Fotoğraf: Cemre Eylül Bulunmaz
Bu Ramazan'ın ilk günü, Taksim / İstiklâl Caddesi'ndeki "Gezi Direnişi" eylemine eklemlenen "Yeryüzü Sofrası" ortamına katılma gereksinimi duydum... "Anti-Kapitalist Müslümanlar" örgütü önderliğinde kurulan "Yeryüzü Sofrası", gerçekten, somut olarak, son derecede bereketli bir sofraydı. Koskoca İstiklâl Caddesi'ni boydan boya "işgâl eden" bu sofra, tam bir "Halil İbrahim Sofrası" görünümündeydi. Yazar Coşkun Büktel ile birlikte turladığımız İstiklâl Caddesi'ndeki "Yeryüzü Sofrası", insanın ruhuna dayanışma kavramı akıtan hoş bir görünümdeydi. Herhangi bir "taşkınlık" söz konusu olmamasına karşın, düşman ordularına namlu doğrultan havanlar gibi konuşlandırılmış TOMALAR ve "hemen şimdi" gaz bombası atacak konumda bekletilen "zırhlı" polislerin nezaretinde şenlikli bir sofra kuranların "faşizme karşı omuz omuza" duruşları beni fazlasıyla etkiledi. İkrâmları, gereksinmesi olanlar tarafından yenilmesi düşüncesiyle, hafif rüzgârlı olarak geri çevirirken, bir gencin; "Çapulcu hurması bu yenir abi!" ikrâmıyla karşılaştım. Hurmayı çok sevdiğim ve kanımda miktarını saptayamadığım oranda Arap kanı olması nedeniyle, hurmayı bir reflekse ağzıma attım. Hurmayı henüz ağzıma atmıştım ki, o hurmanın fotoğrafını çektirme yada o hurmayı koruma güdüsü bütün benliğimi sardı. Ancak, iş işten geçmişti. Neyse ki, çekirdeğini sakladım. İki adım ötede, bir bacımız da, kabuklu fıstık ikrâmıyla bizi karşılayınca, fıstığı kibarca alıp, çok yumuşak bir biçimde pantolonumun sağ cebine yerleştiriverdim. Eve gelir gelmez ilk işim, hurma çekirdeği ve kabuklu fıstığı, alyansımı sakladığım mücevher kutusunda koruma eylemi oldu.
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Ayrıca bakınız:
Bulunmaz: Sofrasından bir hurma bir kabuklu fıstık aldığım iftardaydım!