25 Şubat 2014 Salı

İstanbul Adalet Sarayı mesaisinden dönünce, biri arayıp beni tehdit etti!

Dün, geçen hafta yada hemen hemen her gün olduğu gibi, bugün yine İstanbul Adalet Sarayı'na giderek kanıksanmış işlerimi yürüttüm. Sayın Savcı Cumali Karakütük, Sayın Savcı Gökalp Kökçü, Sayın Savcı Sadık Gülyaz'la görüşmekle birlikte, 24. Asliye Ceza Mahkemesi'ne, 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne, 24. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gidip, işlerimi tamamladım. Bu arada, dilekçelerin taranması, fotokopilerin çekilmesi, Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne "itiraz dilekçesi verilmesi"ne yardım etmek ve en önemlisi de, Reyhan Kayışlı'nın beni şikâyet etmesi sonucu kendisine "DUR" diyen savcının verdiği "KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DÂİR KARAR"a itiraz eden Reyhan Kayışlı'ya, bir de Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'nin itirazı kabûl etmeyip, yeniden "DUR" demesini öğrenmek, bana olağanüstü bir keyif verdi... 

Neyse...

İşyerime gelip, henüz koltuğuma oturarak bir bardak su içmemiştim ki, gerçek mi, sahte mi kimlik sahibi olduğuna zinhar emin olamadığım bir terbiyesiz hanımefendi bana telefon edip, sürekli olarak "BEN SANA GÖSTERECEĞİM!" haykırışları arasında ara vermeksizin beni tehdit etti. Hiç ciddiye almadım. Ancak, yine de okurlarıma aktarayım dedim...

Benim, beyefendilere ve hanımefendilere bir önerim var... Bana telefon edip çenenizi yoracak yerde, bildiğiniz tüm kirli yöntemlere başvurarak, elinizden geleni asla ardınıza koymayınız! Ben buradayım. Benim evim barkım, yerim yurdum tamamıyla belli. 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" beni yurdumdan edemedi de, siz mi soğutmaya çalışacaksınız? TEHDİT ETMEYİN, YAPIN!!!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz