2 Ekim 2008 Perşembe

Avrupa Birliği, işbirlikçiler buluyor!...

Kültür Bakanlığı destekli AST patronu Rutkay Aziz...


Türkiyeli aydınların birçoğu (hepsi dememek için "birçoğu"), ne yazık ki mandacı anlayışa sahip. Türkiyeli aydınların birçoğu, ne yazık ki, beyaz atlı prensini bekleyen prensese benziyor. Emekçilerin dünyayı değiştireceğine inancı olmayan yada bir zamanlar olup da, sonradan yitirenler; "Sami dillerde Erep (yahut Irib), güneşin battığı taraf " olarak adlandırılan Avrupa'dan güneşin doğacağı beklentisi içerisindeler. Rutkay Aziz de bunlardan biri. Ankara Sanat Tiyatrosu patronu, dizi ve reklam oyuncusu Rutkay Aziz, tiyatrocuların az okuduğunu yada hiç okumadığını bildiği için olsa gerek, Türkiye Avrupa Vakfı sitesine döktürmüş!...


Koskoca Türkiye Avrupa Vakfı sitesinde yayınlanan TÜRKİYE, AB ve SANAT başlıklı yazıda, sayılamayacak denli çok yanlış var. Aşağıya aldığımız bölümünde bile, bir sürü yanlış gördük ve bir kısmını düzeltme gereksinimi duyduk. Düzeltilmemiş, yanlış yazılmış halini görmek için, lütfen aşağıda linkini verdiğimiz siteye giriniz...


TÜRKİYE, AB ve SANAT

Türkiye Avrupa Vakfı web sitesi haber ekibinden Damla Kaan ile Gökçe Ahi'nin Türkiye'nin önde gelen sanatçılarından Rutkay Aziz ile Türkiye, AB ve sanat üzerine yaptıklari röportaj.

(...)

AB’ye giriş sürecinde Türkiye’nin çeşitli alanlarda kendini geliştirmesi gerektiği aşikardır. Sizce bu kendini geliştirme sürecinde sanat, Türkiye ve AB arasında köprü vazifesi görebilir mi?

Sanat bu bağlamda son derece yakınlaştırıcı olacaktır; ben bu konuda son derece inançlıyım. Ama gitgide özgürlükler ortamını açmak, onu beslemek lazım. Sanat adamlarımızın, sanatçılarımızın ürettikleri bu bağlamda bir şekilde Avrupa ile buluşmalıdır. Örneğin, duygulandım gene, Nuri Bilge Ceylan’ın son çektiği film Cannes’da yarışmalı bölüme seçilmiş. Ondan evvel Cannes’da ödül almıştı. Bunlar çok önemli şeylerdir. Avrupa ile birliktelik açısından galiba edebiyatımız daha önde gitmekte. Örneğin Özdemir İnce’nin aldığı şiir ödülü ile.

Bu sürecin veya bu süreçten sonrasının Türk sanatı ve Türk sanatçısı için olumlu mu yoksa olumsuz mu olacağını düşünüyorsunuz?

Ben bu sürecin Türk sanatı ve Türk sanatçısı için olumlu olacağını düşünmekteyim. En azından çeşitli baskılar kalkacaktır. Ortak projelerin Avrupa fonu ile ilkeleri doğrultusunda desteklediğini biliyoruz. Bu gibi olaylar sayesinde kaynaşmanın, etkileşimin artacağını ve daha etkili, daha güçlü projelerin olmasına olanak sağlanacaktır.

Avrupa sanatçısı bundan daha farklı olarak nasıl bir yer edinebilecektir Avrupa’da,Dünya’da?

En azından bir takım duvarların yıkılması insanlarımız için görgü, bilgi açısından kendilerini eğitmek için birtakım olanaklar olacaktır. Ama sonuçta bu durum biraz kişinin kendisine de bağlıdır. Gerçek sanatçı kendisi ile kavgası olan, hiçbir şekilde kendisine yetmeyen, hep arayan bir kişiliğe sahip olmalıdır. Bazı insanlar var; dört tane üniversite bitirmiş, iki master yapmış ama kendini kültürel anlamda beslememiş. Bu insanlar toplumsal yaşamda kendilerini kültürel anlamda beslemedikleri için edindikleri bilgilerin onlara yetersiz kaldığı çok açıktır.

AB’nin genişleme politikalarının yarattığı ortam hakkında bir sanatçı gözüyle ne düşünüyorsunuz?

Dünya dengeleri açısından son derece önemli buluyorum. Ancak bize dış basın çok fazla yansımadığı için tam olarak bilmiyorum ama AB kendi içlerinde tartışan çeşitli ülkeler var. Onların da galiba tam olarak çözemedikleri bazı noktalar bulunmakta. Tabii onları endişelendiren noktalardan biri de bizim oy hakkımız, nüfusumuzun fazlalığıdır.

Ülkemiz insanlarının AB üyeliği açısından bilinçli olduğunu düşünüyor musunuz?

Bence insanımız bu konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı için belirli bir bilince sahip değil. Bu konuda yayımlananların tam olarak insanımız tarafından okunduğu konusunda önemli endişelerim bulunmakta.

(Bakınız: TÜRKİYE AVRUPA VAKFI