Konuya geri dönecek ve bu düşünce, ifade yetisi kısıtlamalarına bir örnek daha verecek olursak sinema dünyasına da girebiliriz. Kendisine başyapıt demenin diğer filmlerine haksızlık olacağını düşündüğüm ama yine de bir yönetmenin başyapıtım olarak övünebileceği Stanley Kubrick imzalı "Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb"ten bir sahne anlatmak istiyorum. Grup Komutanı Lionel Mandrake, Amerikalı bir üs komutanı tarafından verilen, Sovyetlere nükleer saldırı emrini engelleyebilmek için karargaha, başkanlığa telefon ile ulaşmaya çalışır. Çalışır durumdaki tek telefon ankesörlü olarak tabir ettiğimiz bozuk parayla çalışan bir telefondur. Cebinde yeterli bozuk para olmadığı için aramayı karşı tarafın ödemesini talep eder ancak operatörce reddedilir. Dünyanın sonunu getirebilecek bir nükleer saldırıyı engellemek için tek çaresi Coca Cola otomatına ateş ederek bozuk para bölmesinin açılmasını sağlamaktır. Emri verdiği komutan, bunu yerine getiremeyeceğini bildirir, açıklaması basittir: "O bir özel mülk." Tartışma sonucu Coca Cola tarafından dava edilirse sorumluluğu Mandrake'ye yıkacağını söyleyerek nükleer savaşı durduracak telefon konuşması için bozuk para kutusuna ateş eder. Bu kara komedi, "prensip" kavramına ve sistemin ortaya koyduğu öncüllere koşulsuz bağlılığın çok net bir eleştirisidir. Kişinin kendi önüne koyulan kısıtlamaları, öncülleri sorgulama ve değerlendirme çabasına girişmediğinde ortaya çıkacak durum her zaman bir nükleer savaş olmasa da alternatif alanların yok edilmesi sonucunu doğurabilir.
Tıklayınız: "Düşünme Yetisinin Biçimlendirilmesi [Telif Tartışmaları]"
Tıklayınız: "Düşünme Yetisinin Biçimlendirilmesi [Telif Tartışmaları]"