20 Eylül 2007 Perşembe

NASIL BİR TİYATRO YAYINCILIĞI? / 3

A. Ertuğrul Timur


19 EYLÜL 2007 ÇARŞAMBA

Bayide satılacak güçlü bir tiyatro dergisi çıkarma maceramız devam ediyor. Yukarıda hazırladığımız sanal dergi kapağı gibi ve öylesi bir içerikle sansasyonel ve çekici(!) bir dergicilik yapmayacaksanız dergi satışıyla 1-2 sayı bile çıkarmamızın zor olduğunu hissetmeye başladık, reklam alma fikrine doğru yöneldik. Olabilir kınamıyoruz yani sonuçta kapitalist bir dünyada yaşıyoruz ağabeylerimiz yada biz devrimi başaramadık henüz, o halde yaşadığımız model içinde bir şekilde ister istemez zaten parçası konumundayız o halde reklamda alırız napalım. Hem canım yani bu bir sanat dergisi yine de prensipli olacağız söz. Öyle abuk sabuk reklam da almayacağız. (Sanki veren var da)

Efendim moralinizi bozmak gibi olmasın da nereden kimden alacaksınız? Eğer sırtınızı dayayacağınız bir sözü geçen dayınız yoksa zor varsa zaten bu yazıyı neden okuyorsunuz ki durduğunuz kabahat siz ne iş olsa deneyin nasıl olsa başarırsınız.

Önce reklam almaya başladığınıza göre sizin az çok resmileşmeniz, şirketleşmeniz, bir muhasebeciniz falan da olması gerekecek artık. Boru değil işin içine para girecek stopajı var çeşit çeşit vergisi var bilmem nesi var.

Önce bir bakalım reklam fiyatları nasıl piyasada ve kurtaracak mı bizi?

Büyük medya holdinglerinin aylık dergilerinin ilan-reklam tarifelerine bakıyoruz Hey-Girl, Elele falan gibi..

O da ne?

"ön kapak, arka kapak, kapak içi, iç sayfalar tam boy, yarım boy Allahhhhh yaşadık! sayfasına göre 30 milyar- 40 milyar , 15 milyar işte bu! Böyle 2 ilan alsak köşeyiz!"

Alabilir misiniz? Alırsınız tabi bunun için önce yapmanız gereken ihaleye girip TMSF'den sabah grubunu satın almak yada Doğan Yayıncılık gibi bir şirket kurmak, günlük gazeteler zincirinizin, onlarca derginizin, TV kanallarınızın verdiği güçle ve binlerce satan yayınlarınızla üstelik de kocaman ve bir çok uzman elemanın çalıştığı reklam-ilan departmanınızla bu işe başlarsanız alırsınız neden almayasınız. Ama önce böyle bir medya holdingi olmalısınız. Ne? Bir tiyatro dergisi için bu kadar uğraşmaya değmez mi? E peki o halde biraz daha küçük yayınlara bakalım.

Mesela Öğretmen Dünyası dergisine bakıyoruz arka kapak Hey Girl deki gibi 35 milyarlar değil 750 bin liracık. Eh olsun bu da iyi, iki üç sayfa böyle ilan alsak dergiyi kurtarırız dediğinizi duydum. İyi o halde alın bakalım.

Ama Nereden ve kimden? Eğer bu alanda tecrübeniz alt yapınız, çevreniz yoksa aynen okul yıllığı çıkaran öğrenciler gibi kendi eşinizin dostunuzun kapısını aşındırarak hatır gönül ilişkilerine sığınarak başlarsınız. Sırf çocuğu da o yıllıkta diye ve çocuğu üzerinden okul yönetimlerinin yaptığı psikolojik baskıya boyun eğip reklam veren orta ölçekli, hatta küçük esnaf veliler gibi sizi de kıramayıp oflaya puflaya bir bu eksikti diye reklam veren bir kaç dost çıkabilir. "Köşem Manavı köşede" , "Kırtasiyecilik bizim işimiz üçgen kırtasiye" gibi.. Ama kaç sayı sürer bu hatır ilanları?

Derginizin kaç tane satacağı ortadayken ve bir tiyatro dergisinin bu ülkede 5-10 bin satmayacağı gün gibi aşikarken hangi şirketin reklamcısı reklam mantığıyla böyle bir dergiye reklam verir? Açıktır ki hatır gönül ilişkileri ile tanıdıklar araya konulup şirketlerin reklam tanıtım bütçelerinden bir küçücük paycık kapma çabasına girilecektir.

Peki sektörümüzden (tiyatrodan) pay gelir mi? Bence gelmez. Ama siz bir deneyin madem kararlısınız. Neden gelmez? Çünkü sizin derginiz tiyatroculara ulaşıyor birazda tiyatroseven okuyucuya. Onlar zaten Hadi Çaman'ın, Tiyatro İstanbul'un, Yıldız Kenter'in ne oynadığını takip ediyor biliyor sevdiği tarzsa zaten gidecek. Bunlar Hürriyet'e ilan verir ki başkaları da görsün sahi ya çoktandır tiyatroya gitmiyorduk hazır Yıldız Kenter'in de yeni bir oyunu varmış gidelim" desin. (Ben bugüne dek tiyatro...tiyatro dergisinde ödenekli tiyatrolar ve aksanat hariç hiç bir özel tiyatronun paralı ilanını gördüğümü hatırlamıyorum yanılıyorsam sayın Mustafa Demirkanlı lütfen düzeltsin)

Kaldı ki sektör içinden alacağınız reklamlar sizi ister istemez objektif yayıncılıktan alıkoyabilecektir. Reklam verenin hesabınıza yatıracağı ve sonraki sayı için çok da ihtiyacınız olan para giyotin gibi kafanızın üzerinde sallanır dururken siz reklamın iki sayfa ilerisinde onu eleştirip yerden yere vurabilir misiniz bunu ben bilmiyorum siz bilebilirsiniz.
Hükümetten, belediyeden, devlet birimlerinden çevreniz var, oralardan bir şeyler koparırız diyorsanız sanırım basın ilan kurumu engelini de aşmanız gerekecek. Ve bütün bunlarda her zaman birer risk olarak başınızın üzerindeki giyotin olarak kalacak. Buranın ilgili amirinin, yöneticisinin tepesi atıp ya ilanı keserse, ya gelecek ay çıkamazsanız? ya belediye , hükümet değişir yeni atamalar yapılır gelenler size gıcıksa?

Yani çok net şekilde bellidir ki ipleriniz de varlığınız da reklamla birlikte adım adım başkalarının eline geçmiştir, geçmektedir. Ne oldu sizin idealinize, çok istediğiniz derginize? Yoksa giderek kendi derginizin işçisi, hatta kölesi mi oluyorsunuz ipleri teslim ettikçe?

O halde önce belli bir satış başarısı yakalayıp ben şu kadar insana ulaşıyorum bu alanda varım, şu özelliklerde bir hedef kitleye benimle ulaşabilirsiniz deyip kuralları kendinizin koyacağı bir güç haline gelebilmeniz gerekiyor. Yani yine geldik ne kadar ekmek o kadar köfte mantığına. Eeee ne de olsa kapitalist model. Olun bir medya grubu o zaman reklam şartlarımız şudur diye koyun şartlarınızı, bırakın 2-3 sayfa ilanı yeni üçüncü nesil GSM operatörü ihalesi bile kafadan sizindir.

Bu akşamda dergimizi çıkaramadık hayırlısı yarın ola hayır ola, kolay pes etmek yok. Çok sıkışırsanız bir havlu bir takke alıp kahvehaneleri dolaşıp tuluat da yapar, gider bir iki dublaj da yapar yada 8-10 heveskar genç toplayıp oyunculuk kursu da verir geçinirsiniz ama dergicilik tiyatroculuğa benzemez durun bakalım biraz sabır. Dergi çıkarma maceramız sürecek

tıkla