Benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği ciddi vergi paralarıyla beslenen Kültür Bakanlığı bünyesindeki Devlet Tiyatroları'na yaptığım bütün olumlu uyarıların hiçbirine asla ve kesinlikle yanıt alamıyorum... Devlet Tiyatroları yöneticileri, sürekli burunlarının dikine gidip, bana, halkıma, tüyü bitmemiş yetime karşı her zaman sorumsuz davranırken, kendilerini eleştir(e)meyen naylon tiyatro dergilerine reklâm (PARA) vererek bu naylon tiyatro dergilerinin palazlanmasına neden oluyorlar.
Ben, İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin McDonald's'a teslim edilmesini sürekli eleştirdiğim için, naylon tiyatro dergilerine dört elle sarılan Devlet Tiyatroları yöneticileri, naylon tiyatro dergilerine reklâm (PARA) verdikçe, bu naylon tiyatro dergileri, hemen hemen her gün, benim üzerime "DAVA ve ŞİKÂYET" dosyalarını hızla yağdırıyorlar.
Ben, kendimin, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmaktan başka herhangi bir başka niyete sahip değilken, dolaylı bir biçimde bile olsa, naylon tiyatro dergilerini reklâm (PARA) vererek sürekli biçimde cesaretlendiren Devlet Tiyatroları yöneticileri, ruhsal olarak bitiverdiler. DT'liler bundan sonra fiziksel olarak da biterse yas tutacak hâlimiz yok.
Çünkü işçi sınıfının bilimsel görüşü sosyalizmle düşünen Lenin der ki:
"İktidarı ele almak için, devrimci güçlerin yetkin olması yeterli değildir. Aynı zamanda, burjuvazinin de yönetemez duruma gelmesi gerekir!..."
Ruhunu, LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen naylon tiyatro dergilerine kiralayan Devlet Tiyatroları yöneticileri, fiziklerini pembe/yeşil sermaye ideolojisine satabilirler. Bunda kesinlikle hiçbir sakınca görmüyorum...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
DEVLET TİYATROLARI KAPANIYOR MU?
Cengiz Aldemir
7 Mayıs 2013
Tiyatro, Bale ve Opera özerk bir yapıda kurulacak Türkiye Sanat Kurumu bünyesinde toplanacak.Hazırlanan yasa taslağı ile Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve Balesi'nin kapatılması öngörülüyor.
Daha önce Başbakan Erdoğan: "Devlet eliyle tiyatro olmaz" diyerek Devlet tiyatrolarının özelleştirileceğinin işaretini vermişti.
Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren temelleri atılan Devlet Tiyatroları (DT), Devlet Opera ve Balesi (DOB) artık tarihe karışıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan yasa taslağı ile kapatılacak genel müdürlükler özerk bir yapıda kurulacak Türkiye Sanat Kurumu bünyesine alınacak.
TOBAV Başkanı Tamer Levent'de , " bize de böyle duyumlar geliyor" diyerek bu konuda bir çalışmanın olabileceğinin sinyalini verdi. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ile Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü çalışanlarından yaşları gelenler emekliliğe yönlendirilecek. Ankara ve İstanbul gibi büyük merkezlerdeki sanatçılar bölge müdürlüklerine ya da İl Kültür ve Turizm Müdürlüklerine gönderilecekler.
Geçen yıl başbakan Devlet Tiyatrolarının özelleşeceğinin işaretini vermişti
Geçen Yıl İstanbul Şehir Tiyatroları'nın başına bir bürokratın atanması sırasında yaşanan tartışmaya Başbakan Erdoğan da katılmış ve devlet tiyatrolarının özeleştirileceğinin işaretini vermişti. Erdoğan "devlet eliyle tiyatro olmaz" diyerek tiyatroların özelleştirilmesiyle ilgili şunları söylemişti:
"Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında, devlet eliyle tiyatroculuk olmaz. Kadir Bey'i tebrik ediyorum. Ve aynı şeyi şu anda Bakanlar Kurulu'na getireceğim. Özel bir yönetim değil, tiyatroları özelleştireceğiz. Özelleştirmek suretiyle buyrun istediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın. Gerektiği zaman bizler hükümet olarak istediğimiz oyunlara sponsor olur desteğimizi veririz."
İlgili kuruluşların görüşüne açılacak yasa taslağının kısa sürede Bakanlar Kurulu'na sunulması bekleniyor.
Devlet Tiyatroları bir okuldur
Siyasilerden ilk tepki CHP'den geldi.Konuyu Yakınplan.Tv'ye değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı,Umut Oran: " Devlet Tiyatroları sadece bir "devlet kurumu" değildir, aynı zamanda birer okuldur, Türkiye'de sanatın çok daha geniş kesimlerle buluşmasını sağlayan önemli bir kuruluştur. Devlet Tiyatroları nice büyük sanatçının içinde yer aldığı, sanatını halkımızla paylaştığı, en güzel eserlerin yıllardır sahne aldığı Cumhuriyet'in en önemli eserlerinden biridir. AKP ve Tayyip Erdoğan zihniyetinde ise sanatın, sanatçının yeri, değeri olmadığını görüyoruz. Onlar ideolojik sebeplerle sanatın karşısındalar. Sanat özgür fikir demek, sanat aydınlık demek, sanat ışık demek. Çok güzel bir laf var "verecek ışığı olmayan karanlığı sever." Onların verecek ışığı olmadığı için sanatın ışığını da söndürmek, Türkiye'yi karanlıkta bırakmak istiyorlar. Sanatı adeta anlamından çıkartarak, alınıp satılabilecek herhangi bir ürüne indiren güdük bir bakış açısı ile hayata bakıyorlar. Devlet Tiyatroları kar etmiyor gibi gerçekten absürd gerekçelerle hareket ederek sanatın bu topraklardaki sağlam kökünü yok etmek istiyorlar. Biz buna da izin vermeyeceğiz. Tüm sanatçıları ve sanat aşıklarını, özgür düşünceye, özgür ifadeye, hayatın güzelliklerine inanan herkesi de bu karanlığa karşı aydınlığın yanında durmaya davet ediyorum" diye konuştu.
Devlet Tiyatroları ile Opera ve Balesi'nin tarihçesi
Türkiye'de Devlet Öncülüğünde Tiyatro ve Opera'nın temelleri Cumhuriyet'in ilk yıllarında atıldı. 1936 yılında Devlet Konservatuarı'nın eğitime başlamasının ardından 1940 yılında "Tiyatro ve Opera Tatbikat Sahnesi" kuruldu. Devlet tarafından görevlendirilen ünlü Alman sanatçısı, tiyatro ve opera yönetmeni Carl Ebert, 16 Mayıs 1940 tarihinde yürürlüğe giren bir yasa ile Musiki Muallim Mektebi'nin Devlet Konservatuarı'na dönüşmesini sağladı. Ebert, 1947'ye kadar Tatbikat Sahnesinde çeşitli oyunların rejisörlüğünü yaptı, sayısız öğrenci yetiştirdi ve Türkiye'de modern tiyatronun kurucuları arasında yer aldı. Devlet Tiyatroları ve Operanın uzun süre yöneticiliğini yapan Cüneyt Gökçer de Ebert'in öğrencisiydi.
Tiyatro, opera ve bale sanat dallarını bünyesinde bulunduran Devlet Tiyatroları 1949 yılında 5441 sayılı yasayla kuruldu. Devlet Opera ve Balesi 1970 yılına kadar Devlet Tiyatroları teşkilatında bir Bölüm olarak yer aldı.
Devlet tiyatrolarının kuruluş amacı
-Yerli ve yabancı eserlerle halkın genel eğitimini, dil ve kültürünü yükseltmek,
-Türk Sahne Sanatlarının yurtiçinde ve yurt dışında gelişmesini, yayılmasını ve tanıtılmasını sağlamak,
-Türk dilini yerleştirmek ve şive birliğini meydana getirmek,
-Temel değerler üzerinde doğru yargılara varılmasını sağlamak, olarak belirlendi. Devlet tiyatroları günümüze kadar 21 ildeki bölge sahneleriyle faaliyetini sürdürdü.
1970 yılında ise 1309 sayılı kanunla Ankara'da Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Teşkilatı, merkezi bir yapı olarak kuruldu. 1960'tan beri faaliyetlerine ayrı yerel bir kuruluş olarak devam eden İstanbul'daki Opera ve Bale Topluluğu da 1970'te İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü adı altında bir şube olarak merkezi yapıya bağlandı. Daha sonra, İzmir (1982), Mersin(1990), Antalya (1997) ve Samsun (2008) Müdürlükleri de Ankara'daki merkezi yapıya bağlı olarak kuruldu.
(Kaynak: yakın plan)
***
Ayrıca bakınız:
İDT kulelerini McDonald's'a teslim eden ülkenin tiyatrosu özgür olamaz!
Ben, İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin McDonald's'a teslim edilmesini sürekli eleştirdiğim için, naylon tiyatro dergilerine dört elle sarılan Devlet Tiyatroları yöneticileri, naylon tiyatro dergilerine reklâm (PARA) verdikçe, bu naylon tiyatro dergileri, hemen hemen her gün, benim üzerime "DAVA ve ŞİKÂYET" dosyalarını hızla yağdırıyorlar.
Ben, kendimin, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmaktan başka herhangi bir başka niyete sahip değilken, dolaylı bir biçimde bile olsa, naylon tiyatro dergilerini reklâm (PARA) vererek sürekli biçimde cesaretlendiren Devlet Tiyatroları yöneticileri, ruhsal olarak bitiverdiler. DT'liler bundan sonra fiziksel olarak da biterse yas tutacak hâlimiz yok.
Çünkü işçi sınıfının bilimsel görüşü sosyalizmle düşünen Lenin der ki:
"İktidarı ele almak için, devrimci güçlerin yetkin olması yeterli değildir. Aynı zamanda, burjuvazinin de yönetemez duruma gelmesi gerekir!..."
Ruhunu, LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen naylon tiyatro dergilerine kiralayan Devlet Tiyatroları yöneticileri, fiziklerini pembe/yeşil sermaye ideolojisine satabilirler. Bunda kesinlikle hiçbir sakınca görmüyorum...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
DEVLET TİYATROLARI KAPANIYOR MU?
Cengiz Aldemir
7 Mayıs 2013
Tiyatro, Bale ve Opera özerk bir yapıda kurulacak Türkiye Sanat Kurumu bünyesinde toplanacak.Hazırlanan yasa taslağı ile Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve Balesi'nin kapatılması öngörülüyor.
Daha önce Başbakan Erdoğan: "Devlet eliyle tiyatro olmaz" diyerek Devlet tiyatrolarının özelleştirileceğinin işaretini vermişti.
Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren temelleri atılan Devlet Tiyatroları (DT), Devlet Opera ve Balesi (DOB) artık tarihe karışıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan yasa taslağı ile kapatılacak genel müdürlükler özerk bir yapıda kurulacak Türkiye Sanat Kurumu bünyesine alınacak.
TOBAV Başkanı Tamer Levent'de , " bize de böyle duyumlar geliyor" diyerek bu konuda bir çalışmanın olabileceğinin sinyalini verdi. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ile Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü çalışanlarından yaşları gelenler emekliliğe yönlendirilecek. Ankara ve İstanbul gibi büyük merkezlerdeki sanatçılar bölge müdürlüklerine ya da İl Kültür ve Turizm Müdürlüklerine gönderilecekler.
Geçen yıl başbakan Devlet Tiyatrolarının özelleşeceğinin işaretini vermişti
Geçen Yıl İstanbul Şehir Tiyatroları'nın başına bir bürokratın atanması sırasında yaşanan tartışmaya Başbakan Erdoğan da katılmış ve devlet tiyatrolarının özeleştirileceğinin işaretini vermişti. Erdoğan "devlet eliyle tiyatro olmaz" diyerek tiyatroların özelleştirilmesiyle ilgili şunları söylemişti:
"Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında, devlet eliyle tiyatroculuk olmaz. Kadir Bey'i tebrik ediyorum. Ve aynı şeyi şu anda Bakanlar Kurulu'na getireceğim. Özel bir yönetim değil, tiyatroları özelleştireceğiz. Özelleştirmek suretiyle buyrun istediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın. Gerektiği zaman bizler hükümet olarak istediğimiz oyunlara sponsor olur desteğimizi veririz."
İlgili kuruluşların görüşüne açılacak yasa taslağının kısa sürede Bakanlar Kurulu'na sunulması bekleniyor.
Devlet Tiyatroları bir okuldur
Siyasilerden ilk tepki CHP'den geldi.Konuyu Yakınplan.Tv'ye değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı,Umut Oran: " Devlet Tiyatroları sadece bir "devlet kurumu" değildir, aynı zamanda birer okuldur, Türkiye'de sanatın çok daha geniş kesimlerle buluşmasını sağlayan önemli bir kuruluştur. Devlet Tiyatroları nice büyük sanatçının içinde yer aldığı, sanatını halkımızla paylaştığı, en güzel eserlerin yıllardır sahne aldığı Cumhuriyet'in en önemli eserlerinden biridir. AKP ve Tayyip Erdoğan zihniyetinde ise sanatın, sanatçının yeri, değeri olmadığını görüyoruz. Onlar ideolojik sebeplerle sanatın karşısındalar. Sanat özgür fikir demek, sanat aydınlık demek, sanat ışık demek. Çok güzel bir laf var "verecek ışığı olmayan karanlığı sever." Onların verecek ışığı olmadığı için sanatın ışığını da söndürmek, Türkiye'yi karanlıkta bırakmak istiyorlar. Sanatı adeta anlamından çıkartarak, alınıp satılabilecek herhangi bir ürüne indiren güdük bir bakış açısı ile hayata bakıyorlar. Devlet Tiyatroları kar etmiyor gibi gerçekten absürd gerekçelerle hareket ederek sanatın bu topraklardaki sağlam kökünü yok etmek istiyorlar. Biz buna da izin vermeyeceğiz. Tüm sanatçıları ve sanat aşıklarını, özgür düşünceye, özgür ifadeye, hayatın güzelliklerine inanan herkesi de bu karanlığa karşı aydınlığın yanında durmaya davet ediyorum" diye konuştu.
Devlet Tiyatroları ile Opera ve Balesi'nin tarihçesi
Türkiye'de Devlet Öncülüğünde Tiyatro ve Opera'nın temelleri Cumhuriyet'in ilk yıllarında atıldı. 1936 yılında Devlet Konservatuarı'nın eğitime başlamasının ardından 1940 yılında "Tiyatro ve Opera Tatbikat Sahnesi" kuruldu. Devlet tarafından görevlendirilen ünlü Alman sanatçısı, tiyatro ve opera yönetmeni Carl Ebert, 16 Mayıs 1940 tarihinde yürürlüğe giren bir yasa ile Musiki Muallim Mektebi'nin Devlet Konservatuarı'na dönüşmesini sağladı. Ebert, 1947'ye kadar Tatbikat Sahnesinde çeşitli oyunların rejisörlüğünü yaptı, sayısız öğrenci yetiştirdi ve Türkiye'de modern tiyatronun kurucuları arasında yer aldı. Devlet Tiyatroları ve Operanın uzun süre yöneticiliğini yapan Cüneyt Gökçer de Ebert'in öğrencisiydi.
Tiyatro, opera ve bale sanat dallarını bünyesinde bulunduran Devlet Tiyatroları 1949 yılında 5441 sayılı yasayla kuruldu. Devlet Opera ve Balesi 1970 yılına kadar Devlet Tiyatroları teşkilatında bir Bölüm olarak yer aldı.
Devlet tiyatrolarının kuruluş amacı
-Yerli ve yabancı eserlerle halkın genel eğitimini, dil ve kültürünü yükseltmek,
-Türk Sahne Sanatlarının yurtiçinde ve yurt dışında gelişmesini, yayılmasını ve tanıtılmasını sağlamak,
-Türk dilini yerleştirmek ve şive birliğini meydana getirmek,
-Temel değerler üzerinde doğru yargılara varılmasını sağlamak, olarak belirlendi. Devlet tiyatroları günümüze kadar 21 ildeki bölge sahneleriyle faaliyetini sürdürdü.
1970 yılında ise 1309 sayılı kanunla Ankara'da Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Teşkilatı, merkezi bir yapı olarak kuruldu. 1960'tan beri faaliyetlerine ayrı yerel bir kuruluş olarak devam eden İstanbul'daki Opera ve Bale Topluluğu da 1970'te İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü adı altında bir şube olarak merkezi yapıya bağlandı. Daha sonra, İzmir (1982), Mersin(1990), Antalya (1997) ve Samsun (2008) Müdürlükleri de Ankara'daki merkezi yapıya bağlı olarak kuruldu.
(Kaynak: yakın plan)
***
Ayrıca bakınız:
İDT kulelerini McDonald's'a teslim eden ülkenin tiyatrosu özgür olamaz!