T.C.
İSTANBUL
35. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA
DOSYA NO: 2013/268
KONU: Haksız biçimde suçlanıp, hatalı olarak hazırlanmış iddianame ile yargılanarak, yanlış bir hükümle mahkûm olduğum dâvâ düzeltme yoluna gidilmeli, Yargıtay yolu açık tutulup, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" uygulanmamalıdır. Mahkemeden isteğim bunlardır...
Mustafa Şükrü Demirkanlı, benim sanatsal ifade olanaklarımı ilelebet ilga ve imhâ etmek için, eşi ve aynı zamanda da patronu Gülhan Avşar Demirkanlı ile elinde bulundurduğu ve Trabzon Temsilcisi Levent Çağlayan sayesinde Karadeniz'de de hüküm süren Tiyatro... Tiyatro... Dergisi ve www.tiyatrodergisi.com.tr sitesini, âdeta birer şantaj aracı gibi kullanarak, 1100 kişiyi bir araya getirip, benim tanımlamama göre, "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" başlatmıştır.
Ben, bu nedenle kendisine yönelik olarak incitici ve sert eleştiriler yaptığımda da, Anayasal hakkım olan eleştirel bakış açısı olanağını, sanki bir hakaret biçiminde kullanmışım havası oluşturarak, Cumhuriyet Savcısı Sayın İsmail Onaran'ı, en hafif deyimiyle inandırıp ikna ederek, Sayın Onaran'ın, benim hakkımda hatalı ve eksik karar vermesine neden olmuştur. Sayın Onaran, suç duyurusuna tekil, tikel, öznel bakıp, adliye ortamının yoğunluğu ve kendisinin yorgunluğuna yenik düşmüştür. Bunun gayet net ve somut örneği şudur: Ben, hiçbir zaman için "Alper Cücenoğlu" adını anmamış olmama karşın, Sayın Onaran, iddianamenin ikinci paragrafı, ikinci tümcesi, on ve on birinci sözcüklerini hatalı bir biçimde iddianameye eklemiştir.
Bu denli yoğunluk ve yorgunluk içerisindeki bir savcıyı eleştirmek niyetinde olmamakla birlikte, şunu da ifade etmem gerekir: Savcılar, yargıçlar, olay ve olgulara çoğul, tümel, nesnel bakmalılardır. Sayın Onaran, nesnel davranmamıştır. Nesnel davranılmayınca da, ister istemez, niyet ne kadar hukukun üstünlüğü düzleminde olursa olsun, sonuç, bence, hukuk dışı olmuştur. Sayın Yargıç Füsun Alca da, hukukî bir denge gözetmek için, neden - sonuç ilişkisinin bir uzantısı olan diyalektik hukuk anlayışı yerine, statik bir karar vermiştir.
Bu arada, ben, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" gerçeğini duyumsayamadığım için, bunu kendi çıkarıma olarak yorumlayıp, bu öneriyi kabul ettim. Birikimsiz, deneyimsiz, hukuk bilgisi az bir evrede bulunduğum için, kabul ettiğim bu önerinin, aslında benim çıkarıma olmadığını, Fazıl Say'ın yargılandığı aşamada usa vurdum. "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" uygulamasının, Yargıtay'a gitmeme sonucunu doğurduğunu anlayabilmem için, hukukla döşenmiş Türk Ceza Kanunu'nu öğrenmem gerekiyormuş. Neredeyse yüz kez yargı karşısına çıkıp, muhakeme edildiğim süreçte edinmiş bulunduğum hukuk felsefesi algısıyla, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" önerilerine sıcak bakmamaya başladım. Örnekse, İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi, İstanbul Anadolu 40. Sulh Ceza Mahkemesi ve diğer mahkemelerde süren dâvâların hiçbirinin ilk duruşmasında, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" önerisini asla ve kesinlikle kabûl etmedim. Çünkü, Yargıtay'a, Yasa Yolları Bürosu'na ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecine kapatılan yoldan rahatsızlık duyuyorum...
Genellemeci girizgâhtan sonra madde madde ilerlemekte yarar gerekir.
1 - İnternet teröristi, sanal canavar Burak Caney, bana karşı "BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" eylem sürecini de başlattı.
(Bkz: http://tiyatroyun.blogspot.com/2008/03/bir-iftirann-bataklk-anatomisi.html)
İnternet teröristi, sanal canavar Burak Canay takma adlı şahsın, Ahmet Cüneyt Yalaz, A. Ertuğrul Timur ve avukat Burhan Gün, Bülent Sezgin, Duygu Dalyanoğlu, avukat Eyyüp Fırat Kuyurtar, Fırat Güllü, Gülhan Avşar Demirkanlı, avukat İbrahim Demirci, avukat İnan Yılmaz, İsmail Can Törtop, KemaL Aydoğan, Levent Çağlayan, avukat Mehmet Bozkır, avukat Mesut Bulut, avukat Murat Çoban, Mustafa Demirkanlı, Nihat Haluk Bilginer, Nurhan Tekerek, Oyun Atölyesi'nden biri yada birileri, Ömer Faruk Kurhan, Özdemir Nutku, Seval D. Karahaliloğlu, avukat Süleyman Anıl, avukat Uğur Demirci Tosun, Yücel Erten ve 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" örgütü elemanlarından birilerinin olduğu kanaatindeyim. Bu kanaat nasıl oluştu?... Bana karşı, legal - illegal, meşru - gayrimeşru, yasal - yasadışı eylemlerde bulunan bu kişiler, benim sanatsal ifade olanaklarımı ilelebet ilga ve imhâ etmek için Burak Caney rolüyle sahneye çıkmış olabilirler. Elimde çok somut, ipucu niteliğinde bir belge, bir bilgi, bir bulgu ve bir delil bulunmadığı için, ister istemez, bir sezgi ve bir kanaat boyutuyla görüş belirtiyorum.
2 - Mustafa Şükrü Demirkanlı ile Ömer Faruk Kurhan ve diğerleri de "İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" eylemi başlattı...
(Bakınız: www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm)
Yukarıdaki link tıklandığında, bana karşı düzenlenen iğrenç kampanya bildirisinin içeriğinde, bana "LİNÇÇİ" denildiği görülebilecektir. 1100 kişinin bir araya gelerek, İnternet ortamında da olsa, sanal biçimde de geliştirilse, bana "LİNÇÇİ" demesi karşısında, mahkemeye gitmeyi yeğlemeyi doğru bulmadığım için, yazıya yazıyla karşılık verdim. Tam 1100 kişi, bana karşı örgütlenip, benim sanatsal ifade olanaklarımı ilga ve imha etmek istemenin yanı sıra, bir de bana düşmanca "LİNÇÇİ" dediklerinde, ben de, onlara "LİNÇÇİ" demeyi uygun buldum. Benim bu sözü söylerken, asla ve kesinlikle hakaret etme gibi bir kastım, bir niyetim yoktu; olamazdı da. Çünkü ben, Türk Ceza Kanunu'nun 125. Maddesi'nin hakaret suçlarına karşı yaptırım gücünü çok iyi biliyorum.
3 - Ömer Faruk Kurhan, şunu başlattı: "ÜÇÜNCÜ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" ("HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI")
(Bakınız: http://tiyatroyun.blogspot.com/search?q=%22HUKUKSAL+L%C4%B0N%C3%87+KAMPANYASI%22&max-results=20&by-date=true)
4 - Avukatlar Burhan Gün, Eyyüp Fırat Kuyurtar, İbrahim Demirci, İnan Yılmaz, Mehmet Bozkır, Mesut Bulut, Murat Çoban, Reyhan Kayışlı, Süleyman Anıl, Uğur Demirci Tosun, dolaylı - dolaysız nâhoş
"DÖRDÜNCÜ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenledi.
(Bakınız: http://tiyatroyun.blogspot.com/2013/04/blog-post_2561.html)
Ben, devletin, halkın, emekçinin, işçinin, tüyü bitmemiş yetimin zarar görmemesi için, bütün sanatsal etkinliğimi ücretsiz sürdürdüğüm için, piyasayı ele geçirmiş 1100 kişinin haşin ve sert saldırılarına uğramakla birlikte, 1100 kişilik bu örgüt, bana karşı olağanüstü düzeyde zararlar verdiler. Aşağıda sunduğum dâvâ dosyaları incelendiğinde görülecektir ki, benim, ücretsiz oyunculuk, ressamlık, şairlik ve yazarlık dersleri de vermem, yönettiğim oyunlar için izleyicilerden kesinlikle hiç para talep etmemem, yayınladığım dergi ve kitapları da ücretsiz olarak dağıtmam, özetle halkın ve tüyü bitmemiş yetimin haklarını ödemeye yeltenmem, 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" elemanlarının hiçbir zaman için asla hoşuna gitmedi. Bu yüzden, gereksiz bir biçimde, beni mahkemelerle oyalamaya çalıştılar. Ben de bu nedenle, "Kimseyi mahkemeye vermem!" ilkemden ödün vererek, bunları teker teker mahkemelere veriyorum. Aşağıdaki mahkemeler tablosu aydınlatıyor:
DELİLLER:
HAKARET DÂVÂLARI
İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/663
İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/523
İSTANBUL 3. SULH CEZA MAHKEMİSİ 2010/8
İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/843
İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/551
İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/664
İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/943
İFTİRA DÂVÂSI
İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/201
TAZMİNAT DÂVÂLARI
İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/481
İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/205
İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/230
İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/205
TANIKLAR:
Coşkun Büktel
Mehmet Cemalettin Bulunmaz
SONUÇ ve İSTEM: AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ "hukuk istasyonu"na kadar uzamasını arzu etmediğim dâvâ dosyasının detaylı ele alınıp, yukarıda özetle sunduğum, aslında binlerce sayfalık dâvâ dosyaları içeriklerini oluşturan belgeler, bilgiler, bulgular, deliller, kanıtlar ve ayrıca tanıklara dayanan özgün hukukî süreci göz önünde bulundurmanız dileğiyle arz ve talep ederim. Saygılarımla. 02.10.2013
HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
EK:
1 - İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesine verilen hukuk belgesi.
2 - İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesine verilen hukuk belgesi.
3 - İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8 BİLİRKİŞİ RAPORU
4 - İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/337 BİLİRKİŞİ RAPORU