18 Şubat 2008 Pazartesi

MEYDAN OKUYORUZ!

Coşkun Büktel
18 Şubat 2008



GÜNCELLEME
18 Şubat 2008

Aşağıdaki yazıma Hilmi Bulunmaz'ın tek "o"lu tiyatroyun sitesinin isim ve formatını birebir taklid ederek başlattıkları çift "oo"lu tiyatrOOyun sitesi, ifadesiyle başlayan uzunca bir paragraf ekledim.


BULUNMAZ MEYDAN OKUYOR!

BEN DE...


Hilmi Bulunmaz da, ben de, "Sanatın yeşermesi için 'gübre' de gereklidir" diye düşündüğümüzden, Burak Caney'e kızmıyor; onun (eserlerimle ilgili) eleştiri diye yazdığı dangalaklıklara, onun Bulunmaz ve Büktel kişiliğine yönelik olarak yaydığı (hakaret ve çamur atmaktan başka amaç, espri ya da özellik taşımayan; düpedüz "suç unsuru" olan) fotomontaj şebekliklerine, cevap vermeyi bile gereksinmiyor; onu muhatap almıyorduk. Çünkü bir takma isim ardına sığınan bir (ya da birkaç) korkak sapığın, bu tür kalleşçe, ahmakça saldırılarına kimsenin itibar edeceğini düşünmüyorduk. Kimse de itibar etmiyordu zaten... Hatta kimse itibar etmediğinden, kimseye inandırıcı gelmediğinden ötürü; Burak Caney'in ardına sığınan korkak sapıklar, onu bir satranç piyonu gibi feda etmeye karar vermiş, onu bize (Bulunmaz ve Büktel'e) yamamaya, onun Hilmi Bulunmaz olduğuna ilişkin haberler yaymaya, Burak Caney'in "bizim" arkadaşımız olduğunu iddia ederek onu bir piç gibi bizim kapımızın önüne koymaya bile kalkışmışlardı. (Bakınız: "Başka Kapıya!").

Bizim müdahale yazılarımız nedeniyle Burak Caney'i bize yamamayı başaramayan internet sapıkları, çarnaçar, onu tekrar sahiplenmek zorunda kaldılar. Tek farkla ki, artık Burak Caney'in karalama taktiğinin işe yaramadığını fark etmişlerdi. O nedenle, bu kez de, Burak Caney'in imajını restore etme çabasına girdiler. Burak Caney'in sitesinde yayınlanmış (suç unsuru teşkil eden) yalan dolu yazıları ve fotomontaj şebekliklerini, azar azar, akılları sıra çaktırmadan, kedi pisliğini örter gibi, silip yok ettiler. Zaman zaman, o ahmakça yalanları ve fotomontajları yine yayınlıyor, ama artık 2-3 günden fazla yayında tutmuyorlardı. Bir ekleyip beş silerek siteyi iyice küçültüp kendi akıllarınca "arındırdılar". Birkaç gerçek ismin (Özdemir Nutku, Tuncer Cücenoğlu, Üstün Akmen) siteye destek verdiğini açıklayarak siteye destek ve prestij kazandırmaya çalıştılar. Ama zaten kaybedecek prestijleri kalmadığı için (ölmüş eşek kurttan korkmaz misali) Coşkun Büktel'den korkmayan iki kişi (yalan makinası Mustafa Demirkanlı ve sansür makinası 3. Abdülhamid) dışında hiç kimse, kendi ifadesiyle, kendi "kalemiyle", bizzat yazarak, Büktel ve Bulunmaz'a "açıkça mertçe Türkçe netçe" tavır koyarak, Burak Caney'in sitesini desteklemeye yanaşmadı.

Tiyatro çevresinde yüzlerce kişinin nasırına bastığımız, üstlendiğimiz tiyatro misyonu gereğince pek çok kişinin nefretini kazandığımız halde; yarattıkları markanın (Burak Caney'in) tiyatrocular arasında bize karşı yeterli desteği sağlayamadığını gören korkak sapıklar, desteği, facebook'ta geyik yapan çoluk çocukların yardımıyla sağlamaya karar verdiler. Bulunmaz ve Büktel aleyhine facebook'ta bir kampanya düzenlediler. (Bakınız: Burak Caney sayfası, Güncelleme: 11 Şubat 2008.) Herkesin her türlü imzayla herkes hakkında her şeyi yazabildiği facebook denen "belirsizlik bataklığında" bile, "TİYATRO DÜNYASI KÜFÜRBAZLARA KARŞI SEFERBER OLDU" yaygaralarına rağmen yeterince imza toplayamayınca; daha inandırıcı bir imaja sahip olabilmek amacıyla, Burak Caney'in işlediği tüm suçlardan arınmaya, (zaten artık yeterince deşifre oldukları için) bu kez Burak Caney markasından (imajından) temelli kurtulmaya karar verdiler. Burak Caney olarak işledikleri suçların kanıtlarını tümüyle silip ortadan kaldırmak için, Burak Caney'in sitesini bu kez "tümüyle" kapattılar. (Bakınız: Burak Caney sayfası, Güncelleme: 11 Şubat 2008.) Burak Caney'in admin olarak facebook'ta düzenlediği kampanyadan admin başlığındaki Burak Caney adını bile sildiler. Böylece, Burak Caney diye biri hiç varolmamış gibi, akılları sıra kendilerini "akladılar". Ama Burak Caney'in çift "oo"lu tiyatrooyun.blogspot.com adresli sitesinden kalan bazı sayfaların kaydı, bugün (18 Şubat 2008) itibariyle bile google'da hâlâ duruyor. Burak Caney'in yayınladığı yalanların ve fotomontajların önemli bir bölümü, ilk günden beri, Hilmi Bulunmaz'ın sitesinde okurlara sunuluyor. (Bakınız: "Burak Caney'in fotoğraf sergisi.")

Hilmi Bulunmaz'ın tek "o"lu tiyatroyun sitesinin isim ve formatını birebir taklid ederek başlattıkları çift "oo"lu tiyatrOOyun sitesi, ilk günlerde, dikkatsiz okurlar tarafından, Hilmi Bulunmaz'ın tek "o"lu tiyatroyun sitesi sanılıyordu. Çünkü Burak Caney ardına sığınmış orospu çocukları, Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel imzasını da kullanmakta sakınca görmüyor, bizim ağzımızdan en ahmakça yalanları yayıyorlardı. Kısa süre sonra olay herkes tarafından fark edilince, format değiştirdiler. Şimdi ise adres değiştirerek, bir kez daha makyaj yenilediler. Şimdi, zemzem suyuyla kırk kere aptes almış olarak, kirli mazilerinden ve Burak Caney adından "arınmış"(!) olarak, tiyatrooyun.org adresinde, "nezih"(!) yayıncılık yapmaya, aynı iftira kampanyasını daha "nezih"(!) biçimde sürdürmeye başladılar. İlk "açık ve net" destekçileri, elbette ki, yalan makinesi Mustafa Demirkanlı ile sansür makinesi 3. Abdülhamid oldu. Bu iki işbirlikçi, http://www.tiyatrom.com/ ile http://www.tiyatrodergisi.com.tr/ adlı sitelerinin ana sayfasında, Burak Caney'in http://www.tiyatrooyun.org/ adlı yeni sitesine başarılar dilediler.

Yapılan kepazeliklerin unutulduğunu (Bakınız: "Burak Caney'in fotoğraf sergisi".) tüm okurların balık hafızalı ahmaklar olduğunu sanan Burak Caneyler, şu sırada, facebook denen "belirsizlik bataklığından" toplayacakları 500 kişiyle bize toplu olarak dava açacaklarını söylüyorlar. Peki neye güveniyorlar? Kendilerinin namertliğine ve bizim mertliğimize güveniyorlar. Kendileri, tükürdüklerini namertçe yalayarak, Burak Caney adıyla işledikleri tüm suçların kanıtlarını silip yok ettiler. Burak Caney sitesini tümüyle ortadan kaldırdılar. Aleyhimize olabilecek herhangi bir delili yok etmek bizim de elimizde. Ama korkak sapıklar bizim mertliğimize güveniyorlar. Bizim, tükürdüğümüzü asla yalamayacağımızı, yayınladığımız bir tek satırı bile kaldırmayacağımızı biliyorlar. Ve örgütlenmiş namertliğin, bizim mertliğimize galebe çalacağına inanıyorlar. Kendilerine dava açmadığımız için yatıp kalkıp dua etmeleri gereken bu "yüzsüz", bu namert sapıkların dava tehditlerine Hilmi Bulunmaz, linkini bu yazının hemen altında bulacağınız, "Bulunmaz Meydan Okuyor" başlıklı iki bölümlük nefis bir video konuşmasıyla yanıt vermiş. Ben de cevabımı aşağıdaki paragrafta vermiş olayım:

Hilmi Bulunmaz'ın ve benim, emniyete başvurarak Burak Caney ardındaki korkak sapıkların kimliklerini belirlememiz ve onları mahkum ettirmemiz gayet kolaydı. Ama yapmadık. İkimizin de farklı nedenleri vardı. Hilmi, sosyalist kimliği nedeniyle düzenin emniyet güçlerinden yardım istemeyi kendine yediremiyordu; ben ise, onları şikayet ederek, takma isim ardına saklanan korkak sapıkların beni rahatsız edebildiklerini kabul etmiş gibi bir duruma düşmek istemiyordum. Sapıkların bizi dava edecek kadar salak olduklarını sanmıyorum. Umarım kurnaz bir avukat kanlarına girer; umuyorum, çünkü bilirsiniz, davayı kim kaybederse kaybetsin, avukatlar mutlaka kazanır ve bu yüzden onlar hep dava açmaktan yanadır. Keşke kurnaz bir avukatın gazına gelerek o söyledikleri toplu davayı bize açsalar. Ve keşke 500 kişi değil, hiç değilse, birkaç bin kişi olsalar. Karşı dava açtığımızda, her birinden birer milyar kazansak, trilyoner oluruz. Ama bütün bunlar ham hayal!... Burak Caney denen korkak sapıkların sözlerini tuttukları görülmüş şey değil ki!... Demek yatıp kalkıp biz dava açmadığımız için dua edeceğinize, birlikten kuvvet doğar/örgütlü melanet hakikati boğar diyerek bize dava açacaksınız, ha? Demek örgütlü namertliğin kelle sayısıyla hakikati bastıracaksınız, ha?... Sizi "yüzsüz" sapıklar!... 500 milyon kişi bile bulsanız ne yazar?... Mahkemeler kelle sayarak değil, kanıtlara bakarak karar veriyor. Ve hakimler, öyle facebook'ta geyik yapan çoluk çocuk kadar kolay kandırılamıyor. Burak Caney takma adıyla yaptığınız iğrençlikleri internet sitenizden kolayca sildiniz diye, o iğrençlikler yüzlerce okurun hafızasından da silinmiş olmuyor. Sizi "yüzsüz" sapıklar!... Sizi yavuz hırsızlar!... Bizi dava edeceksiniz, ha?... Etmezseniz adisiniz! Nah edersiniz!

Bulunmaz'ın cevap konuşmasına ulaşmak için, lütfen aşağıdaki başlığı tıklayınız:

BULUNMAZ MEYDAN OKUYOR!