13 Temmuz 2013 Cumartesi

Bulunmaz, kararını beğenmediği 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne karşı!

YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE

İSTANBUL 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA

DOSYA NO: 2012/650 Esas
KARAR NO: 2013/320

YARGIÇ: EROL BAŞBUĞ 26185
KÂTİP: HAVA DUDU AŞKIN 99621

TEMYİZ VE SÖZLÜ SAVUNMA İSTEMİNDE BULUNAN SANIK: HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
DAVACI: MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI
VEKİLİ: REYHAN KAYIŞLI

KONU: İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıçlığı'nca yazılmış 24 Haziran 2013 asıl karar tarihli ve benim aleyhimdeki mahkumiyet kararı tarafıma tebliğ edilmiştir. Bu dosyanın yasal süresi içinde benim lehime karar verilmesini arz ve talep etme dilekçemin bir sunumudur...

ZAMANDİZİNSEL AÇIKLAMALAR:

1 - Burak Caney adlı sanal bir kişi olmasına karşın, tiyatro dünyasını en az, tıpkı Mustafa Şükrü Demirkanlı kadar bilen biri, İnternet ortamının henüz denetim altına alınamadığı ve 4 Mayıs 2007 tarihinde TBMM'de kabul edilerek 23 Mayıs 2007 Çarşamba günkü 26530 Sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan 5651 Sayılı "İN­TER­NET  ORTAMINDA YA­PI­LAN YAYIN­LA­RIN DÜZENLENME­Sİ VE BU YA­YIN­LAR YO­LUY­LA İŞ­LE­NEN SUÇLAR­LA MÜ­CA­DE­LE EDİL­ME­Sİ HAKKIN­DA KA­NUN" içeriği metninin içselleştirilmediği süreçte,
"BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" tanılamasında bulunduğum bir kampanyayı bana ve benimle birlikte Coşkun Büktel'e karşı başlattı. Burak Caney adlı sanal kişinin IP'si saptanırsa, bu şahsın Mustafa Şükrü Demirkanlı, arkadaşları, belki daha sonra düzenlenmiş
"İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyicisi
Adnan Tönel, Ahmet Ertuğrul Timur, Arif Akkaya, Atsız Karaduman, Aysel Kurhan, Ayşegül Bayduz, Ayşe Kilimci, Ayşe Lebriz Berkem, Beki Haleva, Bülent Sezgin, Cüneyt İngiz, Cüneyt Yalaz, Çiğdem Erken, Deniz Atam, Dilek Türker, Erhan Gökgücü, Erhan Tığlı, Ezgi Besen, Fırat Güllü, Genco Demirer, Genco Erkal, Gılman Kahyaoğlu Peremeci, Gökhan Akçura, Gülhan Avşar Demirkanlı, Gürol Tonbul, Hakan Gerçek, Haluk Işık, Hasan Anamur, Hasan Erkek, Hülya Nutku, Hüseyin Köroğlu, İsmail Can Törtop, Levent Çağlayan, Kaan Erkam, Kemal Kocatürk, Kerem Kurdoğlu, Kenan Işık, Mehmet Ali Kaptanlar, Mehmet Bozkır, Mehmet Ergen, Mehmet Nurkut İlhan, Mehmet Tekkanat, M. Ergün Işıldar, Metin Boran, Muhsin Kayar, Murat Atak, Murat Karasu, Nalan Özübek, Naşit Özcan, Nihal Kaplangı, Nihal Kuyumcu, Nurhan Tekerek, Orçun Masatçı, Orhan Aydın, Orhan Kurtuldu, Osman Wöber, Ömer Faruk Kurhan, Özdemir Nutku, Ragıp Ertuğrul, Savaş Aykılıç, Seyhan Erözçelik, Sıla İlyasoğulları, Şebnem Köstem, Tamer Levent, Tuncay Özinel, Tuncer Cücenoğlu, Ümran İnceoğlu, Üstün Akmen, Yaşam Kaya, Yiğit Sertdemir, Yusuf Eradam, Yücel Erten, Zafer Gecegörür olduğu yada oldukları görülebilecektir...

2 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte, Mayıs 2009 tarihinde, tiyatro yazarı Coşkun Büktel ve bana karşı korkunç bir "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyip bunu yürüttü! (www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm)

Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile düzenlediği "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI"
ile bana maddi - manevi olarak gayet büyük kayıplar verdirdi. Bakınız:
www.bulunmaz.com/4/post/2012/11/fire-in-our-head-office.html
http://tiyatroyun.blogspot.com/2012/05/hilmi-bulunmaz-bahcesinde-gecirdigi.html Ayrıca: Fransa / Mulhouse’da yaşadığım soygun ile ilgili Fransız güvenlik birimlerinden aldığım bir tutanak bilgisi sunuyorum:
"ATTESTATION DE DECLARATION DE DEPOT D'UNE PLAINTE CONSECUTIVE UNE INFRACTION"

3 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile düzenlediği "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecine karşı, doğaçlama olarak bir video konuşması yaptım. Bu video konuşması, tamamıyla eleştiri hakkı kapsamında yapılmış ve anayasal, yasal sınırlar içerisindedir. Lütfen bakınız: http://vimeo.com/5361122

4 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yakın arkadaşı Ömer Faruk Kurhan videoyu hemen kaldırmam isteği ile, benimle yaptığı telefon görüşmesinde, hiç de nazik olmayan, tam bir tehdit edici bir dil kullandı. Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yakın arkadaşı Ömer Faruk Kurkhan'ın tehdit edici bir ruh yapısında olduğunu algılamak için linki tıklayabilirsiniz: www.coskunbuktel.com/tehditsayfasi.htm Bu belge, çok ciddi ve olağanüstü inandırıcılıkta bir kanaat oluşturur!

5 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı, arkadaşı Ömer Faruk Kurhan ve tabiî ki, tam tamına 1100 yakın arkadaşı, düzenledikleri
"ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecindeki ve işbu telefon görüşmesindeki korkusuz tavrımı görünce, bu kez, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak çaresizce benden "DAVACI VE ŞİKÂYETÇİ" olmuştur. Ömer Faruk Kurhan'ın başlattığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na "DAVACI VE ŞİKÂYETÇİ" olma süreci ve hâlinden çok büyük bir cesaret edinen Mustafa Şükrü Demirkanlı, benim hakkımda suç duyurusunda bulundurup, İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanmama neden olmuştur: Dosya No: 201ı/3131

Mustafa Şükrü Demirkanlı ile aramızdaki davalar şunlar: İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3131 – İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/663 – İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/943 – İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/481 - İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/551

6 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı, yakın arkadaşı, şeriki ve kendisine ait Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sadık yazarı Ömer Faruk Kurhan'ın vekillerinin yargıyı etkileme gücü sayesinde başta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu Savcısı Sayın Nurten Altınok'u etkileyerek, benim aleyhime 29 Aralık 2009 tarihinde bir iddianame hazırlatarak, bir "KAMU DAVASI" başlatmışlardır. Mustafa Şükrü Demirkanlı, değindiğim gibi, İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanmama neden olmuştur. Bu dava da incelenmeyi hak ediyor!...

Ayrıca şu "KİŞİLER ve DOSYALAR" da yakından incelenmelidir!

KİŞİLER ve DOSYALAR:

Burhan Gün - İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/337

Gülhan Avşar Demirkanlı - İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/201 ("İFTİRA SUÇU SANIĞI OLARAK YARGILANIYOR"
BU DOSYA İÇİN DE, İLK ÖNCE "KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR" VERİLMİŞ VE BU KARARA BAKIRKÖY NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE İTİRAZ ETMEMİZ SONUCUNDA HAKLI BULUNDUĞUMUZ İÇİN YARGILAMA BAŞLAMIŞTI!), İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8930

Kemal Aydoğan - İstanbul - 7. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/217 ve İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3218

Levent Çağlayan - Trabzon 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/256

Mehmet Bozkır - Soma Sulh Ceza Mahkemesi 2011/578

Mustafa Şükrü Demirkanlı - İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3131 – İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/663 – İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/943 – İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/481 - İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/551

Nihat Haluk Bilginer - İstanbul - 7. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/217 ve İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3218

Nurhan Tekerek - İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi önce 2010/445 sonra 2010/337

Oyun Atölyesi - İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/217 ve İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3218

Ömer Faruk Kurhan - İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/278, İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/166, AYRICA "İFTİRA SUÇU" NEDENİYLE SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSU Soruşturma No: 2013/88004

Seval Deniz Karahaliloğlu - Karşıyaka (İzmir) 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/536 ve 2012/289, Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Süleyman Anıl - İstanbul Anadolu 40. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/854

Uğur Demirci Tosun - İstanbul 28. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/469

7 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" eylemindeki en yakın şeriki ve bu eylemin bence "eş başkanı" Ömer Faruk Kurhan'ın avukatlarının yasaları kişisel çıkar sağlamak, müvekkil pazarını artırmak düşüncesi, itkisiyle 30 Mart 2010 tarihinde ilk duruşması yapılan İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde güçlü bir yanılsama oluşturarak, bu davanın ilk etabının benim aleyhime doğru evrilmesini sağlamak adına büyük bir çaba harcamışlardır!... Sayın Yargıç Metin Çelik, hukukun üstünlüğü ilkesiyle hareket ederek, avukatların meslekî hırsına asla ve kesinlikle kapılmayarak, duruşmaları, adil, evrensel ve hukuk felsefesinden yana sürdürmeyi rahatça başarabilmiştir. Hukuk kazanıp hukuk dışı yitirdi.

8 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın LİNÇ eylemleri şeriki Ömer Faruk Kurhan, gayet haksız yere beni suçladığı için İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki en son duruşma tarihi 18 Ekim 2011'de benim "BERAAT" etmemi kesinlikle içine sindirememiştir... Böylece vekilleri İnan Yılmaz ve Uğur Demirci Tosun sayesinde Yargıtay'a giden Davacı Ömer Faruk Kurhan, diğer yandan, ilginç bir manevi tazminat davasını, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki davayla ilişkilendirip, işine gelmediğinde uzak tutmaya özen göstererek, avukatlarının meslek bilgisi sayesinde, durumu lehine çevirmek için büyük çaba harcamıştır. Bu arada, İnternet'te benimle ilgili yazılar yazmayı hâlâ sürdürmüştür. Ömer Faruk Kurhan, bu konudaki ısrarcı tavrının "siyasal" gücünü şeriki Mustafa Şükrü Demirkanlı'dan alırken, nicel gücünü de, önderlik yaptığı tam 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" bileşenlerinden almıştır. Bu nedenle, sadece ve yalnızca Mustafa Şükrü Demirkanlı ile aramızdaki işbu dava dosyaları değil, UYAP'tan alınacak bilgilerle, Ömer Faruk Kurhan'la aramızda vuku bulmuş dava dosyaları da incelemeye tabi tutulmalıdır. UYAP'ın yanı sıra, ben de, gerektiğinde hukuksal bilgilerimi görüşlerinize sunarım. Hemen sunmaya hazırım...

9 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı, onun şeriki Ömer Faruk Kurhan, tam 2 Temmuz 2012 Pazartesi günü TBMM'de kabul edilip, 5 Temmuz 2012 Perşembe günü hemen Resmî Gazete'te yayınlanarak yürürlüğe girebilen 6352 Sayılı Yasa'nın Geçici 1. Maddesi'nden de çok büyük rahatsızlık duyduğu için, ikide bir benim hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulunma delâletine kalkışmıştır. Bunlar incelenmelidir.

Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı, onun yetersiz avukatı Reyhan Kayışlı'nın bir tek tutkuları vardır: "BENİ MUTLAKA MAHKÛM ETTİRMEK." T.C. İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin adalete, hakka, hukuka, kanuna, mevzuata, tüzeye ve de yasaya gayet aykırı bir biçimde sürdürerek sonuçlandırdığı 2012/650 dosya numaralı dava ve Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın şeriki Ömer Faruk Kurhan'ın mevzuata aykırı olarak hazırlanmış, sürdürülmüş ve sonuçlandırılmış 2010/278 dosya numaralı İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki işbu dava incelendiğinde derhal görülecektir ki, adını andığım bu mahkemelerin yargıçları, ne İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi dava dosyasına sunulan "BİLİRKİŞİ RAPORU" metnini önemseyebilmiş ve ne de İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Sayın Yargıcı Metin Çelik'in verdiği nesnel yasal kararı içselleştirmiş, ne 6352 Sayılı Yasa'nın ilgili maddelerini özellikle de Geçici 1. Maddesi'ni ciddiye almıştır. Oysa benim okur-yazar olmam, giyimime pek özen göstermemem, avukatlara karşı son derecede haklı ve sert davranmam, Sayın Yargıç'ın sorularına oldukça net ve ikirciksiz yanıtlar vermem nedeniyle olsa gerek, benim hiç de hak etmediğim bir karar verilmiştir. Sayın Yargıç, tabiî ki, belli bir kanaate varıp, vicdanen rahat bir karar verme hakkına sahiptir... Ne var ki, yukarıda sıraladığım nesnel ve somut hukuksal çıkarsamalar, sonuçlar ortalık yerde aydınlık bir elmas damlası gibi serinlik verirken, ben ki, tiyatro sanatına hayatım boyunca karşılıksız emek harcayan bir insan olmamın dışında, tiyatro sanatından maddi-manevi çıkar elde etmek için musallat olmuş Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı'dan yana bir hüküm kurmak, bence, sözün hafif deyimiyle, benim hukuka olan güvenimi olağanüstü sarsmıştır!...

10 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı, tam üç yıldır sürdürülen ve davacısı şeriki Ömer Faruk Kurhan olan İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki ibretlik davaya ve kendisinin davacı olduğu İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki davaya o kadar fazla güveniyordu ki. Ben, her ne kadar, Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'a karşı hukuk dışı davranmış olsa bile, işte bu nedenle, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki her duruşmaya bir tedirginlik içinde katılmamla birlikte, "ADALETE VE HUKUKA GÜVENİYORUM" sözünü şiar edinmiştim. Ne yazık!...

Ancak, ne yazık ki, gazeteci - yazar Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak Yeni Akit Gazetesi'nde yayınlanan, aşağıda linkini verdiğim haberdeki tadımlık metin bile, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri kararlarının sağlamlığı konusunda bende sürekli kuşku oluşturuyor. Abdurrahman Dilipak'la ilgili haberden delil olsun düşüncesiyle tadımlık sunuyorum:

"AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ'nin önerdiği dostane çözüm ile Şişli Terakki Vakfı'nın lehine verilen tazminatı devletten alan Dilipak, Mayıs 2011'de kendisi hakkında mahkumiyet kararını veren İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'ne başvurarak, yargılamanın yenilenmesini istedi. Kararı veren hakime E. Göksun Özçelik hakkında HSYK'ya suç duyurusunda da bulunan Dilipak, kendine AİHM tarafından ödetilen tazminatın; kararı veren yargıç ve Yargıtay üyelerinden tahsilini istedi. İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'nin yargılamanın iadesi talebini reddetmesi üzerine, DİLİPAK KONUYU YENİDEN YARGITAY'A TAŞIDI."

Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak yayınlanan Yeni Akit sitesindeki İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ni konu alan haberin linki şu:
www.habervaktim.com/haber/316540/dilipak-hak-aramada-bir-ilki-basardi.html Bu belge, sadece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi için kanı uyandırmakla kalmayıp 10. Asliye Hukuk Mahkemesi için de uygun...

Yargıtay, yerel mahkemenin hukuka, hukuk felsefesine aykırı kararını onaylarsa, içimden gelmese, Türkiye'nin itibarını yaralayacak olsa bile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açmak zorunda kalacağım. Bu hukuk mücadelesini yalnızca AİHM'nde bırakmayarak, uluslararası sanat hareketine de davayı mal etmek için, her yıl en az on kez çıktığım yurt dışı gezilerimin programına bu davayı da hep eklemek durumunda kalacağım. Ben ki, 12 Eylül Faşizmi koşullarında haksız yere gözaltına alınıp işkence görmenin yanında, iki ay tutuklu olarak kalmama karşın, ahlâksal ve siyasal anlayışım gereği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yurt içinde yada yurt dışında yargı sürecine dahil etmedim. Bana yapılan bu
"ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYALARI" ve bunlara bağlı olarak onlarca haksız davayla benim hayatımı karartmaya yeltenen Türk tiyatrosundan tabiî ki hesap sormak için YARGITAY nihâi kararının benim aleyhime çıkabilmesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ısrarla dava edeceğim...

HUKUKİ NEDENLER: 6352 Sayılı Yasa ve ilgili diğer mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Dava dosyası, Yargıtay İçtihatları, 6352 Sayılı Yasa ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığım nedenlerle, T.C. İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin hukuk, içtihat, kanun, mevzuat ve Anayasa'ya aykırı olarak vermiş olduğu 24/06/2013 tarihli asıl kararın bozulmasına, hemen "BERAAT" etmeme karar verilmesini, böylelikle hukuksal bir yanlış yapılmayarak, bu haksızlığın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yansımamasını mahkemenizden arz ve talep ederim... 15/06/2013

HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ