22 Mayıs 2013 Çarşamba

Bu yazıyı okur okumaz, Avukat Reyhan Kayışlı'yı düşündüm nedense...

Gitmediği Hastane Rapor Hazırlamış!

Bu olayda herkes avukat... Avukat Kezban Hatemi'nin avukat oğlu Mehmet Ali Hatemi; avukat eşi Aslı Hatemi'den ayrılmaya karar veriyor, başına gelmedik kalmıyor. Oğul Hatemi, hastane raporlarını anlattı.


Milliyet'in haberine göre Avukat Kezban Hatemi hakkında kendisi gibi avukat olan oğlu Mehmet Ali Hatemi tarafından yapılan 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma', 'eziyet', 'kişiye ait belgeleri izinsiz verme', 'tehdit ve hakaret' ve 'resmi belgede sahtecilik' suç duyurularının yankıları sürüyor. Annesinden şikâyetçi olan Avukat Mehmet Ali Hatemi, eşi Avukat Aslı Hatemi'den boşanmak istedikten sonra annesi tarafından maddi manevi zulüm gördüğünü, Fransız Lape Hastanesi'ne kapatıldığını ve bu süreçte de Mim Art Antiques adlı sanat galerisinin bilgisi dışında tasfiye edildiğini iddia etmişti. Milliyet Gazetesi, Mehmet Ali Hatemi'nin hastane raporlarına ulaştı.


Yedi günü kapalı bir odada tek başına olmak üzere 10 gün hastanede zorla tutulan Hatemi'nin buraya daha önce hiç gitmediği bir başka hastanenin hiç tanımadığı Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çavlan Çiftçi tarafından verilen depresyon teşhisi üzerine çıkartılan mahkeme kararıyla yatırılması dikkat çekiyor. Hatemi'nin Lape tarafından verilen raporunda ise 'Mehmet Ali Hatemi'de herhangi bir akıl sağlığı ya da akıl zayıflığı saptanmadığı' cümlesi ve ardından da hastaneden çıkışının yapıldığı görülüyor.


'Sadece huzur istiyorum'


Konuyla ilgili görüştüğümüz Mehmet Ali Hatemi, hastaneden 21.09.2012 tarihinde taburcu olduğunu ancak aradan geçen sekiz ay süresince annesi tarafından gördüğü maddi manevi zulmün bitmediğini bu yüzden çareyi suç duyurusunda bulduğunu söyledi.


Eşinden boşanma kararı aldığını geçen temmuz ayında annesi Kezban Hatemi'ye söylediğini belirten Hatemi, o günden sonra yaşadığı maddi sıkıntıyı da şöyle anlattı:


"Hatemi Ailesi'ne ait bir lirayı almadım, almayacağım. Saatlerimi ve elimde kalan birkaç tabloyu satarak geçinmeye çalışıyorum. Ancak dostlarım ve iş yaptığım sanatçılar da bana maddi destek vermemeleri konusunda annem tarafından uyarılıyor(!). Bu durumun en yakın tanığı dostum Ali Güreli ve ressam Ahmet Güneştekin'dir. Benim derdim bâzı insanların iddia ettiği gibi anne ve babamı itibarsızlaştırarak bağcı dövmek değil, üzüm yemek. Savcılık şikâyetlerini suçlar kesinleşsin diye yaptım. Basına da bu zulümler kesilsin diye konuştum. Kanser gibi riskli bir rahatsızlığı yaşadıktan sonra ben artık hayatımda sadece huzur istiyorum."


Dokuz aydır çocukları Ali Emir ve Zeynep ile de türlü bahaneler öne sürülerek görüştürülmediğini belirten Hatemi, "İstersem çocuklarımı 'haciz' yoluyla görebilirim ama çocuklarıma bunu yapamam. Onların hayatında kapıya polisle gelmiş bir baba figürü olmak istemiyorum. Bir gün onlar da beni anlayacaklar ama şimdi yaşları olan biteni idrak etmeye müsait değil." dedi.


'Tek başıma  domates bile alamayabilirim'


Eşim Aslı Hatemi'den ayrılmaya karar verdiğimde, hem Türkiye'nin en ünlü boşanma avukatı olması, hem de annem olması nedeniyle, önce annem Kezban Hatemi'nin kapısını çaldım. Annem bu boşanmaya asla müsaade etmeyeceğini, torunlarından uzak kalmaya dayanamayacağını söyledi.


Bu kez eşim Aslı Hatemi'ye gittim ve artık bu evliliğin sürmeyeceğini kendisini maddi ve manevi olarak asla mağdur etmeyeceğimizi söyledim. Ardından da evi terk ettim. Bu sıralar şimdiki kız arkadaşım Avukat Zeynep ile tanışıyor, dostça görüşüyor ama birliktelik yaşamıyorduk.


Büyü diye yorumlandı


Evden ayrıldıktan sonra önce annem ve babamın evinde kaldım. Annemin boşanmama karşı olan egosu hayli yüksek sözleri ve bana büyü yapıldığı iddiaları üzerine dayanamayarak yanlarından ayrıldım. Kısa bir tatile çıktım, bu sırada ortağı olduğum sanat galerisi benden habersiz elimden alındı, her türlü maddi gelir kapım engellendi, polisler eşliğinde akıl hastanesine kapatıldım. Hastane süresince bir tek Zeynep yanımda dimdik durdu ve oradan çıkar çıkmaz ona evlenme teklif ettim. Hayatımın kalan kısmını onunla geçirmek istiyorum. Yaptığımız suç duyurusu sırasında ilişkimizi de kabul ettik, "Birbirimizi seviyoruz, ötesi yok" dedik. Bu süreçte Zeynep de çok yıpratılmaya çalışıldı. Hem ailesi, hem de patronu, annem ve onun saygın dostları tarafından arandı, türlü baskılar yapıldı.


'İkimiz de kararlıyız'

Şimdi ailemin beni vesayet altına alacağı konuşuluyor. Bunu da başarırlarsa, bu benim pazardan tek başıma bir kilo domates bile satın alamayacağım anlamına geliyor. Ama Zeynep de, ben de kararlıyız. 50 sene de olsa bekleyeceğiz. Herkes, ama en çok annem bilsin ki, biz bu yola 3-5 sene için çıkmadık. Avukatlık mesleğimi yapmıyor olmam, benim de bir hukukçu olduğum gerçeğini değiştirmez. Yine herkes bilsin ki, hatır gönül ilişkisiyle rapor veren doktorlar ve buna alet olan hakimler de mesleklerini kötüye kullandıkları için adalet önüne çıkabilir. Bir daha kimsenin böyle canı yanmasın.