29 Nisan 2014 Salı

Bulunmaz, Demirkanlı ile Av. Reyhan'ın mahkemeyi yanıltmasına karşı!

T.C.
İSTANBUL 
24. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA


DOSYA NO: 2013/201 Esas

KONU: Demirkanlı ve Kayışlı'nın yanıltma çabalarına dikkat çekmek...

Tiyatro... Tiyatro... Dergisi sahibi "SANIK" Gülhan Avşar Demirkanlı ve adını andığımız derginin "resmî vekili" Avukat Reyhan Kayışlı, ilgili dergi adının geçtiği yerlerde sürekli olarak yaptıkları gibi, mahkemenin nesnelliğine gölge düşürmek, yargılanma düzeyini iyice düşürmek için, çeşitli renklerde yalanlar söylebiliyorlar!... Yalanlarını maddeler hâlinde ortaya koyarak, somut yasal gerçeği mahkemenize sunmak istiyorum...

1 - Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, beni ve sanatçı Coşkun Büktel'i "LİNÇ" etmek için, "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyerek, kampanyayı, içeriğindeki önemli yerlerde yayınladı... Bence bu suçtur...

2 - Tiyatro... Tiyatro... Dergisi en başta sahibi Gülhan Avşar Demirkanlı, Trabzon Temsilcisi Levent Çağlayan ve de Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yanı sıra işbu dergiye İnternet'te lojistik - stratejik destek sunabilen www.tiyatrodunyasi.com sitesinin editörü ve sahibi İsmail Can Törtop marifetleriyle, bizlere karşı maddî ve manevî düzeyde büyük zararlar verdi, veriyor, öyle anlaşılıyor ki, mahkemeler bu şahısları durduramazsa, vermeye de devam edecek! Onların yaptıklarını kesinlikle doğru bulmuyorum... Bence bu suçtur...

3 - "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" ile asla yetinmeyerek, olağanüstü bir biçimde bana karşı yargılama sağanağı başlatan yukarıda adlarını saydığım kişiler, "Oyun Atölyesi"nin sahibi - Kemal Aydoğan'ın patronu Nihat Haluk Bilginer başta olmak üzere "Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları" yöneticisi Ömer Faruk Kurhan yada arkadaşları, bana karşı sürekli olarak "ADLÎ TACİZ" eylemine de giriştiler. Bu dâvânın dışına hiç çıkmamaya özen gösterdiğimden ayrıntılı bir biçimde mahkemenize getirmediğim için, bunu bir fırsat olarak bilen Gülhan Avşar Demirkanlı ve onun vekili Avukat Reyhan Kayışlı Sayın Yargıç Ali Yücel Erdoğdu'ya ve Sayın Savcı Suudi Güner'e çok hatâlı, eksik, yalan, yanlı, yanlış bilgi vererek adliyeyi çok gereksiz yere meşgûl ediyorlar... Bence bu suçtur...

4 - Şimdiye kadar benim hakkımda onlarca gereksiz şikâyette bulunan 
"ENTELEKTÜEL ve HUKUKÎ LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" ile karşı karşıyayım... Klasik anlamıyla "SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA İÇİN ÖRGÜT KURMA" eylemliliği gibi görünmese de, çağdaş hukuk normlarıyla yaklaşıldığında, tam 1100 kişiden oluşmuş gayet önemli bir sivil toplum örgütlenmesi yapılı "LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" , hakaret, iftira, tehdit gibi suçlarla yetinilmeyerek, Türk Ceza Yasası'nın 220. Madde'nin içeriğindeki "SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA" eylemiyle bile ayrıca yargılanabilmelidir... Bence bu suçtur...

***

Şimdi gelelim, 24 Nisan 2014 günü gerçekleşen ve benim ülke dışında bulunduğum için ne yazık ki katılabilme şansına eremediğimden ötürü yüzlerine vuramadığım Tiyatro... Tiyatro... Dergisi sahibi Gülhan Avşar Demirkanlı ile onun vekili Avukat Reyhan Kayışlı'nın ciddî yalanlarına:

1 - SANIK, birinci duruşmanın yapıldığı gün mahkemenize gelmesine ve Sayın Yargıç yargılama yapmasına karşılık, ne kendisi ve ne de vekili Avukat Reyhan Kayışlı duruşmaya girmemişlerdir. Durum bu denli net olmasına karşın, Gülhan Avşar Demirkanlı; "Ben daha önce bu konuda ifade vermedim." diyerek mahkemeyi rahatlıkla hiçimseyebilmektedir.

2 - SANIK, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin gerçek sahibesi olmasına ve derginin 2009 yılındaki Nisan ve/ya Mayıs sayısında benim hakkımda "HAKARET, İFTİRA VE SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA, SUÇ UYDURMA, TEHDİT SUÇLARI" örgütlenmesine karşın, göz göre göre yalan söylemeyi göze alarak, aynen şöyle ifadeler kullanabilmiştir: "Ben Tiyatro Tiyatro dergisinin sahibiyim. Bu dergide müşteki aleyhine herhangi bir yazı yayınlanmadı." Yalan söylemeyi bir alışkanlık ve bir refleks ve bir yaşama biçimi hâline getirebilen Tiyatro... Tiyatro... Dergisi elemanları yalnız bana karşı değil, daha pekçok tiyatro insanına karşı, insan haklarına aykırı eylemliliklerde bulunmuşlardır!...

3 - SANIK, benim hakkımda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ciddî bir suç duyurusunda bulunabilmişken, her nedense "DEMİRKANLI" soyadını değil de "AVŞAR" soyadını kullanmayı uygun bularak, benim gereksiz yere maddî ve manevî sorunlar yaşamama neden olabilmiş ve ne iyi ki, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Sayın Yargıcı Cavit Marancı, adalete, hakka, hukuka, kanuna, mevzuata saygılı bir insan olduğu için, SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın adalete, hakka, hukuka, kanuna, mevzuata ters durumunu saptayıp bana ceza verilmemesini sağlamıştır ki, şu ândaki muhakeme süreci de, Sayın Yargıç Cavit Marancı'nın kılı kırka yaran hukuk sever tavrı sonucunda başlayabilmiştir! Önemlidir...

4 - SANIK, şu ânda çok ağır bir yasa maddesiyle muhakeme edildiğini duyumsamamış olmalı ki, şu sözlerle bana karşı yine "İFTİRA SUÇU" işliyor: "Ancak müştekinin kendi Tiyotroyun.blogspotu isimli internet sitesinde aşırı derecede küfürlü yazılar yayınlanıyordu." Tam da 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" başlatanların önde gelenlerinden Ömer F. Kurhan, benzer iddialarla bir suç duyurusunda bulunmuş, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8 Esas Sayılı Dosya ile sona eren muhakemede tabiî "BERAAT" ettim... 

Değindiğim gibi, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen dâvâda müşteki olmasına karşın SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı, bana karşı bir ceza yaptırımı uygulatmayı kesinlikle başaramadı... SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı, üstelik de "DURUŞMA TUTANAĞI" içeriğindeki "İFTİRA SUÇU" içeren yalanlarına son vermezse, doğal olarak, hem "KAMU HUKUKU DÂVÂSI" ve hem de "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" açmak zorunda kalacağım. Şu ânda "SANIK ve DÂVÂLI" olarak "hem ceza ve hem de hukuk" dosyalarıyla yargılattığım SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı ile toplamda dört dâvâmız olmuşken, yakında onlarca dâvâmız daha olacak. Pek istemesem de, SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı ve onun vekili Avukat Reyhan Kayışlı sürekli olarak yalana başvurdukları için yakında kamu hukuku - tazminat dâvâları açacağım.

5 - SANIK, müştekiyi yasaları bilmez yerine koyarken sanırım "Sayın Savcı ve Sayın Yargıç ne der?" diye zinhar düşünmemiş olmalı ki, aynen şu sözleri bile söyleyebilmiştir: "Bu yazılardan birinde benimde ismim geçince ben müşteki hakkında hakaret suçundan İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesine dava açılmıştı. Burdan müşteki ceza aldı."

a) Sen, İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülmüş, şu ânda hâlâ Sayın Yargıtay makamında bulunan dâvâdan çok önce, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen ve asla ceza almadığım bir kamu hukuku dâvâsı daha başlattın. Bunu neden söylemiyorsun?... Neden unuttun?!

b) Şu ânda burada, İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıçlığı'nda başlayıp devam eden bu dâvâ, işte o dâvâya, yâni İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8930 Esas Sayılı Dosya'daki karara dayandığı için, sen "İFTİRA SUÇU SANIĞI" olarak, SANIK sıfatındasın. Bundan niye bahsetmiyorsun? Bunu kimse anlamayacak mı? Savcı?... Yargıç?...

6 - SANIK, kendisini ve Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin toplumsal kamuoyu oluşturma gücünü ilkel bir hukuk anlayışıyla kullanarak, "ALTERNATİF HUKUK" süreci başlattığını kendisi ikrâr etmiştir:

"Ayrıca müştekinin internet sayfasında sürekli küfürlü yazılar yazması nedeniyle küfürlü yayına son kampanyası adı altında tiyatro yayıncıları olarak bir eleştiri kampanyası başlatılmıştı bende bu kampanyaya katılıp imza koymuştum."

Ben bütün dünya ülkelerini gezerek ve bütün dünya ülkelerinin hukuk anlayışlarını içselleştiren biri olarak, şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, yukarıdaki sözler evrensel hukuk kurallarına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göre çok ciddî insan hakları ihlalleri içermektedir. Bana karşı "LİNÇ" düzenleyenlere yanıtı, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı, İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi Sayın Yargıcı'nın istemleri doğrultusunda, bilimsel ve hukuksal çıtası sorgulanması güç bir hukuk otoritesi Doç. Dr. Ali Kemal Yıldız, evrensel hukuk normlarını gözetip, önemli "BİLİRKİŞİ RAPORLARI" hazırlayarak, işbu mahkemelere ciddiyetle sunabildi... Bana ve Coşkun Büktel'e karşı uygulanan "LİNÇ KAMPANYASI" eylemini nedeyse tescil eden Sayın Ali Kemal Yıldız, "LİNÇÇİLERE 'LİNÇÇİ' DENİR!" mealinde raporlar hazırlayarak, ilgili mahkemelere sundu. Böylelikle İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Dosya No: 2010/8 Esas Sayılı Kamu Dâvâsı sonucu "BERAAT" ettim. Kendileri "HAKARET, İFTİRA, TEHDİT" suçlarıyla yargılanırken, benim hiçbir "İFTİRA VE TEHDİT" suçlamalarıyla yargılanmamı hiç  kaâle almayan SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı, onun vekili Avukat Reyhan Kayışlı, benim ilk okul mezunu olmamdan kaynaklı nedenlerle cesaret gösteriyorlar da, Sayın Savcı ve Sayın Yargıç huzurunda neden bu denli kurnazlık içerisine yuvarlanıyorlar? Bunu anlamak olası değil!

7 - SANIK, yine bir yalan daha söylebiliyor: "Bunun üzerine müşteki bu kampanyada imzası bulunan pek çok kişi hakkında şikayette bulunup dava açılmasına sebebiyet verdi." Ben, yüzlerce defa beyan ettiğim gibi, beni mahkemeye vermedikten sonra hiç kimseyi kesinlikle mahkemeye vermeyeceğimi sürekli olarak yinelemiştim... Girdiğimiz polemik süreci entelektüel bir eylemdi ve bence, yargıyı ilgilendirmiyordu! Entelektüel bilinci olan başarıyı göğüslemeliydi. Ama, beni onlarca, hattâ belki yüzü aşkın defa şikâyet eden "LİNÇ KAMPANYASI" bileşenleri, yüzlerce (belki) bin defa beni başta İstanbul Adalet Sarayları olmak üzere, birçok adalet sarayının duruşma salonlarına "memur" edebildiler. Oysa ki ben, verdiğim sözü tutup, onların açtığı onlarca dâvâlarından sonra ağır ağır dâvâ açmaya başladım. Onlar, ilk şikâyetini 2009 yılında yapmışlarken ve ben, belleğimde kaldığı kadarıyla ilk şikâyetimi 2012 yılında yaptım... Yâni, yukarıdaki sözde de SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı ve onun vekili Avukat Reyhan Kayışlı yalan söyleme eylemini sürdürmektedir...

8 - SANIK, şunu diyor: "Benim hakkımda da mevcut dava bu nedenle açılmış olabilir." Burada her ne kadar silik hâlde dursa da, SANIK yine yalan söylüyor. Bu dâvâ, SANIK tarafından açılan ve benim ceza almama kararıyla biten İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Dosya No: 2010/8930 Esas Sayılı dâvâda bana "İFTİRA" attığı için açıldı. 

9 - SANIK, "Ancak ben müştekiye karşı herhangi bir suç isnadı içeren veya hakaret içeren söz ve yazılı beyanda bulunmadım." diyerek, Sayın Savcı ve Sayın Yargıç beylerin dikkatini dağıtmak isteyerek, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8930 Dosya No'lu dâvâ dosyasının gözden uzak tutulmasını arzu ediyor. Oysa, hem Ceza Muhakemesi Kanunu ve hem Türk Ceza Kanunu çok anlaşılır ve gayet net maddelerle orta yerde dururken; Sayın Savcı ile Sayın Yargıç'ın dikkatleri dağılıp, gözlerinden somut dayanak noktaları kesinlikle kaçmaz. Ne var ki, koskoca Türkiye tiyatrosunu Şubat / 1991 tarihinden beri yalanlarla besleyen Tiyatro... Tiyatro... Dergisi çevresinde öbeklenmiş çıkar grupları, yalan söylemeyi doğal bir refleks hâline getirdiklerinden, ne Sayın Savcı ve ne de Sayın Yargıç hiçimsenmekte, küçümsenmekte, hak gibi önemsenmektedir!... 

Ben, hukukun üstünlüğü ilkesiyle hareket eden Türkiye Cumhuriyet vatandaşı ve bütün dünyayı gezen bir sanatçı olarak, bu hiçimsenmeye, küçümsenmeye ve önemsenmemeye kesinlikle izin vermem, veremem. Dâvâ burada İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi Duruşma Salonu'nda kılı kırka yaran bir mantıkla sürdürülüyor olsa da, milyarda bir olasılık iş Yargıtay'a geldiğinde, hukukun üstünlüğü ilkesine daha bir titizlikle yaklaşacağımın bilinmesinde yarar var kanısındayım. Yargıtay aşaması da geçip, Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru sürecinden sonra dâvâ dosyası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecine dayanırsa, evrensel hukuk normlarından aldığım evrensel hukuk âşkıyla, somut olumsuz durumun sadece Avrupa'da değil, dünyanın her yerinde yer edinmesi için, hukukun üstünlüğü çerçevesinde hukuksal mücadelemi sürekli sürdüreceğim. Her ne denli Sayın Savcı ve Sayın Yargıç çok titizlenerek duruşmaları gayet net biçimde sürdürüyor olsalar bile SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı ve onun vekili Avukat Reyhan Kayışlı'nın hukuku es geçiveren tavırları, bana bu satırları yazdırma esini verdi. Bu denli yalın gerçekleri, İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıçlığı nezdinde bile duyurduğum için, başka Mahkeme Başkanı Sayın Yargıç olmak üzere, bütün Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı kişilerinden özür dilerim.

10 - SANIK, hukuk bilgisizliğin ve vekili Avukat Reyhan Kayışlı'nın cesaretlendirmesinden kaynaklanan ilkel nedenlerle; " Sanığın neden benim hakkımda da şikayetçi olduğunu bilmiyorum beraatime karar verilsin." diyebilmektedir. Oysa, SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın önderlik yaptığı bir "Kurmay Heyet" marifetiyle ben ve tiyatro yazarı Coşkun Büktel, "LİNÇ" edilmek istenirken, SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı, sahibi bulunduğu Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve aynı zamanda eşi Mustafa Şükrü Demirkanlı marifetiyle "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyebiliyordu. Tam tamına 1100 kişiyi bir araya getirerek, sanatsal ifade olanaklarımızı ilelebet ilga ve imha etmek istemiş bulunan SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı, "bilmezliğe yatarak", (belki) Sayın Savcı ve Sayın Yargıç üzerinde etkin duygu seliyle, hukukun üstünlüğü ilkesinin üzerine şal örtmek istiyor. Yineliyorum ki, ben buna asla ve kesinlikle izin vermem.

***

Şimdi gelelim, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi "resmî avukatı" ve SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı'nın saptırma niyetinin açımlanmasına. SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, hukukun üstünlüğüne hizmet etme gayreti içerisinde kıvranan nesnel bir hukukçu değil, olayda taraf bir "üye" olarak hareket etmektedir. Bunu anlayabilmek için, benim hakkımda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı dayanaksız suç duyurularının bulunduğunu derhal belirtmeliyim. Benim hakkımda suç duyurusunda bulunup, "KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DÂİR KARAR" aldığı için, avukatlığı, İstanbul Barosu ruhsat sahibi olması anlamında devam etse de, (bence) müvekkilleri karşısında zor durumda kalarak, avukatlık ehliyetsizliği saptandığı için, SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, bizzât olağanüstü hukuk dışı davranarak, Sayın Savcı ve Sayın Yargıç nezdinde ilkel savunma düzeneklerini geliştirmeye devam ediyor. Avukat Reyhan Kayışlı'nın savunmanlık yaptığı diğer dosya içerikleri incelendiğinde, ülkemizdeki hukuksuzluğun gerçek nedeninin savcılar ve yargıçlar olmadığı, aslında, toplumun gözünden kaçabilecek denli kamufle olmuş avukatlar olduğu derhal anlaşılabilecektir.

1 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukut Reyhan Kayışlı, "Müvekkil beyanlarına katılıyoruz." derken, aslında "Müvekkil yalanlarına katılıyoruz." demek istemektedir.

2 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, "Müvekkilimin bahsettiği imza kampanyası 4 yıl kadar önce olan bir imza kampanyasıdır." derken, aslında "Müvekkilimin suçu 'İFTİRA' değil, 'HAKARET'tir ve zaman aşımına girmiştir. Oysa 'İFTİRA' diye nitelendiğinde zaman aşımına giremeyeceği için, Sayın Savcı ve Sayın Yargıç bunu görmesinler diye, SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın yalanları doğaldır. Hem 'ALTERNATİF HUKUK' oluşturma eylemliliğinin bir parçası olarak, 1100 kişinin bir araya gelerek, yalnız iki kişinin 'LİNÇ' edilmesinde de hiçbir sakınca bulunmamaktadır." demek istemektedir.

3 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, "Müştekinin de müvekkilden olan şikayetinin dayanağı imza kampanyası olmadığını düşünüyoruz." derken, aslında "Hukukun üstünlüğü, Avukatlık Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Türk Ceza Kanunu, mevzuat gibi konuları boş verip, benim, bizim, yalanlarımızın 'maymuna bak' sözüne kulak veriniz. Adalet, hak, hukuk, kanun, mevzuat, vicdan, Yargıtay İçtihatları gibi insanlık kazanımlarına kulan asmayınız." demek istemektedir.

4 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, "Müştekinin dilekçesinden somut olarak müvekkilin hangi eylemini şikayet edildiği anlaşılmamaktadır." derken, aslında "Müştekinin dilekçesinde, sunduğu diğer yüzlerce sayfada belirtildiği gibi, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8930 Dosya No'lu dâvâ önemli olmadığı gibi, benim, bizim, bizim yalanlarımız önemlidir. Siz, bana, bize, bizim yalanlarımıza itibar ediniz." demek istemektedir.

5 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, "Bu şikayet dilekçesi ile ilgili savcılıkça kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş." derken, aslında "Siz, müştekinin somut belge, bilgi, bulgu, delil, kanıt gösterdiğine bakmayın. Ben, biz, bizim yalanlarımız ne derse, ona bakınız. Biz, 'kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş' diyorsak, buna inanın yeter. Hukukun üstünlüğü zâten gereksiz bir kenar süsüdür. Bunu anlayın lütfen..." demek istemektedir.

6 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, "Ağır cezanın itirazı kaldırması üzerine zorunlu olarak dava açılmıştır." derken, aslında "Türkiye Cumhuriyeti kanunları, beni, bizi, yalanları değil, hukukun üstünlüğünü savunduğu için, yanlışlık yapmış ve bu yanlışlığını sürdürerek, yalanı değil, gerçeği üstün kılmak istemektedir." demek istemektedir. 

7 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, "Müşteki dilekçesinde Cumhuriyet Savcılığının 2012/110665 hazırlık sayılı şikayet dilekçesinden bahsedilmiş ve bu soruşturmadan hareketle mevcut dava açılmış olabilir ancak bu hazırlık soruşturması sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş ayrıca soruşturma da taraflarla ilgisi olmayan kişilere ait soruşturmadır." derken, aslında "Sayın Mahkeme Heyeti, siz, müştekinin İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8930 Dosya No'lu dâvâ dosyası içeriğini sunarak Müracaat Savcısı'nı suç duyurusunda bulunduğunu gözardı edip, benim, bizim, yalanlarımızın ışığına odaklanın." demek istemektedir.

8 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, "Müvekkil hakkında sehven dava açıldığını düşünüyoruz." derken, aslında "Müracat Savcısı, Uzlaştırma Savcısı, Genel Soruşturma Savcısı, Mahkeme Savcısı, Mahkeme Yargıcı, sizler, hepiniz büyük bir yanlışlık içerisindesiniz. Oysa ben, biz, yâni yalan söyleyenler, yüce doğruları savunuyoruz." demek istemektedir.

9 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, "Müvekkilin beraatine karar verilsin." derken, aslında "Sayın Savcı ve Sayın Yargıç, mevzuata, yâni somut hakkaniyete göre değil, bana, bize, yalana göre karar veriniz..." demektedir.

SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı, üzerindeki cübbeyi, hukukun güneşini örtmek için kullanarak, SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın yalanlarını gizlemektedir. Avukatlık Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Mevzuat ve/ya Yargıtay İçtihatları elverirse, İstanbul Barosu Ruhsatı bulunmasına karşın, gerçek anlamda hukukun üstünlüğü ilkesiyle hareket etmeyen Avukat Reyhan Kayışlı'nın duruşmalardan uzaklaştırılmasını talep ediyorum. Duygularına egemen olamadığı için bir hukukçu gibi değil, bir kindar biçiminde hareket edip, benim hakkımda sürekli olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurularında bulunup, üstelik bir de "KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DÂİR KARAR" alınca iyice çileden çıkan Avukat Reyhan Kayışlı'nın hukukun üstünlüğü inşaatına bir tek tuğla bile eklemesi olanaksız olduğu gibi, şimdiye dek tuğla üstüne tuğla konularak oluşturulmuş hukukun üstünlüğü inşaatına deprem etkisi yaparak, hukukun üstünlüğü ilkesinin büyük yaralar almasına neden olmaktadır. Avukat Reyhan Kayışlı'nın avukatlığını, savunmanlığını asla ve kesinlikle tanımıyorum. 

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda anlaşılır ve gayet net bir biçimde ifade ettiğim gibi, SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı ve onun vekili Reyhan Kayışlı, oluşmuş doğal refleksleri nedeniyle, sürekli biçimde hep yalan söylemektedirler. Bu hukuksuz kişilere karşı hukukun üstünlüğü ilkesi doğrultusunda, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nun ilgili yaptırımları uygulanıp, mevzuat elveriyorsa her ikisi ve 1100 kişilik "örgüt üyeleri" yargılanarak, gereken cezalar mutlaka verilebilmelidir ki Türkiye tiyatrosu bu ilkesiz yayıncılardan kurtularak, ulusal ve evrensel tiyatro değerlerine hızla, hem de şimşek hızıyla kavuşabilsin. Böylelikle gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ederim... 30 Nisan 2014


MÜŞTEKİ
HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


EKLER:

1 - İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sayın İsmail Onaran'ın İddianamesi...
2 - İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıçlığı'na sunduğum dilekçe...
3 - İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Duruşma Tutanağı Celse No: 1.
4 - İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıçlığı'na sunduğum dilekçe...
5 - İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıçlığı'na sunduğum dilekçe...
6 - İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Duruşma Tutanağı Celse No: 2.
7 - SANIK Gülhan Avşar Demirkanlı'nın Yargıtay'a yaptığı itirazlar...
8 - T.C. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiğim şikâyet dilekçesi
9 - İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıçlığı'na sunduğum metin
10 - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen 6352 Sayılı Yasa vb...