2 Temmuz 2015 Perşembe

içimizdeki ateş sivas

bize (de) bir auschwitz gerekti
biz de madımak'ı yaktık

yıl bin dokuz yüz doksan üç

aylardan temmuz
hava alabildiğine sıcak
havada acı
havada dehşet verici bir kalpsizlik
ve havada yoğun bir alçaklık vardı

sivası yaktılar

insanların etinden kebap
terinden şarap yaptılar
sivas ateşten gömlek

sivas insansızlaştı

sivas boğuldu kendi sesiyle
ve geriye sıvası dökülmüş bir kent kaldı

tc

shp
dyp
harfler sessizlik içerisindeydi
harflerin önemi yoktu
ve hiçbir zaman olmadı
harfler masumdu
o harfleri birer tabanca kılıfı gibi kullananlar var
ve o kılıftan çıkan tabancayla vurdular pir sultan’ı
bir kez daha vurdular
hayatlarında bir karıncayı bile incitmemiş
ve bir karınca gibi çalışkan olan insanlar
o kılıftan çıkan tabancayla vuruldular

oy madımak oylum oylum 

geliyor selvi boylum 
selvi boylum gelirse 
şen olur benim gönlüm

ve polis

ve asker
ve cümbür cemaat devlet
kara kılıklı karanlık sakallı adamlara müdahale etmedi
kara kılıklı karanlık sakallı adamlar devlete benziyordu
seyirlik bir oyun
ve kurbanlık bir koyun gibi bakıldı madımak'a
allahuekber

oy madımak teke tüke sakalı 

oy madımak evelik yemlik 
oy madımak kuşkuşu yemlik 
oy madımak

bir kara kılıklı karanlık sakallı çığlık attı

bütün kara kılıklı karanlık sakallılar çığlık atıp
ateş yaktılar
ve insan kanıyla beslenen yangında en ilkel dansları edip
salyalı ağızlarıyla haykırdılar

cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak 

şeytan aziz şerefsiz vali 
aziz sivas sana mezar olacak

kara kılıklı karanlık sakallı tek bir sesti

kara kılıklı karanlık sakallı tekbir getirdi
allahuekber

madımak pişer oldu 

tencerem taşar oldu 
günde yediğim şamarlar 
bir iken beşer oldu

aushcwitz'deki gaz odalarına benziyordu madımak

gaz odaları insanların içini
madımak her yerini yakıyordu
ve pişiyordu insanlar büyük bir hızla

rütbeli bir subayın yanında iki çevik kuvvet vardı

madımak'a girdi rütbeli subay
yanındaki iki çevik kuvvetle
ve önce elektrikler
sonra umutlar kesildi

oy madımak teke tüke sakalı 

oy madımak evelik yemlik 
oy madımak kuşkuşu yemlik 
oy madımak 

biz buradan nasıl çıkacağız diye sordu yananlar

yangında ilk kurtarılacak rütbeli subaya
rütbeli subay döndü büyük bir hızla
ve hiç düşünmeden
çünkü düşünme alışkanlığı yoktu
gözlerinden ateş
topuklarından kıvılcım fışkırdı
subayın ağzından dökülen sözler birer mermiye benziyordu
nasıl girdiyseniz öyle çıkın orospu çocukları
ve subay geldiği gibi kaz adımlarıyla gitti
bitti bu iş burada ölüyoruz
bu iş burada bitti

madımak biçim de biçim 

ölüyom senin de için 
madımak toplar iken 
başımdan düştü çitim

derken

on binin üzerinde kara kılıklı karanlık sakallı
madımak'ın etrafını sardı
kara kılıklı karanlık sakallılar iki arabayı ateşe verdiler
allahuekber

duman madımak'ı sardı en ince yerinden

burada yangın da çıkarırlar
kara kılıklı karanlık sakallılar yangın çıkardılar
önce perdeler tutuştu
sonra her şey

oy madımak teke tüke sakalı 

oy madımak evelik yemlik 
oy madımak kuşkuşu yemlik 
oy madımak

yerleri halı kaplamışlardı

her yerde yatak yorgan
yangın bir alev topu gibi yukarı sıçradı
kara kılıklı karanlık sakallıların ağızlarında çığlıklar
allahuekber

kurtarın yanıyoruz

kimse bizi kurtarmadı
sesimiz havada donmuş bir kuş gibi
tavanda asılı kaldı

duman ateşe

cam kartona dönüştü

hilmi bulunmaz

iki temmuz iki bin dokuz

(Kaynak: SOSYALİST SANAT)

Yatık sözcükler bize ait değil: Sivas türküsü "Madımak Oylum Oylum"dan ve Derya Sazak'ın Milliyet Gazetesi'ndeki "İşte bizim Auschwitz’imiz" yazısından alınmıştır...