İkinci güncelleme: Zaman gazetesinin sanal ortamında "Bir vapur geçer Marmara önünden..." diye yazılan Nazım'ın şiirinin; Zaman gazetesinin selülozik ortamında "Bir vapur geçer Varna önünden..." olarak yazıldığını gördük. Bu durumda, Zaman gazetesinin sitesinden sorumlu kişilerin, sorumsuzluk yaptığı ortaya çıkmış oluyor. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ve okurlarımızdan özür dileriz... Yapılan uyarılar sonucu, durumu düzeltmelerine karşın, en basit insani gerçek olan özür dileme edimini yerine getirmedikleri için, Zaman'ın sanalcılarını şiddetle kınıyoruz. Bizi ve okurları eşek yerine koymalarına sinirleniyoruz...
Güncelleme: Dün (25 Eylül 2007), aşağıdaki yazıyı yazmış, Zaman gazetesinin sanal ortamına da link vermiştik. Yazımızın omurgasını oluşturan;
Bir vapur geçer Marmara önünden
Bir vapur geçer Boğaz'a doğru
Nazım usulcacık okşar vapuru
Yanar elleri
dizelerini, bugün (26 Eylül 2007) Zaman gazetesinin sanal ortamında kontrol edince, "Marmara" nın uçtuğunu ve yerine doğru sözcük olan "Varna" nın konduğunu gördük. Ancak hiçbir açıklama yapılmadan... Zaman gazetesi adına röportajı yapan Abdullah Kılıç, bir açıklama yapıp, özür dileseydi, daha hoş olmaz mıydı?!. Bu durumda, Ertuğrul Günay "Varna" yerine "Marmara" dememiş olabilir. Biz, Zaman'ın sanal ortamından alıntıladığımız röportaja göre hareket etmiştik. Şimdi eşek yerine konulmuş gibi hissettik kendimizi. Ama, Abdullah Kılıç bir açıklama yapsaydı, ne eşek yerine konulurduk, ne de okurlar eşek yerine konulurdu. Herşeye karşın, okurlarımızı ikirciklenmeye düşüren bu durum nedeniyle üzüldüğümüzü belirtmeliyiz... (26 Eylül 2007)
Her dönemin adamı Ertuğrul Günay, şimdi de Kültür Bakanı oldu... İnciler döktürmekle ünlenen Günay, Nazım diye bir derdi olmamasına karşın, kendini vitrinden düşürmemek için, Nazım'ı da katlediyor:
Nazım; "Bir vapur geçer Varna önünden" diyor, Günay; "Bir vapur geçer Marmara önünden" diyor. Nazım; "Çanakkale Boğazı" deseydi, Günay; " Yandı Cebelitarık Boğazı" diyecekti!...
Zaman gazetesine döktürdüğü incilerden bir paragraf sunduğumuz Kültür Padişahı Günay'ın bozduğu şiirin aslını, bir önceki bölümde okuyabilirsiniz (tıkla):
(...) Nazım Hikmet ile ilgili de bir açıklamanız oldu. Umarım Nazım'ın mezarını getirmeyi başırırsınız.
Bu, her kültür bakanının, mezarının başına giden, vasiyetini bilen herkesin yüreğinden geçti. Türk dilinin yetiştirdiği çok büyük ozanlardan biri. Türkiye'de her aykırı düşüncenin karalandığı bir dönemde o da suçlanmış ve vatanı terk etmek zorunda kalmış.
Bir vapur geçer Marmara önünden
Bir vapur geçer Boğaz'a doğru
Nazım usulcacık okşar vapuru
Yanar elleri
mısraları yüreğinin nasıl dağlandığını gösterir. Böyle bir insanın mezarının Türkiye topraklarında bulunması hem dinî hem insanî bir görevdir. Şimdiye kadar söylendi, gerçekleştirilemedi. Belki yine gerçekleştirilemeyecek, ama keşke getirilebilse. Bu vatanın toprakları bütün evlatlarını kucaklayacak kadar derindir ve bereketlidir. (...)
tıkla