5 Nisan 2007 Perşembe

'Oha filan oldum yani'

Bugün akşam yemeğinde; havuç ve patates destekli enginar, salçalı makarna, kıvırcık salata, uskumru çirozu, antep fıstıklı tahin helva, pudra şekerli çilek yedim...

Sanal alemi yaratan Google Tanrısı'nın Internet Peygamberi'nin karşısına otururken, büyük fincanda çayımı yudumlamaya başladım...

Her eve lazım olan televizyonum olmadığı için, bugün bayağı üzüntü duydum...

Neden?

Tiyatro dünyasında devrimci sıfatıyla dolaşan Halit Karaata'nın gerici kanallardan birinde (Samanyolu yada Kanal 7) oyunculuğa başladığını duydum...

Tabii ki inanmadım!... Bunu söyleyen otuz yıllık eşim olduğu için inanmak zorunda kaldım... Herşeye karşın, Internet ortamından da olsa tüm gerici kanalları tavaf etmeye karar verdim...

Ne yazık ki, daha ilk gerici kanalda; "Oha filan oldum yani..."

Kanal, Samanyolu Televizyonu idi... Ve karşımda Sırlar Dünyası adlı saçma sapan bir uyduruk akmaya başladı...

Oyuncuların isimleri ve resimleri geçerken; Hikmet Karagöz ile burun buruna geldim ve "sende mi ağabey" lafı dökülüverdi ağzımdan...

Ardından, tanıdığım ve "solcu" ayaklara yatan birkaç kişiyi daha görmeme karşın, aklım Hikmet Karagöz'e takılıp kalmıştı...

Bir yandan da, izlediğim televizyonun etkisinde kalarak; "İnşallah gördüğüm bir düştür..." sözlerini mırıldanmaya başladım...

Bu kadarı fazlaydı!...

Bundan fazlası olmaz, Hikmet Karagöz'den daha solda duran biri Sırlar Dünyası'na iltica etmez deyip, kendime gelme turları atmaya başladım...

Ne var ki, yeniden; "Oha filan oldum yani..."

Karşımda duran ve aşağıdaki sözleri eden bir adamı gördüm:

"(...) Toplumsal sorunları ama sanatın diliyle irdeleyen, bunun içinde diyalektik bir oyun yapısı kurmaya çalışan (...)"

"(...) Diyalektik bir tiyatro anlayışıyla kendimize uygun türleri bir araya getirmeye çalıştık dramatik ve epikten yararlandık bunun için daha çok… Çünkü sadece dramatik’e kalırsan katarsisi oluyorsun, sadece epik’e kalırsan da (epik göstermeci olduğu için) duygulardan yoksun kalıyorsun. (...)"

"(...) 12 Eylül sonrası Türkiye’nin çok önemli sanatçılarıyla birlikte çok önemli etkinliklere imza attık... (...)"

"(...) İnanılmaz bir özveriyle geçen bir 25 yıldan bahsedilebilir… (...)"

"(...) ...onca sıkıntıya rağmen ayakta kalmalarını Nazım Hikmet’in şu dizleriyle anlatıyor, ‘Düşmana inat bir gün fazla yaşamak için…’ (...)"

Peki bu adam kim?

Bu adam bu denli devrimci lafları ettiğine göre, şimdi ne yapıyor?

Sizi fazla yormayalım... Ecel soruları sorup, sizi de Sırlar Dünyası izleyicisi kılmayalım...

Bu adam; çürüyen, küflenen, intihar eden, ceset haline geldikten sonra, akbabaların gagalarında lime lime olan Türkiye tiyatrosunu vaftiz eden engizitörlerden Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun 60. Sanat Yılı için, sahne alması nedeniyle eleştirdiğimiz Zafer Diper'in ta kendisi...

Siz de; "Oha filan oldum yani.." demeye mi başladınız?

Yoksa; "Parasıyla değil mi? Kim parayı bastırırsa, adam onun rolünü yapar." mı diyorsunuz?

Belki de siz haklısınız!... Ben haksızım!... Ne de olsa ben; enginar, makarna, salata, çiroz, helva ve çilek yiyebilecek durumdayım... Ne de olsa ben, yirmiye yakın mesleğe sahibim... Ne de olsa ben, yıllarca salt patates püre yiyerek, gerici kanallarda oynayabilme düşüncesi geliştirmedim...

"Oha filan oldum yani..."

Zafer Diper, bir araba laf edip, bir kamyon devrimci işler yaptığını iddia ettikten sonra, namaz takkesi taktıysa, ondan çok daha az iş yapan Halit Karaata da sanırım gerici kanallarda rol kesebilir...

Zaper Diper ile söyleşi için bakınız:
http://www.tiyatro.net/roportaj/21/zafer_diper_ile_cok_ozel.html