22 Haziran 2008 Pazar

Hülya Karakaş yazıyor...

Sessiz bir ölümün sesi oluyor Hülya Karakaş. Yalnız gidişin tanığı. Tiyatral akbabaların egemenliği altında tarla sürmenin zorluğuyla, önce yalnızlığa ve ardından ölüme tutsak arkadaşını anlatıyor. Yakıcı bir dil ve canhıraş bir çığlık gibi iz bırakıyor üzerimizde. Tiyatro Dünyası'nda okuyabileceğiniz yazıdan tadımlık sunuyoruz:


AYÇA TELIRMAK…

Bir kadın… Sarışın… Güzel bir kadın… Tiyatrocu…

Erkeklerin ağzının içine bakan bir kadın hiç olmadı. Kendi kimliğini daima önde tuttu. İlk bakışta kötümser, pesimist bir kadın imajı çizse de, aslında özü gözünden belliydi. Onu herkesin gözünde çekici kılan çok önemli bir özelliği daha vardı: Beyni. Akıllıydı, kültürlüydü, yetenekliydi… Bilim, felsefe, sanat, edebiyat gibi konularda her türlü mecliste rahatlıkla konuşabilecek kadar birikimli ve donanımlıydı.

(Bakınız: Nereye Gittin Sarı Kız..?)