9 Aralık 2007 Pazar

Sansürlü tiyatro, sansürlü yayıncılık

Hilmi Bulunmaz
9 Aralık 2007


Türkiye tiyatrosunun çürümesi ve hızla yok olması için çaba harcayanlardan biri de; Yaşam Kaya. Tıpkı Mustafa Demirkanlı (tiyatrodergisi.com.tr sahibi) gibi, tıpkı A. Ertuğrul Timur (tiyatrom.com sahibi) gibi, tıpkı Burak Caney (sanal yayıncı) gibi… Yaşam Kaya da, cahillik zırhına bürünerek, sansürcülük yapıyor; “ikili polemiklere sayfalarında yer verme”yerek, yani düşünceyi sitesinden kovarak, yani yalancı Demirkanlı’ya sahip çıkarak, yani sansürcü Timur’u başının üstüne koyarak!...

Türkiye tiyatrosuna ihanet eden Yaşam Kaya; tiyatro bilmiyor, tarih bilmiyor, matematik bilmiyor ve en önemlisi öğrenmek istemiyor. Yaşam Kaya, ilkokul çocuklarının bile hızla kavrayabileceği gerçekleri kavramaktan yoksun, ehliyetsiz biri. Bu ehliyetsiz kişiye zemin hazırlayanlar da; tiyatronline sitesi, BirGün gazetesi, Radikal gazetesi gibi cahilleri baş tacı eden yayınlar!…

Yaşam Kaya'nın; tiyatro bilmediğini, tarih bilmediğini, matematik bilmediğini algılıyor ve görebiliyorduk. Ne var ki, bu ehliyetsiz kişinin, kamuoyu önünde rezil olmasını, gerçek değerinin kamuoyu tarafından anlaşılmasını Coşkun Büktel sağladı!... (Bakınız: Yaşam Kaya, "İngiltere basınında yazan ilk Türk tiyatro eleştirmeni" olmakla övünüyor)

Coşkun Büktel’in kamuoyunun dikkatine sunduğu Yaşam Kaya’dan bir alıntı yapalım:

“İngilizler, 1400’lü yıllarda Shakespeare in çıkışı dünyayı sarsmıştır. İngiliz tiyatrosu 400 yıllık bir tarihe sahiptir fakat Türk tiyatrosu daha 100 yıllık bir süreci kapsar. İlk başlangıcı Şinasi’nin Şair Evlenmesi’dir." (Bakınız: Yaşam Kaya "İngiltere basınında yazan ilk Türk tiyatro eleştirmeni" olmakla övünüyor)

Shakespeare'i, gerçek doğum tarihinden -1564- yüz küsur yıl önce dünyaya getiren -"1400’lü yıllar"- (tarih bilmiyor!), Türkiye tiyatro tarihinin yüz yıl önce -1907- başladığını iddia eden (tarih bilmiyor!), 1400 ile 400'ü topladığında 2007 sonucunu elde eden (matematik bilmiyor!) Yaşam Kaya, o denli cahil biri ki, Büktel'in yukarıda linkini verdiğimiz yazıyla kendisini uyarmasına karşın, inadından (cahilliğinden) vazgeçmiyor ve ehliyetsizliğini kanıtlamak istercesine, yaptığı somut tarih hatalarını düzeltmemekte, Shakespeare’i 1400’lerde yaşatmakta, Türk tiyatrosunu 1907’den başlatmakta, 1859 tarihli “Şair Evlenmesi”ni 1907’ye getirmekte ısrar ederek, okurları dezenforme etmeye ve Internet’te bilgi kirliliği yaratmaya devam ediyor ve bunun da “temiz yayıncılık” olduğunu iddia ediyor. Hatta yaptığının yanlış olmadığı çabasına girip, yavuz hırsız ev sahibini bastırır mantığıyla, döşendiği "Temiz Tiyatro Temiz Yayıncılık" yazısında, Coşkun Büktel'in esas eleştiri konusu yaptığı cahilliğinden ve somut bilgi yanlışlarından bahsetmek yerine, ortaya karışık, alakasız ve anlamsız konulardan bahsediyor. Yaşam Kaya, sirkte hırsızlık yapan uzman hırsız gibi; "maymuna bak!" diyor…

***

Şimdi gelelim Yaşam Kaya'nın "Temiz Tiyatro Temiz Yayıncılık" yazısına:

Kaya diyor ki:

Tiyatronline, 11. yılına girecek olmanın verdiği onurla, Türk Tiyatrosu'nda yayın serüvenine devam ediyor. Bu serüven içinde tiyatro tarihimiz açsından bir çok hamle Tiyatronline sayesinde hayata geçmiştir. Mesela "ikili polemiklere sayfalarında yer vermemek" tiyatro yayıncılığı adına yapılmış en büyük hamledir. Bu sayede 'yayıncılık anlayışı' magazinden sıyrılmış, sadece bu işi profesyonelce yapanların yeri olmuştur.

Kaya'yı değerlendirelim:

Sayılarla övünen, onur duyan Yaşam Kaya, Shakespeare'in doğduğu tarihi (1564 de bir sayı) ve Türkiye tiyatrosunun tarihini yanlış bilmekle de övünüyor olsa gerek! Tıpkı A. Ertuğrul Timur gibi, sürekli olarak, kuruldukları tarihi, izlendikleri sayıyı gözümüze sokan Yaşam Kaya; "11. yılına girecek olmanın verdiği onur" ve Shakespeare'e yaptırdığı erken doğumun gururuyla yaşıyor! Mustafa Demirkanlı gibi bir yalancı ve A. Ertuğrul Timur gibi sansürcü önderlere sahip olan Kaya'nın burnu yanlışlardan kurtulmuyor…

"ikili polemiklere sayfalarında yer vermemek" gibi bir yayıncılık hamlesini, hem de "tiyatro yayıncılığı adına yapılmış en büyük hamle" sayan Yaşam Kaya, yumurtasız omlet yapan bir aşçı gibi övünüyor! Polemik yapılmasına olanak vermeyerek, "magazinden sıyrılmış" olduğunu dile getiren Kaya; tiyatro, tarih, matematik bilmediği gibi, yayıncılığı da bilmediğini kanıtlıyor. Daha da önemlisi öğrenmek istemiyor…

Kaya diyor ki:

Değerli Enver Başar, 1997 yılından bu yana siteyi düzenli biçimde hazırlarken, site için nelerini feda etmiştir, bunu tek kendisi biliyor. Ben deniz, Tiyatronline'nın 3. Editörü olarak, şimdiye kadar gelen bütün yayın kurallarını uyguluyorum. Türkiye Tiyatrosu'nun Tiyatro Eleştirmeni olmaktan da büyük onur duyuyorum.

Kaya'yı değerlendirelim:

"Değerli Enver Başar"ın "site için neleri feda etmiş" olduğunu açıklama yetkin bile olmadığına göre, "Türkiye Tiyatrosu'nun Tiyatro Eleştirmeni olmaktan" ne denli "büyük onur duy"san yeridir! Madem açıklama yetkin yok, neden gündeme getiriyorsun. Gündeme getirdiğine göre, açıklaman gerekiyordu. Ha, sahi, yetkin yok!...

Kaya diyor ki:

Fakat son dönemde tiyatro üzerine yayın yapan -öncelikle Tiyatronline- ve sonra "Tiyatrom ve Tiyatro Dergisi" tiyatrocu(!) olan H.Bulunmaz tarafından tacize uğramaktadır. Türkiye'nin en büyük 3 yayıncısına yapılan hakaretler -ki hakaret diyorum eleştiri niteliği olmayan yazı bütünlüğü bunlar- ahlaki sınırları aşmaktadır. Bu zat-ı muhterem hakaret ederek küfrederek bizleri yıldıracağını sanmaktadır. Aman Tanrım ne büyük komplo bu(!)

Kaya'yı değerlendirelim:

Yaşam Kaya haklı! Halkın bilinçlenmesi için yayıncılık yapacağına; yalan söyleyen, sansür uygulayan, çanak yalayan siteleri taciz ettik, ediyoruz, edeceğiz. Kapitalizmin çanağını yalamanın ötesine geçme niyetinde olmayan siteler, sonsuza dek eleştirilecek. Kendisi; Shakespeare'i erken doğduracak, Türkiye tiyatro tarihini geç başlatacak, 1400 ile 400'ü toplamasını bilmeyecek, sonra da İngiltere’de tiyatro eleştirisi yazmakla övünerek eleştiri yazarlığının kriterlerini soysuzlaştıracak ve biz de insaflı davranacağız! Yok öyle yağma! Şimdilik "Aman Tanrım ne büyük komplo bu(!)" diye haykırabiliyorsun. Daha sonra, sığınacak bir Tanrı da bulamayacaksın!…

Kaya diyor ki:

Sınırları Bilmek
Coşkun Büktel, iyi bir yazar. Değerli bir kalem. Ama bir insan değerli bir kalem diye, herkesi aşağılayamaz. Değerli Neslihan Ece Uncuoğlu' nun benimle yaptığı röportajdan sonra "…bula bula yaşam kaya' yı bulmuş…" diye yazmış kendisi. Sayın Büktel, gazeteci arkadaş sizi bulsaydı sanırım her şey günlük gülistanlık olacaktı değil mi? Sizle yapılan gazete röportajını okumuştum. Benim de hoşuma gitmeyen fikirleriniz var; ama ben saygı kurallarını bildiğim için size tek kelime etmedim. Ama siz bana "senli benli" hitap edebilecek kadar çılgına dönmüşsünüz. Ha bu saygım sizi kendimden çok büyük gördüğüm için değil, gazetecilik üslubumdan kaynaklıdır.

Kaya'yı değerlendirelim:

Duran saatin, günde iki kez doğruyu göstermesi gibi, Yaşam Kaya, istenç dışı da olsa, bazen doğruyu söylüyor: "Coşkun Büktel, iyi bir yazar. Değerli bir kalem" Mübarek, bir yazar tanımı yapmaktan öte, sanki pahalı bir dolmakalem reklamı yapıyor. Neyse, zorlansa da, Büktel'in hakkını Büktel'e verme çabası içerisine giriyor. Tabii amaç üzüm yemek (Büktel'i betimlemek) değil, bağcı dövmek (Hilmi Bulunmaz'ı yalnızlaştırmak!). Büktel, herkesi değil, senin gibi bir cahili bile aşağılamıyor. Sadece gerçeği ve doğruyu dile getiriyor. Sadece gerçeği ve doğruyu öğrenmen için çaba harcıyor. Ama sen, tıpkı faşist yayıncı Demirkanlı ve sansürcü Timur gibi inat ediyor ve gerçeklerle doğruları öğrenmiyorsun, öğrenmek istemiyorsun. Başka bir "gazeteci arkadaş" Coşkun Büktel'i buldu da ne oldu? Senin dediğin gibi “her şey günlük gülistanlık” mı oldu? Hayır, Büktel, anlattıklarını doğru yansıtmadığı için o gazeteci arkadaşı da eleştirdi. O gazeteci arkadaşa senin yaptığın gibi Değerli Neslihan Ece Uncuoğlu diyerek yalakalık yapmaya kalkmadı. Her şey güllük gülistanlık olmadı. Ya cahil ya yalancısın. En doğrusu: İkisi de… Coşkun Büktel'i, Büktel ayarında insanlar bulur. (Ama Büktel için o zaman bile hiçbir şey “güllük gülistanlık” olmaz.) Uncuoğlu da seni bulur: Tencere yuvarlanır kapağını bulur! Seni bulunca, "her şey günlük gülistanlık ol"muş. Büktel'i bulabilseydi, "her şey güllük gülistanlık" olmayacaktı ama her şeye rağmen okurlar yine de dişe dokunur birkaç cümle okumuş olacaktı. Saygı nedeniyle, "Benim de hoşuma gitmeyen fikirleriniz"i sineye çekecek denli aptal değilim. Saygı, hoşa gitmeyen fikirlerin söylenmemesi olarak algılanmamalı. Tam tersine, saygı, hoşa gitmeyen fikirlerin dile getirilmesiyle inşa olur. "senli benli" hitap etmek de, saygısızlık değil, saygı belirtisidir. 1400'lü yıllarda İngiltere'de yaşayan aristokratlar gibi davranmak, çok aptalca bir durum…

Kaya diyor ki:

Sayın Mustafa Demirkanlı "İnternet Kirliliği, hakaretler ve gerçekler" başlıklıyazısında bakın ne diyor: *"Yazık ettin kendine, kavgana kızanlar bile saygı duyardı, ama o saygıyı da sıfırladın, kavgana yenildin, layığını buldun Coşkun Büktel…" Evet Sayın Büktel, maalesefki Hilmi Bulunmaz adlı şahısın sitesinde yer alarak tüm değerinizi yitirdiniz. İnsanların gözünde ne konuma geldiğinizi çevrenize bakarak görün. Bakmayın sadece…

Kaya'yı değerlendirelim:

Yalancı Demirkanlı'yı kılavuz olarak görüp, ilan eden Kaya'nın burnu, yalanlardan kurtulamayacak. Yalancı Demirkanlı ve sansürcü Timur'a öykünen Kaya, boynuz kulağı geçer misali, yakında, hem yalancılık ve hem de sansürcülük anlamında çok büyük ilerlemeler gösterecek. Çocukta istidat var, hırs var, kumpas var, dezenforme gücü var; var oğlu var. Sadece bilgi, birikim, kültür, sağlam karakter, beceri, dürüstlük, iyi niyet, samimiyet, insan severlik, yetenek, yaratıcılık, zeka ve alçakgönüllülük yok!... Eh, bu kadar kusur kadı oğlunda da olur!...

Kaya diyor ki:

Hilmi Bulunmaz'a diyecek o kadar çok şey var ki; ama yazımın başında söylediğim gibi Tiyatronline polemik sitesi değildir. Fakat saygı sınırları içerisinde insanlara eleştiri sunar. Hilmi Bulunmaz, bugüne dek konuşmamışsam senden çekindiğim için değil, bizleri sürüklemek istediğin o sitenin içinde yer alamamak içindir. Ama görüyorum ki, benim yazılarımdan alıntılar yapıp masa başında ahkam kesiyorsunuz. Gücünüz yetiyor ise siz yazın benim yazılarımı. Ya da o kadar tanınmış iseniz buyursun insanlar sizle röportaj yapsın. Ya da 'faraza' söylenmiş sözleri cımbızlayarak egonuzu tatmin etmeye devam edin en iyisi.

Kaya'yı değerlendirelim:

"Hilmi Bulunmaz'a diyecek o kadar çok şey"i olan söyler. Korkmaz, pusmaz, sinmez, okuru maniple etmez, eşek yerine koymaz. Beynindekini bir kanser hücresi gibi kendine saklamaz. "Sayın Mustafa Demirkanlı"nın deyimiyle kıvırtmaz. (Bakınız: Kıvırtma Coşkun) İşin garibine bakın; Kaya, bizden, benden çekinmediği için yaz(a)mıyor. Ben, biz de, Kaya'dan çekinmediğimiz için yazıyoruz. İlginç değil mi?...

Yaşam Kaya gibi, Mustafa Demirkanlı gibi, A. Ertuğrul Timur gibi, Üstün Akmen gibi, Tuncer Cücenoğlu gibi, Özdemir Nutku gibi… yazacağıma, hiç yazmam daha iyi benim için. Önder olarak sadece Coşkun Büktel'i görüyor; ölçüt olarak da Theope'yi alıyorum. Türkiye'de yayımlanmış eleştiri kitapları olarak da; Türk Tiyatrosundan İnsan Manzaraları ve "Yönetmen Tiyatrosu"na Karşı yapıtlarını ölçüt alıyorum… Benim (şimdilik) sadece Coşkun Büktel gibi yazma gücüm yok. Tanınmışlığa gelince, hiç de umurunda değil! Dünü olmayanın ünü olsa ne yazar! Tiyatro tarihini bilmeyenin ünü olsa ne yazar! 1400 ile 400'ü toplayabilecek denli matematik bilgisi olmayanın ünü olsa ne yazar!... Kaldı ki Yaşam Kaya, bırakın Coşkun Büktel’i bir yana, Hilmi Bulunmaz kadar bile ünlü değil!...

Kaya diyor ki:

Tiyatronline'ye defalarca hakaret ettiniz. Zamanında Değerli Enver Başar, polemiklerinize yer vermediği için düşman kesildiniz o'na. Ama sizin hakaretlerinize sizin üslubunuzla cevap verecek kadar küçük bir yayıncılık yapmıyoruz bizler. Sayın Demirkanlı'ya "20 ayrı iftira" kampanyanızın da ne kadar komik olduğunu herkes gördü. Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı'nın cevabı size artık bu sezon içinde yeterlidir.

Kaya'yı değerlendirelim:

Hakaret etmedim. Eleştirdim. Kapitalizme hizmet ettiğiniz ve ben de sosyalist biri olduğum için; eleştirdim, eleştiriyorum, eleştireceğim. Enver Başar'ı tanımam. Senin kadar "ünlü" biri olmadığından tanımıyorum. Hiç görüşmedim. Hiç yalvarmadım. Hiç elini öpmedim. Hiç ricada bulunmadım. Sen, Enver ağabeyini nasıl tanıdın? Nasıl görüştün? Sana yazarlık payesi vermesi için ne denli yalvardın? Elini kaç kez öptün? Her ricanı yerine getiriyor mu? Yalancı "Sayın Demirkanlı'ya" attığımız "20 ayrı iftira"nın linkini neden veremiyorsun? Neden çekiniyor, niye korkuyorsun? "Sayın Demirkanlı", "Değerli Enver Başar"ın kulağına kar suyu kaçırıp, seni işten mi attırır? "Sayın Demirkanlı" gibi tescilli yalancıyı kendinize siper etmeniz, mayın tarlası görünümündeki sitelerinizde (tiyatrodergisi.com.tr, tiyatrom.com, tiyatronline.com) soluk almanıza yetebilir belki, ama gerçek tiyatro izleyicisi, gerçek tiyatro okuru, sizin cahilliğinizi Büktel'in (Bakınız: Yaşam Kaya, "İngiltere basınında yazan ilk Türk tiyatro eleştirmeni" olmakla övünüyor) sitesinde okumayı sürdürüyor…

Kaya diyor ki:

Tiyatronline 11. yılına merhaba derken, bu sezon içindeki sürprizleriyle tiyatro seyircisi için var gücüyle çalışmaktadır. Yazar kadrosu daha da genişletilmiş halde ve yeni görünümüyle Tiyatronline ilerleyen zamanlarda tiyatro kitlesiyle bütünleşecektir. Ve kesinlikle hiçbir tiyatro adamına hakaret etmeden sürdüğü 11 yıllık yayın serüvenine yine aynı kararlılıkla devam edecektir.

Kaya'yı değerlendirelim:

Türkiye tiyatrosunu Mustafa Demirkanlı ve A. Ertuğrul Timur ile birlikte aşağı çeken Yaşam Kaya, düzeysiz yayıncılık anlayışıyla, sığ konulara ve en az kendisi kadar cahil yazarlara yer vererek, çürümeyi hızlandırıyor. Yalancılık ve sansürcülük suçlarını işleyen Demirkanlı ile Timur'a sırtını dayayarak, "Küçük Demirkanlı" ve "Küçük Timur" olarak, önderlerinin yolundan gidiyor. Ne diyelim? Hayırlı uğurlu olsun! Yalanlı sansürlü olsun! Çanaklı sadakalı olsun! Tarihsiz tiyatrosuz olsun! Matematiksiz bilgisiz olsun!...