26 Ağustos 2013 Pazartesi

Okur ad bilmek zorunda değil; ad vereceksin; Mustafa Kurt diyeceksin!

Nedim Saban ‏- Devlet Tiyatrosu kapatılmasın diye, dün de eyleme gittim, yarın da ama ülkenin bu saygın kurumunun saçmalamamasını da talep ederim

Hilmi Bulunmaz - Senin de editörlerinden biri bulunduğun LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, hiçbir zaman için tam zamanında, her ayın tam tamına birinde yayınlanmamasına, günler ve hattâ bâzen haftalar sonra, bâzen de ay atlayarak iki ayda bir yayınlanmasına karşın, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nden reklâm (PARA) alabilirken, sen, bir kuzu kadar bile ses çıkarmadan keyif çatıyorsun!... Devlet Tiyatroları'na "KOYUN" iftirası üzerinden şaşırtıcı ağır bir dille saldırıldığı dönemde, korunmaya muhtaç çocuk gibi âdeta tir tir titreyen Devlet Tiyatroları'na adam gibi sahip çıkarak İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin de namusu başta olmak üzere, kurumun tüyü bitmemiş yetimden ödünç aldığı tüm mevzilerini koruma güdüsüyle hareket etmek yerine kendini neden Abdurrahman Çelebi sanıyorsun canım kardeşim Nedimciğim?!

Not: Andığın kurumun adı "Devlet Tiyatrosu" değil; "Devlet Tiyatroları"