4 Aralık 2013 Çarşamba

Bulunmaz, mesaisine, bugün de İstanbul Adalet Sarayı'nda başlayacak!

Hava hercâî soğuk, havada sıkıntı var ve su güneşi yutacak kadar buz... Yüreğimdeki hız, kapitalizmin insan yeme hızından gayet fazla ki, onlar insan yemek için sofra kurarlarken onların sofralarına tekme atıyorum. Çalan saat susmak bilmiyor! Susturamıyor onu kimse. Saat tik tak tik...

Havada devrim ve tomurcuk kokusu var. Oysa kar yağmadı. Biliyorum! Ben, bildiklerimi unutmak için dünyaya gelmedim... Öğrendim ve tüyü bitmemiş yetime acı çektirenlere acı çektiriyorum. Sus. Saat tik tak tik...

Havadan sudan konuşanların yaptıkları tiyatroların tanıtım dergilerine götümü bile silmem... Sahi ben, tuvalet kağıdına neden alışamadım. Su tıp tıp!... Yalan yazan tanıtım dergileri habis, hapis, pis. Saat tik tak tik...

İnsancıl tiyatro akımlarına çapulcu gibi dalan aşağılık kağıt parçalarının bir araya getirilmesiyle oluşturulan yalan dergileri, benim yüreğimdeki kızıl renkli gelinciklerle süslü nehirde boğulacak... Biliyorum! Eminim! Bunu bil, emin ol... Su içemeyecek kadar boğulacaklar. Saat tik tak tik...

Banal bir sanatın yalan seslerinin pazarlandığı burjuva özentisi sosyete pazarında çanak yalamak yerine, halkın kanı ve terine sahip çıkabilmek iyidir. Hadi eyvallah! İstanbul Adalet Sarayı'nda görüşürüz. "Cesaret, cesaret, daha fazla cesaret..." Su tıp tıp!... Saat tik tak tik tak tik!...

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz