28 Haziran 2013 Cuma

Ferdi Tayfur'a LİNÇ girişimini geç öğrendiğim için halktan özür dilerim...

Bulunmaz, bunu São Paulo / Amsterdam uçağında okudu! (Foto: Cemal Bulunmaz)

Ben, doğam, duygum, düşüncem, estetiğim, güncel tavrım, ideolojim, karakterim, kültürüm, sanatım, politikam, yaşam tarzım nedeniyle, her zaman için mağdurdan, mazlumdan yana gönül düşürüp, zâlime karşı ömrümü kavgaya yatırıyorum. Örnekse "Theope İftirası" anımsanabilir!

Sağ olsun İsmet Arslan, tam da, Hollanda ile Amerika yolculuğundan henüz gelip, ayağımın tozuyla Hollanda ile Brezilya gezisine çıkacağım günlerin ortasında, Ferdi Tayfur'un "Bir Zamanlar Ağaçtım" kitabını armağan etti. Ferdi Tayfur'un daha önce yayınlanmış "Şekerci Çırağı" ve "Yağmur Durunca" kitaplarını da büyük bir coşkuyla okumuş bir insan olarak, Ferdi Tayfur yayıncısı İsmet Arslan'a ne kadar teşekkür ettiğimi anlatamam. "Şekerci Çırağı" kitabının üzerine "anı roman" ve "Yağmur Durunca" kitabının üzerine "roman" ibaresini yerleştirmesine karşın, "Bir Zamanlır Ağaçtım" kitabının üzerine de yalnızca "anlatı" ibaresini uygun görmüş olsalar da, ne Ferdi Tayfur'un ve ne de yayıncı İsmet Arslan'ın bu tavrını doğru buluyorum... Bence ikisi de yanılıyor!

"Benim" diyen romancının (örnekse Orhan Pamuk'un) yazamayacağı denli içtenlikli bir dil, olağanüstü duru bir Türkçe, derin bir felsefi imge sahibi olan Ferdi Tayfur, tam bir roman sanatçısı ve yalın bir anlatıcı!...

Ben, şimdiye kadar çektiğim birçok işkence sonucu, neredeyse ağlama güdümü tamamıyla yitirmiş biri olmama karşın, Ferdi Tayfur'un "Bir Zamanlar Ağaçtım" romanını okurken, gözyaşlarıma bir türlü egemen olamayıp, São Paulo / Amsterdam uçağında ikide bir tuvalete taşınmak zorunda kaldım. Neyse ki, oğlum Cemal'in "online check-in" işlemi her zaman tuvalete yakın koltuklara denk getirildiği için sıkıntı yaşamadım!

Baştan aşağı devingen insan sıcaklığı, tepeden tırnağa duygu yüklü bu romanı okumadan, Türkiye roman sanatı üzerine yapılacak yazınsal değerlendirmelerin tümü estetik bilince teğet geçmiş olacaktır... Ferdi Tayfur'u, sadece bir "arabeskçi" olarak görüp dudak bükenlerin, onun bu kitabını ve diğer kitaplarını okumadan bu sanatçı hakkında görüş belirtecek kişilerin bütünü, hepsi, tamamı, tümü, başta Ferdi Tayfur'un kişiliği olmak üzere, Türkiye sanatına karşı büyük bir haksızlık yapmış sayılır... Kendisi, yaptığı müziği "arabesk" olarak değil, "fantezi müzik" olarak nitelemesine karşın, Ferdi Tayfur'u değil de, kendi kafalarındaki şablonların düşünce balonlarını dinleyen magazin magandalarına karşı, son derecede yiğitçe mücadele vermiş olan Tayfur, ideolojileri anarken zor da olsa, "faşizm" ve "emperyalizm" pisliklerine karşı cephe açmayı becerebilmiş bir kişi. Ferdi Tayfur'un devrimci düşünselliğinin önemli izdüşümleri olan kitaplarını okumadan, bu sanatçı hakkında herhangi bir görüş belirten kişilerin sözlerinin hiçbir değeri kesinlikle olamaz!...

Romanının içeriğinde açıkça görülebileceği gibi son derecede haksızlığa uğrayıp tamamıyla bir "LİNÇ KAMPANYASI" ile karşı karşıya kalan Ferdi Tayfur'un uğradığı bu pisliği çok geç öğrendiğim ve kendisine bu konuda bir destekte bulunamadığım için, kendisinden, sanatçılardan, halktan ve tüyü bitmemiş yetimden, yüzlerce, binlerce kez özür dilerim.

Bana karşı örgütlenen "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecinin neredeyse bire bir benzerini yaşamak zorunda kalmış Ferdi Tayfur'a, bundan sonra çok daha yakın davranacak, nasıl ki, "Theope İftirası" sürecinde gerçeklerden yana devrimci bir tavır geliştirdiysem, "Bir Zamanlar Ağaçtım" gibi granit ruhlu ciddi bir roman yazan Ferdi Tayfur'un da yanında olmaya devam edeceğim. Tabiî ki, bunun bir tek koşulu var; LİNÇÇİ alçaklardan fırsat bulabildiğim oranda... Yakında!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz