Hilmi Bulunmaz
3 Ekim 2008
Yıl 1978... Üsküdar Sunar Sineması'nı İstanbul Akademik Sanat Topluluğu'na dönüştürdüğümüz süreç. Yüksel Özkök ve eşi Dilara Özkök'ün önderliğinde, sadece tiyatro değil, handiyse tüm sanatlarla içli dışlıyız. Vitrinlerin dışında, hiçbir yerde piyano görmemiş olan ben, ilk kez, İAST'ta görüp dokunuyorum piyanoya. Piyano sorumlusu Nadir Göktürk. Nadir, büyük bir sabırla, biz emekçilere piyano çaldırıyor. Ellerimizin nasırı, tuşlara hızlı ve sert basmamıza neden olsa da, Nadir sabrından bir gram ödün vermiyor ve bize bazı tınıları sevdiriyor...
Araya 12 Eylül Faşizmi giriyor... Birkaç aylık tutsaklık sonucu, gözlerimi yerin altına dikiyorum... Sonra evlilik, çoluk çocuk ve politik kavgadan hiç de aşağı olmayan hayat kavgası. Bu arada sanat kavgasına hiç ara vermiyorum...
Müziğe olan aşkım sürüyor...
Yıl 1981... Nadir Göktürk, bir topluluk kuruyor: Ezginin Günlüğü... Dinlemeye başlıyorum. Hala dinliyorum...
***
Bugün soL gazetesine bakıyorum:
Tanju Duru'yu kaybettik
Ezginin Günlüğü'nün kurucularından müzisyen, belgesel ve film müzikleri yapımcısı, doğasever, aktivist Tanju Duru, bir dağ yürüyüşü sırasında geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirdi.
Haberin devamı için lütfen TIKLAYINIZ!
Yüreğim daralıyor. YouTube'a girip Tanju Duru yazıyorum ve karşıma Raylar Boyunca çıkıyor. Dinliyorum:
raylar boyunca akıp akıp gidiyor nehir
akıp gidiyor raylar akşam boyunca
camdan bakıyoruz ülkeyle ben bir de çocukluğumuz
demir köprüden hızla geçip gidiyor tren
uçsuz kırların ucu akşama karışıyor
başaklar savruluyor kırlar boyunca
Yüreğim daralıyor...