile neo-liberal siyasalar şimdi bunun sıkıntısını çekmeye başlıyor; artık karşılarında susan, “Evet” diyen amorf bir kadercilik değil; yeniden itirazla kuşanan bir muhalefet çıkıyor sokaklara…
Bunu bugün Ankara’daki Alevi Mitingi kadar, saat 15.30’da Kurtuluş’ta toplanıp Kızılay’a yürüyen, “YÖK’e hayır” diyen Genç-Sen’li (ve onlarla aynı safta yürüyen gençlik örgütleriyle) binler polis barikatlarını aşarak kanıtladılar; yıllar sonra yeniden Kızılay Meydanı’na yaklaştılar…
Hava döndü, dönüyor, daha da dönecek. Eylemler ve halkçı karakteri bunu kanıtlıyor! Hayır bu eylemlere “Cumhuriyet Mitingleri”ne benziyor yaftası asmayın; CHP’nin/ DSP’nin seçim arabalarını görüp, bu eylemleri CHP ya da DSP’ye mal etmeyin!
Bu eylem Sıvas’ta yakılanların, Çorum ve Maraş’ta faşistler tarafından kurşunlananların yani Anadolu’da egemen düşüncenin öteki ilan ettiği ezilenlerin ya da kısacası Osmanlı’nın (Kuyucu Murat) zulmüne başkaldıran Pir Sultan’ların eylemiydi…
Eğer Cumhuriyetçiler Pir Sultan’ların çok kültürcü talepleri öne çıkaran bu eylemlerinde yer alıyorlarsa, bu onların sorunu ve çelişkisidir…