Theope ilk kez, Ekim 1993'te, bazı arkadaşlarımın (Mustafa ve Burak Dağıstanlı ile Derya Şendil) parasal desteğiyle, amatör koşullarda (ben kalınlaştırdım-HB) ve 400 tanesi birinci hamur olmak ve satış dışı tutulmak suretiyle, 5400 adet basılmıştı. Bu amatör baskıda, metnin birkaç satırı eksik çıkmıştı ve birkaç tane de dizgi yanlışı vardı.
(Çitlembik Yayınları, Nisan 2007 / İkinci Baskıya Önsöz'ün ilk paragrafı - Coşkun Büktel)
Theope iyi bir oyun. Değerli bir oyun. Ama bence Coşkun Büktel'in kitabın girişinde ve daha birçok yerde de söylediği gibi "Türk dilinde yazılmış en iyi oyun" değildir. Çünkü bence sanatta "en"ler yoktur. İyiler vardır ama zirve sadece bir tek olanın elinde değildir. Diğer yandan metnin iyi olup olmadığına yazan değil okuyanlar karar vermez mi? Bu yüzden keşke Çitlembik Yayınları'nın bu özenle hazırlanmış yeni ve profesyonelce basımında (ben kalınlaştırdım-HB) eski, suyu çıkmış polemikleri yeniden su yüzüne çıkaracak iki önsöz olmasaydı. Zira kitabın girişi polemikleri yeniden hatırlatırken, oyunun etkisini azaltıyor.
(Radikal Kitap Eki, 8 Haziran 2007 / Uğruna kentler yakılan kadın başlıklı yazının son paragrafı - Abidin Parıltı)
Birinci paragraftaki (amatör koşullarda) sözcüklerine, ikinci paragrafta da (profesyonelce basımında) sözcüklerine dikkat çekiyorum ve kitabın önsözleri olmasaydı, Radikal Kitap ekinin yazarlarından, "tiyatro uzmanı" Abidin Parıltı'nın (profesyonelce basımında) sözcüklerini kullanabilmesi, tamamıyla bir mucize sonucu gerçekleşebilirdi...
Düşünülmeden, çalakalem, "görev bilinci" ile çiziktirilmiş "Theope eleştirisi"ni, fırsat bulabilirsek, ayrıca ele alacağız...
Pazar günü, radikal.com.tr sitesine konulacak yazıyı okuyabileceğiniz gibi, yine fırsat bulabilirsek, biz dizip yayımlayacak ve okurların dezenformasyona kurban gitmemesine yardımcı olacağız...