Türkiye tiyatrosu, yokuş aşağı yuvarlanan boş bir bira fıçısı gibi tangur tungur seslerle felakete doğru hızla hicret ediyor. Türkiye tiyatrosunu uyaran kişilerin başında gelen Büktel, kulaklara dökülen kurşunların ağırlığıyla uyuşturulmuş tiyatro esnafınca, adeta felaket borazancısı olarak algılanıyor. Felakete doğru hızla hicret edenler, yaptıklarının doğru olduğunu sanıyorlar. Biri (Büktel) ortaya çıkıp, gerçekleri haykırınca, rahatsızlık duyuyorlar. Sanatsal Ötanazi süreçlerini sekteye vurduğu için Büktel'e ve Büktel'le koşut düşünenlere karşı akıl almaz kampanyalar başlatıyorlar...
(Bakınız: "3. Abdülhamid, lağım sıçanını destekliyor!")
***
Coşkun Büktel 'den
2008 Ocak ayının başında yayınladığım ifadeleri gördüğüm lüzum üzerine tekrarlıyorum (CB):
Sanata ve sanatçılara değer vermeyen toplumların "sığır toplum" oldukları konusunda Fazıl Say ya da Oktay Ekşi haklıysa; asıl "sığır toplum", Coşkun Büktel'i ve Theope'yi aforoz edip iftiracı Özdemir Nutku'yu baş tacı eden vandal tiyatrocuların topluluğudur;
bu ülkede, asıl "sığır topluma" (vandallara) itiraz ederek aforoza "açıkça" karşı çıkabilen, yani "sığır toplum" dışında kalmaya cesaret ederek istisna yaratabilen, bir vicdana ve utanma duygusuna sahip (bir başka deyişle "utanma eşiği" düşük) kişilikli tiyatrocuların sayısı, ne yazık ki, bir parmağı kopuk bir elin bile parmak sayısını geçmemektedir.
Kaynak: "Fazıl Say tartışması"
(Bakınız: coskunbuktel.com)