25 Eylül 2007 Salı

Günay'ın söyleşisinde Büktel'in gördükleri... / 1

Kültür bakanı Ertuğrul Günay:

"Demokrasiyi anlamadan ne sosyal demokrat, ne sosyalist demokrat, ne de nitelikli insan olunabilir."

Bakan Günay, Zaman gazetesi muhabiri Abdullah Kılıç'a verdiği röportajda, AKM'nin yerinde AKM'den daha mükemmel bir kültür merkezi inşa etmek gibi, kültür bakanlığı yayınlarını yalnızca "görsellik" olarak değil "içerik" olarak da geliştirmek gibi, Nâzım Hikmet'in mezarını yurda getirtmek gibi, müzelerimizdeki soygunu engellemek gibi başlıklar hakkında, benim (çok da fazla umutlanmadan) "iyi niyetli" diye yorumlayabileceğim; kötümserlerin ise "sureti haktan görünme çabası" diye yorumlayabileceği şeyler söylüyor.

Bakan Günay, röportaj sırasında Nâzım'dan bir alıntı da yapmış:

"Bir vapur geçer Marmara önünden / Bir vapur geçer Boğaz'a doğru / Nazım usulcacık okşar vapuru / Yanar elleri"

Nâzım severlerin derhal fark edeceği üzere, yukarıdaki alıntıda sayın Günay bir ezber hatası yapmış. Şiirin aslındaki "Varna" sözcüğünü "Marmara" olarak yanlış hatırlamış.

Her insanın başına gelebilecek bu ezber hatası yüzünden, "Şiir okuyarak Nâzım'ı yaktı!..." biçiminde başlık atıp bakan Günay'ı oldukça sert eleştiren Hilmi Bulunmaz, belki benden daha gerçekçidir.

tiyatrom.com'da yayınladığı Kara Tuzak başlıklı yazısında (yazık ki yazıya link verilemiyor) "Kültür bakanı zat ise, laf üstüne laf çevirecektir. Öyle de olmaktadır." diyen Orhan Aydın gibi tiyatrocular (yani ağzıyla kuş tutsa bile Ertuğrul Günay'a güvenmeyeceklerini ilan edenler) belki benden daha gerçekçiler.

Ama ben, o röportajda bakanın demokrasi üstüne söylediği (ve bu yazıya başlık yaptığım) sözünü önemsiyor ve o sözün "lafügüzaf" olmayacağını ummak istiyorum. Ne diyor Bakan:

"Demokrasiyi anlamadan ne sosyal demokrat, ne sosyalist demokrat, ne de nitelikli insan olunabilir."

Bizce, bakan olabilme şansını yakalamış "nitelikli" ve "demokrat" bir insan, "hakikat Çin'de olsa" gidip bulacağı gibi; hakikat yalnızca coskunbuktel.com'da olsa bile hakikatı bulacaktır. Kendisine verilenle yetinmeyecek; hakikatı arayıp bulmaya, kendini (demokrat bir bakan olarak) "görevli", (nitelikli bir insan olarak da) "mecbur" hissedecektir.

"Koca bakan senin siteni nasıl görecek?" diye düşünenler olabilir. Onlara diyorum ki, elindeki devlet olanaklarına rağmen, hakikati benim sitemde bile bulup göremiyorsa, o bakan, o kadar da "koca" bir bakan değildir. Daha çok, "sağır sultan" gibi bir şeydir.

Bakan olabilme şansını yakalamış "nitelikli" ve "demokrat" bir insan, hakikati bulabilmek için, hisleri ve sezgileri sayesinde, kendine, "nahoş" buldukları gerçekleri (halktan ve bakandan) gizlemeye eğilimli kişiler yerine, o nahoş gerçekleri keşif ve teşhir etmeye hazır "namuslu" insanlardan bir kadro oluşturmayı mutlaka başaracaktır.

Hakikati coskunbuktel.com'da bile olsa arayıp bulamıyorsa ya da bulduğu halde "belgelenmiş" gerçeklere aldırmıyor, görmezden geliyor, gereğini yapmıyorsa; sayın Günay'ın; Mustafa Demirkanlı, A. Ertuğrul Timur gibi hiçbir özel "niteliği" bulunmayan sansürcü site sahiplerinden bile daha "nitelikli ve demokrat" olmadığı anlaşılacaktır.

Biz (insan ve demokrat kişiliği hakkında öteden beri olumlu bir izlenime sahip olduğumuz)sayın Günay'ın bir insan ve bir bakan olarak ne denli "nitelikli" ve "demokrat" olabileceğini, spekülatif "varsayımlarla" değil; çok yakında yayınlayacağımız "Ölüleri Gömün skandalı -6" üst başlıklı yazımızda teşhir edilecek "somut belgelerle" (onu bir bakan olarak sorumlu ve görevli kılacak "somut" usulsüzlüklerle) test edecek ve (ardından) yargılayacağız.

O zamana değin, sayın bakanın bu yazıya başlık yaptığımız demokratik sözlerinin "lafügüzaf" olmadığına, tüm gücümüzle inanmaya çalışacak, umudumuzu koruyacağız.

Sayın Günay'ın Zaman gazetesindeki röportajını okumak için, lütfen aşağıdaki başlığı tıklayın:

Bakan Günay'la röportaj

tıkla